Yazgülü Aldoğan; Demokrasi zaten yok; güçler ayrılığı yoksa, tek adam rejimi varsa, hukuk guguk olmuşsa, demokrasi görünürde bile yoktur. Milli Birlik ise maalesef ne milli ne dini bayramlarda ne de yaslarda yaşanabiliyor.
Yakın geçmiş, ülkemizde hep üstü örtülü kalmış bir konudur. Uzun yıllar geçmeden olaylar aydınlanmaz, gerçekler açığa çıkmaz ve bu süre zarfında canı yanan, yandığıyla kalır. Bir haftadır konuşulup duran konu 15 Temmuz darbe kalkışması. Resmi adı “Demokrasi ve Milli Birlik Günü” ama siz anmalarda bir milli birlik havası görebildiniz mi? Demokrasi zaten yok; güçler ayrılığı yoksa, tek adam rejimi varsa, hukuk guguk olmuşsa, demokrasi görünürde bile yoktur. Milli Birlik ise maalesef ne milli ne dini bayramlarda ne de yaslarda yaşanabiliyor. AKP, iktidarda kalmanın yolunu toplumu ayrıştırmakta buldu; toplumu ikiye böldü, kutuplaştırdı. Erdoğan, Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nü; Millet İttifakı’na kaptırdığı İBB’nin önündeki Saraçhane parkında anarken bile Cumhur İttifakı mitingine dönüştürdü. Üç beş bin kişilik kalabalık toplayabildiği meydanda İBB binasına bakarak saydırdı, durdu. Canı yananlar dışında kimsenin aklına gelmedi olan biten. Ölenlerin, hapistekilerin ve KHK’lilerin ve yakınlarının dışında yani...
15 Temmuz darbe kalkışması önlenebilir miydi, başlamadan niye önlenmedi, kim yaptırdı, kim seyretti, kim Allah’ın bir lütfu kabul etti, kimin işine yaradı, kim öldü, kim kaldı, kim gerçekten şehit oldu, kim gerçekten gazi, kim masumdu, kim kurban oldu, yem oldu? Bunlar aydınlandı mı? Sedat Ergin, ciddi bir döküm yapmış, emeğine sağlık diyerek sütunundan alıntılıyorum: “289 darbe davasından 288’inin birinci derecedeki mahkemelerde sonuçlandığını belirttikten sonra, 1634 sanığa ağırlaştırılmış müebbet, 1366 sanığa müebbet, 1891 sanığa 20 yıla kadar hapis cezası verilirken 2 bin 870 sanık beraat etmiş. 964 sanığa da ceza verilmesine yer olmadığına hükmedilmiş, toplam 8 bin 725 kişi hakkında hüküm verilmiş.”
Ağırlaştırılmış müebbetin eskinin idam cezası olduğunu hatırlarsak, eğer bu ceza kalmış olsaydı 2 bine yakın idam sehpası kurulacak ve insanlar asılacaktı! Bu arada beraat eden ve ceza verilmeyenlerin oranının yüzde 44 olduğunu da hesaplamış Sedat Ergin? Yani bir kısmını izlediğim ve hukuki olup olmadığı konusunda tatmin olmadığım bu mahkemelerde dahi beraat eden ve ceza verilmeyenler, yargılananların yarısı!
Yargıtayda bekleyen çok sanıklı dosyalar ne zaman sonuçlanır? Birkaç yıl daha mı sürer? Yıllar süren mahkûmiyetler ne büyük mağduriyet? Asıl vicdanları rahatsız eden soru şudur: Ergenekon, Balyoz vb. davalarla Atatürkçü subayları tasfiye eden, aydınları hapse attıranlar ne oldu? Gerçek darbeciler ceza aldı mı yoksa kurunun yanında yaş da mı yandı? Suçlular ve masumları yem olarak kullananlar hassas adalet terazisinde ayırt edilebildi mi?
Bu arada 15 Temmuz Araştırma Raporu’nun TBMM’de görüşülmeden ortadan kaldırıldığı tartışmaları da gündemde. Hatta raporu hazırlayan komisyonun başkanı Reşat Petek bile bundan yakınıyormuş. O Reşat Petek ki komisyon başkanı seçildiği zaman büyük itirazlara hedef olmuş, Balyoz ve Ergenekon davalarının nasıl tarafı olduğu hatırlatılarak kendisinin hizmet hareketi ile bağlantısı tartışılmıştı. Binlerce kişi bu konuya değindiği halde kendisi içlerinden sadece Veli Ağbaba ve beni ciddiye aldı, mahkemeye verdi ve mahkûm ettirdi! Evet herkesin bildiği bir konuyu yazdığım ve Reşat Petek’e FETÖ sempatizanı dediğim için 15 bin TL tazminat ödedim ve 14 ay hapis cezası aldım? Ben bile mağdurum...
Hukuk, adalet, bir ülkeye her şeyden önce gereklidir. Adalet olur, hukuk işlemeye başlarsa ekonomi de düzelir, enflasyon da iner, yatırımlar da başlar, işsizlik de azalır, şiddet ve düşmanlık da giderek yatışır. Seçimi bekliyoruz! Bütün mağdurlar...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları
