loading
close
SON DAKİKALAR

Küslük olmaz öyle mi?

Yılmaz Özdil
Tarih: 01.12.2022
Kaynak: Yılmaz Özdil - Sözcü

Yılmaz Özdil; Türk milleti 11 sene kan kustuktan sonra, bu 11 senede belki 110 senede düzeltemeyeceğimiz demografik tahribat yaratıldıktan sonra, siyasette küslük dargınlık olmaz diyebilmek, ne kadar kolay değil mi?

Asrın liderimiz, sanki kendisi değil de biz küsmüşüz gibi, “Esad'la görüşebiliriz,
biliyorsunuz siyasette küslük dargınlık olmaz” dedi.

Küslük dargınlık olmasaydı…

– İnsanların kafasını kesen köktendinci teröristler, Cia nezaretinde Pakistan'dan Libya'dan Yemen'den getirilip, yürüye yürüye Suriye'ye girmemiş olurlardı.
– İstanbul'da Işid mağazaları açılmamış olurdu, Işid flamaları, Işid tişörtleri Türkiye'de satılmamış olurdu.
– “Cihatçı John” lakaplı Işid celladı mesela, kafa keserek infazlar yaptıktan sonra, mülteci ayaklarıyla elini kolunu sallaya sallaya Türkiye'ye geçmemiş olurdu.
– Suriye'de savaşan bazı köktendinci gruplar, Bolu'da eğitildiklerini, Sarıkamış'ta kamplarının olduğunu söylememiş olurlardı.
– Newsweek dergisi “cihad otoyolu” başlıklı analiz yayınlamamış olurdu, Türkiye'den Suriye'ye
geçen köktendinci militanların güzergahlarını yazmamış olurdu.
– 2003 yılında İstanbul'da sinagogların bombalanması eylemini organize eden ve “müebbet” hapse mahkum edilen Baki Yiğit, Suriye'de savaşırken ölmemiş olurdu. Böylece…
İnsanlarımızı havaya uçuran ve güya müebbete çarptırılan teröristin, 2010 senesinde kaşla göz arasında serbest bırakıldığı, herifin de Suriye'ye geçtiği ortaya çıkmamış olurdu.
– New York Times gazetesi, Ankara Hacıbayram mahallesindeki Işid faaliyetlerini, militan devşirme merkezini manşet yapmamış olurdu.
– Bild gazetesi, Işid'in yedi şehrimizde silah deposu olduğunu, bu şehirlerin Ankara, İzmir, Eskişehir, Konya, Şanlıurfa, Hatay ve Adıyaman olduğunu yazmamış olurdu.
– Fantomumuz düşürülmemiş olurdu, iki pilotumuz şehit olmamış olurdu.
– Türkiye topraklarına füzeler, havan mermileri düşmemiş olurdu, sınırda yaşayan 27 insanımız evinde otururken can vermemiş olurdu.
– Cilvegözü sınır kapımızda bombalı araç patlamamış olurdu, 4'ü Türk vatandaşı 14 kişi ölmemiş olurdu.
– Reyhanlı'da bomba yüklü araçlar patlamamış olurdu, aralarında çocukların da bulunduğu 52 kişi hayatını kaybetmemiş olurdu.
– Suruç'ta bombalı intihar saldırısı düzenlenmemiş olurdu, çoğunluğu üniversite öğrencilerimiz, 33 insanımız şu anda yaşıyor olurdu.
– Cumhuriyet tarihimizin en kanlı terör saldırısı, Ankara gar katliamı yaşanmamış olurdu, 109 insanımız şu anda yaşıyor olurdu.
– Abd başkanı Obama, asrın liderimizle telefonda Suriye'yi konuşurken “kafanızı kırarım” dercesine, beyzbol sopasıyla poz vermemiş olurdu.
– Kobani yüzünden Türkiye'de kan gövdeyi götürmemiş olurdu, “tekbiiirr” getirenlerle “biji” naraları atanlar 35 şehrimizde
çatışmamış olurdu, bir gecede 46 insan hayatını kaybetmemiş olurdu, 22 şehrimizden cenaze kalkmamış olurdu, yedi şehrimizde sokağa çıkma yasağı ilan edilmemiş olurdu.
– Barzani'nin Kürdistan silahlı kuvvetleri, takvimde başka gün yokmuş gibi, tam 29 Ekim'de, Cumhuriyet Bayramı'nda topuyla tüfeğiyle Türkiye topraklarında resmi geçit yapmamış olurdu.
– Barzani'nin Erbil'den yola çıkan silahlı konvoyu, Habur'dan Türkiye'ye girerek, Şırnak, Mardin, Şanlıurfa güzergahını katedip, Kobani'ye geçmemiş olurdu.
– Barzani silahlı kuvvetlerinin bir bölümü, Türk Bayrağı'nın taşıyıcısı Türk Hava Yolları'nın uçaklarıyla taşınmamış olurdu.
– Barzani silahlı kuvvetleri Türkiye topraklarında Kürdistan bayraklarıyla karşılanmamış olurdu, bunların şerefine kurbanlar kesilmemiş, yüzlerce otomobil kornalarla eşlik etmemiş, havayi fişekler fırlatılmamış, bunların yolda yediği lahmacunların parası bile Şanlıurfa Valiliği tarafından ödenmemiş olurdu.
– Sınırımızda göz göre göre Pkk kantonu kurulmamış olurdu.
– Amerikan televizyonları, Işid'le savaşan Pkk'lıları “kahraman” ilan etmemiş olurdu.
– Abd başkanı Trump, teröristi “general” ilan etmemiş olurdu, sözde general Mazlum Kobani'nin mektubunu asrın liderimize göndermemiş olurdu, o mektubun yanına kendi mektubunu iliştirip, “seni ekonomik yönden mahvederim, aptallık etme” dememiş olurdu.
– Rus savaş uçağını düşürmemiş olurduk.
– “Gene olsa gene düşürürüz” dememiş olurduk, sonra da “bilseydik düşürmezdik” dememiş olurduk.
– Putin açık açık “Türkiye'nin bu kadrolarla yönetildiğini gören Atatürk herhalde mezarında ters dönmüştür” dememiş olurdu.
– Rusya'dan ekonomik ambargo yememiş olurduk.
– Tarihimizde ilk kez, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin resmi polisi, başkent Ankara'nın göbeğinde, tekbir getirerek Rusya Büyükelçisi'ni ensesinden vurarak öldürmemiş olurdu.
– Moskova'dan özür dilemek için, S400 füzesi almamış olurduk.
– Rus ambargosundan Amerikan ambargosuna savrulmamış olurduk.
– F35'lerimizi almış olurduk.
Ortağı olduğumuz F35 projesinden atılmamış olurduk.
– Süleyman Şah türbesinin boş sandukalarını sırtlayıp, Suriye'deki vatan toprağını terketmek zorunda kalmamış olurduk.
– 911 kilometre uzunluğundaki sınırımızdaki otorite boşluğu bataklığa dönüştüğü için, o boşluğu doldurabilmek için tankımızla topumuzla Suriye'ye girmek zorunda kalmamış olurduk, Fırat Kalkanı, Zeytindalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı harekatlarını yapmak zorunda kalmamış olurduk.
– Eli silah tutacak yaştaki Suriyeliler Türkiye'de fink atarken, plajlarımızda deve güreşi oynarken, keyifle nargile tüttürürken, 245 evladımızı Suriye topraklarında şehit vermemiş olurduk.
– Güya Abd'ye kafa tutup, “aziz şehitlerimizin ruhu şad olsun” diyerek, Zeytindalı harekatına göndermek yaparak, Abd Ankara Büyükelçiliği'nin yanındaki sokağın ismini Zeytindalı Caddesi yapmamış olurduk.
– Bir taraftan “aziz şehitlerimizin ruhu şad olsun” diyerek Abd'ye posta koyuyormuş gibi yapıp, öbür taraftan Abd'ye şirin görünmek için, Atatürk Orman Çiftliği'ndeki Afrin büyüklüğündeki araziyi Abd Büyükelçiliği'ne vermemiş olurduk.
– Abd'ye şirin görünelim derken, Rus savaş uçakları İdlib'te Türk taburunu vurmamış olurdu, 34 şehit daha vermemiş olurduk.
– Her biri 7 ton ağırlığındaki beton bloklardan oluşan, 2 metre genişliğinde, 4 metre yüksekliğinde 837 kilometre uzunluğunda duvar örmek zorunda kalmamış olurduk, yüzmilyonlarca dolar harcayarak inşa ettiğimiz, Çin Seddi ve Abd-Meksika sınırındaki duvardan sonra dünyanın en uzun üçüncü duvarı olan bu duvarı, akustik sensörlerle, balonlarla, ihalarla, nöbetçi kuleleriyle, özel silah sistemleriyle korumak zorunda kalmamış olurduk.
– Devlet içinde, adeta Türk Silahlı Kuvvetleri'nden üstün kabul edilen Sadat gibi her yönüyle muamma bir örgüt olmamış olurdu.

Küslük dargınlık olmasaydı…

– Kimliği bile olmayan milyonlarca kaçak Suriyeli hobaraaa diye Türkiye'ye doluşmamış olurdu.
– Hudut namustur, sınırlarımız folofoş olmamış olurdu.
– 81 şehrimizin 81'ine de Suriyeli doluşmamış olurdu, İstanbul'da mesela Şam'dan bile daha fazla Suriyeli olmamış olurdu.
– İstanbul'dan Gaziantep'e, İzmir'den Trabzon'a, memleketin dört bir yanı Arapça tabelalarla dolmamış olurdu, Türk esnafın barındırılmadığı Suriye çarşıları kurulmamış olurdu, Antalya plajlarında artık dondurma bile Arapça satılmamış olurdu.
– Yüzbinlerce Suriyeli, Türk vatandaşı yapılmamış olurdu.
– Soyadını Erdoğan olarak değiştiren müteahhit Suriyeli, Akp'den milletvekili adayı yapılmamış olurdu.
– Akp milletvekilinin oğlu, babasının milletvekili araç kartını, 48 bin dolara, Suriyeli'ye satmamış olurdu, soyadını Sabancı olarak değiştiren bu kurnaz Suriyeli, milletvekili araç kartıyla polis çevirmelerinde dokunulmazlık kazanmamış olurdu.
– “Mağdur” denilen Suriyeliler, sırf İstanbul'da 17 bin şirket kurmamış olurlardı, Türkiye genelinde 20 bin kobi kurmamış olurlardı.
– Türkiye'de Suriyeli İşadamları Derneği kurulmamış olurdu, bu derneğin başkanı televizyonda açık açık rest çekip, “güçleri varsa bizi göndersinler, sen kimi gönderiyorsun” dememiş olurdu.
– Türkiye'den maaş, bedava sağlık hizmeti, bedava eğitim hizmeti, barınma hizmeti, avanta erzak yardımı alan Suriyeliler, sigortasız çalışarak, milyonlarca Türk vatandaşını işsiz bırakmamış olurlardı.
– Akp milletvekili “Suriyeli kardeşlerimiz giderse, Türkiye ekonomisi çöker” dememiş olurdu.
– Kim olduğunu bilmediğimiz Suriyeliler, e-devlet üzerinden ikametgah adresi olarak evlerimize kaydedilmemiş olurdu.
– Türk milletinin 130 milyar doları Suriyelilere harcanmamış olurdu.
– Türkiye'den çalınarak, sınırdan geçirilen otomobiller, Suriye'de hem binek araç olarak, hem bombalı araç olarak kullanılmamış olurdu.
– Kontrolsüz geçişler nedeniyle, Türkiye'nin yüz yılda zor kuruttuğu, 80'li yıllardan beri görülmeyen “şark çıbanı” hortlamamış olurdu.
– İnsan kaçakçılığı patlamamış olurdu.
– Aylan bebek gibi masumlar Ege Denizi'nde yitip gitmemiş olurdu.
– Akaryakıt kaçakçılığı patlamamış olurdu.
– Putin bizzat basın toplantısı düzenleyip, “Suriye'de terör örgütleri tarafından kontrol edilen ham petrolün Türkiye topraklarına girdiğini kanıtlayan bulgular elde ettik, uzaydan ve uçaktan çekilen fotoğrafları var, tanker konvoyları var” dememiş olurdu.
– Hayvan kaçakçılığı patlamamış olurdu, bulaşıcı hayvan hastalıkları Türkiye'ye sıçramamış olurdu, karantinalar olmamış olurdu.
– Uyuşturucu kaçakçılığı Covid salgını gibi yayılmamış olurdu, Türkiye'de uyuşturucu kullanma yaşı 9'a inmezdi.
– Türkiye sırf Afrin için 54 evladımızı şehit vermişken, elektriğe zam yapılmasına öfkelenen Afrin ahalisi, bölgeye elektrik veren Türk şirketine saldırıp, şirket merkezinin camını çerçevesini indirip, bilgisayarlarını kırıp, binayı kökünden ateşe vermemiş olurdu.
– Asrın liderimizin “tıpkı Kuvayı Milliye gibi” dediği Ösocular, Türkiye tarafından maaşa bağlanmamış olurdu.
– Bu arkadaşların hiç utanmadan, maaşlarını Türk Lirası olarak değil, Suriye Poundu olarak istedikleri ortaya çıkmamış olurdu.
– Bu arkadaşlar, dümenleri biraz bozulunca, Türk Bayrağı'nı yakmamış olurlardı.
– İstiklal Caddesi'nde bomba patlamamış olurdu, aralarında 9 yaşındaki Ecrin'in de bulunduğu 6 insanımız şu anda yaşıyor olurdu.
– Karkamış'a havan saldırısı düzenlenmemiş olurdu, 5 yaşındaki Hasan ve 22 yaşındaki Ayşenur öğretmen şu anda yaşıyor olurdu.

Küslük dargınlık olmasaydı, alt tarafı şuncacık şeyler olmamış olurdu yani!

Türk milleti 11 sene kan kustuktan sonra, bu 11 senede belki 110 senede düzeltemeyeceğimiz demografik tahribat yaratıldıktan sonra, siyasette küslük dargınlık olmaz diyebilmek, ne kadar kolay değil mi?

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları