loading
close
SON DAKİKALAR

Babacan: Para basan kurum borçlu olur mu, bunu da yaptılar

Babacan: Para basan kurum borçlu olur mu, bunu da yaptılar
Tarih: 05.03.2021 - 13:58
Kategori: Siyaset

DEVA Genel Başkanı Ali Babacan, Muğla’da partisinin 1’inci Olağan Milas İlçe Kongresi’nde konuştu.

Babacan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
"Merkez Bankası’na kâr ettirdik diye övündükleri; bastıkları para, vatandaşın sırtından aldıkları faiz ve mirasyedi parasıdır. Asıl konu, Merkez Bankası’nın elindeki dövizi sattığında muhasebede görünen kârdır. Bizim bu milletin alın teriyle, üretimiyle, ihracatıyla damla damla biriktirdiğimiz rezervi bunlar iki yılda çarçur etti.

Devletin başına hiç gelmeyen bir iş geldi. Para basan kurum borçlu olur mu ya? Bunu da yaptılar. Merkez Bankası’nın 140 milyar dolar döviz borcu var. Bu borcun önemli bir kısmı bankalardan zorunlu karşılık adı altında borç aldığı döviz. Diğer önemli kısmı da swap anlaşmalarıyla piyasadan ve diğer ülkelerden borç aldığı döviz. Doğmamış çocuklarımıza kadar memleketi borçlandırdılar.

Hükümete soruyorum. Merkez Bankası’na neden hukuk dışı müdahalede bulundunuz? Merkez Bankası’nın döviz müdahalelerini piyasadan neden gizlediniz? Merkez Bankası’nın resmî sitesinde en son döviz müdahalesi 23 Ocak 2014’te gözüküyor. Bu nasıl oluyor? Hani, nerede bu kayıtlar? Bu satılan dövizleri ne zaman, kime, hangi kurdan, hangi yöntemle sattınız? Bu babanızdan miras kalan bir şey değil. Döviz rezervi, bu milletin alın teriyle kazandığı döviz. Biz yıllarca kara günler için biriktirdik. Açık ve net cevaplar bekliyoruz, siz hesap verme makamındasınız. 130 milyar dolar nerede? Öyle akraba bakanı ortadan kaybedelim, olanları unutturalım diyemezsiniz. Millet buna kanmaz. Bunu unutturmayız. İstedikleri kadar gizlemeye çalışsınlar, DEVA Partisi buna müsaade etmeyecek. Cevabımızı alana kadar soracağız. Bugün alamazsak, yarın iktidar olduğumuzda kayıtları açıp bakacağız ve açıklayacağız.

İzah etsinler, esnafın işi büyümüyorsa ekonomi nasıl büyüyor? Türkiye’de bütçe açığı büyüdü. Hazinenin borcu büyüdü. Esnafın borcu büyüdü. Küçük işletmecinin borcu büyüdü. Cari açık büyüdü. Gelir dağımı arasındaki uçurum büyüdü. Çarşı pazar enflasyonu büyüdü. İşsizlik büyüdü.

İstanbul sözleşmesi tartışılıp duruyor. Bu sözleşme, kadına şiddeti, aile içi şiddeti önleyen tedbirler içeren bir sözleşme. Ve sözleşmenin özü şu; konu kadına şiddetse, konu aile şiddetse bunun aması, fakatı olmaz. Kadınlar tercih ettikleri ya da yaşadıkları hayat tarzı sebebiyle şiddete maruz kaldıklarında, bunun bir hafifletici sebep olarak gösterilmesi söz konusu olamaz. Amasız fakatsız bir şiddete karşı mücadele ile ilgili bir sözleşmedir bu.

Kadına şiddetin en yoğun olduğu ülkelerden birisi olan Türkiye’de, İstanbul Sözleşmesi devletin en tepesinde, hükümette tartışma konusu haline getirilebiliyorsa gerçekten bu ülkenin geleceğine yazık. Kabul edilebilir bir durum değil bu. Bu kültür, bu zihniyet yukarıdan aşağı, kati bir şekilde yansımalı ki Türkiye’de bu sorunu çözelim. Aksi halde bitmez. Böyle ikircikli tutumla bitmez. ‘Yapsak mı yapmasak mı, Şu maddesinden geri mi çekilsek, sözleşmeyi iptal mi etsek?’ Siz gidin başka işlerle uğraşın. İşiniz mi yok? Fakat biliyor ki bu konuda Türkiye için bir kutuplaştırma aracı. Asıl siz düşman arıyorsanız, bu ülkede işsizlik çok. Bu ülkenin en büyük düşmanı şu anda işsizlik, gidin işsizlikle uğraşın. Kadınların yakasından düşün."

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları