loading
close
SON DAKİKALAR

Hedef İstanbul’u ele geçirmek ve İmamoğlu’nu önlemek değilse çıkarın bu yasayı hemen

Can Ataklı
Tarih: 21.12.2022
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; İntikam uğruna yaşlı insanları hapishanelerde çürütüyorlar.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

İntikam uğruna yaşlı insanları hapishanelerde çürütüyorlar

Bu iktidarın kötü bir huyu var.

İntikamcı davranışları pek seviyorlar.

Zamanında kendilerine “kötülük yaptıklarına” inandıkları kim varsa yaşına başına bakmadan hapse atmaya ve içeride çürütmeye çalışıyorlar.

Hele zamanında Erdoğan’ın yanında durmuş ama sonra “Bunlar sandığım gibi demokrasi ve hukuka bağlı değil” diyerek ayrılanları hiç affetmiyorlar.

Örnekler ortada.

İntikam davalarının bana göre en önemli olanı 28 Şubat nedeniyle açılan ve sonuçlanan dava.

AKP ve Genel Başkanı, 28 Şubat döneminde çok çektiklerine inanıyorlar.

Oysa “Çok çektik” dedikleri o ünlü 28 Şubat MGK Toplantısı’nda alınan kararların altında bizzat dönemin başbakanı Necmettin Erbakan var.

Ayrıca bu MGK Toplantısı’nda alınan kararların çoğu o dönemde uygulanamadı bile.

Bir katakulli ile Refah Partisi-Doğruyol Partisi koalisyonu devrildikten sonra işbaşına gelen hükümetler bu kararları yarım yamalak uygulamaya soktular.

Aradan çok uzun yıllar geçti.

Ergenekon ve Balyoz davalarını cemaatle birlikte yürüten ve Türk ordusunun darmadağın olmasına neden olan AKP iktidarı, cemaatten kurtulmak için bu davalarda alınan kararları iptal etmek zorunda kaldı.

Buna karşı 28 Şubat döneminde ordu komuta konseyinde yer alan 14 emekli generalle ilgili dava açtı.

Yapılacak hiçbir şey yoktu, iktidar intikam almaya adeta yeminliydi ve dava bütün bu generallerin ağır mahkumiyetleri ile sonuçlandı.

O günleri yaşamış bir gazeteci olarak 28 Şubat döneminin tek ve asıl suçlusunun askerler olmadığını biliyorum, ki bunu aklı başında herkes biliyor zaten.

O dönemin asıl kahramanları kimi medya patronları, büyük sermaye kuruluşlarının sahipleri, bazı akademisyenlerdi.

Ama kabak bir kısım emekli generalin başında patladı.

Yandaki tabloda ağır hapis cezalarına mahkum edilen ve hapse atılarak çürümeye terkedilen emekli generallerin listesini görüyorsunuz.

Bu tabloda yer alan ömür boyu hapse mahkum emekli Korgeneral Vural Avar, ne yazık ki önceki gece uyurken son nefesini verdi.

Demans hastalığı olan Vural Avar, bütün uyarılara rağmen hapisten çıkarılmadı.

Listedeki emekli generallerden Çevik Bir, 01 Ağustos 2022’de, Aydan Erol 1 Kasım 2022’de, Çetin Saner de 9 Kasım 2022’de sağlık sorunları nedeniyle tahliye edilmişlerdi.

Görüldüğü kadarıyla bu emekli komutanlar ya artık öldüklerinde veya ölmek üzereyken hapisten çıkarılacaklar.

Yasalar ne diyorsa desin, her biri 80 yaşının üzerinde bu insanları hapishanede tutmak hiçbir ahlaki ve vicdani kuralla açıklanamaz.

Bu komutanlar Türk Silahlı Kuvvetleri’ne çok uzun yıllar hizmet ettiler.

28 Şubat döneminde, bugünkü iktidar zihniyetine göre aykırı işlemler yapmış olmakla suçlanabilirler belki.

Ama şunu unutmamak gerek, aynı komutanlar o dönemde halkın büyük çoğunluğunun da desteğini arkalarında taşıyorlardı.

Siyasi iktidarı ele geçirmek “Bana uymayan ve hatta zamanında uymamış olanlardan hesap sorarım, intikam alırım” mantığı ile ülkeyi yönetmemelidir.

Unutmamak gerek, bir başka iktidar geldiğinde aynı mantıkla bun vicdansız kararları alanlara aynısını uygulamaya kalkabilir.

Demokratik hukuk düzeninde intikamcı anlayışa asla yer olamaz.

NOT: Hepsi zamanında şimdi hapiste çürümeye terkedilen komutanların yanında çalışmış olan şimdiki komutanların sessizliğini ve en küçük çabada bulunmamalarını da ibretle izlediğimi belirtmek isterim.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Maltepe Belediye Başkanı’nın yaptığı iş mi?

İstanbul Maltepe’nin CHPli Belediye Başkanı Ali Kılıç, hayli pahalı bir ayakkabı markasından CHP milletvekilleri için birer tane almış ve “yılbaşı armağanı” olarak parti genel merkezine göndermiş.

Dünyanın en bilinen spor markalarından biri olan bu ayakkabıların ortalama satış fiyatı 1500 lira.

Ne saçma sapan bir iştir bu.

Ali Kılıç; hediyelere, “Ayağınıza taş geçmesin” diyen bir de not koymuş.

Güya şirinlik yapacak.

Hem böyle pahalı hediyeler alıp dağıtmak CHP’ye yakışmaz hem de Ali Kılıç’ın itibarını zedeler böyle bir girişim.

Nitekim bu garip hediyeler CHP Genel Merkezi’nde de kızgınlık yaratmış.

Hiçbir milletvekili bu hediyeleri almamış ve geri göndermiş.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, şöyle bir tweet atarak partisinin tepkisini göstermiş: “CHP Grup Yönetimi olarak Maltepe Belediye Başkanı’nca yapılmak istenen bu gönderimi doğru bulmadığımızı belirterek, grubumuza gönderilen paketlerin Meclis’e kabulü ve dağıtımını engelledik. Bizi aşan alternatif yollarla yollandı ise paketler milletvekillerimizce iade edilecektir.”

Doğrusu budur.

Umarım Ali Kılıç ve onun gibi düşünen belediye başkanları bu tür saçma hediyeler dağıtmaya kalkmadan önce oturup bir süre düşünürler.

BUNU YAZMAK GEREK

Hedef İstanbul’u ele geçirmek ve İmamoğlu’nu önlemek değilse çıkarın bu yasayı hemen

Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde olmayan bir yasa var bizde.

Bir siyasiye herhangi bir davadan aldığı ceza nedeniyle siyasi yasak konabiliyor.

Bunun son kurbanı Ekrem İmamoğlu biliyorsunuz.

Daha önce de yazdığım gibi “velevki İmamoğlu bir hakaret suçu işlemiş osun, bunun karşılığı siyasi yasak olamaz” bu ne demokrasi, ne hukuk ne de siyasi ahlakla açısından kabul edilemez.”

Ama şunu da çok iyi biliyoruz, İmamoğlu’na “siyasi yasak” istenmeden de ceza verilebilirdi, ama savcılık ısrarla “siyasi yasak” konması için bastırdı ve mahkeme de bu talebe uydu.

Çünkü asıl amaç bir siyasetçinin yüksek yargı mensuplarına hakaret etmesini cezalandırmak değil, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni yeniden ele geçirmek, bu fırsattan istifade bir de üstüne İmamoğlu’nun olası cumhurbaşkanlığı adaylığını engellemek.

Şimdi istinaf mahkemesi kararı bozabilir veya aynen onaylayabilir, ardından Yargıtay’ın tutumu da aynı olabilir.

İmamoğlu hem cezadan hem de siyasi yasaktan kurtulabilir.

Ama bir yol daha var.

Üstelik bu çok daha kolay ve demokratik bir yol.

Siyasilere “siyasi yasak” getiren maddeyi yasadan çıkarmak.

AKP İstanbul Milletvekili Ahmet Berat Çonkar; “hakaret” suçlarında siyasi yasağa karşı yasa değişikliği yapılabileceğini belirterek“Bu siyasetin normalleşmesi için bir ihtiyaçtır” demiş.

Çonkar bu görüşünün kişisel olduğunu ama parti büyüklerine iletmek istediğini de sözlerine eklemiş.

Şimdi diyorum ki: “Eğer İmamoğlu’nu mahkum ettirmekteki asıl amaç İstanbul’u ele geçirmek değilse, işte fırsat, hızla bir yasa değişikliği yapın ve sorunu bitirin.”

Bundan sonra kimse ne İmamoğlu’nun adaylığının önüne geçilmesini ne de İstanbul’un böyle hileli bir yolla AKP’ye geçmesini konuşsun.

Buyurun size siyasette bir samimiyet testi.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Tamam da “it dalaşı” denilen şey, bu zaten

Ege komşumuz Yunanistan’la sorun yaşadığımız bilinen bir gerçek.

Tabii bu son yılların konusu değil, mesleğe başladığım günden beri Ege’de sürekli gerginlik olduğunu biliyorum.

Ama bu gerginlik diplomatik alanda sürekli konu olurken askeri alanda ise “savaşa yol açmayacak” kadar karşılıklı güç gösterileri yapılır.

Geçen hafta Erdoğan, Mardin’de konuşurken yine Yunanistan’a “Bir gece ansızın girebileceğimizi” söyledi.

Bunu söylerken yine Ege’de yaşanan askeri hareketlilikten söz ederek “İt dalaşı diyorlardı. Komutanlara söyledim, ‘Bunu yapmak yerine gereğini yerine getirelim’ dedim, şimdi yine böyle bir şeye kalkıştılar, cevabını aldılar” diye konuştu.

Dün Milli Savunma Bakanlığı’ndan bir açıklama geldi.

Ege’de Yunan yine sorun çıkarmış.

NATO NEXUS ACE Ege görevi için oluşturulan Paket Kol’da; Hava Kuvvetlerimize ait 14 adet F-16, 1 adet HİK, 1 adet KC-135 tanker ve 1 adet CASA arama-kurtarma uçağı ve NATO’ya ait 1 adet E3-A AWACS uçağı ile uçuş görevi gerçekleştirilmiş.

Bu görev için 24 saat önceden Hava Görev Emri (ATO) çekilerek, NATO’daki müttefiklerimize gerekli bilgilendirme yapılmış.

Paket Kol, Ege’nin uluslararası hava sahasında uçuşuna devam ederken Yunanistan’a ait 5 ayrı hava üssünden kaldırılan F-16’lar ise uçaklarımıza radar kilidi atmak suretiyle taciz etmişler.

Buna rağmen uçaklarımız görevini başarıyla tamamlanması için uçuşa devam etmişler.

Dalaman’dan ve Akhisar’dan kalkan F-16 uçaklarımız da önleme görevi yaparak Yunan uçaklarına gerekli karşılığı vermişler.

Anlamadığım şu: Bunun adı yıllardır bildiğimiz “it dalaşı” değil mi zaten?

Erdoğan söyledi diye “it dalaşının” adı “Gerekli karşılık verildi” haline getirilmiş.

Tabii şunu da sormadan edemeyeceğim: “Gerekli karşılık, tam olarak nedir?”

ŞAKA GİBİ

Bugünün en komik haberi

İstanbul’un taksi sorunu bilinmeyen bir geçek değil.

Artık günün hangi saati olursa olsun taksiye ulaşmak çok zor.

Buna bir de özellikle Arap turistlerin fazla para vermesi nedeniyle taksicilerin Arapların peşinde koşması eklenince iş iyice çıkmaza girdi.

İstanbul’daki taksi sayısı 1990’ları başında belirlenmiş.

Aradan 30 yıl geçti ama taksi sayısında bir artış yok.

AKP iktidarı hem kendisini seçmeyen İstanbul halkından intikam almak hem de çoğu AKP’li olan taksi ağalarının tatlı kârlarını kesmemek için taksi sayısının artırılmasına izin vermiyor.

Şimdi gelelim günün en komik haberine.

Taksiciler Odası Başkanı Eyüp Aksu, güya bir “taksi denetimine” çıkmış.

Yaptığı denetimlerde olumsuz durumla karşılaşmadıklarını ileri sürerek bakın ne demiş;

“Yolcu alıyorlar mı diye takip yaptık. Yolcu gibi davrandık, hiçbiri nereye gidiyorsunuz diye sormadı. Sormadan yolcularını aldılar. Resmi evrakların tam olduğunu da gördük.”

Daha komik bir açıklama olabilir mi?

Yahu bu başkan İstanbul’un neresinde yapmış bu denetimi acaba?

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları