Mustafa Aksoy Gençlik kurultayı sürecinde yaşadıklarını yazıyor, ''Baskı Kurultayı olarak anılacaktır''…
Herkes Tarafından Biline…
24 Haziran günü Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolları sekiz yıl aradan sonra ilk defa “Gençlik Kurultayı”nı yaptı. Her ne kadar Gençlik Kurultayı yapılmış olsa da maalesef ki, bu kurultay “Baskı Kurultayı” olarak anılacaktır.
Görevindeyken Gençlik Kolları Genel Başkanı Barbaros Dinçer, tüm baskı, engelleme ve tehditlere rağmen “Gençlik Kurultayı” kararını aldı ve ilan etti. Dinçer, bu karar aldıktan sonra basın açıklaması yapacakken Geçlikten Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Zeki Gündüz’le çok büyük tartışma yaşamış ve bu tartışmanın boyutu kavga boyutuna ulaşmıştır. Hatta Mehmet Zeki Gündüz Barbaros Dinçer’e “seni yok edeceğim” tehdidinde bulunmuştur. Bu baskı ve tehditlere aldırmadan kurultay kararını alan
Barbaros Dinçer kurultay kararını açıklamıştır.
Mehmet Zeki Gündüz, gençlerin kurultay yapmasını istemiyordu. Çünkü, Temmuz ayında yapılacak olan büyük kurultayda gençlik üzerinden prim yapıp, gençliğin önerisiyle Parti Meclisine ve dolayısıyla tekrar MYK üyeliğine girmek amacındaydı. Onun için gençlik ve gençliğin kurultay yapması, kendi iradesiyle yönetimlerini belirlemesi önemli değildi. Çünkü, Mehmet Zeki Gündüz, bu kadar süredir CHP’nin en üst yönetim kademesi olan Merkez Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Başkan Yardımcısı görevinde bulunup ta her hangi bir konuda basına tek kelime basın açıklamasında bulunmamış! Hiçbir eylemde yer almamış! Hiçbir projeyi üyesi olduğu Parti Meclisine ve MYK’ya sunmamıştır! Tek yapmış olduğu görev ana kademe üzerinden gençlik kollarını kendi isteği doğrultusunda tasarımlamak olmuştur. Birde Genel Başkan Yardımcılığı görevini kullanarak İstanbul İl Kongresi öncesi ilçelerde, İl Kongresinde de ilde yönetim kadrolarına ve kurultay delegasyonuna etki etmiştir. Bu işlerin haricinde hiçbir iş yapmayarak dikkatleri üzerine çekmiştir...
Bu özetlemenin sonunda asıl konumuza dönecek olursak, sekiz yıl aradan sonra Cumhuriyet Halk Partisi’nde Gençlik Kurultayı yapmak yürek işiydi. Bu kararı almak herkese nasip olacak bir şey değildi! Ama birisi çıktı ve oturduğum koltukta biraz daha oturayım demedi! Biraz daha kendi adamlarımı parti içine kanalize edeyim demedi! Cumhuriyet Halk Partisi’nde gençler var, bu gençler iktidar yolunda da yürür, kendi kurultayını da yapar dedi! Ve oturduğu koltuğu, taktığı apoleti hiçe sayarak gençlik örgütünün iradesini ortaya koydu! Bazen “cesaret” yedi harflik bir kelimedir bazen bir şarkının bir şiirin içindedir bazen zavallıların sığındığı bir dayanaktır bazen de yüreğini ortaya koymaktır! Aynı
Barbaros Dinçer ’in yaptığı gibi…
Parti içerisinde
Barbaros Dinçer ’in gençliği bu kadar aktif hale getirmesini istemeyen bir takım güçler vardı.
Barbaros Dinçer ’in bütün bu hamlelerine karşı gençlerin ana kademe güdümünün dışına çıkmamasını isteyenler vardı. Bu öylesine çoktu ki parti içerisinde bunu anlamak mümkün değildi! Demokrasiden bahsedenler, haktan, hukuktan bahsedenler Gençlik Kurultayında bahsetmiş oldukları tüm değerleri hiçe sayarak böyle düşüncelerde olmadıklarını ispatlamış oldular! Milletvekilleri birebir aramalar yaparak
Emre Doğan için oy isteyecek kadar düştüler! Oysa ki, o milletvekillerinin seçilmesinde emek harcayanlar sadece
Emre Doğan ve Emre Doğan’ı destekleyenler değildi! Cumhuriyet Halk Partisi’nde siyaset yapan tüm gençler, genel seçimlerde gecesini gündüzüne katarak milletvekillerimizin seçilmesi için, partinin oyu artması için çalıştı çaba gösterdi. Milletvekillerinden de beklenen tarafsız olmalarıydı ancak bunu yapmayarak sürece etki ettiler.
Bu kadar baskıya rağmen yılmadan mücadelesini ortaya koyan ve çaba gösteren gençler varken diğer tarafta kazanmak için her şeyi mubah kılan bir ekip vardı. Salonda CHP gençliği adına başka bir rezillik vardı. O da imza olayıydı.
Emre Doğan divana 450 imzayla başvurdu. Ancak, Divan Başkanı Zeki Alçın’ın elindeki Hazirun listesinde 441 kişinin olduğu tesit etti! Bu olay bu kurultayın en çarpıtıcı en rezil olayı olarak tarih sayfalarında yerini alacaktır. Bunu
Emre Doğan yapmıştır demiyorum ama yanındaki hangi arkadaşı yapmışsa bu rezilliğin hesabını bu örgüte vermeli.
Sokakta eleştirdiğimiz zihniyetler CHP içerisinde bunu yapabiliyorsa durum iyi değil demektir! Zihniyet demişken, bir eleştiride daha bulunacağım. Kurultay sonrası doğu illerimizden bir il başkanımız kurultay organizasyonunu düzenleyenler arasında bulunan eski bir MYK üyesi şimdi yine Emre Doğan’ın listesinde yer alan bir MYK üyesini arayıp konaklama ve geri dönüş ile ilgili yardım istiyor, aldığı cevap aynen şu şekilde; “Ben bizi desteklemeyen illerle ilgilenmiyorum” diyor ve telefonu kapatıyor! Hani biz sokakta AKP ye karşı omuz omuza çalışacaktı! Hani biz kendi iç çekişmelerimizi kişiselleştirmeyecektik! Yazık yazık hem de çok yazık! Biz bu anlayışla mı iktidar olacağız! Biz bu şekilde mi birbirimize yoldaşlık edeceğiz! Bu davranış hiçbir Cumhuriyet Halk Partili arkadaşımıza yakışmamasıyla birlikte partide üçüncü dönem MYK üyeliğini yapacak olan birine hiç yakışmıyor! Sevgili
Emre Doğan umarım bu tarz düşünen adamların farkına çabuk varır ve önlemini alır. Yoksa bu şekilde yoldaşlık olmaz!
13.Olağan Gençlik Kurultayı öncesi illerde yapılan kongrede seçilen kurultay delegelerinin haricinde birde seçilmeden oy kullanan “Kurultay Delegeleri” vardı! Bazı illerimizde gençlik kolu il kongreleri yapılmadı ve bu illerimizde kurultay delegesi seçimi de yapılmadı! Bu kongre yapılmayan illerde normalde kurultay delegesi olmaz ve kurultaya katılamazken Gençlikten Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Zeki Gündüz bu illerin kurultay delegelerini kendi elleriyle yazdı, dizayn etti ve Emre Doğan’a oy kullanacak hale getirdi.
Yani 13.Olağan Gençlik Kurultayımızda elle yazılan kurultay delegelerinin oylarıyla gençliğin kaderi belirlendi! Gençlik Kolları Genel Başkanı
Barbaros Dinçer bu listeyi ben imzalayamam, hukuk dışıdır demesine karşı Mehmet Zeki Gündüz, sen imzalamazsan ben imzalarım diye çıkışmıştır! Sonuç olarak hukuksuz gördüğü Hazirunu imzalamayan Barbaros Dinçer’in yerine Mehmet Zeki Gündüz imzasını atmıştır! Kurultay günü de tüm delegeler hatırlayacaktır ki, Hazirun listesi imzalanırken Mehmet Zeki Gündüz de orada masanın hemen başındaydı! Ve herkesi kontrol ediyordu. Emre Doğan’a karşı Barbaros Dinçer’i destekleyen illerin kurultay delegelerini not edip ana kademe yöneticilerini arama telaşındaydı. Tüm bu yaşananları kurultay salonunun delege giriş kapısındaki herkes çok iyi gördü.
Yüreği parti sevdasıyla dolu, öğrenci harçlıklarıyla siyaset yapmaya çalışan, tüm yokluklar içinde parti için üreten, mücadele eden gençliğin vebalini kim öder bilinmez.
Ayrı bir skandal da cinsiyet kotasıydı. İstanbul İl Gençlik Kolu Kongresi’nde Ali Gökçek başkan adaylığındaki kazanan listede yönetim kademesinde üç kadın, kurultay delegeliğinde on dört kadın eksik olarak yazılmıştı. Kongre salonunda bunu fark eden on dört kadın, parti tüzüğümüzün %33 cinsiyet kotasına uyulmadığını görmüş, tespit etmiş ve divan başkanına itirazda bulunmuştur.
Ardından MYK’ya kadar itiraz ulaşmış ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu kongredeki listenin ele alınıp itirazın değerlendirilmesini sağlayıp kotaya uygun hale getirilmesi için Gençlikten Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Zeki Gündüz’e talimat vermiştir. Bu hukuksuzluğu gidermesi için genel başkandan talimat alan Mehmet Zeki Gündüz maalesef ki, bu hukuksuzluğu da gidermedi! Bu sorunu gidermemesinin de tek nedeni itirazda bulunan delegelerin Barbaros Dinçer’i destekleyecek olmasıydı! İşte tüm bu hukuksuzluğa, adaletsizliğe, baskı ve engellemelere rağmen
Barbaros Dinçer ve arkadaşları büyük bir mücadele verdiler! Kapıkulu askerleri olmayı değil, örgütün neferi olmayı tercih ettiler.
26 Şubat’ta “Demokrasi Şöleni” diye adlandırılan tüzük kurultayı yenilenen, değişen ve iktidara koşan Cumhuriyet Halk Partisi örgütüne teminat olmuştu. Ancak genel başkan yardımcıları dahil kimse tüzüğün savunucu olmuyor! Parti tüzüğünü kim sahiplenecek? Kim tüzüğe uygun hareket edecek? Ben yaptım oldu zihniyeti hala devam edecek mi? Yıllardır eleştirilen zihniyet değişmedi de sadece kişiler mi değişti diye sormadan geçemeyeceğim? Ama ne olursa olsun buna inanmak istemiyorum.
Yazacak o kadar çok şey var ki, Barbaros Dinçer’i destekleme kararı alan Trabzon il örgütü ve kurultay delegeleri son gece ana kademe baskısıyla Emre Doğan’a imza verdi! Bir ay önce göreve seçilen ve Malatya için çok şey yapma heyecanı olan Malatya İl Gençlik Kolu Başkanı’na seni MYK ya alacağız Emre Doğan’a destek ver baskısını yaptılar, imzaları Emre Doğan’a verdiler. Malatya Başkanı da yedek MYK listesine girdi. Yedek MYK listesine bir il başkanını yazmak, o il başkanını örgütü nezdinde küçük düşürmekten başka bir şey değildir!
Ayrıca tam iki hafta önce Adana için çalışma yapsın Adana örgütünü ayaklandırsın diye seçilen Adana gençliğinin iradesiyle seçilen il gençlik kolu başkanının da MYK listesinde yer alması, hizmet aşkımı yoksa kademe atlama aşkımı anlamak mümkün değil! CHP Gençliği önce kendine ve örgütüne sonra topluma karşı saygılı olması gerekir. Umarım başkanlar da bu kararları almadan önce kendilerine güvenip oy veren delegelerin ve örgütlerinin rızasını almışlardır. Yoksa çeşitli düşünceler oluşacak kafamda…
Ayrıca Adana’yı tebrik de ederim. İki tane MYK üyesi çıkardılar. İstanbul seksen beş kurultay delegesiyle sadece üç tane MYK üyesi çıkarabildi, Adana on beş delegesiyle iki tane MYK üyesi çıkardı.
Barbaros Dinçer’in listesi tam bir Anadolu listesiydi. Listesinde Anadolu rüzgârı estirdi. Tüm Türkiye’yi doğusuyla batısıyla birleştirdi. Batman’dan Trakya’ya Antalya’dan Samsun’a Bursa’dan Ankara’ya tüm bölgelerden temsilcilere listesinde yer vermiş. Toplamda on altı kişiyi Anadolu’dan listesine yazdı.
Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu’na giderken yol kenarlarında ve salonun içerisinde Emre Doğan’ın boy boy resimleri ve süslemeleri varken, Barbaros Dinçer’in tek bir fotoğrafı yoktu! Kendi arkadaş çevresinde imece usulü para toplayıp şehir gezileri ancak bu şartlarda yapabilen Barbaros Dinçer’in ve arkadaşlarının sponsorları olmadığından dolayı pankartta yaptıramamışlar!
13.Olağan Gençlik Kurultayında maalesef milletvekillerinin hepsi değil ama bazıları, genel başkan yardımcılarının bir kısmı gençlik kurultayına direk müdahale ederek genel merkez Emre Doğan’ı destekliyor diye il başkanlarına, gençlere baskılarda ve telkinlerde bulundular. Yani 13.Olağan Gençlik Kurultayı “Baskı Kurultayı” olarak tarih sayfalarında yerini alırken, Barbaros Dinçer’in ve arkadaşlarının da sisteme, hizibe ve adam kayırmacaya karşı gençlik örgütüyle birlikte omuz omuza verdiği mücadele yazacak. Kaybetmenin onuru ve dik duruşunu zaman gösterecektir.
Mustafa Aksoy