loading
close
SON DAKİKALAR

Boğaziçi Üniversitesi’ni kurdurtmamaktan kimliğini yok etme savaşlarına

Şükran Soner
Tarih: 28.05.2022
Kaynak: Şükran Soner - Cumhuriyet

Şükran Soner; Dönemin devrimci toplumsal dinamiklerinin tersine, pıtrak gibi kurdurulmuş özel yüksekokullar vurgununda, kalitesiz, paralı yükseköğretim kurumları birkaç yıl içinde, Cumhuriyetin kurumlaştırdığı üniversiteler, yükseköğrenim, tüm eğitim kurumlarını sallayıvermişlerdi.

Amerika’nın dünya ölçeğindeki emperyal çıkarlarına katkı siyasetinin güdümünde, Robert Kolej, yüksekokul kalabilmesi yolunda verilen tutkulu sermaye çıkarları savaşımının gazeteci olarak tanıklığını yapabilme şansını yakalamıştım. Elbette Boğaziçi savaşımında doğrudan öncülük rolünü üstlenmiş Faruk Pekin başta, dönemin öğrenci birliği, Dev-Genç, Fikir Kulüpleri örgütlenmeleri kadrolarının katkılarıyla.. Dönemin devrimci toplumsal dinamiklerinin tersine, pıtrak gibi kurdurulmuş özel yüksekokullar vurgununda, kalitesiz, paralı yükseköğretim kurumları birkaç yıl içinde, Cumhuriyetin kurumlaştırdığı üniversiteler, yükseköğrenim, tüm eğitim kurumlarını sallayıvermişlerdi.

Harun Karadeniz, Çetin Uygur, Faruk Pekin, Nail Satılgan.. gerçekten demokratik çoğunluk oyları ile yükseköğrenim gençliğini seçilerek temsil ediyor oldukları örgütlenmelerinin başında, bu yağmacı düzene karşı çıkışlarını 1967-68 yılları içinde etkin güçlü eylemleri, özel yüksekokullara karşı büyük yürüyüşleriyle kamuoyu gündemine taşımışlardı. 12 Mart darbesinin gerçekleşmiş olmasına karşın henüz düzen tarafından ele geçirilememiş bağımsız hukukçuların iradesiyle Anayasa Mahkemesi, 12 Ocak 1971 tarihli kararı ile haksız-hukuksuz kurulmuş özel yüksekokulların kapatılması kararını vermiş, olumsuz gidişe nokta koymuştu.

Faruk Pekin’in bugünkü üniversitenin merkez, o dönemdeki Robert Kolej arşivinden bulduğu özel belgelerin de katkıları ile, bugünün BOP projelerinin benzeri haritaları katmış olarak, Boğaziçi Üniversitesi’ni kurdurtmama kavgası içindeki kadrolara karşı verilerle donatılmıştı. Cumhuriyet gazetesinin sayfaları içinde paylaşmayı başarmıştık. “Üniversite olmayacak, sermaye güçlerinin çok işine yarayacak kadrolar yetişecek, geniş arazilerde oteller bile yapılacak, Robert Kolej yüksekokulu olarak kalacak” teziyle yola çıkmış mütevelli heyeti üyelerini kasıtlı olmasa da bilemeden çok kızdırmıştık.

***

Amerika’da yapılan mütevelli heyeti toplantısında, ne yazık ki gazeteci olarak çok saygı duyduğum önemli bir isimden gelen bir öneri ile Cumhuriyet gazetesine ilan boykotu önerilmişti. Aynı kurulda üye, bilimsel başarıları kadar özerklik, yaşamın her alanına dönük etik duruşuyla önde, çalışmalarını “Bitkisi, hayvanı, insanı aç” çok uzun bir yazı dizisinin içinde paylaştığım, bilim insanı, Amerika’da yapılan bu dönemin toplantısından kaygılı kaygılı dönmüştü. Tanıklıklarını gazete yönetimi ile paylaşmamı önermişti. Konuştuğum yetkin yöneticilerimiz olabileceğine inanmamış olsalar da 12 Mart’ın hemen arkasından hem ilan boykotu hem de gazetenin zarara uğratıldığı gerekçesi ile Nadir Nadi yönetimi, çalışanlarının, yazarlarının işten çıkarılmaları ya da ayrılmak zorunda bırakılmalarıyla istifaya zorlanmıştı.

Dünyada bir başka örneği olmayan Cumhuriyet okurları boykotu ile, 12 Mart’ın Amerikancı darbe operasyonu, bir yıl gibi kısa bir süreç içinde geri tepmişti. Nadir Nadi, çok daha güçlü çalışanlar, yazarlar, yönetim danışmanları kadrolaşması yanında, yazarların patronlara karşı korunabilmesinin güvencesi olarak da “yayın kurulu”nda görev almış yazarlarının onayı olmadan yeni yazar alınamaması, “yönetime katılma” modelini gündeme sokmuş olarak geri dönüş yapmıştı.

***

Robert Kolej’in Boğaziçi Üniversitesi’ne dönüşümünde de bireysel durabilen önemli kadrolar yanında, asıl emeği olan Cumhuriyetçi, devrimci, sol, demokratik, özgürlükçü, örgütlü kadroların katkıları ile, bilimselin yanında, kimliksel olarak da ülkemizde özerk olan bir başarılı üniversite daha kazanılmıştı. Besbelli tersine geri dönüş, aşağı çekme yolunda her yolun denenmesi geçerli olabiliyor. Tarihsel veriler, gerçekler bile ustaca oyunlarla gerçeklermiş gibi çarpıtılabiliyor.. Sevgili Faruk Pekin, her zamanki gibi araştırmacı yeteneklerini de sonuna kadar kullanıyor olarak, oynanan büyük kirli oyundaki kirli çamaşırları ortalığa saçmakta elinden geleni yapıyor. Eline sağlık.

Ne yaparlarsa yapsınlar Boğaziçi Üniversitesi’ndeki özerklik mayası tuttu. Büyük, incelikli, uygar, özerk, demokratik direnişleri, ülkemizdeki özerk üniversiteler yaratma savaşımının ilk ateşlerini yaktı bile.. 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları