loading
close
SON DAKİKALAR

Az cesaret

Hüsnü Mahalli
Tarih: 09.05.2021
Kaynak: Hüsnü Mahalli - Korkusuz

Hüsnü Mahalli; CHP; 2011-2013 Şam, sonra da Bağdat ve Kahire ziyaretlerinden sonra hiçbir yere gitmemiş ya da Erdoğan’ın tepkisinden çekinerek gidememişti. Örneğin bölgedeki tüm denklemlerin en önemli anahtarlarından biri olan İran’a. Ya da Rusya’ya.

Mayıs 2011’de Hatay’da kurulan ÖSO militanları 8 Haziran’da sınıra 30 kilometre uzaklıkta Cisr El-Şuğur kasabasına saldırarak 120 kadar devlet görevlisini hunharca katletmişti.

Bu Suriye’de ilk terör saldırısıydı.

Bundan yaklaşık üç ay sonra CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu yardımcısı Faruk Loğoğlu’nu bir gurup milletvekiliyle Şam’a gönderdi.

Cumhurbaşkanı Esad’la görüşen Loğoğlu ve sonrasında CHP’li başka vekillerin Şam ziyaretleri dönemin Başbakanı Erdoğan’ı çok kızdırmıştı.

Erdoğan 5 Eylül 2012’de bakın ne demişti:

“CHP yarın Şam’a gidecek yüz bulamayacak göreceksiniz. Ama inşallah biz en kısa zamanda Şam’a gidecek, oradaki kardeşlerimizle muhabbetle kucaklaşacağız. O gün de yakın. İnşallah Selahaddin Eyyubi’nin kabri başında Fatiha okuyacak, Emevi Camisi’nde namazımızı da kılacağız ve kardeşliğimiz için özgürce dua edeceğiz”.

Kılıçdaroğlu’nun deyimiyle “Erdoğan Şam’a gidip Emevi Camisi’nde namaz kılamadı ama dört milyon Suriyeli Türkiye’ye geldi”.

Bunun nedeni de büyük ölçüde Suriye’ye müdahale eden Erdoğan politikalarıydı.

Gazetecilerin bile gidip Esad’la görüşmesine izin vermeyen Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na kızgınlığı elbette Suriye sorunuyla sınırlı değildi.

Örneğin Kılıçdaroğlu ve beraberindeki heyetin 20 Ağustos 2013’deki Bağdat ziyareti Erdoğan’ı çok kızdırmıştı.

Bağdat sonrasında Kahire’ye de gitmeyi planlayan Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın tepkisinden çekinerek Suriye’ye gidemediği gibi Mısır’a gidememiş ve Loğoğlu ile Osman Korutürk’ü Kahire’ye yollamıştı.

Erdoğan 4 Eylül 2013’de “CHP yönetiminin veya CHP’den gidecek olanların ne Irak’a ne Mısır’a verebileceği hiçbir şey yoktur. Olsa olsa alabileceği bir şey vardır. Mısır’da darbe yönetimine ‘işte biz de böyle darbeler yaptık’ veya ‘böyle darbelerin arkasında bulunduk, askeri darbe şöyledir, sivil darbe böyledir’ gibi bunlar noktasında bir paylaşımı olabilir. CHP ‘Biz ilişkilerimizi düzeltmek için gittik’ diyorlar. Ne amaçla gittin. Olsa olsa parti ile gittiğin ülke arasındaki ilişki için gitmişsindir. Sen hangi sıfatla gittin. Ülkenin resmi olarak ilişkileri düzeltme konusunda vasfın nedir, senin böyle bir sıfatın mı var? Hangi sıfatla gittin” demişti.

Elbette Kılıçdaroğlu ve CHP’li vekiller Erdoğan’ın bu eleştirileri karşısında geri adım atmamış ve hükümetin Suriye, Mısır ve bölge politikalarını eleştirmeyi sürdürmüştü ama bu konularda eylemsel hiçbir adım atmamıştı.

28 Eylül 2019’da İstanbul’da düzenlenen Uluslararası Suriye Konferansı dışında.

CHP; 2011-2013 Şam, sonra da Bağdat ve Kahire ziyaretlerinden sonra hiçbir yere gitmemiş ya da Erdoğan’ın tepkisinden çekinerek gidememişti.

Örneğin bölgedeki tüm denklemlerin en önemli anahtarlarından biri olan İran’a.

Ya da Rusya’ya.

Oysa Erdoğan, Esad’a destek verdikleri için her fırsatta ağır şekilde eleştirdiği İran ve Rusya liderleriyle Astana, Soçi, Moskova, Tahran ve İstanbul’da bir araya gelmiş ve onların hakkında söylediği her şeyi unutmuştu.

Şimdi aynı Erdoğan Suudi Arabistan, Mısır ve BAE liderlerine mavi boncuk dağıtmakta ve yakında söylemediğini bırakmadığı bu ülkelerin liderleriyle buluşmaya hazırlanmaktadır.

Oysa ilk günden bu yana tüm söylemlerinde haklı çıkan CHP ne geçmişte ne de şimdi herhangi bir konuda adım atmıyor.

Örneğin Kılıçdaroğlu çok daha önce Mısır, Suriye, İran, Ürdün, Lübnan, Rusya, ABD ve önemli ülkelerin başkentlerine gidebilir ve

Türkiye’nin bölgesel politikalarının rayına oturtulması için katkı sağlayabilirdi.

Unutmayalım ki; OBİT projesini AKP değil CHP ortaya atmıştır.

“Komşularla Sıfır Sorun” söylemiyle yola çıkan ve 2011 sonrasında tüm komşuları sıfırlayan CHP değil AKP’dir.

Haziran 2018 seçimleri öncesinde Türkiye, İran, Irak ve Suriye arasında Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı’ndan söz eden Kılıçdaroğlu bölgenin siyasal ve entellektüel çevrelerinde karşılığı olan bu projesi için hemen harekete geçmelidir.

Cumhuriyet’in kurucusu CHP Cumhuriyeti koruyup kollaması için sorumluluk bilinciyle davranmalıdır.

2011 sonrasında CHP’nin tüm eleştiri ve uyarılarına kızan ve çok sert tepki gösteren Erdoğan şimdi CHP’nin on yıl önce gösterdiği yoldan gitmeye çalışıyor ama CHP kendi gerçeklerini unutmuşa benziyor.

Bu işte bir gariplik var.

CHP’nin korkması için hiçbir neden kalmamıştır.

Erdoğan bile başta Sisi olmak üzere dünün düşmanlarıyla barışmanın yolunu arıyor.

Belki de Esed’ı CHP’ye bırakmıştır.

Biraz cesaret.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları