loading
close
SON DAKİKALAR

Bilime düşman siyasetin bizi vuran yıkımları

Şükran Soner
Tarih: 01.04.2023
Kaynak: Şükran Soner - Cumhuriyet

Şükran Soner; Bugünün kader diye yutturulmaya çalışılan depremi üzerinden ise kayıpların en azından üçte ikisinden fazlası, cinayet suçları kapsamına girmekte.

Yakından verilen emeklere, ulaşılan çok yaşamsal sonuçlarına tanıklık edebildiğim, geçen çarşamba günü toprağa verdiğimiz deprem mühendisliğine katkıları tarihimize kazılacak, Dr. İnş. Yük. Müh. Ersin Arıoğlu, Yapı Merkezi üzerinden çalışmaların kimi satır başlarını sizlerle paylaşmak isterim. Bu seçimlerde oy kullanacak çoğunluk genç kuşaklar seçmenlerinin yapılmış çok değerli bilimsel çalışmalardan habersiz olduklarının bilinciyle. Haberli olan bizim kuşaklar için ise geçmişin yaşananlarının en unutulmaması, suçlularından hesap sorulması gereken, canımızı yakmış, yakmaya devam etmesi kaçınılmaz, acı gerçeklerinin bilinçaltımıza atılmış olduklarını anımsatmak için.

Yaşam güçlükleri, çaresizlik patlaması ile insanoğlunun tersine gelişen savunma içgüdüsü, ne yazık ki süpürge ile pisliğin halının altına atılması benzeri; bilinçaltına atma oluyor. İkinci ayında dünya ölçeğinde bizi en geri kalmış, yoksul ülkelerin bile gerisinde bir batağa, yaralarının kuşaklar sonrasında kolay kolay sarılamayacak boyutlara ulaşan sonuçlarını yok sayamıyoruz. Her yeni gün, öncesinden hiç öngörülememiş, sanki bizim depremzedelerimiz için işlenmiş cinayet gibi suç, vurgun yapılaşmaların sonuçlarıyla yüzleşiyoruz. Siz bir büyük depremler vurgunu sonrasında, yağmur selleri üzerinden yeni can, mal kayıplarına uğratılmış depremzedeler vurgununu duymuş muydunuz?

Hem depremzedeleri unutmama savında hem de sürüklenmekte olduğumuz geleceğimizi içine alan, gelecekleri kaçınılmaz depremler, sellerden kaçarak kurtulma şansımız söz konusu olabilir mi ki? Ülkemizin her köşesinden, son bilimsel çalışmaları, fay hatları gerçekleri üzerinden, bilim insanlarımız çığlık korosu ile bizi uyarmak için çırpınıp dururlarken...

***

12 Mart darbesi operasyonları kapsamında, en son Nadir Nadi yönetimindeki Cumhuriyet gazetesinin susturulması projesi de sahneye konmuştu. Aile içi damatlar operasyonuyla sessizce Nadir Nadi görevinden ayrılmak zorunda kalmıştı. Gerçeğinde 27 Mayıs’ın askeri darbe kimliği bir kenara 1961 Anayasası ile 73 yasalarının bütünlüğü içinde, düşünce özgürlüğünden siyasete, sendikal, toplumsal örgütlenmelerin bütünlüğüne gelmiş kazanımlarla 10 yıl içinde yaşanmış toplumsal patlamada, basında öncü kurumlar içinde yer almış Cumhuriyet’in kimliğinin ele geçirilmesi söz konusu olmuştu. Amerikancı liberal darbecilerin hedefinde, öncesinde ilan boykotu yaşanmıştı. Nadir Nadi, yazarlarının, çalışanlarının haklarını koruyamamanın acısı içinde kıvranırken Cumhuriyet’in bilinçli okurları dünyada bir benzeri yaşanmamış okur boykotu ile direnişe geçmişlerdi.

***

İnşaat Müh. Od. İst. Şube Başkanı İzzettin Silier, işte bu okur dayanışması çerçevesinde yayınına karar verdikleri Teknik Güç dergisi için çağrıda bulunmuştu. Bihaber olduğum sayfa sekreterliğini gönüllü, gazeteciler içinde değeri hiç unutulmayacak, TGS Başkanlığı, 1971 ortalarında okur dirence sonucu Cumhuriyet’e dönüşte Nadir Nadi’nin genel yayın müdürlüğünü yapacak Oktay Kurtböke üstlenmişti.

Ersin Arıoğlu, odanın şube sekreteri olarak, çok genç, çok idealist bir inşaat mühendisi kimliği ile ülkemize, depremsiz bile risk yaratan inşaatçılık vurgunlarına kafayı takmıştı. Bilimsel kanıt toplamaya koyulmuştu. Sabahın köründe şantiyeye gidiyor, taze beton harçlarından örnekler alıyordu. Öğleden sonraları daha çok var olan yapıların betonlarından parçaları alarak dayanıklılık ölçümlerini yapıyordu. Ülkemizin acı gerçeklerini öylesine çarpıcı kanıtlar, bilimsel verilerle ortaya koydu ki... Ülkemiz için reddedilemeyecek bir gerçeklik olarak toz gibi dağılan sahte betonlaşma yerine standart beton üretimi zorunluluğu reddedilemez gerçeklik oldu.

Gelin görün ki bugünün rezilliği ortalığa saçılan kirli siyaset, inşaat müteahhitliği ortaklığında direnç o yıllarda da kırılamadı. Betonarme için zorunlu standart yönetmeliği onlarca yıl gerilere sarkıtılınca Körfez depremi vurgunundaki kırımda başlıca olumsuz katkılardan biri olarak karşımıza çıktı. TMMOB çatısı altında hazırlanan bilimsel raporların özetlerinin özetlerine bile Cumhuriyet gazetesinde günlerce yayımlanacak sayfalarla çıkılmak zorunda kalındı.

Ersin Arıoğlu, Yapı Merkezi, BM’nin yoksul köylülerin kendi olanakları ile yapabilecekleri depreme karşı geleneksel mimari üzerinden yıllar süren çalışması ile de çıktı. O da çıkarcı siyasetin eğilimi ile tozlu raflarda saklanmasaydı, bu son depremde de köylerimizde bu kadar çok ölümlü insan ve hayvan kayıpları ile yüzleşmemiş olacaktık. Özetin özeti son cümleler, bir tek yasallaşmış yönetmelikler, söz konusu bilime kulak verilmiş yasal işler çerçevesinden bakarsak Körfez depremi felaketlerinin en azı ile yarı yarıya inmiş olması gerekiyordu. Bugünün kader diye yutturulmaya çalışılan depremi üzerinden ise kayıpların en azından üçte ikisinden fazlası, cinayet suçları kapsamına girmekte...

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları