loading
close
SON DAKİKALAR

İstanbul’un sanatla buluşma zamanı

Yazgülü Aldoğan
Tarih: 19.09.2019
Kaynak: Yazgülü Aldoğan-Cumhuriyet

Yazgülü Aldoğan: Seyredilen sanat, düşündüren sanat ve bir de satın alınan sanat var.

Bugün sadece sanattan bahsedeceğim. Çünkü sanat, hayatı güzelleştiriyor, anlam katıyor, düşündürüyor. Geçen hafta, İstanbul’da en çok sanat konuştuk, sanatla ilgilendik, sadece biz değil, başta İKSV 16. Bienal ve IC için İstanbul’a gelen beş bini aşkın yabancı gazeteci, galerici, sanatçı! İstanbul bir dünya kenti. Dünyada en çok ziyaret edilen beş kentin içinde. Gerek tarihi önemi, gerek doğal güzellikleri, gerek 24 saat canlı hayatıyla geleni kendine âşık ediyor. Şunu da çok iyi biliyoruz ki bir kentin doğası ne kadar güzel ve tarihi ne kadar eski olursa olsun, gelişmiş bir kent sayılabilmesi için kültür ve sanat değerlerine önem verilmesi gerekir. İstanbul’da sayısız müze var, ama çoğunda sabit koleksiyonlar sergileniyor. Bir gelenin bir daha gelmesine gerek kalmıyor. Oysa bütün dünya kentlerinin müzelerinde sabit koleksiyonlar kadar sürekli değişen sergiler ilgi çeker, o şehirde yaşayanlar başta olmak üzere, şehre gelenler de nerede ne sergisi varmış diye merak eder, araştırır, koşturur. İstanbul Modern, bu eksiği gideren bir yönetim anlayışı içindeydi. Şimdi Galataport’taki yeni binasını beklerken aradaki eksiği kapatacak bir kardeş geldi: Arter! Koç Vakfı’nın İstiklal Caddesi’ndeki küçük Arter’i buna bir ön hazırlıktı diyelim. Sadece Ömer Koç’un sahibi olduğu koleksiyonu sergilemek için büyük bir yere ihtiyaç vardı. Klasikler, modern eserler ve Sadberk Hanım Müzesi’ni barındıracak bir üçlü için başta Haliç’teki tersanenin yeri kendilerine verilmişken geri alınıp Rixos Otelleri’ne verilmesine, rant merakı diyelim, çok yazık olmuş. Orası burası derken aile, Dolapdere’deki değişimi de dikkate alarak Ford için kullandıkları yeri müzeye tahsis etmiş. Melih Fereli’nin şimdilik burayla yetinerek ama büyük bir heyecanla hazırladığı 5 ayrı sergi ve Ömer Koç’un binleri bulan koleksiyonundan seçmeler ziyaretçilerin ayağını Dolapdere’ye alıştıracak. Aslında şehrin merkezine çok yakın ama trafiği zor. Açılış gecesinde binden fazla davetli akın edince ortalık fena karıştı. Böylece Erol Tabanca’nın doğduğu şehir Eskişehir’e armağan ettiği Odunpazarı Modern’den sonra Koç Holding’in de İstanbul’a armağanı Arter’i kutlamış olduk.

Yeni arayışlar heyecanı

Hemen arkasından ise İKSV’nin 16’ncısını düzenlediği Bienal, kapısını ön izlemeye açtı. Bienal, bir müze ve sergiden çok başka bir şey. Bir şehri sırf bunun için ziyaret edilir kılıyor, çünkü dünyanın dört bir yanından seçilen sanatçılar, o şehre geliyor ve kendilerine verilen tema çerçevesinde o şehri yaşayarak, soluyarak eserlerini yaratıyor. Süresi bitince de o eserler, maalesef, kaldırılıyor. Bu kez tema olarak Pasifik Okyanusu’nda çöplerden oluşan yüzer gezer bir 7. Kıta konusu var. Sanatçılar, çevrenin korunmasına, çevrenin tüketilmesine çılgın projelerle dikkat çekmeye çalışmış. Kimi çoluğunu çocuğunu alıp gelmiş İstanbul’a, hâlâ boyayıp duruyor tuvallerini, kimi yapmış getirmiş, kimi videosunu, kimi heykelini, kimi halısını, kimi enstalasyonunu burada yerinde gerçekleştirmiş. Kimi Peru’dan, kimi Tayland’dan, kimi Afrika’dan; İran’dan gelen sanatçıların anlatacakları o kadar çok şey var ki. Bienalleri severim. Bir ara hareketli enstalasyonlar modaydı, bir ara odalar, yerleştirmeler, sonra videoart. Bu yıl daha çok düşündürmeyi amaçlayan işler yapılmış. Dünyayı mahvediyorsun insanoğlu, farkında mısın, yaşanacak yer kalmayacak! Bunun en iyi söylenecek yer olduğunu düşünüyorum, İstanbul’un, Türkiye’nin. Okyanusta yüzen çöpleri geçtim, Kaz Dağları’nda siyanürle altın aramaktan, İzmir’in yanan ormanlarını uçak kavgası yapıp seyrettiğimiz günler daha dündü! Yemyeşil bir ülkeyi betona boğduk, göllerimizi kuruttuk, nehirlerimizin üzerine beş on yıl ömrü olan HES’ler kurup doğal dengeyi bozduk. Tarımı bitirdik, hayvancılığı yok ettik, yiyip içeceğimizi ithal eder hale düştük, doğal hiçbir şeyimiz kalmayacak. Düşünmeyelim de ne yapalım?

Satın alınan sanat

Seyredilen sanat, düşündüren sanat ve bir de satın alınan sanat var. İstanbul Contemporary, bu sonuncusu. Bir sanat fuarı. Yerli yabancı, yüzlerce sanatçı, galeri, eserlerini sergiliyor, sanatseverler alamasa bile görmek için, koleksiyonerler satın almak için geziyor. Tam bir sosyalleşme ortamı, gündüz eser bakılıyor, gece parti yapılıyor. Kimi yatırım yapmak, kimi duvarına asmak, kimi ortama uymak için eser satın alıyor. Ortama hareket, bereket geliyor. Pek çok galeride de eşzamanlı sergi açılıyor. Bu yıl eserleri beğendim-beğenmedim tartışması aslında anlamsız. Sanatçı yapmış, satıyor. Bedri Baykam, önceki gün, neyi, nasıl, niye satın alacağınızı pek güzel yazmış. Borusan Holding’in Perili Köşkü’ndeki videoları ve bonus olarak holding binasını da (hafta sonu açık) mutlaka görün. Bir başka güzellik de İBB Başkanı İmamoğlu’nun IC’yi, sanat fuarını gezmesiydi. Bienali de gezsin. Tünel’de öldürülen gencin ailesine de gitmiş, her yere gitmeli, görmeli, konuşmalı ki bu şehrin neyi yaşadığını hissetsin. IC dışındaki etkinlikler ücretsiz. Gençler ve genç kalanlara kaçırmayın diyorum. Yeni ufuklar için sanattan güzel ne olabilir?

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları