loading
close
SON DAKİKALAR

CHP'li Erdoğan Toprak; Hükümet, 10 ayda 7 ekonomik paket açıkladı; Bu paketlerin hiç birisi ekonominin sorunlarına çözüm üretemedi!

CHP'li Erdoğan Toprak; Hükümet, 10 ayda 7 ekonomik paket açıkladı; Bu paketlerin hiç birisi ekonominin sorunlarına çözüm üretemedi!
Tarih: 29.05.2019 - 13:11
Kategori: Siyaset

CHP PM üyesi ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak; Türkiye’den yatırımcı kaçışı hızla devam ediyor. TL’ye güvensizlik, döviz yönelme eğilimi artarak devam ediyor. Önceki hafta 2 milyar dolar artan döviz mevduatı geçen hafta da 1 milyar dolar daha arttı.

CHP PM üyesi ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak'a www.istanbulgergegi.com olarak Türkiye Ekonomisini AKP hükümetinin içraatlarının etkilerini sorduk. Erdoğan Toprak, haftalık hazırladığı değerlendirme raporunu bizimle paylaştı.

İktidar Ekonomiyi düzeltme amaçlı değil; seçim kazanma amaçlı paket hazırladı

Erdoğan Toprak raporunda önemli başlıklar halinde değerlendirmelerde bulunmuş. Ekonomimizin  yaşadığı sorunlarının başında çok sık sndık başına gitmemiz geliyor. Erdoğan Toprak raporunda, Önümüzdeki 23 Haziran yenilenen İstanbul Büyükşehir belediye seçimleri ile; "İktidar seçim kazanma amaçlı paket hazırladı" diyor.

"Hükümet, 10 ayda 7 ekonomik paket açıkladı. Bu paketlerin hiç birisi ekonominin sorunlarına bir çözüm üretemedi, güvenilir bulunmadı. Seçim kazanma amaçlı olduğu düşüncesi güçlenerek kanıksandı!

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, geçtiğimiz hafta 30 milyar TL tutarındaki İVME (İleri, Verimli Milli Endüstri) Finansman Paketi’ni açıkladı.
Hammadde ve aramalı imalatı, makine imalatı ve tarım alanlarındaki yatırımlara sağlanacak toplam 30 milyar TL’lik finansman Ziraat Bankası, Halk
Bankası ve Vakıfbank tarafından üstlenilecek. Kaynakların üretime, yüksek teknolojili katma değeri yüksek alanlara aktarılması, ithalatla terbiye etmek
yerine tarımsal üretim ve yatırımın ön plana alınması, imalat sanayiinin desteklenmesi, ihracatımızın ithalata bağımlı olmaktan kurtarılması şeklindeki önerilerimiz iktidar tarafından hep duymazlıktan gelindi" dedi...

Bütçe açığı yüzde 100’ün üzerinde artış gösterdi

Toprak ayrıca; "Bütçe açığının yüzde 100’ün üzerinde artış gösterdiği, ekonomik durgunluğun ve daralmanın her alana yansıdığı, enflasyonun yüzde 20’lerde gezindiği, TL’nin değer kaybının bir yılda yüzde 40’a ulaştığı ve nihayet Türkiye’nin dış piyasalardaki risk priminin (CDS) 500’e yükseldiği bir ekonomik konjonktürde kamu bankalarının yurt içi ve dışından böyle bir finansman bulmaları mümkün olsa bile içerde yükselen faizler, dışarıda yükselen risk primi nedeniyle maliyeti çok yüksek olacaktır. İç ve dış sorunların yığıldığı, yargıya ve hukuk devletine güvenin hızla dibe vurduğu koşullarda açıklanan 30 milyar TL’lik İVME Yatırım ve Finansman paketi, seçim öncesinde iktidarın kısa dönemde bir iyimser algı yaratmak amacından öte bir şey değildir" dedi...

Türkiye’den yatırımcı kaçışı hızla devam ediyor

Erdoğan toprak raporunda yatırımcının Türkiyeden kaçtığını belitti. Toprak; "Türkiye’den yatırımcı kaçışı hızla devam ediyor. TL’ye güvensizlik, döviz yönelme eğilimi artarak devam ediyor. Önceki hafta 2 milyar dolar artan döviz mevduatı geçen hafta da 1 milyar dolar daha arttı.

Yurt içi yerleşiklere ait döviz mevduatı, 17 Mayıs ile biten işlem haftasında 1 milyar dolar daha artarak 182 milyar 257 milyon dolara yükseldi. Bankalardaki toplam mevduat içinde yabancı para mevduatlarının payı yüzde 53’e yükseldi. İktidarın dövizi dizginlemek, halkın TL’den kaçıp, dövize yönelmesini önlemek için aldığı kararlara, yürürlüğe koyduğu önlemlere karşılık gidiş tam tersi yönde ve geçtiğimiz yıl Ekim ayından bu yana bankalardaki yabancı para mevduatı kesintisiz şekilde yükseliyor."

Erdoğan Toprak raporunda;

"Dövizdeki kısıtlayıcı adımlar devam ettiği takdirde, dövizin banka sisteminden kaçması, kayıt dışına ve karaborsaya yönelmesi hızlanacaktır."

TCMB verilerine göre 17 Mayıs ile biten haftada bireylerin yabancı para cinsinden mevduat ve fonları yaklaşık 808 milyon dolar artışla 110 milyar 450 milyon dolara çıkarken, kurumların ve şirketlerin döviz mevduatları ise bir haftada 227 milyon dolar artışla 71 milyar 810 milyon dolara yükseldi. TCMB ve ekonomi yönetimi ise son dönemde dolarizasyonu caydırıcı adımlara yönelmiş durumda. Dövizdeki kısıtlayıcı adımlar devam ettiği takdirde, dövizin banka sisteminden kaçması, kayıt dışına ve karaborsaya yönelmesi ve ikili kur ortaya çıkması ihtimalleri belirebilir. TL’deki hızlı değer kaybı ve yüksek enflasyon nedeniyle bireysel tasarruf sahipleri varlıklarının değerini koruyabilmek için dövize yönelirken, bu yönelişte kurların daha fazla yükseleceği beklentisi de etkili oluyor ve bu sonuç döviz talebini artırıyor."

İş dünyası karamsarlığa büründü

Mayıs ayı RKGE verilerindeki 6,6 puanlık keskin düşüş, iş dünyasının hızla karamsarlığa büründüğünü, iktidarın ekonomi politikalarına ve
ekonomide bir düzelme olacağına inanmadığını sergiliyor.

Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE) Mayıs ayında bir önceki aya göre 6,6 puan düşüşle 98,9 puana ve Mevsimsellikten Arındırılmış Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE-MA) bir önceki aya göre 5,3 puan düşüşle 94,7 puana geriledi. RKGE Endeksiyle ilgili ankete, iş dünyası ve işletmelerden verilen yanıtlar, önümüzdeki üç ayda satışların düşeceği, satış fiyatlarının artacağı, enflasyonun yükseleceği, sabit sermaye yatırımlarının azalacağı, üretimin azalacağı, stok seviyesinin, siparişlerin ve ihracat siparişlerinin gerileyeceği yönünde ağırlık kazanmış görünüyor. Bu durum, özel sektörün, reel kesimin ekonominin geleceğine dönük beklentilerinde iyileşme olmadığını, aksine kaygıların ve kötümserliğin arttığını, yatırım ve üretim isteğinin azaldığını sergiliyor. Açıklanan İVME Finansman paketiyle ilgili tespit ve analizlerimin
doğruluğu TCMB’nin Mayıs ayı RKGE verileriyle de teyit edilmiş oluyor.

Tüketici Güven Endeksi hızla düşüyor!

Mayıs’ta tüketici güveninin yüzde 13 azalması, ekonomik karamsarlığın çok geniş bir kesime yayıldığını gösteriyor!
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), mayıs ayına ilişkin tüketici güven endeksi (TÜGE) verilerini açıkladı. TÜGE, mayısta önceki aya göre yüzde 13 azaldı.
Buna göre Nisan’da 63,5 olan endeks değeri, Mayıs’ta 55,3 olarak kaydedildi. TÜGE’yi oluşturan alt anketlerdeki durum ise çok daha kötüleşmiş görünüyor.
Buna göre;
* Hanenin maddi durum beklentisi endeksi, söz konusu dönemde yüzde 10,1 azalarak 73,9 oldu.
* Genel ekonomik durum beklentisi de mayısta yüzde 14,9 azalışla 82,4'ten 70,1'e geriledi.
* İşsiz sayısı beklentisi endeksi, nisana göre yüzde 11,3 azalarak 56,3 oldu.
* Tasarruf etme ihtimali endeksi ise nisanda 26 iken mayısta yüzde 20,3 azalışla 20,8'e düştü.

TÜGE sert gerileme ve etkileri

TÜGE’deki sert gerilemenin yanı sıra alt endekslerdeki tabloyu analiz ettiğimizde aileler gelecek 3-12 aylık döneme ilişkin maddi durumlarının daha
da kötüleşeceğini düşünüyor. Genel ekonomik durumla ilgili beklentilerde de çok ciddi bir kötüleşme gözleniyor. Nisan ayına göre neredeyse 15 puan birden düşüş gösteren genel ekonomik durum beklentisindeki bu gelişme yakın gelecekte ve önümüzdeki dönemde ekonominin genelinde
kötüleşmenin artarak süreceğini öngörenlerin arttığını işaret ediyor. İşsiz sayısı beklentisinde de 11 puan birden düşüş yaşanması, önümüzdeki
dönemde işsizliğin daha da artacağı görüşünün ağırlıkta olduğunu sergiliyor. Tasarruf etme ihtimali endeksindeki düşüş ise TÜGE alt endeksleri içersinde yüzde 20,3 ile bir ayda en yüksek gerileme gösteren alt endeks. Bu da enflasyon karşısında alım gücü gerileyen, her geçen gün yoksullaşan geniş kesimlerin TL’nin de değer kaybıyla birlikte ağır bir geçim sıkıntısı içinde olduğunu, gelecek 3 ya da 12 aylık dönemde herhangi bir tasarruf ihtimalinin, gündemlerinde olmadığını gösteriyor.

OECD, yayınladığı raporda Türkiye için çok geniş uyarılara yer verirken, büyüme hız beklentisini düşürdü. Kurumsal güven ve saygınlığın yok edilmesinin ekonomiye çok daha büyük hasar vereceğini dile getirdi!

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) yayınladığı yıllık Ekonomik Görünüm Raporu’nda 2019 yılı için Türkiye ekonomisine yönelik beklentilerini ve öngörülerini revize ederken, ekonomimizin daralacağını, küçüleceğini tahmin etti. OECD Türkiye'nin 2019 yılı GSYİH beklentisini eksi 1,8'den eksi yüzde 2,6'ya düşürürken, iktidara da uyarıda bulunarak “Ekonomi politikalarının kalitesi ve öngörülebilirliği, piyasa kurumlarının kredibiliteleri çok önemli” değerlendirmesini yaptı. Yatırımcılar açısından siyasi riskler ve belirsizliğin, yerel seçimler sonrasında yüksek olmaya devam ettiğini vurgulayan OECD, uluslararası veya yurt içi güveni etkileyecek herhangi bir şok yaşanmaz ise 2019'un ikinci yarısında ölçülü bir toparlanma öngörülüyor.
Bununla birlikte 2019 ve 2020'de GSYİH seviyesi 2018 seviyesinin altında olmaya devam edecek” tahmininde bulundu. OECD Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 2,6 daralacağını ve 2020 yılında yüzde 1,6 büyüyeceğini öngördü. Tüketici fiyatları ortalama beklentisini bu yıl için yüzde 19,5'ten yüzde 17,3'e çekerken, gelecek yıl için yüzde 10,7'ten yüzde 12,6'ya çıkarttı.

Ekonomide daralma beklentisi işsizliği artırıyor

İşsizlik oranını 2019'da yüzde 13,3 ve 2020'de yüzde 14 olarak tahmin etti. OECD’nin Türkiye ekonomisiyle ilgili beklentilerini eksi yönde revize etmesi, ekonomideki daralma öngörüsünü iki katına yükseltmesi, küresel piyasalar için de kritik bir mesaj. Bunun yanı sıra ekonomik kurumların ve özellikle Merkez Bankası’nın kredibilitesi ve saygınlığına, bağımsızlığına vurgu yapılması dikkat çekici bir uyarı!

İşsizlik Sigortası Fonu (İSF) giderleri, tarihinin en yüksek rakamına ulaştı. İktidarın İSF kaynaklarına el atmasıyla önümüzdeki dönemde açıklar ve kayıplar daha da büyüyebilir!

İşsizlik Sigortası Bülteni’ne göre, Nisan ayında Fon’un toplam geliri 3 milyar 90 milyon TL oldu. Gideri ise 3 milyar 480 milyon olarak gerçekleşti. Böylece Fon tarihinde ilk kez, gelirler, giderlerin altında kaldı. Ay bazında İşsizlik Fonu, 390 milyon TL açık vermiş oldu. İşsizlik Fonu’nun Gelirleri; yüzde 2 işveren primi, yüzde 1 işçi primi ve yüzde 1 devlet katkısı ile faiz gelirlerinden oluşuyor. Nisan ayında Fon’un işçi ve işveren prim geliri 1 milyar 305 milyon TL, faiz geliri 1 milyar 263 milyon TL, devlet katkısı ise 439 milyon TL olarak gerçekleşti. 81 milyon TL’de diğer gelir kaydedildi. Fon’un Nisan ayı giderlerine baktığımızda ise; 1 milyar 57 milyon TL işsizlik maaşı ödemesi, 1 milyar 344 milyon TL işverenlere yönelik teşvik ödemesi, 256 milyon TL iş başı eğitim programı ödemesi ve 746 milyon TL de meslek kurslarının ağırlığını oluşturduğu aktif işgücü programları ödemesi gerçekleşti. Kısa çalışma ödemesi, ücret garanti fonu, yarım çalışma ve diğer giderlerin toplamı 70 milyon TL civarında oldu.

Gelir gider karşılaştırması yapıldığında;

İşsizlik Fonu’nun aylık bazda ilk kez açık verdiği görülüyor. Bu tablonun esas nedeni işverenlere yönelik teşvik ödemeleri… Zira işsizlik maaş ödemeleri hala Fon gelirlerinin üçte biri kadar!

2018 yılında toplamda Fon’dan işverenlere ödenen para 12,5 milyar TL’yi aştı. Aynı dönemde işverenlerin İşsizlik Fonu’na ödediği prim miktarı ise 9,2 milyar oldu. Dolayısıyla işverenler 9,2 milyar prim ödeyip 12,5 milyar teşvik aldılar. Bu tablo, 2019 yılında da devam ediyor. İşsizlik Fonu’nun toplam varlığı 130,2 milyar TL. Nisan ayında gelirlerin giderin altında kalması, İşsizlik Fonu için alarm zili olarak değerlendirilmeli ve amaç dışı kullanıma son verilmeli. 

Kaynak : www.istanbulgercegi.com - Dilfiraz Değerli

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları