Çorlu tren katliamı davasının 14. duruşması 19 Temmuz 2023 Çarşamba günü görülecek
Çorlu Tren Katliamı Aileleri 19 Temmuz 2023 Çarşamba günü görülecek davanın 14. duruşmasına çağrıda bulundu.
Çorlu Tren Katliamaı aileleri tarafından yapılan çağrıda;
"14. Duruşmaya davet.
Yargılamada Neler yaşandığını 25 insanımızın pisi pisine nasıl öldüğünü yargılama ve savunma sonucunda gördük.
Desteğiniz Bizler için çok değerli. Cezasızlık Suçu işleyenin yanına kâr kaldığı sürece Başka canlar yanacaktır. Başka Canlar yanmasın." denildi.
13. Duruşmada ne oldu?
Çorlu Tren Katliamı davasının Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 13. duruşması 21 Mart 2023 Salı günü Halk Eğitim Merkezinde görüldü. Dava 19 Temmuz'a ertelendi.
Duruşma öncesinde aileler, Çorlu Santral önünde bir araya gelerek duruşmanın yapılacağı Çorlu Halk Eğitim Merkezi'ne kadar yürüyüş yaptı.
Aileler hukuk mücadelesinden vazgeçmiyorlar.
Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinin Sarılar köyü yakınlarında 8 Temmuz 2018'de meydana gelen, 7'si çocuk 25 kişinin hayatını kaybettiği, 300'den fazla kişinin de yaralandığı tren kazasına ilişkin yargılamanın 13. duruşması, 21 Mart 2023 Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor.
Çorlu tren davasının 13. duruşması sona erdi..dava sonunda açıklama yapan Mısra Öz;
“Türkiye’de bu cezasızlık politikası devam ettikçe, bizim gibi milyonların canı yanıyor..ama ben inanıyorum ki, biz peşini bırakmadığımız müddetçe gerçek sorumlular yargı karşısına getirilecek”
Çorlu tren davasının 13. duruşması sona erdi..dava sonunda açıklama yapan @misra_oz ;
Sumru (@sumruatalan) March 21, 2023
“Türkiye’de bu cezasızlık politikası devam ettikçe, bizim gibi milyonların canı yanıyor..ama ben inanıyorum ki, biz peşini bırakmadığımız müddetçe gerçek sorumlular yargı karşısına getirilecek” pic.twitter.com/UGNsE6q66I
"Cezasızlık politikası, bu şekilde devam ettiği müddetçe bizim gibi milyonların canı yanıyor"
Duruşmanın ardından avukatlar ve aileler, açıklama yaptı. Faciada oğlu Oğuz Arda Sel ile eski eşi Hakan Sel’i kaybeden Mısra Öz; sanıkların ve tanıkların ifadelerinin, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’nın (TCDD) üst düzey yöneticilerine işaret ettiğini söyledi. Öz, şöyle konuştu:
“Devlet Demiryolları yönetiminin bu katliamda sorumluluğu olduğu aşikâr, ortadaydı bugün verilen beyanlarda. Biz aileler olarak kaç duruşma daha göreceğiz, bilmiyoruz. Bunu içeride dile getirdik. Söylediğimiz tek bir şey var. Aldığımız cevaplar bizi, aileler olarak tatmin etmiyor. Sanıkların ve tanıkların verdiği cevaplar, mahkeme heyetini nasıl tatmin ediyor bilmiyorum, ama Türkiye’deki bu cezasızlık politikası, bu şekilde devam ettiği müddetçe bizim gibi milyonların canı yanıyor. Bunu da dile getirdik içeride. Bu ülkede daha fazla canların yanmaması için, birilerinin ölmemesi için bu tür katliamların davalarının sorumluluğu, içerideki mahkemeyi yöneten heyetin omuzlarındadır. Bunu da dile getirdik. Birtakım taleplerimiz oldu ve tabii ki hakkında takipsizlik kararı verilen yöneticilerle ilgili yeniden itirazımız oldu. Kabul edilmedi, reddedildi. Biz davamızın peşindeyiz. Dava 19 Temmuz’a ertelendi. 19 Temmuz’a kadar yapılacak olan şeylerin ardından ben biliyorum ki ve inanıyorum ki, biz peşini bırakmadığımız müddetçe Çorlu katliamının gerçek sorumluları yargı karşısına getirilecek.”
"Takipsizlik kararını Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacağız"
Çağdaş Hukukçular Derneği’nden (ÇHD) avukat Seda Şaraldı da şunları söyledi:
“Bu yargılama, alt düzeyde 4 tane memurun yargılanmasıyla başlanmıştı, ancak bütün süreç boyunca ailelerimizin ısrarlı adalet mücadelesi sayesinde 9 tane daha sanık eklendi bu dosyaya. Biz bütün duruşmalar boyunca ve bugün dinlenen tanıkların ifadelerinde de gördük ki, bütün belgeler bize gösterdiler, dönemin TCDD Genel Müdürü, Genel Müdürlük teşkilatı bu davaya sanık olarak eklenmeden, bu dosyada gerçeğe ulaşmak, dosyada gerçek faillerin cezalandırılmasını sağlamak mümkün değil. Tanıklara ve sanıklara hangi soruyu yöneltirsek yöneltelim, aldığımız cevap, 'Genel müdürlüğün onayı olmadan bu denetim yapılamazdı', 'Genel müdürlüğün onayı olmadan bu işlemler yürütülemezdi' şeklinde oluyor. TCDD Genel Müdürü ve Genel Müdürlük Teşkilatı hakkında yaptığımız suç duyurusu takipsizlikle sonuçlandı. Bu takipsizlik kararını Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacağımızı duyuruyoruz size. Bu yargılama bize gösterdi ki TCDD yol bekçilerini kaldırarak, eleman eksikliğine rağmen işçi almayarak, milyonlarca bütçesini turne raporlarına, eksikliklerin ve risklerin belirtilmiş olmasına rağmen altyapıyı yenilemeyerek, yağış takibi için bile ancak katliamdan sonra Meteoroloji ile görüşen Genel Müdürlük, bu katliamın aslen ve kasten sorumlusudur. Asıl sorumluların yargılanmasını talep ediyoruz biz. Asla vazgeçmeyeceğiz bu talebimizi yenilemekten.”
"Bizim bir 5 yıl daha beklemeye tahammülümüz yok"
Avukat Deniz Özen de 5 yıldır adalet aradıklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“5 yıldır aileler dişleriyle, tırnaklarıyla kazıyarak bu dosyayı bugün olduğu noktaya getirdiler. Geldiğimiz noktada 4 yıllık bir bekleme sürecinin ardından İstanbul Birinci Bölge Müdürü ve müdür yardımcıları, bu dosyaya sanık olarak girdi. Bu başarıldı. Bu önemli ama yetmez. Bizim bir 5 yıl daha beklemeye tahammülümüz yok. Bugüne kadar gerçek sorumluluğun üst düzeyde olduğuna dair bütün sanıkların imâları, işaretleri vardı ama bugün bir kırılma yaşandı. Bu dosyada bir tanık dinlendi. Tanık Yasin Baba geldi. Kendisine, ‘Şu anda Türkiye’de böyle tehlikeli bir menfez varsa, bunu tespit etmek kimin görevidir’ diye sorduğumuzda, hiç tereddütsüz ‘Genel müdürlüğün görevidir’ dedi. ‘Bu iş bir projelendirme işidir, bunu ancak genel müdürlük yapabilir’ dedi. Bu, ilk defa bir TCDD yetkilisi tarafından bu kadar açıkça bu dosyada söylenmiş oldu. Bir kişi sıradan bir tanık değil. Bu kişi şu anda TCDD 1. Bölge Müdür Yardımcısı. Doğrudan kurum içerisindeki bir yetkilinin itirafıdır bu. Bu açıdan kritiktir. 19 Temmuz’da burada olacağız. 19 Temmuz’a kadar da sonrasında da gerçek sorumluların, genel müdürlük yetkililerinin, sadece onlar da değil, dönemin Ulaştırma Bakanı’nın, sadece o da değil, bu katliama yol açan bütün bu özelleştirme politikalarının raylarını döşeyenlerin de sanık sandalyesinde oturmaları için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.”
"Trene bindiğiniz anda hayatınız risktedir"
Oğuz Arda Sel’in dedesi Mehmet Öz, sanıkların verdikleri ifadelerde, demiryollarının ne kadar güvensiz olduğunu açıkladıklarını söyledi. Öz, “Şimdi bu kadar acı depremler yaşadık, sel felaketleri yaşadık, tren faciaları yaşadık. Vatandaşlarıma diyorum ki, trene binerken çok dikkatli olun. Trene bindiğiniz anda hayatınız risktedir. Ben bu uyarıyı bir vatandaş olarak yapma ihtiyacı hissettim” dedi.
Ne olmuştu?
Edirne, Uzunköprü'den yola çıkan İstanbul Halkalı'ya giderken “hızlandırılmış” tren, 8 Temmuz 2018’de Tekirdağ’ın Çorlu ilçesine bağlı Sarılar köyünde raydan çıktı. Kazada 25 kişi hayatını kaybederken, 376 kişi yaralandı. Kazanın yaşandığı alanda iki yıl sonra, 16 Temmuz 2020’de, bilirkişi heyeti keşif yaptı.
Kazaya ilişkin davada TCDD 1. Bölge Müdürlüğü’nde görev yapan Demiryolu Bakım Müdürü Turgut Kurt, Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat, Köprüler Şefi Çetin Yıldırım ve Hat Bakım ve Onarım Memuru Celaleddin Çabuk yargılanıyor. Dört sanığın, “taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak” suçundan 2’şer yıldan 15’er yıla kadar hapsi isteniyor.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları