loading
close
SON DAKİKALAR

'Bahçelievler Katliamı'nın 38. yılında yine 'Reisler'

'Bahçelievler Katliamı'nın 38. yılında yine 'Reisler'
Tarih: 08.10.2016 - 11:39
Kategori: Gündem

Türkiye’nin toplumsal ve siyasal tarihine 'Bahçelievler Katliamı' olarak geçen, TİP’li 7 öğrencinin, Abdullah Çatlı ve yanında faşist katiller tarafından korkunç bir şekilde katledilmesinin üzerinden tam 38 yıl geçti.

Türkiye’nin toplumsal ve siyasal tarihine 'Bahçelievler Katliamı' olarak geçen, TİP’li 7 öğrencinin, Abdullah Çatlı ve beraberindeki faşist katiller tarafından korkunç bir şekilde katledilmesinin üzerinden  38 yıl geçti.

Efraim, Faruk, Hürcan, Latif, Osman, Salih, Serdar...

8 Ekim 1978 günü Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı, Ünal Osmanağaoğlu, Bünyamin Adanalı, Ercüment Gedikli, Mahmut Korkmaz ve Kadri Kürşat Poyraz,  Ankara’nın Bahçelievler semtinde 15. sokaktaki eve geldiklerinde ODTÜ Elektrik bölümü öğrencisi Serdar Alten, Ankara Devlet Mimarlık Akademisi öğrencisi Hürcan Gürses, Ankara İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi Gazetecilik Bölümü öğrencisi Efraim Ezgin, Hacettepe Üniversitesi İstatistik bölümü öğrencisi Latif Can ve Osman Nuri Uzunlar evde bulunuyordu. Silahlı faşistler beş genci bayılttıktan sonra eve gelen Faruk Erzan ve Salih Gevence ile birlikte 7 TİP'li öğrenciyi birini havluyla boğarak, dördünü evin içerisinde kafa hizasından kurşuna dizerek ve diğer ikisini de Eskişehir yolunda başlarına sıktıkları üçer kurşunla katletmiştir.

Katliam, 8 Ekim 1978 akşamı “Reis” kod adlı Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcı Abdullah Çatlı tarafından planlanmış ve yönetilmiştir. 

Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan Serdar Alten, savcıya ifadesini verebilmiş ve katilleri ayrıntılı şekilde tarif edebilmiştir. Alten ayrıca, kendisine “Reis” diye hitap edilen birisinin varlığından ve 34 PD plakalı bir araca bindirildiğini de söz etmiştir. Alten, 8 gün boyunca ölümle savaştıktan sonra 17 Ekim 1978 günü hayatını kaybetmiştir. 

Türkiye İşçi Partisi’nin üye ve sempatizanı olan öğrencilerin evinde Genç Öncü, Çark Başak ve Yürüyüş adlı dergiler ve kitaplardan başka bir silah vb. bir şey bulunmamıştır.

Katliam yanlarına kar kaldı 

Üzerinden 38 yıl geçen Bahçelievler Katliamı’nı Haluk Kırcı, Mahmut Korkmaz, Ercüment Gedikli, Kürşat Poyraz, Ünal Osmanağaoğlu, Ömer Özcan, Demir Demirkan ve Abdullah Çatlı’nın gerçekleştirdiği açığa çıktı. 1978’de açılabilen dava, 1986’da bir hukuksuzluk örneği olarak sona erdi.

Olayın asıl faillerinden Abdullah Çatlı hiç mahkemeye çıkmadı, sürekli korundu. Kasım 1978’de başka bir sebeple gözaltına alınan Çatlı, Haluk Kırcı’nın sıkıyönetim mahkemesindeki ifadesinde ismi geçmesine rağmen serbest bırakıldı. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller, Susurluk’ta kamyona çarpan aracın içinde ölen Çatlı’nın ardından, “Devlet için kurşun atan da yiyen de şereflidir” demişti.

Haluk Kırcı’nın ifadesi

Haluk Kırcı, 7 öğrenciyi öldürmekten 12 Nisan 1988 tarihinde 7’şer kez idama mahkum edildi. Cezaları 1991’deki yasa uyarınca toplam 70’er yıl ağır hapse çevrildi. Ancak, 36 yıl hapis yatması gerekirken, 1991’de tek bir adam öldürme suçlusu gibi kabul edilip 26 Nisan 1991’de Bursa Cezaevi’nden tahliye edildi. Birileri onu hızla yurt dışına kaçırdı, 2005’de Ukrayna’da yakalandı ve iade edildi. Kırca Susurluk Davası kapsamında çarptırıldığı hapis cezasının infazını tamamlayarak, 28 Mayıs 2010 tarihinde Maltepe Cezaevi’nden tahliye edildi.

Katliamın en önemli tetikçisi Kırcı, 7 Kasım 1980 günü Ankara Sıkıyönetim savcılığı’na verdiği ifadede olayı şöyle anlatmıştır:

“Kapı açılır açılmaz içeri girdik. Hepsini yere yatırdık. Ne yapacağımız konusunda talimat almak için Abdullah’a (Çatlı) birini gönderdik. Abdullah eter ve pamuk vermiş ‘Hepsini teker teker bayıltıp öldürelim’ demiş. Dışarı çıkıp, arabada bekleyen Abdullah’la konuştum. ‘Evde öldürmek zor olacak. İkişer ikişer götürüp öldürelim’ dedim. ‘Olur’ dedi. İki kişiyi büyük Reis’in arabasına bindirip Eskişehir yoluna götürdük. Müsait bir yer bulup ikisini de yere yatırıp kafalarına üçer el ateş ettik. Geri döndük. Böyle zor olacağını anlayınca Abdullah, ‘tek tek boğalım bunları’ dedi. Bir tanesini zorla boğdum, diğer dördünü bu şekilde öldürmekte zor olacaktı. Arkadaşları gönderdim. Sonra da sedirin üzerinde bulunan dört kişiye yakın mesafeden ateş ederek mermilerin hepsin boşalttım. Silahı da götürüp Abdullah’a verdim.”

Muhsin Yazıcıoğlu da ifade vermişti

Bahçelievler katilamı davasında Muhsin Yazıcıoğlu da ifade vermişti. Yazıcıoğlu ‘olayla ilgim’ yok dediği ifadesinde şöyle söylüyor: “Daha sonra duydum bu olayı ve bizim çocuklara sordum, ‘şunlar bu işin içinde olabilirler’ diye söylediler.”

Muhsin Yazıcıoğlu’nun katliamla ilişkili olarak ismi daha sonra bir ülkücünün itiraflarıyla yeniden gündeme gelmişti. Basına da yansıyan itirafta, “Abdullah Çatlı’nın Bahçelievler katliamından bir ay sonra, gözaltına alındığı o sırada Muhsin Yazıcıoğlu’nun Emniyet’e telefon ettiği, ‘Çatlı’yı bırakmazsanız Ankara’nın 150 yerinde bomba patlatırız’ dediği” ortaya çıkmıştı.

Bu itiraflardan birinde yine Abdullah Çatlı’nın katliamdan bir ay sonra gözaltına alınıp, daha sonra serbest bırakıldığı yine basına yansımıştı.

Yargılanmalar

Ünal Osmanağaoğlu, 1999 yılında Kuşadası’nda yakalandı ve idam cezasına çarptırıldı. Aynı zamanda DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in öldürülmesiyle ilgili sanık olarak yargılandığı dava 1 Aralık 2010 tarihinde zamanaşımı nedeniyle düştü. Osmanağaoğlu, “3. Yargı Paketi” olarak bilinen yasal düzenleme doğrultusunda 10 Temmuz 2012’de tahliye edildi.

Bünyamin Adanalı, 1999 yılında Pendik’de yakalandı ve idam cezasına çarptırıldı. Ancak “3. Yargı Paketi” olarak bilinen yasal düzenlemsi doğrultusunda 10 Temmuz 2012’de tahliye edildi.

Katliamla ilgili Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi’nde görülen dava sonucu “gözcülük” yapan Ömer Özcan ve Duran Demirkan, 28’er yıl hapis cezası aldı. Ölüm cezasına çarptırılan Ercüment Gedikli ise yurt dışına kaçtı. Gedikli, yıllar sonra yakalandı ve aflardan yararlandırıldı. 10 yıl yattıktan sonra 1991 yılında serbest kaldı.

Yurtdışına kaçanlardan Mahmut Korkmaz da 1987 yılında yakalandı. 36 yıl hapis cezası olan Korkmaz da aflardan yararlanarak serbest kaldı.

Serdar Alten’in tarif ettiklerinden birinin daha sonra İbrahim Çiftçi olduğu ortaya çıktı. Çiftçi de, Bahçelievler Katliamı davasında aynı şekilde korunarak serbest bırakıldı. Çiftçi, İzmir Alsancak’ta bir kahvehane’de uğradığı el bombalı saldırıda öldürüldü. Yurt dışında olduğu söylenin Kadri Kürşat Poyraz ise hiç yakalanmadı.

Vişne Haber Ajansı - Çiçek Güçlü

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları