loading
close
SON DAKİKALAR

İçi boş bir söz: Demokratik mücadele

Şahin Mengü
Tarih: 10.06.2020
Kaynak: istanbulgercegi.com

Şahin Mengü: Seçimler ve halk oylamaları öncesinde ve sırasında yapılan bütün hileleri ve anti-demokratik uygulamaları sineye çektiler ve böylece bunlara meşruiyet kazandırdılar.

AKP/MHP bloğunun önümüzdeki kısa dönemde, Türkiye'yi totalitarizm batağına tamamen sokacağından kaygı duyulan yasal düzenlemeleri TBMM'den geçireceği haberleri medyaya yansıdı. Bu düzenlemeler arasında bekçiler, barolar, meslek kuruluşları, İş Bankasındaki CHP hisseleri, siyasi ve seçim yasalarında değişiklikler gibi düzenlemelerden söz ediliyor.
Bunlara ilaveten, aniden gündeme getirilerek sonuçlandırılan bir hamleyle üç milletvekili hapse gönderildi.
CHP yönetiminin geçmiş muhalefet performansı, önümüzdeki kısa dönem için hiç ümit vermiyor.
CHP yönetiminin 10 yıldır aldığı not kocaman bir "sıfır"dan ibarettir. Muhalefet adına bütün yaptıkları, laf üretmek ve çıkarılan yasaları Anayasa Mahkemesi'ne taşımaktan ibarettir. 
CHP yönetiminin 10 yıllık karnesindeki başlıkların bazılarına hızla bakalım..
 Girdikleri her seçimden ve halk oylamasından yenilerek çıktılar. 
 Eğitim sisteminin defalarca değiştirilmesi ile ilgilenmediler. Devrim yasalarından olan ve Anayasa'nın koruması altında bulunan Eğitimin Birleştirilmesi yasasının delinmesine, orta öğretimde öğrencilerin yaygınlaştırılan imam eğitimine zorla yönlendirilmesine seyirci kaldılar. Mağdur velilerle birlikte hareket ederek engelleme yapmak akıllarına gelmedi.
TSK'nın vatansever, Cumhuriyet'in kurucu değerlerine bağlı kadrolarının balyoz, Ergenekon gibi "davalarla" yok edilmesine etkin ve eylemli muhalefetle engel olmadılar.  15 Temmuz darbe girişimi sonrası harp okullarının kapatılması, TSK'nin komuta bütünlüğünün tamamen dağıtılması, yüzlerce yıllık geleneği olan askeri tıp kuruluşlarının ortadan kaldırılması ile ilgileri laf üretmek ötesine geçmedi.
Seçimler ve halk oylamaları öncesinde ve sırasında yapılan bütün hileleri ve anti-demokratik uygulamaları sineye çektiler ve böylece bunlara meşruiyet kazandırdılar. 
Otoriter rejimi de aşarak, totaliter bir rejimin adım adım tesis edilmesi heveslerine engel olamadılar.
Cumhuriyetin on yıllar içinde biriktirdiği varlıklar ve fabrikaların satılıp savrulmasına ve elde edilen paraların yandaşların cebine hortumlanmasına engel olmadılar.
Ülkenin kıt kaynaklarının, betona gömülmek yerine, üretime ve verimli yatırıma kanalize edilmesi için sonuç alıcı hiçbir eylem ve politika geliştirmediler.
Bir toplumsal demokratik tepki örgütleyerek, anayasal laiklik ilkesine eğitimde ve bütün kamusal alanlarda harfiyen uyulmasını sağlamadılarsağlayamadılar. Bu sayede Diyanet İşleri başkanının devlet işlerine laikliğe aykırı müdahalelerinin önünü açmış oldular.
Fetullah'çı cemaatin devletin kılcal damarlarına kadar sızmasını seyrettiler. Kendi kadrolarını bile cemaatçi sızmalara karşı korumadılar.
Yoksulluğun "sadaka düzeni" yerleştirilerek vakıflar ve cemaatler üzerinden "yönetilmesi" yerine, anayasal sosyal devlet ilkesine uygun olarak, yoksulluğun devlet öncülüğünde ortadan kaldırılması için gayret göstermediler.
Bir siyasal ve ekonomik felaketle sonuçlanabilecek olan Suriye (ve daha sonra Libya) macerasına AKP'nin balıklama dalmasına mani olmadılar. Sınırların elek haline getirilip dünyanın eli kanlı bütün cihatçı teröristlerin Suriye'ye geçmesine karşı halkı bilinçlendirerek etkili muhalefet yapmadılar. Toplumsal yapımıza tehdit oluşturacak milyonlarca Arap Suriyelinin ülkemize dolmasını seyrettiler. Silahlı müdahalenin kılıfı olarak TBMM'ne getirilen tezkerelere, aldatmayı göremeden, "evet" oyu verdiler.
Dış politikanın ABD ve Rusya arasında savrularak itibar kaybedilmesi CHP yönetiminin ilgi alanına ancak "lafta" girebildi.
Bütün bu gelişmeler olurken CHP genel başkanı ve yöneticilerinin ağızlarından düşürmedikleri bir söz var: "Demokrasi içinde mücadeleyi sürdüreceğiz".
Bu, içi boş bir sözdür. Mücadele elbette "demokrasi içinde" yapılmalıdır.
 Ve de öyle olması gerekir ama sorun, o "mücadele"nin hangi meşru siyaset yöntemleri ile yapılacağı sorunudur.
Merhum Süleyman Demirel'e ait olan güzel sözlerden birisi mealen şöyledir:
"Ne yapılabileceğini anlamak için, nelerin yapılamayacağını görmek gerekir" 
CHP yönetimi, muhalefet etmek için onca yıldır uyguladığı siyasi yöntemlerin hiçbir etkisinin olmadığını, yani, nelerin yapılmaması gerektiğini artık görmüş olmalıdır. "Demokratik mücadele"nin hangi etkili değişik yöntemlerle yapılabileceğini hala anlamıyorlarsa, Türkiye'nin geleceği için ümitli olmak maalesef çok zordur. 

ÜYE YORUMLARI

cahıt

çok haklısınız lakin gel gör ki .bunu en başta chplı tabanın seçmenin anlaması lazım .ama onlarda at gözlüğü takmış vazıyetteler. şimdi sırası mı aşağı şimdi sırası mı yukarı . bizler anlatıkça arabın ya lellisi gibi bu cümleye takılmışlar. saygılar

20.06.2020, 19:31
Yorum Yap

Facebook Yorumları