loading
close
SON DAKİKALAR

Bir ikisi iyi olacağına hepsi kötü olsun!

Yazgülü Aldoğan
Tarih: 25.02.2021
Kaynak: Yazgülü Aldoğan - Cumhuriyet

Yazgülü Aldoğan; İçişleri Bakanı Soylu’nun hiç de üstüne vazife olmayan bir biçimde eski Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Üstün Ergüder’e saldırması sözün bittiği yer.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Federal Almanya Şansölyesi Merkel’e “Bizim 8 milyon üniversite öğrencimiz var!” deyince Merkel çok şaşırmış! Bu kadar çok üniversite mezununu ne yapacağımızı düşündüğü için şaşırmıştır; zaten Merkel bize şaşırmaktan bir hal oluyor. Boğaziçi Üniversitesi’ne düzenlenen kuşatma harekâtından sonra Galatasaray Üniversitesi’nin Fransız hocalarına da YÖK, iyi derecede Türkçe sınavı yapma bahanesiyle hayatı zindan edince, yüksek eğitim konusuna eğilmek şart oldu. Yoksa neremiz doğru, ama YÖK Yasası’nın yürürlüğe girdiği yıl, 1981’de, AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yardımcı doçent doktor olarak kadrolu devlet memuru iken bir gecede sözleşmeli personele indirgenip ardından da “Sürpriiiiiz! Sözleşmeniz bitti! Kovuldunuz!” diye tasfiye edilen ilk 8 akademisyenden biri olarak, akademik hayat içimde bir yaradır. Suçum, YÖK Yasası’na karşı çıkmaktı ve akademiye arkamı dönüp gittim; Sorbonne’dan aldığım doktoramı bile konu etmedim pek. Kapayalım bu parantezi ve Türkiye’de 8 milyon gencin üniversite öğrencisi olmasının övünülecek bir şey olup olmadığına bakalım.

BOĞAZİÇİ HEDEFTE

İçişleri Bakanı Soylu’nun hiç de üstüne vazife olmayan bir biçimde eski Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Üstün Ergüder’e saldırması sözün bittiği yer. Üstün Hocamız sadece BÜ’de değil, Türkiye’de eğitimin iyiye gitmesi için çalışan Eğitim Reformu Girişimi’ne de çok emek vermiş biri. Üniversite ve öğrenci sayısının çokluğunun kalite demek olmadığını en iyi bilenlerden. Boğaziçi Üniversitesi’ni niye ele geçirilmesi gereken bir kale gibi görüyor, fetih psikolojisiyle içeri Truva atı sokuyorlar? Çünkü BÜ, tıpkı ODTÜ gibi Türkiye’nin en seçkin eğitim kurumu. Bilimsel saygınlığı uluslararası kabul görüyor. Türkiye’nin en zeki, en yüksek puanı tutturmuş, yüksek idealli öğrencileri BÜ’de okumak istiyor. AKP’nin ise kaliteye tahammülü yok; çünkü onlara emir komutayla hükmedemezsiniz. AKP’ye beyni yıkanmış tarikatçı lazım. AKP’nin oy deposu içinde genç ve iyi eğitimli insan gücü yok; olamaz! İktidarlarını sürdürmek için de iyiyi yok etmek istiyorlar!

209 ÜNİVERSİTE

Genç nüfusu iyi eğitir, istihdam sağlayabilirseniz bir değeri olur, yoksa ucuz işgücüdür. Türkiye, her işte olduğu gibi, eğitim konusunda da hedeflerini ülke çıkarlarına göre değil, siyasi ve ekonomik rant için belirledi. Her ile kullanılmayacak bir havaalanı açar gibi, her ile, ilçeye bir yükseköğretim kurumu açmanın tek nedeni var: Siyasi yatırım ve o ilin, ilçenin esnafına rant yaratma aracı! YÖK’ün rakamlarına göre Türkiye’de 209 üniversite var. Bunların 131’i devlet, 78’i vakıf üniversitesi. Ayrıca 5 meslek yüksekokulu var. 8 milyon öğrenci bu 209 üniversitede okuyor ama 7 milyonu devlet üniversitelerinde! Vakıf üniversitelerinde okuyan öğrenci sayısı bir milyon bile değil. Zaten vakıf üniversitelerinin çoğunda doğru dürüst öğretim üyesi bile yok. Üniversitelerde 28 bin profesör, 16 bin doçent, 41 bin doktor asistan, 37 bin öğretim görevlisi, 50 bin araştırma görevlisi, yuvarlak hesap 200 bin öğretim elemanı var. Ve bunlardan vakıf üniversitelerinde çalışanlar sadece 26 bin! Onlar da profesör, doçent değil tabii, kimilerinde doktoralı bile yokmuş! Yani üniversitede okuduğunu zanneden gençler, araştırma görevlilerinin elinde!

NİCELİK VE NİTELİK

YÖK Başkanı Saraç bile Twitter hesabından “Toplam 8 milyonu bulan öğrenci sayımız ile Avrupa’da birinci sıradayız. Bu kemiyet itibariyle büyüklüğe, nitelik, keyfiyet ve kalitenin de eşlik etmesi için çalışıyoruz” diye yazmak zorunda hissetmiş kendisini.

Üstün Ergüder Hocamız da “Türkiye’de çok küçük bir grup çok iyi eğitiliyor, gerisi çok kötü eğitiliyor!” diyor. 209 üniversitemiz içinde dünya çapında bir yere gelebilmiş olanlar Hacettepe, ODTÜ, Boğaziçi! Hadi bir iki de vakıf üniversitesi koy yanına. O kadar. AKP iktidarı eşitlikçi olduğu için(!), madem öyle o zaman herkes çok kötü eğitilsin diye BÜ’yü, ODTÜ’yü yıkma çabasında! Düşünen, itiraz eden değil, aşağı bakan, susan, itaat eden gençlik lazım çünkü!  

Türkiye bilimde ilerleyemediği için istihdamda da çuvallıyor. O 8 milyon öğrencinin kaçta kaçı elinde diplomayla çıktığı zaman iş bulabiliyor? Türkiye, atanamadığı için polis olmuş öğretmenler, pazarcılık yapan sosyologlar, kâğıt toplayan ziraat mühendisleriyle doldu! Ya sayısı 30’u geçmiş iletişim fakülteleri? Kadro verebilmek için bir tane de BÜ’ye açtılar! Nerede çalışacak buradan mezun olacaklar? Bu kadar emekle okuyan en iyiler de burada kalmak istemiyor haklı olarak, dışarıda kapışılıyor, bize de iyi eğitilmemiş, itilmiş kakılmış, harcanmış, umudunu yitirmişler kalıyor! Fransız hocaları kaçırmak için yaptıklarını anlatmaya yer kalmadı maalesef.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları