loading
close
SON DAKİKALAR

2010’dan bu yana 1675 kadın öldürüldü

2010’dan bu yana 1675 kadın öldürüldü
Tarih: 08.03.2017 - 09:18
Kategori: Kadın

Kaç çocuk doğuracağına iktidarın, nasıl giyinmesi, nasıl davranması gerektiğine erkeğin, yaşam tarzına mahallelinin ‘karışabildiği’ kadınlar; bedenine, özgürlüğüne, yaşam tarzına, emeğine sahip çıkma mücadelesini her alanda veriyor.

Kaç çocuk doğuracağına iktidarın, nasıl giyinmesi, nasıl davranması gerektiğine erkeğin, yaşam tarzına mahallelinin ‘karışabildiği’ kadınlar; bedenine, özgürlüğüne, yaşam tarzına, emeğine sahip çıkma mücadelesini her alanda veriyor. 

Kadınların 160 yıl öncesinden başlayan mücadelesi 107 yıldır tüm dünyada ‘emek ve mücadele günü’ olarak kutlanıyor.

New Yorklu dokuma işçilerinden dünyaya…

8 Mart 1857 tarihinde, New Yorklu binlerce dokuma işçisi kadın, 10 saatlik işgünü, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, eşit işe eşit ücret gibi taleplerle greve gittiler. Binlerce kadın işçinin örgütlediği bu grev o zamana kadar ki en kitlesel kadın eylemlerinden biriydi. Eylemi durdurmak isteyen polis kadın işçilere saldırmış, fabrika yönetiminin de desteğiyle binlerce işçinin fabrikaya kilitlenmişti. Bu sırada çıkan yangında içeride kilitli kalan işçilerden 129’u yanarak can vermişti. 

Kadınlar günü ilk olarak 1909 yılında Amerikan Sosyalist Partisi’nin çağrısıyla Şubat ayının son Pazar gününde kutlanmıştı. Bugün düzenlenen gösterilere katılan kadınlar, seçme ve seçilme hakkının yanı sıra çalışma koşullarının iyileştirilmesini talep etmişti. Ancak bu gün Amerika’da bazı kentlerde düzenlenen eylemlerle sınırlı kalmış, uluslararası bir boyut kazanmamıştı.

1910 yılında Kopenhag’da gerçekleştirilen İkinci Enternasyonal’e bağlı Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda kadın ve emek mücadelesi masaya yatırılmıştı. Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nden Clara Zetkin, bu konferansta yaptığı konuşmada kadınlar için bir mücadele günü belirlenmesi gerektiğini söylemişti. Zetkin’in önerisi kabul edilmiş, her ülkenin sosyalist kadınlarının her yıl aynı gün, kendi ülkelerinin işçi sınıfı örgütleriyle mutabakat içinde bir kadınlar günü düzenlemesi kararlaştırılmıştı. 

Uluslararası anlamda ilk emekçi kadınlar günü 19 Mart 1911’de düzenlendi. Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre’de gösterilere katılan on binlerce kadın seçme ve seçilme hakkının yanı sıra kadınlara iş ve mesleki eğitim verilmesi, çalışma alanlarında kadın-erkek eşitliği sağlanmasını talep etti.

Türkiye’de 8 Mart

Türkiye'de ise 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında ve onu izleyen yıllarda daha kitlesel olarak kutlandı. "Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı" programından Türkiye'nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında "Türkiye 1975 Kadın Yılı" kongresi yapıldı. 12 Eylül darbesinden sonra cunta yönetimi tarafından dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmasına izin verilmedi. 1984'ten itibaren ise her yıl kutlanıyor.

160 yıl önceki taleplerde değişiklik yok

İş yaşamında mobbingle karşılaşan, çalıştırılma koşullarının iyileştirilmesini, eşit işe eşit ücret isteyen kadınların, yaşam tarzına müdahale edilen kadınların, taciz edilen kadınların mücadelesi sürüyor.
Kaç çocuk doğuracağına iktidarın, nasıl giyinmesi, nasıl davranması gerektiğine erkeğin, yaşam tarzına mahallelinin ‘karışabildiği’ kadınlar; bedenine, özgürlüğüne, yaşam tarzına, emeğine sahip çıkma mücadelesini her alanda veriyor. 

KHK mağduru kadınlar emekleri için direniyor

15 Temmuz’daki darbe girişiminin ardından ilan edilen KHK’lerle on binlerce kamu emekçisi, akademisyen de ihraç edildi. ‘Cemaatle mücadele etmek üzere’ ilan edilen OHAL KHK’leriyle cemaatle herhangi bir bağı bulunmadığı halde ihraç edilen ve KHK ile atıldıkları için kamuda çalışmaları imkansız hale getirilen kadınlardan bazıları uğradıkları haksızlığı duyurmak için mücadele başlattı. Selçuk Üniversitesi’ndeki işinden ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen Ankara’da İnsan Hakları Anıtı önünde OHAL’de direnişin ateşini yaktı. ‘İşimi geri istiyorum’ diyerek 120 gün önce tek başına direnişe başlayan ve defalarca gözaltına alınan Gülmen’in direnişine KHK ile ihraç edilen Semih Özakça ve Acun Karadağ da katıldı. 

Gülmen’in başlattığı direniş, İstanbul’dan Malatya’ya kadar yayıldı. İstanbul’da Betül Celep Kadıköy Kalkhedon Meydanı’nda 45 gündür, Düzce’de ise Mimar Alev Şahin 28 gündür ‘İşimi geri istiyorum’ diyor.

Sendikalı kadın işçilere baskı

Meydanlardan fabrikalara, iş yerlerinde çeşitli baskılara maruz kalan, sendikalı oldukları için işten atılan kadınlar da direniyorlar. 

Migros’ta 13 işçi sendikalı olduğu için işten çıkarılırken 13 işçi de arkadaşlarının direnişine destek verdikleri için atıldı. Kadın işçilerin işçilerin tacize uğradıkları, tehdit edildikleri; Migros depo amirinin hastalanan kadın işçilere çirkin ifadeler kullandığı, kadın işçilerin önüne prezervatif atarak hırsızlıkla suçladığı, odasına çağırdığı kadın işçileri sözlü taciz ettiği, iş yerinde yaptığı usulsüzlüklerin ücretinin işçinin maaşından kesildiği, mesaiye kalmayan işçiler ise istifaya zorlandığı ortaya çıktı. (İlgili haber: http://ilerihaber.org/icerik/migrosta-kadin-iscilere-tehdit-taciz-mobbing-kadin-iscilerin-onune-prezervatif-atip-hirsizlikla-tehdit-ettiler-68166.html

Kadına saygı yok, erkeğe saygın tutum indirimi her daim

Kadınlar iş ve emek mücadelesinin yanında bir de hayatta kalma mücadelesi veriyor.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun raporuna göre Şubat ayında 30 kadın öldürüldü, 19 kadın ise cinsel saldırıya uğradı. Rapora göre, kadın cinayetleri her geçen gün daha da artıyor.
Katledilen ve şiddet gören kadınlar için mahkemelerden çıkan kararlarda ise adalete inancın sarsılması safhası çoktan aşıldı.
Son olarak Ankara Etimesgut’ta bir halk otobüsü şoförünün bir kadına tecavüzüyle öğreniyoruz ki bu olay da yaşanmayabilirdi. Zira tecavüz eden şahıs, 2009’dan bu yana dört kez ateşli silah taşıma, altı kez kasten yaralama, iki kez tehdit, iki kez cinsel saldırı, bir kez kamu görevlisine hakaretten yargılanmış ve üç ayrı davada ceza almış, bir daha suç işlememesi kaydıyla cezaları ertelenmiş.
Bir kadını bir kafenin tuvaletinde sıkıştırıp taciz eden bu şahıs için kamera kayıtlarına rağmen basit cinsel saldırı ve alıkoyma suçlarından 8 yıl istenen ceza, ‘saygın tutumu’ nedeniyle 6 yıl 8 aya indiriliyor ve tutuklu yargılanmasına gerek görülmeyen saldırgan olaydan 35 gün sonra otobüsteki kadına tecavüz ediyor. (Milliyet’ten Gökçer Tahincioğlu’nun ilgili haberi: http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/gokcer-tahincioglu/tecavuz-sanigi-aramizda-nasil-2407657/?utm_source=anasayfa&utm_medium=Yazarlar-widget)

2010’dan bu yana 1675 kadın öldürüldü

kadıncinayetleri.org sitesinin araştırmasına göre, Türkiye’de 2010 yılından bu yana 1675 kadın öldürüldü.
Umut Vakfı’nın yayınladığı rapora göre, 2016 yılında ulusal ve yerel gazetelere 317’si silahlı toplam 397 kadın cinayet olayı yansıdı. Cinayetlerde toplam 367 kadın ve aile bireyi öldürüldü. 109 kadın ve aile bireyi de yaralandı. Kadın cinayetlerinin yüzde 85’ini kocalar, sevgililer, eski kocalar, ayrılmayı kabul etmeyen sevgililer işledi.
Türkiye İstatistik Kurumu’na göre ise ortalama 10 kadından dördü erkek şiddetine maruz kalıyor.
160 yıldır ‘iş ve emek’ mücadelesi veren kadınlar, bugün de kendilerine dayatılan şartlara, işsizliğe, sömürüye, haksızlığa seslerini yükseltmeyi; uğradıkları şiddete ve ayrımcılığa, gördükleri baskıya karşı mücadele etmeyi sürdürüyor.

Vişne Haber Ajansı






ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları