loading
close
SON DAKİKALAR

Nefesim daraldı

Nefesim daraldı
Tarih: 10.07.2020 - 09:07
Kategori:

Hüsnü Mahalli: 1 Mart 2003’te Tezkere’ye ve Amerikan askerinin Türkiye işgaline karşı çıkan Ahmet Davutoğlu nasıl oldu da Fırat’ın doğusuna çöreklenen aynı askerlerle birlikte Suriye’yi bu hale getirdi? Ya da “Kaide’yi biz kurduk” diyen Hillary Clinton’a “Çak” yaparken acaba neyin sevincini yaşıy...

Gelecek Partisi lideri ve eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun TELE1’deki konuşmasını izlemeyenler mutlaka izlemeli.

Erdoğan’a yönelik yaptığı kişisel eleştiriler bir yana karşınızda Erdoğan’dan daha fazla bir Erdoğan’cı göreceksiniz.

Kanlı Arap Baharı konusunda.

Belki de ABD’ye mesaj veriyor!

Demagoji teknikleriyle kendine göre başarılı bir algı operasyonu yaptı.

Polemikten hoşlanmadığım için detaylara girmek istemem ama her şey ortada.

1– ÖSO Mayıs 2011’de Hatay’da kuruldu, ilk terör eylemini 8 Haziran’da Cisrelşuğur’da gerçekleştirdi ve ilk

mülteciler o gün Türkiye’ye geldi.

2– Nusra örgütü Kaide’nin Suriye kolu olarak 2011’in sonunda İdlib’te kuruldu.

3– Seksen ülkeden gelerek İslam Devleti’ni kurmak isteyen 150 bin kadar ruh hastası nasıl ve nerden girdi Suriye’ye?

4– 17/25 (2013) hikayesinde Davutoğlu’nun ofisinden sızdırılan ses kaydı arşivlerde duruyor.

5– AKP yönetiminde Ankara’nın hevesli politikası olmasaydı HİÇ KİMSE Suriye’ye müdahale edemezdi.

6– Emperyalist ülkelerin Libya saldırısına önce karşı çıkan Ankara ne oldu da bir hafta sonra destek verdi?

7– 2011 öncesinde “Dost ve kardeş” olan Esad durduk yerde nasıl “diktatör ve katil” oldu?

8– Suriye’de “%13 Alevi bir azınlık” varsa yüzde yüzü Sünni olan Libya’da ne vardı?

9– Suriye halkına demokrasi isteyenler Bahreyn halkını neden susturdu?

10– Ölen, sakat kalan, yaralanan milyonlara, yıkılan ülkelere ve perişan edilen halklara rağmen hala Arap Baharı’nı savunmak nasıl bir mantık olabilir?

Söyleşide Davutoğlu “Esad; bana, Gül’e ve Erdoğan’a çok güvenirdi” dedi.

PEKİ NE OLDU?

Çok şey söylemek isterdim ama olmuyor işte!

Osmanlı’nın şu lafına bayılırım:

“Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür”.

Yoksa her şey bir oyun mu?

Belki de oyun içinde oyun!

Matruşka gibi.

Gidişatı düzeltmek için yola çıkan Sayın Davutoğlu Erdoğan’ın geçmişteki ve şimdiki Suriye, Libya, Katar, Somali,

Hamas ve Arap Baharı hatta BOP politikasını destekleyecekse Türkiye ve bölgede ne değişecek?

İç politikada Erdoğan’a ağır eleştirilerde bulunan Davutoğlu hiçbir konuşmasında hedefi 12’den vurmuyor ya da vurmaktan kaçınıyor.

Bu da ayrı bir konu!

Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun nedeni Ankara’nın, yani Davutoğlu’nun 2011 sonrası Arap Baharı politikasıdır.

Öncesinde ise BOP var.

BOP 2006’da değil 2001’de hatta 1998’de konuşuldu ve Erdoğan’ın da katıldığı ilk zirvesini Haziran 2004’te yaptı.

Öncesinde Afganistan ve Irak işgal edildi ve Şubat 2015’te Lübnan eski Başbakanı Hariri öldürüldü.

Başka hikayeler de var.

27 Ekim 2017’de BBC’ye konuşan Katar eski Başbakanı Hamed Bin Casim, Esad’ı “av”a benzeterek “Biz, Türkiye, Suudi Arabistan, ABD ve batılı müttefikler avımızın üzerine çullandık ama elimizden kurtuldu. Her şeyi Türkiye üzerinden yaptık ve bu iş için yüz milyar dolar harcadık” demişti.

Bin Casim Sayın Davutoğlu’nun çok yakın dostudur.

Vallahi de Billahi de bu coğrafyada hiç kimse hiçbir şeyden ders almıyor, alamıyor ya da..!

Kimse kusura bakmasın ama olup biten ve halen devam eden bunca kargaşadan sonra dış politikada iktidara karşı net tavır koymayan ve gereğini yapmayan muhalefete ben muhalefet demem.

İktidarın dış politikasında hayal edilemeyecek kadar risk var.

Konuşulması ve yazılması yasak binlerce “detay” var.

Hepsi de Davutoğlu’nun “Stratejik Derinlik”inde!

Ahmet Hoca’yı çok iyi tanırım ve bir tek şey söyleyebilirim:

“Arap Baharı ve Ankara’nın karıştırıcı politikası yüzde yüz yanlıştı ve öyle olmasaydı bugün tehlikeli tüm verileriyle ne Suriye ne Libya ne de bölge bu halde olmayacaktı”.

KESİNLİKLE.

1 Mart 2003’te Tezkere’ye ve Amerikan askerinin Türkiye işgaline karşı çıkan Ahmet Davutoğlu nasıl oldu da Fırat’ın doğusuna çöreklenen aynı askerlerle birlikte Suriye’yi bu hale getirdi?

Ya da “Kaide’yi biz kurduk” diyen Hillary Clinton’a “Çak” yaparken acaba neyin sevincini yaşıyordu?

Sonuç olarak söyleşi Davutoğlu’nun deyimiyle “Kibar, nazik ve seviyeliydi” ve o TELE1’de istediği her şeyi söyledi!

Sizi bilmem ama ben izlerken nefesim daraldı.

Kaynak : Korkusuz

ÜYE YORUMLARI

müslüm

güzel analiz katiliyorum

10.07.2020, 11:23
Yorum Yap

Facebook Yorumları