loading
close
SON DAKİKALAR

Zaten yardım alana 1000 lira daha yardım, uçak KDV’sine indirim, koronayı yendik gitti

Can Ataklı
Tarih: 23.03.2020
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Peki kim bu 10 milyon aile? AKP’nin fakirleştirip yardıma muhtaç hale getirdiği sonra da oylarını aldığı insanlar. Şimdi onlara 1000’er lira daha dağıtılıyor ve bu alkış alıyor.

ANALİZ

Dolaşmayın artık sokaklarda, zorla sokağa çıkma yasağı getirteceksiniz

Acaba “garip bir ülkeyiz” mi desem yoksa “cehalet diz boyu” mu desem bilemiyorum.

Korona nedeniyle hepimiz can derdindeyiz aslında.

Ama bunun bir türlü farkına varamayan ve ısrarla “amaçsız” biçimde sokaklarda gezenler yüzünden tehlike giderek büyüyor. Bir şansımız vardı oysa.

Korona ilk bizde çıkmadı.

Hatta onlarca ülkeye oranla bize geç geldiğini bile söyleyebilirim.

Bu nedenle Çin’de, İran’da, Fransa‘da, İtalya’da, Amerika’da yaşananları gördük.

Bu bizim için paha biçilmez bir deneyimdi. Hastalıktan korunmanın yolunun öncelikle tamamen tecrit olmak, mümkün olduğu kadar az dışarı çıkmak, insanlarla çok az temas etmek olduğunu gözlerimizle gördük.

Sonunda hastalık bize de geldi.

O halde dünyayı yeniden keşfetmeyeceğiz. Önümüzde örnekler var.

Hastalığın yayılmasının önlemenin yolu belli.

Ama buna rağmen on binlerce insan, sanki hiçbir şey yokmuş gibi davranabiliyor.

Özellikle yaşlılar.

Onları anlamak mümkün değil. Hastalığın öncelikle yaşlıları hedef aldığı, ölüm oranının yaşlılarda çok yüksek olduğu bilindiği halde, “Evde sıkıldık, sadece dolaşıyoruz” bahanesi ile sokaklara saçılan yaşlılar hastalığın yayılmasına davetiye çıkarıyor. Ya yaşlı olmayan ama “Hava alıyoruz, zaten temiz hava tavsiye ediliyor” diyerek kendilerini parklara, piknik alanlarına, sahillere atanlara ne demeli?

Bir de tabii kendini herkesten fazla Müslüman zanneden “Bizim imanımız tam, Allah bize bunu bulaştırmaz, zaten inşaları alkole alıştırmak için bunu ortaya çıkardılar” diyen sözde dindar cahilleri nereye koyalım?

Bu sorumsuzluğun sonu, sokağa çıkma yasağıdır, bunu bilelim. Sokağa çıkma yasağı olunca herkes yapılanın bedelini görecek.

Şu anda yasak yok ve sadece gerekli olan insanlar sınırlı olarak evlerinden çıkıyorlar.

Sonuçta iyi kötü her evden bir kişinin, kısa sürelerle dışarı çıkabilmesi sayesinde günlük ihtiyaçlarımızı karşılayabiliyoruz.

Sokağa çıkma yasağı gelince günlük ihtiyaçların karşılanması çok zora girecektir.

Hastane personeli, eczaneler ve belli saatlerde açılan marketlerde çalışanlar ile güvenlik görevlileri dışında kimse sokağa çıkamayınca hayatımız daha da kötüleşecek.

Oysa medeni davranarak ve sadece çok gerekli ihtiyaçlar için ve tüm önlemleri alarak sokağa çıkabilsek, hem bu musibetten daha kısa sürede kurtulacağız hem de bu kötü günlerde daha az eziyet çekeceğiz.

BUNU YAZMAK GEREK

Sorumsuzca sokaklarda dolaşanlar, beni dinleyin: Cenazeler kefene bile sarılmıyor

Cehaletin okumakla ilgisi yok.

Koronanın yayılmasını önlemek için herkesin topluca bir arada olduğu Cuma namazının kılınmamasına tepki göstererek cami kapısı tekmeleyenle, Boğaz’da temiz hava yürüyüşüne çıkan, Amerika’da eğitim görmüş doktoralı birinin arasında pek fark yok.

İkisi de cehaletin ürünü.

İkisi de ilkelliğin sembolü.

Herkese hatırlatmak isterim;

Son günlerde korona nedeniyle can veren insanların cenazelerinin nasıl kaldırıldığını biliyor musunuz?

Bunlarla ilgili haberleri gördünüz mü?

Korana’dan ölenlerin cenazeleri yıkanmıyor bile.

Beyaz kefene de sarılmıyor.

Naylonun içine konup her tarafı sıkıca kapatıldıktan sonra normal cenaze töreni bile yapılmadan, mezar başındaki küçük bir dini törenden sonra özel giysili görevliler tarafından normalden daha derine kaçılmış mezarlara gömülüyor.

Ölen ölür de bunun acısı kalanlarda yaşanıyor.

Yıkanmadan, kefene sarılmadan, cenaze törensiz toprağa verilenin haberi bile olmuyor bundan ama geride kalanları “bir namazını bile kılamadık” üzüntüsü ile bırakmak öleni öte tarafta rahat bırakmaz bilmiş olsunlar.

Sokaklara yayılan “cahiller”, böyle bir son mu olsun istiyorsunuz?

ÇOK GÜLDÜM

Zengin farkı bu demek işte

Zenginlik kötü bir şey değil.

Hele kazanç helalse kimsenin söyleyeceği bir şey olamaz.

Koronavirüs bizde de dünyada da zengin-fakir ayırımını kaldırdı bir anlamda.

Bu hastalığın yoksullarda daha fazla, zenginlerde daha az görüldüğü yok.

Geldi mi önüne çıkanı dinlemiyor. Her türlü ihtimamla yaşayan Kara Kuvvetleri eski Komutanı Aytaç Yalman, üstelik her gün spor yaparak formunu korurken yakalanmadı mı bu musibete?

Korona dinleri de dinlemedi.

Çin’in dinsizinden Konfiçyusuna, Japon’un Şintosundan Hintlinin Budistine, Katolik Hıristiyanından Ortodoksuna, Sünnisinden Şiisine, Yahudisinden şeytana tapanına, koronaya karşı direnci olan bir din çıkmadı.

Koronanın hedefinde insan var; ırklar, dinler, cinsiyeler yok, sadece insan var.

Bu bile bize bir ders vermeli.

Gelelim zenginliğe. Türkiye’nin önde gelen zenginlerinden Hacı Sabancı, açık havada kondüsyon bisikletine binerken çekilmiş bir fotoğrafını paylaştı sosyal medya hesabından. Kendisini izleyenlerden biri bu fotoğrafın altına yorum olarak “İnanmıyorum size, devlet dışarı çıkmayın diyor. Sizler dışardasınız spor bahanesiyle, pes yani” yazmış.

Hacı Sabancı da takipçisine şu cevabı vermiş; “Sakin ol champ, evdeyim.” İşte zenginlerle zengin olmayanların farkı.

Muhtemelen zengin olmayan takipçi, açık havadaki Hacı Sabancı’yı dışarı çıkmış sanıyor.

Oysa Boğaz’daki nadide bir yalıda oturan Hacı Sabancı dışarıda değil, evinde, evinin bahçesinde.

İRONİ

Şu sıralar Türkiye’nin en iyi çalışan kurumu; BTK

Bir taraftan korona ile mücadele ediyoruz.

Şu an itibarıyla hastalığa yakalananların resmi rakamı 1000’i geçti. Suriye topraklarındaki facia halimiz devam ediyor.

Dinci terör örgütlerinin roketlerle vurduğu Türk birliklerinden şehit haberleri geliyor, içimiz kahroluyor. Korona nedeniyle yavaşlayan hayat, ekonomiyi de dibe vurduruyor. Tüm bu olumsuz gelişmeler içinde, görevini hakkıyla yapan ve aslanlar gibi direnen bir kurumumuz var.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu. Sarayın en iyi savunma örgütlerinden biri. Şu sıralar gerçeklerin açıklanmasında çok büyük payı olan Odatv internet haber sitesine nefes aldırmamakla uğraşıyor.

MİT ile ilgili hemen her yerde yayınlanmış, Meclis’te konu edilmiş bir haber nedeniyle başta Odatv’nin iki yöneticisi 5 gazeteci hapse atılmıştı.

BTK da ilk iş olarak Odatv’ye erişimi engellemişti.

Odatv bunun üzerine isminin sonuna başka bir ek alarak yayınına devam etti.

Ama külyutmaz BTK, her seferinde Odatv’ye erişimi engelledi.

Son beş günde Odatv gazetecileri hapse attıran BTK, Odatv’yi tam 7 kere kapattı.

Hangi hukuka göre?

Saçmalıyorum galiba ben de ne hukuku?

Son olarak odatv4.com’dan bu siteye erişim sağlanıyordu, muhtemelen siz bu yazıyı okurken bağlantı yine kesilmiştir. Tabii teknoloji ile baş etmek kolay değil. Biri kapatılırsa başkası açılır ve bu sonsuza kadar sürer. Burada iktidarın paniğini ve hukuk tanımazlığını bir kere daha görüyoruz. Bunlar, geleceğin kayıtları için bence çok önemli.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Zaten yardım alana 1000 lira daha yardım, uçak KDV’sine indirim, koronayı yendik gitti

İktidar çaresiz.

Kendi ihmali nedeniyle önlemlerde gecikildi.

Gerçi iktidara ve yalakalarına bunu anlatmak çok zor.

Çünkü onların tek derdi bu musibeti atlatmak, hasarı en az düzeyde tutmak ve hayatı normale çevirmek değil.

Bu takımın tek derdi, korona karşısındaki çapsızlık ve beceriksizliğin iktidara bir zarar vermesini önlemek.

Bu nedenle eleştiren, öneren, uyaran herkesi karalıyorlar ve linç kampanyası başlatıyorlar.

İyi de yapılan yanlışları söylemeyelim mi?

İktidar ve yalakaları, sanki çok büyük iş yapılmış gibi “10 milyon aileye 1000’er lira yardım” diye müjdeler veriyor.

Ticarete Bakanı, “Kimse meraklanmasın, bu para hemen hesaplara geçecek” diyor.

Peki kim bu 10 milyon aile?

AKP’nin fakirleştirip yardıma muhtaç hale getirdiği sonra da oylarını aldığı insanlar.

Şimdi onlara 1000’er lira daha dağıtılıyor ve bu alkış alıyor.

Oysa şu anda işini kaybeden, uzunca bir süre çalışamayacağı için tek kuruş geliri olmayacak olan, yaptığı küçük işi batan ya da bir daha ayağa kalkması çok zor olan milyonlarca insan çaresizlik içinde.

Onlar için bir formül üretmek yerine, yardım alanlara biraz daha yardım yapılıyor.

THY’nin iç hat bilet fiyatlarındaki KDV’nin yüzde 18’den yüzde 1’e indirilmesinden sonra, dün de kargo uçaklarının taşıma bedellerindeki KDV 18’den 1’e düşürüldü.

Koronayı yendik gitti.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları