loading
close
SON DAKİKALAR

Öfkenin kaynağı

Melih Aşık
Tarih: 24.02.2022
Kaynak: Melih Aşık - Milliyet

Melih Aşık; Her konuda hemen kutuplaşmakta üzerimize yok. Şimdi de bir anda NATO’cu-Putinci kutuplaşması başladı. Pek az kimse bilgilenme ve kendi aklını kullanma zahmetine giriyor.

İyi Parti’nin dünkü grup toplantısına Meral Akşener’in konuşmasının şu bölümü damga vurdu:

“Gözlerinizi kapatın ve düşünün, şu salonda hepimiz olmasaydık, 81 ilde il ilçe teşkilatlarımız bulunmasaydı, Meclis’te grubumuz olmasaydı, bu partiyi kurmasaydık, yandaş ya da muhalif televizyon kanallarında bugün 2023’e dair ne konuşulacaktı?

Herkes her şeyi tanzim ediyor, bu tanzimci arkadaşlar ne konuşacaktı İyi Parti olmasaydı?

Bugün 31 Mart başarısı konuşuluyor, İyi Parti olmasaydı İstanbul, Ankara, Adana, Antalya ne olacaktı?

Yani ne demek istiyorum, bir şey değişti, her şey değişti.”

Çoğunlukla CHP’yi hedef alan bu sözler neyin tepkisiydi? Bir kaynağımız şu yorumu yaptı:

- Meral Hanım yüzde 1-2 oya sahip dört küçük partinin eşit düzeyde işin içine sokulmasından rahatsız. Kemal Bey’in, beş lider aday gösterirse cumhurbaşkanlığına aday olurum diye emrivaki yapması, ardından Saadet Partisi’nin anketleri göstererek Kemal Bey’e burun kıvırması rahatsız edici gelişmeler.

Bu arada, 28 Şubat imza töreninde Meral Hanım’ın oturma düzeninde 5. sıraya konulması, DP’nin bile gerisinde yer almasının canını sıktığı da söylentiler arasında.

Peki, ne mi olmalıydı? Kaynağımızın görüşü:

- CHP cumhurbaşkanlığı yolunda tek başına veya İyi Parti ile birlikte yürümeliydi. İki partinin oyu yüzde 40’ı buluyor. O takdirde diğer dört parti zaten Meclis’e girebilmek için CHP’ye ricacı olacaktı. Şimdi CHP onlara ricacı olmuş duruma düştü.

NATO’YA BAĞLILIK

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, verdiği bir demeçte,

“Biz NATO’yu sadece bir savunma aracı, kurumu olarak da görmüyoruz. NATO artık bugün 21. yüzyılda aynı zamanda demokrasinin de bir güvencesi” demiş.

Son yıllarda NATO’ya yönelik bu kadar büyük övgüye pek rastlanmadı.

Afganistan’ı 20 yıl uğraştıktan sonra aldığı gibi karmakarışık bırakıp geri çekilen de NATO değil miydi?

Ukrayna sorununda dağılıveren yine NATO değil mi?

Bu arada Rusya’nın Ukrayna atağı karşısında en çevik hamleyi de CHP yaptı, partinin Dışişleri Komisyonu Sözcüsü Ünal Çeviköz, Rusya’yı ağır bir bildiriyle “kınadı.”

NATO ülkelerinin birkaçı hariç hemen tümü ise susarak, görüş açıklamayı NATO Genel Sekreteri’ne bıraktılar.

Rusya-Amerika çatışmasında bu kadar açık ve kesin ifadelerle öne çıkmak, Türkiye gibi Rusya ile yoğun ilişkileri olan bir ülke açısından akılcı olabilir mi?

STRATEJİ

Her konuda hemen kutuplaşmakta üzerimize yok.

Şimdi de bir anda NATO’cu-Putinci kutuplaşması başladı.

Pek az kimse bilgilenme ve kendi aklını kullanma zahmetine giriyor.

Pek az kimse dünya sorunlarına yaşadığımız ülkenin çıkarları açısından bakarak değerlendiriyor.

Siyasetçilere bakarsanız... Çoğunluğu dış sorunlara iç politik kazanç açısından bakıyor. Çoğunluğu günübirlik kararlar alıyor.

E. General Nejat Eslen o yüzden bir “Jeopolitik Araştırma Merkezi” kurulmasını öneriyor:

- Siyaset üstü olacak bu merkez ülkenin çıkarlarını ön planda tutarak geleceğe yönelik araştırmalar yapabilir, siyasete ve kamuoyuna ışık tutabilir, diyor.

Böylece tarih boyunca hep kaybedecek atlara oynayan Türkiye gelecekte daha doğru yönlere dümen kırabilir.

Böylece Rusya’nın, Çin’in, ABD’nin, NATO’nun, AB’nin gelecekteki güçlerini daha iyi değerlendirip ona göre konum alabiliriz.

ZİL

Borcunu ödediği için elektrik sayacı yeniden açılması gereken vatandaşımızın evine ekip gitmiş. Sonrasını şöyle anlatıyor ekibin başı:

“Önceden anlaştığımız saatte adamın evine gittik. Kapıyı açan olmayınca şirkete döndük. Adam iki saat sonra arayıp ne zaman geleceğimizi sordu.

- Geldik, zile bastık, yoktunuz, deyince adam:

- Sizi memur yapanın diye söze başladıktan sonra, şöyle devam etti, zilin elektrikle çalıştığını bilmiyor musunuz be adam!”

HALEP

Mersin Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Erdal Baykan’ın geçen gün sosyal medyadaki bir paylaşımı haber bolluğu nedeniyle gazetelerimizin kenarına köşesine sıkıştı.

Prof. Baykan, Mersin’de Suriyeli öğrenciler için düzenlenen hafızlık icazet törenine katıldığını bildirdikten sonra şöyle devam etmişti paylaşımında:

“... Halep de Şam da yurdumuzdur. Mersin Halep’in nahiyesidir. Suriyeli öğrenciler burada misafir değil ev sahibidirler. Gün ola harman ola, her şey aslına döner.”

Halep ve Şam ne zaman yurdumuz oldu? Mersin nasıl oluyor da Halep’in nahiyesi oluyor? Suriyeli öğrenciler burada misafir değil, ev sahibiymişler! Yoksa Erdal Baykan kaşla göz arasında Mersin’i Suriye’ye mi bağlıyor?

Bu karışık zihinli kişinin dekan olması ayrı bir handikap.

YÖK’ün bir soruşturma başlatmamış olması da öyle.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları