loading
close
SON DAKİKALAR

AKP Sözcüsü Ömer Çelik: Birleştirme tutanakları ortaya çıktıktan sonra olağanüstü itiraz hakkımız var, ivedilikle kullanacağız

AKP Sözcüsü Ömer Çelik: Birleştirme tutanakları ortaya çıktıktan sonra olağanüstü itiraz hakkımız var, ivedilikle kullanacağız
Tarih: 12.04.2019 - 18:40
Kategori: Siyaset

AKP Sözcüsü Ömer Çelik gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle:

"Cumhur İttifakı olarak yüzde 52'lik rekore imza atmamız, bu seçimden de başarıyla birinci olduk. Tüm arkadaşlarımıza, teveccüh gösteren vatandaşlara teşekkür ediyoruz. Hangi partiye oy verirse versin, bu büyük katım oranını gösteren demokrasiye sahip çıkan bütün vatandaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Mesele ne kadar büyük olursa olsun, vatandaşımız tek bir oy pusulasıyla memleketi, demokrasiyi düze çıkarmayı göstermiştir.

S-400 meselesi odaklı olarak ABD'den açıklamalar devam ediyor. Adını vermek istemeyen yetkili diyerek bu açıklamalar geliyor. Türk-ABD ilişkilerinde esas mesele S-400 meselesi değildir. Bu konuda müttefiklerinden ilk önce yardım istemiş, bu ilişki gerçekleşmeyince Türkiye egemen bir devlet olarak başının çaresine bakmıştır. Bir NATO müttefikinin ulusal güvenliğini tehdit eden terör örgütlerine karşı ABD'nin bu unsurları desteklemesidir. Esas konuşulacak olan mesele budur.

Suriye kamplarında Amerikan bayraklarını, fotoğrafları görüyorsunuz. 15 Temmuz gecesi Türkiye'yi işgal etmeye çağıran Fetullah Gülen'in Amerika'da karakola bile çağrılmadığını görüyorsunuz. DAEŞ'in bittiğini söylüyorsunuz, o zaman PYD'ye yani terörizme verilen bu destek esas mesele olarak konuşulmalıdır. Sınırımızın dibine DEAŞ yaklaşmışken, PYD orada bir terör devleti kurmaya çalışırken müttefiklerimiz nerededir? Bu zamanlarda müttefiklerimizi yanımızda görmek en doğal hakkımızdır.

Kuşkusuz çeşitli devletlerin silah pazarlarında pay kapma yarışı vardır. Rekabet başka bir şeydir NATO müttefikliği başka bir şeydir. Sınırımızda Suriye'den, Irak'tan kaynaklanan bunca yoğun terör tehdidi varken, Türkiye'nin hava savunma ihtiyacı doruk noktasındayken müttefikimiz makul bir teklif sunmuş mudur? Patriot konusunda, teknoloji konusunda makul bir şekilde gelmiş midir?

ABD'de NATO'yu modası geçmiş bir organizasyon olarak bazı yetkililerin söylemlerini duyduk. Önümüzdeki günlerde NATO daha da önemli hale gelecek. Türkiye'nin müttefiklerini tartışmak aslında NATO'nun tamamını tartışmak anlamına geliyor. NATO müttefikliğini tanımlayan madde 5. maddedir. NATO'nun F35 gibi bir maddesi yok. 5. madde çerçevesinde Türkiye'ye ortaklarımız, müttefiklmerimiz Suriye karşısında yeterli yardımı göndermiş midir?

Türkiye ile ABD arasında güvene dayalı bir ilişki vardır. Dünyanın birçok yerinde Türkiye ve müttefikler teröre karşı ortak bir tavır almışlardır. Önümüzdeki dönemde terörle mücadele konusu, yasa dışı göçle mücadele, ortak barışın tesisi, istikrarın sağlanması konusu daha da önemli hale gelecektir. Müttefiklerimizin ekstra bir hassasiyeti göstermelereine gerek yok. Sadece müttefikliğin yapısına duyarlı davranmaları yeterli olacaktır.

Sudan halkının talepleri bizim taleplerimizdir. Beklentimiz halkın demokratik taleplerinin yerine gelmesidir. Sudan iç savaşa süreklenmemelidir. Bu derece köklü tarihi ilişkilerimiz halkı olan Sudan halkının demokratik taleplerine kavuşmasına arzu ediyoruz. Maalesef Libya'da iç çatışmalar yoğun bir şekilde artmaktadır. Mısır'daki darbe unsurunu destekleyen unsurların Libya'da bazı unsurlarına destek verdiğini görüyoruz. BM Genel Sekreteri'nin Libya'da bulunduğu sırada bu çatışmanın gerçekleşmesi acı veren bir durumdur.

Libya halkının tamamının iyiliği için bu çatışmaların durması elzemdir. Daha fazla kan akmasını, kardeş kanının dökülmesini istemiyoruz. Yapılacak ilk iş Libya halkının hepsinin faydasına iyiliğine olacak iş çatışmaların durması siyasi diyaloğun kuvvetlendirilmesidir.

Herhangi bir şekilde YSK üzerinde baskı kurulduğunu ifade ediyor CHP'nin İstanbul adayı ve sözcüleri. Hukuka saygımız, demokrasiye saygımız, seçim sürecinin yegane makamlarının yargı olması, YSK olması esastır. YSK millet adına karar veriyor, meşruiyetini milletten alıyor. Dolayısıyla onlar kendi bağlı oldukları kanunlar çerçevesinde bunlara karar verecekler.

CHP sözcülerinin dilinde şöyle bir şey var. Eğer YSK kendi parti görüşlerinin lehinde karar verirse doğru karar vermiş oluyor, aleyhine karar verdiğinde YSK baskı altında olduğunu söylüyorlar. YSK bağlı olduğu kararlara göre karar verecektir. CHP sözcülerinde hukuk devleti anlayışının yerleşmediğini kanun devleti anlayışının hakim olduğunu görüyoruz. Bu memleket kanun devletinden çok çekmiştir. Bırakalım yüksek yargı işini yapsın. Sürece ve sonuca saygı gösterelim.

Yolları seçim sürecinin bir parçası olarak kanun koyucu olarak tanımlanmıştır. CHP Genel Başkanı'nın yapması gereken faaliyetlere doğrudan CHP İstanbul adayının yaptığını görüyoruz. Dillerinde malesef sakıncalı bir şey var. Ne zaman bir tartışma olsa CHP geleneğidir hemen bunu rejim krizine çevirmek istiyorlar. Hiç yakışmıyor. Türkiye'de siyaset yapan, bu kadar yaşı olan bir partinin sözcülerine hiç yakışmıyor.

Bir kerecik olsun şöyle yapsınlar, dışarıdaki herhangi bir odağın söylemini almadan özgün fikirleri neyse onu söylesinler. Mesela hukuka saygıdır. Hukuk bu imkanları vermiştir, bu bir rejim krizi değildir. Hukukun cevaz verdiği bir yola başvurmanın rejim krizi olarak tanımlanması öteden beri CHP geleneğidir. Birtakım dışarıdan gelen seslere esas duruşa geçerek Türkiye'nin rejimiyle, ekonomisiyle, dış politikasıyla ilgili kriz olacağını söylemek bu ülkede siyaset yaptığını iddia eden bir partiye yakışmamaktadır.

CHP Genel Başkanı'ndan ve sözcülerinden cevap gelmemiştir. Bolu'da belediye başkanının imza attığı ırkçı yaklaşım henüz düzeltilmemiştir. Yazdıkları talimat açıktır. İhtiyaç duyan, mazlum insanları kapının önüne koymak, hatta il sınırlarının dışına sürmek, onları aç bırakmak için tavır içerisine giriyorlar. Avrupa'daki ırkçıların da yaklaşımı budur. Bu mesele açık ırkçılıktır. Bu topraklara, irfanımıza yakışmayan bir ırkçılıktır. Bu ırkçılığın yazılı emre  dönüşmesi utanç verici bir yaklaşımdır. Bu konuda daha berrak olmalarında, kınamalarında, mahkum etmelerinde doğrudan CHP Genel Başkanı'nın bu yazıyı geri çektirmesine, o belediye başkanının uyarılmasında büyük fayda vardır diye düşünüyoruz.

Birleştirme tutanakları büyükşehirle ilgili ortaya çıktığı zaman o süreçten sonra itiraz hakkımızı kullanma hakkımızı var. YSK o işlemi gerçekleştirdikten sonra zannediyorum 7 gün süremiz var. O itiraz hakkımız ivedilikle, vakit geçirmeden kullanılacaktır.

Hepimiz siyaset yapıyoruz. Hepimizin her konuşması hukuk karşısında, devlet adamlığı yönünden birer testtir. Vatandaşın önüne kaliteli yaklaşımlarla çıkmalıyız. Büyükçekmece meselesinde söyledikleri gibi ihbara dayanıyor, duydum, rüyama girdi, birisi kulağıma fısıldadı şeklinde olmaz. Varsa ellerinde belge bunun yargıya intikal ettirmesi lazım. Bu şekilde siyasi sorumluluk olmaz. Ellerinde belge varsa hemen yargıya başvursunlar. Güvenlik güçlerini, AK Parti'yi zan altında bırakmak kuşkusuz yargı konusu olacaktır. Nihayetinde süreci ne AK Parti ne CHP yönetiyor. YSK yönetiyor.

Türkiye'nin demokrasi kapasitesine, hukuk kapasitesine güvenelim. Hukuki meşruiyet ve sayısal meşruiyete ihtiyacımız var. Hukuki meşruiyet YSK tarafından ortaya konuyor, sayısal meşruiyet de sayımları göreceğiz. Bunlar yeni icad edilen işler değil. Bu itiraz yollarının açılmasının sebebi kanun koyucu seçimden sonra bu tür sıkıntılar olduğunu öngörmüş ve bu yolu açmış. Yeni bir yol inşa etmiyoruz. Vatandaşın iradesi net olarak ortaya çıksın.

AK Parti'yi AK Parti'nin görüşleri, genel başkanımızın görüşleri, genel başkanımızın görevlendirdiği kişiler bağlar. Sorumlu bir siyaset adamının verdiği örneklere dikkat etmesi lazım. Geçmişte yaşanmış acılara, Danıştay cinayetine örnek vermek bir sorumsuzluktur. Bir cinayeti hatırlatıyorsunuz, kime hatırlatıyorsunuz, birtakım sorumsuz kişilere hatırlatıyorsunuz. Başlı başlı cinayetle şimdiki medya eleştirme yanlıştır. Siz niye medyada, sosyal medyada çıkan bir haberle ilgili AK Parti'nin cevap vermesini bekliyorsunuz.

Gördüğüm kadarıyla YSK kamu görevi tanımıyla ilgili olarak bu kararı veriyor. Milletvekilliğini kamu görevlisi olarak saymamış, belediye başkanlığını pozitif hukuka göre kamu görevlisi saymış. Adana, Kozan'da Cumhur İttifakı'nda kazandığımız seçimi, adayın bir belgeyi vermemesi üzerine iptal etti. Kozan Adana siyasetinde önemli bir yer. Nihayetinde YSK elindeki pozitif hukuka göre karar veriyor.

Teşkilatçılık yapanlar, seçimle uğraşanlar bilirler.Bizim teşkilatlarımız ilde, ilçede, mahallede geleneksel olarak kimler bize oy veriyor, hangileri bize oy vermiyorlar şeklinde isim isim, aile aile analizler yaparlar. Biz SKM dediğimiz Seçim Koordinasyon Merkezlerimizde hangi mahallede nasıl bir çalışma yapmamız gerektiğine dair bu veriyi görürüz. Öteden beri bizim smülasyonumuza öteden beri bize oy veren ailelerinin o soyadlarının bu listelerden düşüldüğü şeklinde bir tespiti var. Bu ayakları havada olan bir yorum değildir. Neredeyse bir sokaktan mahalleye, bölgeye, beldeye, ilçeye, ile sirayet edecek kadar böyledir. Dışarıdan biraz yanlış anlaşılmış olarak görüyorum. Kastettiği bu çalışmalar bütün partilerde vardır. O tepsitlerden yola çıkararak başkanımızın söylediği bir şeydir.

İttifak yapmak, CHP ideolojisinin Saadet Partisi'ne sirayet etmesi bakımından son derece hızlı bir yayılma olduğunu söylüyor. Bırakın bunları CHP söylesin. CHP'nin 6 okuna 7. oku Saadet'i eklemeye çalışıyorlar. Sayın Karamollaoğlu 7. bir ok eklemeye çalışıyor. Kavga etme geleneği CHP'den Saadet Partisi'ne devredilmiş oluyor. Zannediyorum Saadet Partili kardeşlerimizin de bu açıklamalardan rahatsızlık duyduğunu söylüyorum. CHP'nin altı oku memlekete çok çektirdi, yedincisini ekleme maalesef Saadet Partisi'nden geliyor."

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları