loading
close
SON DAKİKALAR

Hikaye hep aynı

Hikaye hep aynı
Tarih: 26.01.2020 - 09:00
Kategori:

Hüsnü Mahalli: Başta Somali olmak üzere dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Cibuti’de yaptığımız 30 milyon dolarlık cami oradaki Müslüman kardeşlerimize feda olsun.

17 Ağustos 1999 sabahı Gölcük’e vardığımda saat yedi gibiydi.

O sabah gördüklerimi uzun süre unutamadım.

Gördüklerim anlatılacak gibi değildi.

İnsanlar çok acı çekiyordu.

Elazığ görüntüleri bana o günü hatırlattı.

O gün depremden etkilenen Adapazarı ve İzmit bölgesini dolaşmış ve üç hafta süreyle bölgeden canlı yayın yapmıştım.

O sıra BBC, El-Cezire ve başka birçok yayın kuruluşunun muhabirliğini yapıyordum.

17 Ağustos öncesi ve sonrasında başka deprem bölgelerine de gittim.

O zamanlar sosyal medya henüz yoktu ama her seferinde yetkili kişiler çıkar ve bildik cümleleri kullanır sonra da herkes her şeyi unutur gider.

Toplanan paralar da Türkiye hariç dünyanın başka yerlerinde harcanır biter.

Yetmezse de örtülü ödenekten arka çıkılır.

Örneğin Suriye’nin ‘kuvayi milliye mücahitlerine’ ya da Libya’daki ‘Osmanlı bakiyesi Müslüman kardeşlerimizin’ maaş ve her türlü giderlerinin karşılanmasına.

Başta Somali olmak üzere dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Cibuti’de yaptığımız 30 milyon dolarlık cami oradaki Müslüman kardeşlerimize feda olsun.

800 bin nüfuslu ülkede Amerikan, Fransız, İngiliz, İtalyan, İsrail ve hatta Japon ve Çinliler askeri üs kurup tezgah çevirirken Osmanlı torunları olarak AKP’ye düşen görev oraya gidip İslam’ı korumaktır.

Deprem nasıl olsa bir kaderdir ve olacağı varsa olacaktır!

Fıtrat meselesi!

Önlem almak da ne demek!

Deprem Toplanma Merkezleri dediğiniz alanları verin müteahhitlere ülkemiz kalkınsın!

17 Ağustos’tan bu yana 21 yıl geçti ama yapılması gerekenlerin çok azı yapıldı.

Bundan sonra da yapılmayacaktır.

Sistem, anlayış ve eksik inanç meselesi!

AKP dokuz yıldır Suriye’de ve şimdi Libya’da harcadığı ülkenin enerji ve olanaklarının yarısını şu deprem konusuna harcamış olsaydı şimdi bu ülkede tüm sorunlar çözülmüş olur ve yaraların hepsi sarılmış olurdu.

Tek kalemle harcandığı söylenen 40 milyar dolarla neler neler yapılmazdı!

Depremler belki önlenemez ama zararları minimuma indirilebilir.

İstenirse.

Japonya’dan örnek vermenin bir anlamı yok onun için gelin güncele bakalım.

CORONA virüsü ile başı belada olan Çin hastalıkla mücadele çerçevesinde tam iki hafta içinde bitirilecek hastane inşasına başladı. Nüfusu 1.4 milyar olan Çin’de yetkililer 100 kişinin ölümünü ciddiye almayabilirdi ama öyle yapmadı.

Bu hafta Pekin’de yapılması planlanan en kutsal bayram yıl başı etkinlikleri iptal edildi.

Yayılma riski olan CORONA virüsüne karşı tüm dünya ülkeleri ayakta ama bizde haber bile olmuyor.

Üstelik son zamanlarda ‘250 bin dolarlık’ Türk vatandaşlığını almak için çok sayıda Çinli İstanbul’a gelip gidiyor.

Anlaşılan adamlar olası İstanbul depreminden de korkmuyor!

Yoksa onlar da mı bizim gibi kaderci oldu!

Depremden korkanlar döner köyüne!

Onlardan boşalacak yerleri dolduracak başkaları hazır bekliyor!

Boşuna mı Kanal İstanbul’u yapıyoruz!

Ben İstanbul’a geldiğimde şehirlerarası otobüs garajı Topkapı’daydı.

İstanbul’a ihanetin bedeli çok ağırdır.

Toprak, ona verdiğiniz acı kadar sizden intikam alacaktır.

Kafanızda canlandırın:

Yüz katlı bir bina için çalışan ağır makinaların toprağa verdiği acıyı.

Ya orada yaşayan canlılar!

Genleriyle oynadığınız ağaçlara verdiğiniz kimyasal ilaçlar ve zehirli hormonlar işin cabası.

Kimyasallı meyve ve sebzeleri yedirdiğiniz çocuklarınız ne olacak?

Her an her saniyede her yerde kullandığınız kimyasallarla zehirlendiğiniz toprağı, suyu ve denizleri bir an olsun düşündünüz mü?

Tabiat affetmez ve etmeyecektir çünkü o bir anadır.

Zalim ve gaddar insanlar er ya da geç bedelini ödeyecektir ve ödemelidir.

Nasıl ve ne şekilde olur bilinmez ama her kötülüğün bir karşılığı vardır.

En az benim açımdan.

Dua ve beddua bunun içindir.

Vicdanı asla küçümsemeyin.

İstanbul seçimleri böyle bir şeydir.

Yedi Tepeli Şehrin kendine göre kesin bir hesabı vardır ve bu hesabı mutlaka soracaktır.

Ödemeyen kendisi bilir.

Kaynak : Hüsnü Mahalli-Korkusuz

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları