loading
close
SON DAKİKALAR

İmamoğlu’nun kararlılığı olmasa, Erzurum’da kan gövdeyi götürürdü

Can Ataklı
Tarih: 09.05.2023
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Kriminalin, kriminale “Sen kriminalsin” demesi ne komik.

KOMİK

Kriminalin, kriminale “Sen kriminalsin” demesi ne komik

Son günlerde bir Ali Yeşildağ fırtınası esiyor.

Her gece bir ya da iki video yayınlıyor bu kişi.

Erdoğan’dan “Abi” diye söz ediyor.

Müthiş şeyler anlatıyor.

Ama anlatırken “dedikodu” yapmıyor.

Bizzat içinde olduğu olayları anlatıyor.

İsimleri veriyor, yer ve zaman söylüyor.

Örneğin bu yazı yazıldığı saate kadar neler söylemedi ki, Erdoğan’ın 1 milyar dolar rüşvet aldığını ileri sürdü.

Olayın içinde olduğunu paranın nasıl götürüldüğünün ayrıntılarını dile getirdi.

Yine Erdoğan’ın katıldığını belirterek isimler, tarih ve yerler göstererek 50 milyon dolarlık bir arsa işini anlattı.

Bir dönemin Tarım Bakanı Mehdi Eker ile birlikte bakanlığı “nasıl soyduklarını” ayrıntıları ile söyledi.

Peki nerede bu kişi?

Halen yurtdışında kaçak yaşıyor.

Adının karışmadığı suç olayı yok gibi.

Adam öldürmeden tutun, adam kaçırmaya, tehdit ve şantajla para almaya, kimilerinin malına çökmeye, ihalelere fesat karıştırmaya kadar sabıkası hayli yüksek.

Ama bütün bunların bilinmesine rağmen, bu kişi yine de Erdoğan ve yakın aile çevresine girmeyi başarmış.

Başarmakla da kalmamış anlattığına göre bu kişilerle hayli  çevirmiş.

Yeşildağ soyadı aslında tanıdık bir isim.

Ailenin en büyüğü Hasan Yeşildağ, Erdoğan’ın en yakınlarından biri.

Öyle ki Erdoğan belediye başkanlığından alındığında kendisine bir suç icat ederek ve yargıyı da ayarlayarak hapse giren, Reis’i gelene kadar da hapishanede hazırlık yapan biri.

Onun da suç dosyası çok kabarık.

Çeşitli terör eylemlerine katılıp bombalı eylemler düzenlemekten, adam öldürme dahil pek çok suça karışmış bir isim.

Aynı şekilde medyada neredeyse hiç fotoğrafı bile olmayan Zeki Yeşildağ da aynı karatta biri.

Ali Yeşildağ’ın itiraflarından ve ifşaatlarından sonra Yeşildağ ailesinin iki ferdi bir basın açıklaması yaptılar.

Bu açıklamada Ali Yeşildağ’ın nasıl bir kriminal tip olduğu anlatılıyor.

Komediye bakar mısınız, Türkiye’nin en kriminal isimlerinin başında gelen abi-kardeş, diğer kardeşlerini kriminal olmakla suçluyorlar.

Üçünün de ortak özelliği Erdoğan’a çok yakın olmaları.

Ama nedense Ali Yeşildağ’ın yaptığı açıklamaların biri bile yalanlanmıyor.

Yerine “Bu adamın suç dosyası çok kabarık” söylemi üzerine bina ediliyor her şey.

Tamam kriminal olmasına kriminal bir tip bu Ali Yeşildağ, ama söylediklerinin hiç mi önemi yok?

Son zamanlarda özelikle sosyal medya üzerinden pek çok kişi adlı adınca açıklamalarda bulunuyor, bunların hepsi dehşet verici.

Buna karşı konuşulan bu söylenenler değil, söyleyenlerin kimlikleri.

Ne kadar komik bir ülkeyiz değil mi?

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

İmamoğlu’nun kararlılığı olmasa, Erzurum’da kan gövdeyi götürürdü

Erzurum’da korkunç bir provokasyon yaşandı.

Bir grup kendini bilmez MHP’li ve onlara destek veren HÜDA PAR’lı 200 kişilik bir kalabalık, İmamoğlu’nun otobüsünü ve toplanan binlerce kişinin üzerine taş yağdırdı.

Tıpkı 1968 yılındaki “Kanlı Pazar’ı” andıran bir durumdu bu.

Miting için toplananlara saldırmıştı bir güruh.

Aynısı olacaktı.

Ortada polis yoktu, var olanlar da azgın güruha karışmadı ilk anlarda.

Erzurum’daki büyük provokasyon çok kan dökülmesine yol açabilirdi.

Bunu önleyen kişi Ekrem İmamoğlu oldu.

Eğer İmamoğlu polisin talebi üzerine anında meydanı terk etse o azgın kalabalıkla İmamoğlu’nu dinleyen kalabalık karşı karşıya kalacaktı.

Oysa İmamoğlu “güvenlik sağlanana kadar gitmiyorum” diyerek otobüsü tüm camları paramparça olmasına rağmen orada tuttu.

Sonunda Erzurum Valisi de çaresiz kaldı ve azgın kalabalık dağıtıldı.

Seçim gününe kadar daha neler yapmak isteyecekler kim bilir.

Ama Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi muhalif olanlar çok sakin olmalı, soğukkanlı davranmalı ve oylar sayılıp sonuç ortaya çıkıncaya kadar hiçbir şey yapmamalı.

ÇOK GÜLDÜM

Bona sera disgraziati

Başlık İtalyanca.

İtalyanca bilenler anladılar tabii de gelin ben size bunun hikayesini anlatayım.

Pazar günü Yıldırım Tuna’nın fıkralarından biri, yüklü hesap ödeyen ama sadece 75 kuruş bahşiş bırakan bir adamla ilgiliydi.

Ahmet Özgüneş dostum fıkrayı okuyunca yaşadığı bir olayı anlatmış.

Bu kez fıkra değil gerçek olay.

Napoli’de Da Enzo (Enzo’nun Yeri) isimli meşhur bir lokanta var. Lokantanın üç kişilik bir orkestrası var. İtalya’da iyi şarkı söyleyen çok kişi vardır, isteyen müşteriler orkestra eşliğinde bir veya iki şarkı söylüyorlar.

10 ABD subayı ile birlikte oraya gittik. Tesadüfen Peppino di Capri de orada, iki şarkı söyledi. Harika bir akşam!

Hesap geldi, ABD’liler yüklü hesaba bin liret (takriben 1 dolar) bahşiş bırakmak istiyorlar. Ben böyle bir bahşişin ayıp olacağını, “Ya iyi bir bahşiş bırakalım veya hiç bırakmayalım” diye söyledim. Onu birden ısrar ettiler ve bir liret bahşiş bıraktılar.

Çıkarken bütün garsonlar iki sıralı dizilmişler, bizi “Bona sera disgraziati” diye uğurluyorlardı. Amerikalılar da “Thank you, thank you” diyorlar.

Dışarı çıkınca sordum, “Ne dediklerini anladınız mı?”

Tabii anlamamışlar. “İyi akşamlar şerefsizler dediler” dedim.

ÖNERİ

Bırakın artık bu ‘çekilin’ çağrılarını

Seçime artık 5 gün kaldı.

Muhalif kesim kazanacağından emin.

İktidar kanadı ise son çare mitinglere sarıldı, toplama kalabalıklarla “Kim demiş AKP zayıfladı, Erdoğan kaybedecek?” diye yayınlar yapıyorlar.

İstanbul mitinginin görkeminin arkasına sığınarak “Bu kalabalıklar varken, seçim mi kaybederiz?” havasındalar.

1950 seçimlerinde de böyle olmuştu.

Dönemin CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, İstanbul Taksim’de toplanan on binlerce insanın karşısına çıktığında dönemin “mini mini” valisi Fahrettin Kerim Gökay kalabalığı gösterip “İşte Paşam İstanbul” demişti.

Sonucu biliyorsunuz.

Muhalifler ise sessiz sakin ama kazanacağından emin seçimi beklerken, bazı tedirginler hala Muharrem İnce ve Sinan Oğan’ın çekilmesini istiyor.

Çok açık yazayım, artık bu saatten sonra çekilmelerinin çok da faydası yok.

Çünkü millet kararını verdi.

Sinan Oğan gerçi muhalefetten pek oy çalmıyor ama Muharrem İnce’nin de muhalefetten tek oy alamayacağı ortada.

Buna rağmen ünlü bazı isimlerin de içinde bulunduğu gurupların “Çekilin” çağrısı yapmasının bir anlamı yok.

Bırakın seçimden sonra kendi kininde boğulsun.

ŞAŞIRDIM

Bize oy yoksa, demek PKK’ya vereceksiniz

Bir sanatçı dostum aradı.

Hepiniz de tanıyorsunuz, hayli ünlü biri.

Önceki gün aradı “İnanılmaz bir şey” dedi heyecanla “Yahu neler oluyor böyle?”

“Hayrola?” diye sordum gülerek.

“Önce” dedi, “Bir şey söyleyeyim, sen bile bilmezsin, benim adımın önünde bir de Ahmet var.”

Sonra anlattı;

Tanımadığım bir numara aradı cep telefonumdan. Açtım. Numarayı bilmediğim için alo bile demeden sessizce bekledim. Bir kadın sesi “Ahmet Bey’ diye hitap etti. Bankadan aradığını sandım, onlar tam adı gördükleri için doğal olarak ilk isimle hitap ediyorlar. Ama banka değilmiş. AKP Kadın Kolları’ndan arıyormuş. Evime Erdoğan’ın bir posterini bırakmaları halinde bunu balkona asıp asmayacağımı sordu. ‘Hayır’ dedim. Nedenini sorunca ‘Reis’in son ekonomi politikalarıyla ben çok mağdur durumdayım’ dedim. Ne dese beğenirsin? ‘Aman Ahmet Bey ya istiklal ya PKK’ dedi ve telefonu çat diye kapattı.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları