loading
close
SON DAKİKALAR

CHP'nin İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu: Yıldırım'ın netleşmiş bir pozisyonu olabilir ama benim büyük bir şansım var

CHP'nin İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu: Yıldırım'ın netleşmiş bir pozisyonu olabilir ama benim büyük bir şansım var
Tarih: 29.12.2018 - 09:10
Kategori: Siyaset

CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu, AKP'nin kendisine rakip çıkartacağı konuşulan Meclis Başkanı Binali Yıldırım hakkında "Yıldırım'ın kararı netleşmiş bir pozisyonu olabilir ama benim büyük bir şansım var" dedi.

İmamoğlu, "Toplumun benimle ilgili kanaatini netleştirme şansım var ve ben bu şansıma inanıyorum. Beni her tanıdıkları gün daha çok sevecekler, bu kadar inancım yüksek" diye konuştu.

Habertürk yazarı Esra Boğazlıyan'ın sorularını yanıtlayan İmamoğlu'nun açıklamalarının bir kısmı şöyle:

-Seçim yarışında karşınızda çok büyük bir sürpriz olmazsa AKP'nin adayı Binali Yıldırım olacak. Uzun süre bakanlık, başbakanlık yapmış, şimdi de TBMM Başkanı olan, toplumun her kesiminin tanıdığı, bildiği bir rakibiniz olacak. Tanınma, bilinme sorununu 15-20 güne çözerim dediniz ama rakibiniz karşısında şansınızı nasıl görüyorsunuz?

Rakibim açıklanmadan, kim olduğunu bilmeden konuşmayı çok arzu etmem. Tabii ki Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olan Sayın Binali Yıldırım'ın kararı netleşmiş bir pozisyonu olabilir ama benim büyük bir şansım var. Toplumun benimle ilgili kanaatini netleştirme şansım var ve ben bu şansıma inanıyorum. Yani ben çok net ifade edeyim beni her tanıdıkları gün daha çok sevecekler, bu kadar inancım yüksek. Tümüyle kendini işine adayan enerjisi yüksek bir adamım, günde 20 kilometre yürümekten bahsediyorum. Kalbim inanın bu kent için çok hızlı atıyor ve Türkiye'nin yeni nesil bir enerjiye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Yeni nesil bir anlayışa muhtaç olduğunu biliyorum. Kibirden arınmış, insanlara ulaşabilen, insanlara erişebilen bir anlayış her ne olursa olsun mutabakat arayan, ortak akıl, ortak masa… Bakın bunlar şu anki yönetim kavramlarının hiçbirinde ne yazık ki yok. Aslında makam kavramı değil, bir nevi şehrin sokakları olmalı, şehrin kurumları, şehrin sivil toplum kuruluşları olmalı. Bakın partili partisiz seçim bittiği gün İstanbul'u biz yönetiyoruz diye bilmeli. Bu çok değerli bir kavram. Demokrasinin varoluş kavramıdır yani demokrasi seçenlerin yönetme hakkı olduğu bir sistemdir ama seçmeyenlerin de var olduğu, korunduğu bir sistemdir.

-Yani eğer kazanırsanız seçimin bittiği gün CHP rozetinizi çıkarmaktan mı bahsediyorsunuz?

Gayet tabi. Ben her yerde söylüyorum bunu ülkenin en büyük düşmanı partizanlıktır ve şu an müthiş bir kutuplaşma süreci yaşanıyor. Bizim dilimiz bunu yok edecek. İddialı bir şey söylüyorum; sadece seçenlerin yönettiği bir İstanbul değil oy vermeyenlerin de yönettiği bir İstanbul olacak.

-Bunu nasıl yapacaksınız?

İstanbul’da 39 belediye başkanı var. Benim bir belediye başkanı olarak sadece benim değil şu anda mevcut 39 belediye başkanı Cumhuriyet Halk Partili ve AK Partili belediye başkanları var Büyükşehir Belediyesiyle diyalog kurmalarının ne kadar zor olduğunu biliyorum. Bizim masamız ortak olacak. Bu ilin seçilmiş 39 belediye başkanının partisine bakmam, kimliğine bakmam, kim olduğuna bakmam yüzbinlerce insan oy vermiş en saygın kişi o. Bu ilin 39 belediye başkanı benim en birinci yardımcım olacak. İşte alın size siyasi ayrımcılık yapmaksızın yönetme biçimi. İstanbul’un ortak masaları olacak. 6-7 bölgenin ortak masaları olacak. Silivri, Esenyurt, Başakşehir, Beylikdüzü aynı bölgede ve benzer sorunları yaşıyor, ortak bir masaları olacak. Ya da diğer tarafta Tuzla, Kartal, Pendik gibi ilçeler... Hedefim bölge masası kurmak. İstanbul’u 6 bölgeye ayırmak. O bölgenin başkanlarını bir araya getirmek ve Büyükşehir’de onlarla ilgili bir koordinasyon masası kurmak. Alın size demokrasi. Söz veriyorum, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde çalışanlar dahil, yeni eklenecekler dahil, liyakatlarına göre değerlendirilecek ve en verimli dönemlerini bizimle yaşayacaklar.

-Yani kadrolaşma, hemşehricilik olmayacak diyorsunuz…

Asla… Biz İstanbul hemşehrisiyiz. Bunu başarmalıyız. Bunu İstanbul’da yaparsanız bir bakmışsınız diğer şehirlerde de başlamış. Aslında Türkiye’ye İstanbul’dan mesaj verirsiniz. Kibirden arınmış, insanlara güleryüzlü bakan, bu makamın size ait olmadığını bilen bir anlayışla çalışacağım. Liyakatı olan insanlara sonsuz güvenip sırtımı onlara dayayacağım.

-Kentsel dönüşümde hangi ilçeyi, semti öncelikli ele alacaksınız? Fikirtepe’yi çözebilecek misiniz mesela?

İstanbul’un her yerini bütüncül ele alacağım. Fikirtepe’nin derhal çözülmesi lazım. Tabii çözeceğim ama hasarlı biçimiyle çözülecek tabi. Bu saatten sonra kentsel dönüşümün benim anlattığım mantığa uyar yanı yok. Ama mağdurlar var. Bundan sonraki kentsel dönüşümde mantıklı çözümler oluşturup olaya bütüncül bakacağız. İstanbul’da 1 milyon 600 bine yakın konut stoğu var. Bu konut stoğunu geleceğe nasıl hazırlayacaksınız? İstanbul’a bütüncül bakmazsanız İstanbul’un nereye gideceğini göremezsiniz. Bugün 20 milyon, yarın kaç milyon olacak?

-Dikey mimariye karşı hassasiyetiniz var mı?

Elbette var. Bu kadar dikey mimariyi kim ister ki? Hangi kültürümüze uygun ki? Ama bu şu anlama gelmesin. İstanbul'da gökdelen olmayacak değil. Olabilir, belli bölgelerde, farklı kavramlarla, çağdaş mimarilerle olabilir. Ama bir estetiği, anlayışı olmalı, kenti boğmamalı, ona göre ulaşım imkanları sağlanmalı.

Röportajın tamamı için tıklayın...

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları