loading
close
SON DAKİKALAR

Cumartesi Anneleri 832. haftada kaybedilen kadınların akıbetini sordu

Cumartesi Anneleri 832. haftada kaybedilen kadınların akıbetini sordu
Tarih: 06.03.2021 - 14:11
Kategori: Gündem

Cumartesi Anneleri 832. hafta açıklamasını 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle kaybedilen kadınlara ayırdı.

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması talebiyle her hafta düzenledikleri eylemlerinin 832’ncisini gerçekleştirdi. Koronavirüs salgını nedeniyle sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirilen eylemde bu hafta 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla gözaltında kaybedilen kadınlar hatırlatılarak, akıbetlerinin açıklanması, faillerinden de adil bir yargı önünde hesap sorulması istendi.

Hazırlanan video ile katledilen kadınların isimleri Cumartesi anneleri ve insanları tarafından tek tek okunarak şu sorular soruldu:

* 1991 yılında Cizre’de gözaltına alındıktan 18 yıl sonra yol yapım çalışması sırasında kemikleri bulunan Makbule Ökdem’e ne oldu?
 

* 1992 yılında Dersim’de gözaltına alındıktan 8 gün sonra işkenceden tanınmaz haldeki bedeni Elazığ Karşıyaka Kartepe’de mevkiinde gömülü bulunan, Ayten Öztürk’e ne oldu?

* 1992 yılında Mardin/Derik’te 2 kişi ile birlikte gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Rıdda Yavuz’a ne oldu?

* 1993 yılında Hizbullah tarafından Nusaybin’de başına çuval geçirilerek kaçırıldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Sedika Dal’a ne oldu?

* 1993 yılında Bitlis/Tatvan/ Wanik köyündeki evlerinden kardeşi Ramazan ile birlikte askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Hamide Şarlı’ya ne oldu?

* 1994 yılında Dersim/ Mirik’te köye yapılan askeri operasyon sonrası kendilerinden bir daha haber alınamayan Hatun Işık, Yeter Işık, Elif Işık, ve Gülizar Serin ve onun 3 yaşındaki kızı Dilek Serin’e ne oldu?

* 1994 yılında İstanbul’da gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Lütfiye Kaçar’a ne oldu?

* 1994 yılında Muş’un Hasköy ilçesine bağlı Ortaç köyünde hayvanlarını sağmak için gittikleri yaylada askeri bir operasyonun ortasında kalan ve kendilerinden bir daha haber alınamayan Gülnaz Tatu ve Kadriye Tatu’ya ne oldu?

* 1995 yılında Ankara’da gözaltına alınan, işkence görmüş bedeni 76 gün sonra Kırıkkale Kimsesizler Mezarlığı’nda “kimliği meçhul kişi” olarak gömülü bulunan Ayşenur Şimşek’e ne oldu?

* 1995 yılında Diyarbakır/Bismil’de gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Hatice Şimşek’e ne oldu?

* 1996 yılında Diyarbakır/ Bağlar’daki ev baskınında gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Şükran Daş’a ne oldu?

* 1996 yılında Diyarbakır’da eşi Mahmut ile birlikte gözaltına alınan ve 2 yıl sonra  Cizre Asri Mezarlığı’na “kimliği meçhul kişi” olarak gömüldüğü anlaşılan ancak mezar yeri hala açıklanmayan Fahriye Mordeniz’e ne oldu?

* 1997 yılında Kulp-Diyarbakır yolunda otomobilleri durdurulduktan sonra eşi Orhan ile birlikte Beyaz Toros ile kaçırılan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Zozan Eren’e ne oldu?

* 1998 yılında İzmir/Çeşme/Alaçatı’da üç arkadaşı ile birlikte gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Neslihan Uslu’ya ne oldu?

* 1998 yılında  Hizbullah tarafından Mersin’de kaçırıldıktan 18 ay sonra, işkence görmüş bedeni Konya Meram’daki bir villanın bodrumunda gömülü bulunan Konca Kuriş’e ne oldu?”

‘Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz’ 

Gözaltında kaybedilen kadınlar gerçeği ile yüzleşmek, cezasızlığı sonlandırmak ve sorumluların yargı önünde hesap vermesini sağlamanın mevcut iktidarın görevi olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Kaç yıl geçerse geçsin gözaltında kaybedilen kadınlar için adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 133 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” denildi.

Bedriye Gümüş’ün failleri soruldu

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle her hafta sürdürdükleri eylemin 630’uncusunu, sosyal medya hesabı üzerinden yayınlanan video ile gerçekleştirdi. Bu haftadaki eylemde, Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Kuşkaya (Gurik) köyünden 17 Şubat 1992’de Yardere köyüne koruculuk baskısına karşı yürüyüş yaparken askerlerce açılan ateş sonucu yaralanan ve kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren Bedriye Gümüş’ün hikâyesine yer verildi. Gümüş’ün öyküsünü İHD Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Ezgi Sıla Demir anlatı.

Koruculuk dayatıldı
 
Gümüş’ün ikamet etiği Kuşkaya köyünün askerlerce hep basıldığını, halkın korucu olmaya zorlandığını ve köylülerin buna başkaldırma amacıyla yaptıkları protesto yürüyüşü sonucunda 5 köylünün olay yerinde katledildiğini belirten Demir, Gümüş’ün Mardin’de bir hastaneye kaldıktan sonra yapılan müdahalelere yaşamını yitirdiğini kaydetti.  Demir, “Bedriye Gümüş evli ve iki çocuk annesiydi.  Ailesinin anlatımlarına göre; yaşadığı Kuşkaya köyüne sürekli askerler tarafından evlere baskınlar düzenlenmekteydi. Köylülere sürekli olarak korucu olmaları yönünde tehditler ediliyordu. Devlet güçlerince yapılan baskın ve tehditlerden dolayı, köy halkı durumu protesto etmek için 17 Şubat 1992 yılında yaşadıkları Kuşkaya köyünden, Yardere köyüne doğru bir yürüyüş gerçekleştirmek istediler. Köylülerin yapmış oldukları yürüyüş, belli bir mesafeden sonra askerler tarafından engellenmeye başlandı” dedi.
 
‘Askerler ateş açtı’
 
Demir, köylüleri durduran askerlerin, yürüyüşü sonlandırmamaları halinde müdahale edeceklerini söylediği ve olumsuz hava koşullarına rağmen yürüyüşlerinde ısrar eden köylülerin üzerine askerlerce silahla ateş açıldığını söyledi. Açılan ateş sonucu Abdulselam Acet, Seyfettin Kopçak, Ali Ölmez, Abdulselam Özbey, A. Hakim Gölan adlı 5 köylünün olay yerinde can verdiğini, bunlardan 2’sinin askerlikten izne gelen kişiler olduğunu kaydeden Demir, olay yerinde yaralanan Gümüş ise askeri bir araçla Mardin’deki bir hastaneye kaldırıldığını ifade etti. Demir, “Ailesinin beyanlarına göre, Bedriye Gümüş hastaneye götürülürken askerler tarafından yakınlarına olayın örgütçe gerçekleştirildiğini söylemelerini ısrarla istemişler. Kendisine birçok kurşun isabet eden Bedriye Gümüş hastanede ameliyata alınır. Bedriye Gümüş, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirir” ifadesinde bulundu.
 
‘Soruşturma başlatılmadı’
 
Gümüş’ün yakınlarının girişimlerine dikkat çeken Demir, “Yapılan başvuruya göre; olayın yaşandığı esnada Ramazan isminde bir Binbaşı ile Mehmet Göçmen adlı yüzbaşı görevliydi. Derneğimizin her fırsatta yapmış olduğu tüm çağrılara rağmen halen olayın faillerine ilişkin herhangi bir soruşturma başlatılmadı” diye kaydetti.

 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları