loading
close
SON DAKİKALAR

Aynı günde 1.5 milyarlık 3 ihale

Çiğdem Toker
Tarih: 24.12.2018
Kaynak: Sözcü

Çiğdem Toker: Kamu ihalelerini, ilan ederek açık ve saydam yapmak tasarrufun dolaylı bir yoludur. Bütçe kaynaklarını bu yolla etkin kullanabilirsiniz çünkü. Tabii bu ideal dünyada mümkün.

2019 bütçesi TBMM'de tenha bir oturumda kabul edildi.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, kayınpederi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın teklif ettiği bütçeyi sunarken, “en önemli özelliği tasarruf” demişti.
Devlette tasarruf dendiğinde uzun bir liste akla gelir.
Kamu ihalelerini, ilan ederek açık ve saydam yapmak tasarrufun dolaylı bir yoludur. Bütçe kaynaklarını bu yolla etkin kullanabilirsiniz çünkü. Tabii bu ideal dünyada mümkün.
Eğer Türkiye'de yaşıyorsanız, aynı gün içinde üç ihalenin art arda yapıldığına, her bir ihalenin en iyi teklif verenin tesadüf bu ya (!), yeni havalimanı gibi başka büyük işlerde ortaklık eden -biri medya patronu- üç müteahhitlik şirketi olduğuna, toplamı yaklaşık 1.5 milyar TL olan bu ihalelerin ilansız olarak yani pazarlık yöntemiyle yapıldığına tanıklık edebilirsiniz.

LİMAK, KOLİN, KALYON

Bu ihale 20 Aralık Perşembe günü yapıldı. Bütçenin kabulünden bir gün önce.
Karayolları Genel Müdürlüğü'nün (KGM) pazarlık usulüne konu ihaleleri Yusufeli yolu. Artvin- Erzurum ayrımı devlet yolu üzerinde. Sekiz şirket katılıyor. Teklifler ikişer tur sunuluyor. KGM'nin yolun üç ayrı kesimi için yaptığı ve kamuoyuyla paylaşmadığı sonuçları paylaşalım:
1- Kesim: Limak, 650 milyon 381 bin TL teklifle
2- Kesim: Kolin, 487 milyon 453 bin TL teklifle
3- Kesim: Kalyon, 378 milyon 863 bin TL teklifle
Yusufeli yolunun sarp ve çetin bir yol olduğunu biliyoruz. Dahası, o yolun kötü yapıldığı daha önce yerel basında büyük eleştiri konusu olmuş. Belki KGM'nin pazarlık usulünü seçmesinin sebebi budur. Böyle bile olsa aynı günde 1.5 milyarlık 3 ihalenin kapalı kapılar ardında yapılmasına bahane olamaz.

TÜRK TELEKOM'DA BİR GARİP DEĞİŞİM



Türk Telekomünikasyon A.Ş.'de yönetim değişti.
Yansıyan haberler bize, Telekom'da yüzde 55 pay sahibi olan OTAŞ hisselerinin Telekom'a kredi veren bankalarca oluşturulan ortak girişim şirketine devredildiğini söylüyordu.
Telekom'un Kamuyu Aydınlatma Platformu KAP'taki yazısına göre bu A grubu hisseler özel amaçlı şirket Levent Yapılandırma Yönetimi AŞ'ye (LYY) devredilmişti.
LYY “resmi olarak kredi verenler tarafından kurulan özel amaçlı şirket” olarak tanımlanıyor. Yani Akbank, İş Bankası ve Garanti Bankası ortaklığında.
Şirketin yapısı hakkında biraz daha bilgi almak için Ticaret Sicili'ne baktım.
Gördüklerim şaşırtıcıydı. Zira üç bankanın ortak şirketi olarak kurulduğu söylenen LYY'yi “Exsa Export Sanayi Mamulleri” isimli bir şirket kurmuş görünüyor.
Bu şirketin yönetim kurulu ise şu isimlerden oluşuyor:
Başkan Haluk Dinçer, Başkanvekili Mustafa Nedim Bozfakıoğlu, Üyeler Mevlüt Aydemir ve Gökhan Eyigün.
İsimlerin tümü Sabancı Grubu bünyesinde üst düzey yöneticilik yapmış ve yapmakta olan profesyoneller.
Telekom'a resmi kredi veren diğer iki banka İş Bankası ile Garanti Bankası'nın bu yapının neresinde olduğu anlaşılmıyor.
Türk Telekom'un kamuyu biraz daha “aydınlatması” gerekiyor bence.
Sadece Türk Telekom'un da değil. Bu kadar önemli ve kamu hizmeti veren bir şirketle kurdukları yeni ilişki dolayısıyla her üç bankanın da mudilerine ve yatırımcılarına ayrıntılı bilgi verme borcu doğmuş durumda.

‘AVRUPA BİZİ ANLAYAMAZ'

Başlıktaki ifade, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun.
Yeni yıl vesilesiyle geçtiğimiz cuma, gazetelerin Ankara temsilci ve yazarlarıyla biraraya gelen Kılıçdaroğlu, sorularımızı yanıtladı.
Soru çeşitliliği seçim güvenliğinden, ekonomiye, CHP'nin “sağ adaylara meyli” eleştirisine uzandı. Öne çıkan konulardaki haberleri zaten okudunuz.
Kılıçdaroğlu'nun Avrupa eleştirisi gözden kaçmasın istedim. CHP lideri, dünya ölçeğinde sol kültüre en büyük katkıyı Türkiye'nin yapacağı görüşünde. “Neden?” derseniz, toplumun gelir yapısı bakımından “Ortaçağ koşullarında yaşayanlar, orta gelir grubundakiler ve İsviçre koşullarında yaşayanlar” olmak üzere üç katmanlı olduğunu, bu derin ayrımların büyük Avrupa ülkelerinde bulunmadığını söyledi ve “Bizi anlamaları mümkün değil” dedi.
Kılıçdaroğlu, CHP'nin sağa kaydığı eleştirisine katılmıyor. Ama bambaşka bir bakış açısı dile getiriyor:” “18. Yüzyıl kavramlarıyla 21. Yüzyıl sorunlarını çözemeyiz.” Yani sağcılık ve solculuk 18. Yüzyıl kavramı Kılıçdaroğlu'na göre.
“Peki ne olmalıydı” soran gözleriyle bakan bizi görünce de “Yeni bakış açısı ‘dünyanın bütün demokratları birleşin' olmalı” dedi.
Yorum sizin.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları