loading
close
SON DAKİKALAR

Fıtratında demokrasi, hukuk devleti düzeni var mı, yok mu?

Şükran Soner
Tarih: 29.11.2019
Kaynak: Cumhuriyet

Şükran Soner: Göreceli hak-hukuk, demokrasi düzenlerinin işlediği ülkelerde de, vatandaşlar, halkın çoğunluğu dünya nimetlerinden giderek daha çarpıcı ölçeklerde paylarını almak gibi olumsuz gelişmelerle yüz yüzeler.

Kumpas operasyonu gelişmelerinde gelinen noktaya bakılırsa, düzenlemenin paydaşları, daha çıplak gerçeklikle, bilerek isteyerek ya da bilmeden istemeden katkı yapanları, ister CHP, Millet cephesinin içinden, isterlerse Cumhur cephesi, Saray ortak koro yandaşları içinden olsunlar..

Ki kişisel kanım, bilerek ya da bilmeyerek en kalabalık suç ortakları arasında ne yazık ki yine medya güdüleme kadroları içinde görev alanlar, yani biz gazeteciler varız. Sayısal olarak bize göre parmakla sayılacak kadar azınlıkta kalsalar da siyasetçiler her tür siyasal kumpasların başını çekenlerdir.. Elbette etkili gücün başında, birebir siyasi liderler de içinde olmak üzere siyasi çıkar savaşımında hesapları kitapları olup hırslarına yenik düşenlerdir.

Hele de siyasi iktidar, yer kapma hırsları, siyaseten savundukları kimlikler, değerlerden baskın olanları için, kişisel rakipleri olarak gördükleri, daha da gerçekçi, çıplak yüzü ile düşman, kaçınılmaz odakta, hedef tahtasına oturtulduklarından, siyasi çıkarlar savaşımının fıtratında komplolar vardır.

İngiltere’den liberalizm kulvarında Thatcher ile Tony Blair’in yakın çizgilere düştükleri süreçten, yayımlanmış bir içeriden anılar kitabı çok popüler olmuş, yankıları ülkemize kadar ulaşmıştı. Ana fikir, tanıklıklar üzerinden “En büyük düşmanım karşı partiler, siyasetçilerden, iktidardan değil, bana siyaseten rakip, tehdit oluşturabileceklerdendir..” sonuç çıkarımını kanıtlıyordu..

***

Dünün en sıcak, ağırlıklı gündeminde, sınırlarımızın öte yakasındaki ülkelerden, sonuçları bizi de çok etkileyen, daha da şiddetli etkileme tehdit sinyallerini veren, gelişmelerin habercisi sokak gösterileri, çatışmaları vardı.. Bu kez bölge halklarının, en ağırlıklı yoksullaşmaları, yoksunlaşmaları, ekonomik çaresizliklerinden beslendiği gerçeği ağır basıyor. Ancak birlikte sokağa çıkanların ortak alt kimlikleri de dikkat çekici. Sokaklara taşan, hızla tırmanan, can yakıcı boyutları ile tırmanan çatışmaların, siyasal İslamcı, mezhepçi, ırkçı alt kimliklerinin varlığından, doğasından oluşan cepheci çatışmaların da hafife alınamaması, iç-dış odaklı kışkırtmalarla kullanılabilirliği, hangi boyutlara evrilebileceğinin bilinmezliğinin de altı çiziliyordu.

***

İşte, en sağlıklı gerçekliklere ulaşılabilmede; “Turnusol kâğıdı, ayraç işlevi olabilecek veriler neler olabilir?”i sorgulayabilmemiz yaşamsal değerde değiller mi? Sadece siyasetin içindekiler, gazeteciler, yandaşlıklar üzerinden sorgulamalar da yetmez. Haklarını arayabilenler, ayıramayanlar olarak ülkeler vatandaşlarının bireysel ve toplumsal davranış kalıplarından da dersler çıkarmak zorunda değil miyiz?

Göreceli hak-hukuk, demokrasi düzenlerinin işlediği ülkelerde de, vatandaşlar, halkın çoğunluğu dünya nimetlerinden giderek daha çarpıcı ölçeklerde paylarını almak gibi olumsuz gelişmelerle yüz yüzeler. Çoğunluk mağdurların kazanılmış, kullanabildikleri hakların kayıpları ile doğrudan orantılı örgütlülükler çatıları altında ya da en mağdurların patlamaları, sokağa taşmaları ile doğru orantılı olarak eylemleri, sokaklara taşmalarında postmodernizmin acımasız sonuçları ile doğrudan orantılı patlamalar, şiddet olayları dünyanın en sıcak gündemi..

Ancak nereden bakarsanız bakın, göreceli demokrasi, hak hukuk düzenlerinin işleyişi ne kadar olumsuz gelişirse gelişsin, sonuçta en azından güçler ayrılığının olmazları içinde kuralları işleyebiliyor, işletilebiliyorsa, doğrudan bağlantılı olumlu sonuçlar alınabiliyor. En azından otoriterleşmiş liderler, sermayenin çarpık çıkarlarının törpülenmesi gündeme gelebiliyor. En kolayı ile sandık, demokratik işleyişler geçerli ise değişimin şaşmaz kuralı da, demokratik yollardan işletilebiliyor.

Çok doğru siyasetin fıtratındaki işleyişin, ödün verilemeyecek şaşmaz tek kuralı, “Demokrasi, hak hukuk devleti var mı, yok mu?” sorgulaması üzerinden ancak geçerli olabilir. Sandıktan çıkan oyların işlevi ve değerinin olabilmesinde turnusol kâğıdı, başkaca bir ayıraç olamaz. Hani bu günlerde, hele de medyatik güdüleme kampanyalarında çok baskın söylemlerde, “CHP’nin fıtratında, siyasetinde komplolar geçerli, AKP, Cumhur cephesinde yok..” cümlelerini kurarak söze girenler var ya..

Yalan, palavra, dünyanın göreceli en gelişmiş demokrasilerinde de siyasetin her renginin fıtratında komplolar var, ama demokrasi, hak-hukuk düzeni gecikmeli de olsa kimi yaraları sarabiliyor. Otoriter, üstüne üstlük, kendi hukukunu bile kararnamelerle çiğneyip duran bir tek adam, Saray rejimi modelinde hak götüre..

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları