loading
close
SON DAKİKALAR

Yoksunlaşmayı kitap fuarlarından öğrenmek de varmış

Şükran Soner
Tarih: 05.04.2022
Kaynak: Şükran Soner - Cumhuriyet

Şükran Soner; Yaşları gereği çömezler arasında söz konusu etkinliklerde, kendi uzmanlık alanları üzerinden konuşmacı genç kuşaklar arasından, büyüklerin nokta koydukları etkinliklerde söylenenleri soluksuz algılamaya çalışanların içinde olabilmenin keyfi bir yana.

Yoksullaşma, yoksunlaşmayı en iyi kitap fuarlarından öğrenebileceğim aklımın ucundan bile geçmemişti. Doğrusu Ankara’daki Cumhuriyet okurları ile ilk buluşmamda, içimin neden o kadar çok burulduğunu tam kavrayamamışım. İstanbul’daki ikinci söyleşi, ağırlıklı aynı okurlarla bitmeyen imza sohbetlerinden çok daha çarpıcı olarak vurulmamla, tanıklıkların, satır aralarının buluşmaları, çakışmalarının anlamlarını ancak kavrayabildim.

Üçüncü kuşaktan okurun çok duyanı olsa da Cumhuriyet ailesi içinden algı bağlarının kurgulanması çok farklı oluşabiliyor. Önce Nadir Nadi’nin, birazcık kıskanıyor gibi olarak, “Yazmaktan çok, konuşan Cumhuriyet yazarları..” ile kastını düşünmek, İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, Oktay Akbal, Mustafa Ekmekçi.. isimlerini sıralamak gerekiyor. Anılar hiç beklenmedik uçuşları ile sizi, Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven ile özdeşleşmiş, ilki 12 Temmuz 1986’da yapılan “Dikili Barış Demokrasi, Çevre, Emek Şenlikleri”nde buluşturuyor..

Sivil-askeri iktidarların, darbeler süreçleri arasında yaşatılanların acıları altında ezilmemekte, insandan yana değerlerini kaybetmemekte direngen insanların en yaratıcılarından, arkalarından yürüyenlerin oluşturdukları kitlesel yürüyüşlerde yerlerini alanların toplamının oluşturduğu buluşmalarda, Dikili, “Barıştan umut kesmeyenlerin, Türk-Yunan, iki karşı kıyı halklarının dostluğunu simge olarak yeşertmeden” yola çıkmaları projesi.

Yaşları gereği çömezler arasında söz konusu etkinliklerde, kendi uzmanlık alanları üzerinden konuşmacı genç kuşaklar arasından, büyüklerin nokta koydukları etkinliklerde söylenenleri soluksuz algılamaya çalışanların içinde olabilmenin keyfi bir yana. Uğur Mumcu’nun katledilmesi en çarpıcısı, demokrasi şehitlerine yaşatılanlar.. Uğur Mumcu Vakfı’nın çok değerli, çok güçlü, her sanat alanından belgeseller ile ülkenin her yerinden sınırlarımızın dışına taşan anmalar, etkinliklerde, görsel, sanatsal etkinlikler, söyleşilerin odağında Dikili Festivali’ni canlandıran belgelerinin olması ile gelen güçlendirilmiş yargımızın pekişmesi..

***

Ülkemizin her alanından insan hakları savunucularının güçlü buluşmaları, her şenliğin 40-50 binleri buluşturan çadırlarda toplanmış güçlü katılımcılarının, izlenmelerle, ülkemizin her köşesinin, çok ötesinde dünyaya yayılmamızla, çarpılarla güçlenen algı, etkileri.. Yüzlerle, belki de binlerle kez bir daha bir daha dinlemiş, paylaşmış olarak, duyarlılığınızı aşındırma yerine pekiştirmekte olduğunda çok “inadına” sözcüğünün tam karşılığı ile iddialıyım.

***

İşte tam da bu noktadan yola çıkıyor olarak kitap fuarlarında gördüklerim, gözlemlediklerimden çıkarımlarımı paylaştığım başlıkta iddialıyım. Çocuklarına süt, ekmek alabilmekte zorlananlardan daha ağır bedelleri göze alanların, soluğu kitap fuarlarında almalarının gerçeğindeki acıyı görememek olanaksız.. İlhan Selçuk ya da Uğur Mumcu, Oktay Akbal.. hangi yüreğinizde önceliği olanları düşünürseniz düşünün, dirençlerini bilemek, nefes alabilmek için göremediğimiz boyutlarda zorluklar, bedellere katlanıp katlanıp durmaktalar. Bizimkiler gerçekten bu fuarlarda imza atanlar, söyleşilerde olanlar olarak katılabilselerdi, gözleri durmadan çaktırmayacakları gizli yaşlarla doluverirdi.

İlhan Selçuk, sevgili İlhan Ağabey örneğin, 1990’lı yıllarda Cumhuriyet Vakfı’nı yaşatabilmek, gazetenin emekçilerinin ücretlerini ödeyebilmek uğuruna katlandığı zorluklar yumağında, Cumhuriyet Mahahallesi içinde birlikte yaşamak, aile olabilmek için, arsa alanların özverilerini başkaları bilmez. İlhan Ağabeylerinin iki aylık çalışan ücretlerini gönüllü yüklenerek, daha çok para ödeyerek alanların, şimdi çoğu kitabı elleri ile okşayarak, göz göze geldiğimizde gözlerini kaçırarak “Sonra alacağım, bugünkü listem doldu” mazeretine sığınmalarının gerçekçi anlamına tanıklık etse ne hissederdi?

Kaç yaşlarında, kaç kişi olarak gelirlerse gelsinler aktarmalı toplu taşımacılıkla, saatleri umursamadan, kimileri, kendileri için çok pahalı ama alınması öncelikli ancak indirimli tek bir kitabı ancak seçebilmişse? Okşamanın anlamı, bir başka fuara erteleme ise? Gerçeğinde hak arama, değerler uğruna kendi kimliğini, direncini bilemede, kuşaktan kuşağa algı, anı aktarımlarını güçlendirme önceliği yer almışsa?..

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları