Can Ataklı; Komik, Gelirken bi 70’lik al kardeşim de, başımızda bi büyük bulunsun,
BUNU YAZMAK GEREK
Türkiye’nin en en birinci yöneticisi, doktorların adeta “paragöz” olduğunu söyleyerek “Az para aldıkları için gidiyorlarmış, giderlerse gitsinler, biz de yeni mezunları, asistanları onların yerine koyar yolumuza devam ederiz” dedi biliyorsunuz.
Doktor Deniz Arslan, “herkesin anlayacağı” bir dille “kutsal olan ve olmayan” meslekleri sıralamış.
Yapılan işle ilgili bir bedel alınması konusunda da müthiş ironik bir yaklaşım göstermiş.
Gelin bu keyifli ama ibret dolu yazıyı birlikte okuyalım;
Araba tamiri
Bizim araba Buca’nın çukurlu yollarında gide gele çarpışan araba gibi kontrol edilmez hale gelmişti. Tamire götürdük “Aks, amortisor falan hepsi gitmiş. 2000 malzeme, 1000 lira işçilik size 3000 liraya patlar” dedi usta.
“Tamircilik kutsal bir meslek. Para için yapılmaz?” dedim. Adam “Hadi len oradan! Kafa mı buluyon benle” deyip krikoyu eline aldı, zor kaçtım.
Kombi arızası
Bizim evin kombisi arıza yaptı.
Gelen usta “Abi bunun devridaimi bozulmuş. 700 lira malzeme, 300 de işçilik alırım. 1000 liraya hallederiz” dedi.
“Tamircilik çok kutsal bir meslek. Para için yapılmaz!” dedim.
Adam “Al kendin yap o zaman!” diye malzemeyi kafama attı. İngiliz anahtarını aldı, sinirle çıktı.
Yardımcı öğretmen
Bizim yeğen üniversite sınavlarına hazırlanıyor. Bize soru verecek cemaat, tarikat bilmiyoruz tabii. Yardımcı bir öğretmen bulalım dedik. İnternetten birini aradık. “Saati 200 liraya” dedi.
“Hocam Öğretmenlik kutsal bir meslek. Para için yapılmaz!” dedik. “O zaman kendi kendinize öğrenirsiniz” deyip şak diye telefonu kapattı.
Market alışverişi
Akşam eve gitmeden ablamı arayıp “Abla marketten bir şey ister misin?” diye sordum, bir şeyler söyledi. Geçen yıl 5.5 lira olan sosis 14 lira, 28 lira olan kaşar 64 lira, 18 lira olan yumurta 43 lira olmuş. Yaklaşık bir saat tüm fiyatları kontrol ettikten sonra en ucuzundan 3-5 parça alıp çıktım. Kasada “374 lira” dediler.
“Marketçilik kutsal bir meslek. Para için yapılmaz!” dedim. “Bir bitmediniz ulan” deyip bir daldılar bana, sıradakiler zor kurtardı.
Berber, taksici, kapıcı, manav, pastacı, fırıncı, temizlikçi hangisi bedava iş yapıyor?
“Doktorluk kutsal bir meslek. Para için yapılmaz!” diyorlar.
Doktorlar insan değil mi?
Yemiyorlar mı?
İçmiyorlar mı?
Aileleri, çoluk çocukları yok mu?
Tamircide, markette, berberde, takside iş para ödemeye gelince “Ben doktorum” deyip kimlik göstererek çıkıyorlar mı?
Herkes yaptığı işin karşılığı için mücadele ettiğinde sempati ile karşılanırken, niye doktorlar “paragöz” olarak insanların önüne atılıyor.
En ufak hastalıklarında ülkenin en iyi profesörlerine gidenler, hatta onları ayağına getirenler niye vatandaşa emekli olmuş yetmişlik doktorları, henüz acemi, işi öğrenen asistanları, doğru düzgün eğitim bile almayan yabancı doktorları reva görüyor?
Peki o zaman siz niye profesöre ameliyat oluyorsunuz?
Kendinizi niye asistan doktora emanet etmiyorsunuz?
Vatandaşın kurbanlık koyun mu? Sağlığı önemli değil mi?
Vatandaş en iyi doktoru hak etmiyor mu?
Hani halkımız her şeyin üstündeydi?
ÇOK GÜLDÜM
Bu pazar 4 fıkramız var
Türkiye’nin her tarafı kar altında. Dışarı çıkmak hiç de akıl kârı değil. İşte bu soğuk havada içimizi ısıtacak fıkralar.
Tabii ki Yıldırım Tuna gönderdi yine.
Kadın, havaalanında paraşüt eğitimine katılan eşini havaalanında heyecanla beklerken yanına koşarak bir pilot gelmiş. “Kusura bakmayın bir kaza oldu, acilen onu size bildirmem gerekiyor” demiş,
“Kötü ve iyi haberlerimin yanı sıra çok kötü ve çok da iyi haberlerim var.”
“Kötü haber şu ki kocanız uçaktan düştü.”
“İyi haber şu, çok şükür ki paraşütü takılıydı.”
“Çok kötü haberim şuydu ki paraşütü açılamadan kocanız yere çarptı.”
“Çok iyi haber de şu ki daha hangardaydık, havalanmamıştık.!”
Rus evleri
Yıllar önce bir Rus arkadaşıma bizim evi gezdirmiştim, “Bu yatak odamız” dedim. “Bu kızımın odası, bu oğlumun odası, burası yemek odamız, karşısı banyo, bitişiği mutfak, burası ise misafir yatak odası.”
“Aa… Aynı ama aynı bizim evler gibi” dedi, “Bizimkiler biraz daha küçük ve sadece içerdeki bölücü duvarlar yok…!”
KGB
Kadın barda bir Rus delikanlı ile arkadaşlık kurmuş, birkaç kadehten sonra “Söyle bakalım yakışıklı” demiş, “Ne iş yapıyorsun?”
“KGB de çalışıyorum..”
“Oooo, enteresan. Bana ilginç bir şey anlat o zaman.”
“Tamam, anlatayım.” demiş delikanlı, “Kendi hakkımdakileri mi? Yoksa birlikte üst kattaki ofisimde bulunan brifing odasına geçip senin hakkındaki renkli video ve fotoğraflarla saat saat arşivlenmiş olanları mı?”
David Beckham
İngiliz Milli Takımı’nın meşhur futbolcusu David Beckham, Dublin Havaalanına indikten sonra bir taksiye binmiş, şoförün dikiz aynasından sürekli kendisine baktığını görmüş. Şoför, beş dakikaya yakın onu süzdükten sonra “Hadi bari bana bir ip ucu ver” demiş. “Ama hadi artık lütfen”
Beckham, “Manchester United futbol takımında parlak bir kariyerim var” demiş sırıtarak, “100 kere İngiliz Milli Takımı’nda forma giydim, İngiltere’nin en popüler ve güzel kızı “Spice Girl Victoria ile evliyim. Yeter mi?”
Şoför “Yetmez arkadaşım!… Yetmez…!” diye cevap vermiş sinirlenerek, “Kardeşim nereye gitmek istiyorsun, sen biner binmez onu söylesene…!”
KOMİK
İçinde marka ve ürünler geçen komik laflar göndermiş bir okurum.
Haydi okuyalım;
Çayın Lipton’lusu, kadının ip donlusu sevilir
Beni bu saatten sonra Hüsnü bile Şenlendir’emez .
Paran varsa Range Rover, paran yoksa game over.
Nefessiz kal, Efes’siz kalma
Sen Vodafone gibi anı yaşarken, ben Turkcell gibi seni her yerde çekemem
Milli Piyango gibiyim, herkese vurmam
İki tost ekmeği kadar yakındık, ta ki aramıza kaşarlar girene dek
Gelirken bi 70’lik al kardeşim de, başımızda bi büyük bulunsun
Üşüdüysen üstüne, Google Earth
Mercedes’in ön koltuğundaki çocuklar kazaya, arka koltuğundaki kazalar çocuğa sebep olur.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları
