loading
close
SON DAKİKALAR

Bir gül parasına yetmeyen umut..

Şükran Soner
Tarih: 16.02.2021
Kaynak: Şükran Soner-Cumhuriyet

Şükran Soner: Ne ülkenin zenginleri, şirketleri ne de sağlık çalışanlarına olsun birer çiçek alma kampanyalarının, ülke genelinde varabileceği bir günle olsun kurtarma operasyonlarına yaraşır sonuçlar söz konusuydu.

Doğrusu Sevgililer Günü’nün yokluktan kırılan çiçekçiler için umuda dönüşebilmesi, yaralarının bir parçacık olsun sarılabilmesi için, son dakika çabaları övgüye değerdi.. Sokağa çıkma, çiçek satma yasakları kaldırıldı, çiçekçi dükkânlarına özel açılış izinleri verildi. Telefonla sipariş koşullları, televizyonlardan, sosyal medyadan yayınlarla teşvik, özendirme seferberliği ilan edildi..

Gara’dan gelen şehitlerin haberlerinin acısı, ağırlığı bile, Sevgililer Günü’nde insan sevgisini yüceltmekten çok, çiçekçileri açlıktan kurtarma seferberliğinin işe yarar sonuçları adına yapılan yayın sürelerinin ağırlığı, uzunluğu dikkat çekiciydi.. Günler öncesinden umut aşılayan haberlerden sonra günün ilk saatlerinden öne çıkan çiçek satıcıları, çiçekçi dükkânlarından canlı yayınlar, çiçeklerin renkli görüntüleri kadar ışık, renk saçmaktan uzak kalacaklardı..

Neşeli kalabalıkları unuttuk, duygulu alım satım sahneleri için görüntülü sahneler, diyaloglar yaratmanın güçlüğü sabahın ilk saatlerinden başlayarak giderek göze batar, özendirici olmaktan çok heves kırıcı diyaloglara dönüşür olmuştu. Koca koca dükkânların sahipleri akşam saatlerindeki diyaloglar içinde, gün boyu gelen müşteri sayılarını “birkaç” sözcüğü ile aktarır olma noktasına gelmişlerdi.

Ankara’nın bildik noktalardaki çiçekçi dükkânı sahipleri, Ankara Belediye Başkanı’nın doğrudan ve de adil bir dağılımla, sağlık emekçilerine verilecek birer gül alımı için teşekkür edip durmaktaydılar. İstanbul çiçekçileri bu çaptaki bir çiçek alımının İstanbul koşulları içindeki olmazlığında, sonuçta en çok şirketlerin çalışanlarına verilmek üzere aldıkları birer gül için teşekkürü öne çıkarmışlardı.

***

Ne ülkenin zenginleri, şirketleri ne de sağlık çalışanlarına olsun birer çiçek alma kampanyalarının, ülke genelinde varabileceği bir günle olsun kurtarma operasyonlarına yaraşır sonuçlar söz konusuydu. Ne geçmişin sevdiceğine bir gül olsun alabilecek gençliğinden, ne eşinin gönlünü ne yapıp edip alcak kişilerinden ne de sağlık çalışanlarını günümüzde çok minnetle anıldıkları halde yürekten genelde sevindirecek bir genel tablodan eser vardı. Büyük işletmeler odaklı yakın geçmiş yıllarda yaşanmış jestler ise nerede ise toptancı raflara kalkmıştı.

Gönlünde en sevdiceği olan birine bir gül olsun alma ya da göreceli iş, güç sahibi olduğu için, birden fazlasını birden fazla sevdiceğine alıp verme istenci, alışkanlığı olanların ise çok çok büyük çoğunluğunun bir gül olsun alabilecek parası yoktu.. İnanmıyorsanız sokakta, dükkânlarda çiçek satışı yapanlardan yolunuzun üzerinde olanlara bire bir sorabilir, ülke genelinde içine düştüğümüz darboğazın bir çıplak gerçekçi tablosunu daha ortaya çıkarabilirsiniz..

***

Biliyorum çoğunluğumuz yaşamak zorunda olduğumuz koşulların karabasanında, çiçekçileri kurtarma operasyonunun düş kırıklığı üzerinde çok da kafa patlatabilecek koşulların uzağındayız. Bugünlere kadar ulaştırabildiğimiz insani değerler, dayanışma duyguları içinde en başından kurtuluşun tek başına olmayacağının bilincini koruyanlar adına kaygılarımız günün gündemi, gelişmelerinin ağırlığı içinde bir daldan bir dala savruluyor..

Örneğin İstanbullular İstanbul için gecikmeli kar yağışının su sorunu için ne bulunmaz bir şans olduğunun bilincini kaybetmiş olmasak da, kuru soğuğun yarattığı çırçıplak doğalgaz, ısınma giderleri patlamasının derdine düştük. Çok soğuk ve çok kar, ülkemizin birçok bölgesi için alışanlıkların, dayanılabilirliğinin bağışıklığı içinde daha bir katlanır olması gerçeği başka, göçle İstanbul’da çok küçük evlerde çok sıkışık yaşayabilme koşullarında çok daha çaresiz kalmanın bedelleri başka.

İstanbul’un sıkışılmış odalarında, soğukla baş edebilmek için giyim kuşam olmadığı için, evlerde paltolarla, birkaç çorap birden giymiş olarak üşümemeye çalışmak daha bir başka, acıtıcı değil mi? Evden çıkmayarak, yaşı tutanlar için bile çok gecikmiş aşı olamama gerçeklerinin kaygısında, virüsün yeni türleri ile de baş etmeye çabalarken, birlikte sıkışık yaşamın bulaşıklarından pay alma korkusu bambaşka..

Her gün birkaç değil, pek çok örneği ile birden, yeniden yeniden yüzleşmekte olduğumuz haksızlık, hukuksuzluklar, eşitsizlikler, vicdansızlıkların çokluklar yumağı, algılamayı bir yanı ile zorlaştırıyor olsa da.. Kalıcı algıyı kökleştiriyor, pekiştiriyorlar. Yaşam, geleceğin tehdit algısı parçalandıkça, bu düzenin böyle sürdürülüp gitmesinin olanağı da yok..

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları