loading
close
SON DAKİKALAR

Davutoğlu salondan çıktı Kılıçdaroğlu cevap verdi

Davutoğlu salondan çıktı Kılıçdaroğlu cevap verdi
Tarih: 09.05.2015 - 18:53
Kategori: Siyaset

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'Sayın başbakana göre sorunumuz yok. Bana şu edebiyatı kimse yapmasın: Eskiden destek yoktu, biz geldik destekleri başlattık' dedi.

Başbakan Davutoğlu, Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26'ncı Olağan Genel Kurulu'da konuştu. Toplantıda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da bulunuyordu. Davutoğlu kürsüde konuşma yaparken, Kemal Derviş dönemindeki tarım politakalarını eleştirdi. "Çiftçilere desteğin kaldırılmasını Kemal Derviş planlıyordu, Çiftçilerimize bakışı belli olan bir zihniyet." diye konuştu. Kılıçdaroğlu Derviş'e olası bir CHP iktidarında Ekonomi Bakanı olmayı teklif etmişti. Başbakan salondan ayrıldıktan sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Sayın başbakana göre sorunumuz yok. Bana şu edebiyatı kimse yapmasın: Eskiden destek yoktu, biz geldik destekleri başlattık" dedi.

Genel Başkan Kılıçdaroğlu Ziraat Odaları Birliği’nin Genel Kurulu’nda konuştu:

“Mazotu çiftçiye 1.5 liradan vereceğiz ÖTV ve KDV almayacağız diyoruz. Sen yata ÖTV’siz niye veriyorsun, ama ben çiftçiye verince niye itiraz ediyorsun. Sen onlardan yanasın. Ben çiftçiden yanayım”

-Bağımsız bir kuruluş anket yapmış 26 ilde. Çiftçilere geçinebiliyor musun diye soruyorlar. Çiftçilerin yüzde 65’i geçinemiyoruz diyor.
-Bir yıl önce 5 lira fiyat verdikleri üzüme bir yıl sonra 2.5 lira fiyat veriyorlar.
-Hükümetin hazırladığı programdan örnek veriyorum: Zeytinyağına AB’de destek: 1.35 Euro (400 kuruş), Türkiye’de 70 kuruş.
-Ermenek’te bir kadının söylediğini asla unutmuyorum: ‘’Eskiden tarım vardı. Tarımı bitirdiler. Kocalarımız yeraltında madene mecbur kaldılar. Şimdi bizlere kim bakacak. Onlar öldü’’
-Çiftçi köylünün efendisidir, birini efendi yapmak istiyorsan önce onun alın terinin karşılığını vereceksin. Birine muhtaç etmeyeceksin.
-İthal bir anlamda bizim çiftçimize karşı şantaj unsuru olarak kullanılıyor.
-2003-14 devletin resmi rakamları Türkiye’nin tarım ve gıda ithalatına ödediği para 350 milyar.
-Buğday üretilirken neden ithal ediyorsun? Samanı, arpayı, pamuğu anlamak mümkün mü?
-Fransız tarımına yaptığı katkılar nedeniyle bizim bakanımıza şövalye nişanı verdiler. Sizin çiftçiniz batsın. Ne olacak? Fransızların derdinde mi?
-Köylüler isyan ediyor elektrik fiyatlarından. Yol kapatıyorlar acaba birileri sesimizi duyar mı diye.
-2014’de 17 milyar olması lazımdı tarımda teşvikin. 9 milyar verildi. Sizin alacağınız var. 7 yılda çiftçinin bu hükümetten alacağı 44 milyardır.
-2002’de 1 litre mazot almak için 4 kilo 700 gr. Buğday satmak zorundaydı çiftçi. 2014’de 1 litre mazot için 6 kilo 200 gram buğday satacaksınız. Bunun vicdan neresinde. Fiyat düşmesi gerekirken artıyor. Sonra da çiftçi ekmiyor diyoruz.
-Çiftçi için mazotu 1.5 lira yapacağız dedim. ÖTV ve KDV almayacağız diyoruz. Sen yata verirken ÖTV’siz niye veriyorsun diye sormadım ama ben çiftçiye verince niye itiraz ediyorsun. Senin siyasi görüşün öyle benim böyle. Sen onlardan yanasın. Ben çiftçiden yanayım.
-Tarım Kanunu’nun 21. Maddesini eksiksiz uygulayacağız. Milli gelir artıyorsa teşviğiniz de artacak o oranda.
-Mazottan ÖTV ve KDV kalkacak. Mazot 1.5 TL olacak -Her köyde mutlaka bir ziraat mühendisinin olması lazım
-Fındık borsasını Karadeniz’de kuracağız
-Hiçbir ailenin geliri 720 TL’nin altında olmayacak.

Davutoğlu salondan çıktı Kılıçdaroğlu cevap verdi

Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26'ncı Olağan Genel Kurulu'da konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Az önce Başbakanı dinledik. Sayın başbakana göre sorunumuz yok. Çiftçilerin durumu da iyi. Ama ben alanda öyle görmüyorum, sorun var. Ben gençliğimden de hatırlıyorum. Çiftçiler hayatından memnundu.”

Kılıçdaroğlu konuşmasında şöyle dedi:
“Sayın Divan, Sayın Genel Başkan, Sayın Bakanlar, alın teri döken, emek harcayan Ziraat Odaları Birliğinin değerli üyeleri, hepinize selamlarımı, saygılarımı, şükranlarımı sunuyorum. Hepinizi muhabbetle kucaklıyorum.
Az önce Sayın Başbakanı dinledik. Sayın Başbakana göre hiçbir sorunumuz yok, çiftçilerinde durumu son derece iyi. Ama ben alanda öyle görmüyorum sorun var. Sorunu da açık yüreklilikle konuşmamız lazım. Bunu günlük bir siyasi polemik meselesinin ötesinde bir ülke sorunu olarak ele alıp değerlendirmemiz gerekiyor. O onu dedi, bu bunu dedi den çok biz neleri yapmalıyız ve şuandaki tablo nedir? Ben gençliğimden de hatırlıyorum çiftçiler hayatından memnundu. Bana şu edebiyatı kimse yapmasın. Efendim eskiden destekler yoktu, biz geldik destekleri başlattık. Ben size bir örnek vereyim. Hükümetin hazırladığı programdan rakamdan veriyorum. Bizim hazırladığımız değil, hükümetin hazırladığı programdan rakam veriyorum.
2002; tarımsal desteklerin gayri safi yurtiçi hasılaya oranı %0,53.
2015; yine kendi programları, destek 0,51. 53’ten 51’e düşmüş. Kimi suçlayacaksınız? Gerçeği bilmek zorundayız arkadaşlar. Zeytinyağı ben size örnek vereceğim gene. AB’de zeytinyağına destek 1.35 Euro yani 300 kuruş. Türkiye’de 70 kuruş. Ben Hollanda örneğini veriyorum. Efendim nasıl o örneği verirsiniz. Hollanda Konya’dan küçük doğru mu? Doğru. Yıllık tarım ürünü ihracatı ne kadar? 112 milyar dolar. Türkiye’nin ne kadar? 14 milyar dolar. Ben bunu söylemeyecek miyim? Devasa bir ülke Türkiye, kocaman bir ülke Türkiye. Düşünmemiz gerekiyor, hep beraber düşünmemiz gerekiyor bunu kısır polemiklerin ötesinde düşünmemiz gerekiyor. Konya’dan küçük bir devlet 112 milyar dolar tarım ve gıda ürünü ihraç ediyorsa devasa bir Türkiye neden 14 milyarda kalıyor? Başka bir rakam veriyim belki onu da kullanırlar. Hollanda Konya’dan küçük doğru. Hollanda’nın ekonomik büyüklüğüne bakalım. Dünyadaki ilk 20 ülke arasında 18.sırada. Türkiye? 19.sırada. Neden, hangi gerekçeyle böyle? Bir Allah’ın kulunun çıkıp anlatması lazım. Konya’dan küçük bir ülke bu kadar büyük bir gelişme gösterirken neden biz aynı gelişmeyi göstermiyoruz? Bunun üzerinde hep beraber oturup düşünmemiz gerekiyor.
Ben size değerli arkadaşlarım bir anket sonucundan söz edeceğim. Anketi biz yapmadık bağımsız bir kuruluş anket yapmış. 26 ilde yapıyorlar, 150 ilçede, 180 köy ve kasabada. 1292 çiftçiyle yüz yüze görüşerek bu anketi yapıyorlar. Çiftçilere soruyorlar geçinebiliyor musun? En basit soru geçinebiliyor musunuz? Çiftçilerin %65’i biz geçinemiyoruz diyorlar. %88’i zorunlu harcamalar çıktıktan sonra elimizde para kalmıyor diyorlar. Doğru mu? Doğru. Dün Manisa’daydım çiftçilerle konuştum. Üzüm üreticilerinin çektiği bütün sıkıntıları biliyorum. Bir yıl önce 5 lira fiyat verdikleri üzüme bir yıl sonra 2,5 lira veriyorlar. Neyin fiyatı ucuzladı ki 2,5 lira yaptınız? Biz bunu sorunca da vay efendim niye bu soruyu soruyorsunuz? Ben sizin temsilcinizim, ben sizin sözcünüzüm. Ben bu ülkede herkesin alın terinin karşılığını almasını istiyorum nokta. İş budur.
Peki çiftçi ne yapıyor? Geçinemezse, ektiği ürünün karşılığını alamazsa ne yapıyor? Ekmiyor. Ekmiyorum diyor, geçinemiyorum diyor, zarar ediyorum diyor. Gidiyorum bankalara borçlanıyorum diyor. Borç batağındayım diyor. Ne kadar alan son 10 yılda ekilmiyor biliyor musunuz? 2 Trakya büyüklüğünde alan bırakın Konya’yı da 2 Trakya büyüklüğünde alanı çiftçi ekmiyor.
Ermenek’ten örnekler verildi. Sayın Genel Başkan verdi. Soma’dan örnekler verildi. Ermenek’teki bir kadının söylediğini asla unutmuyorum arkadaşlar. O kadın bizim vicdanlarımıza hitap etti. Eskiden bizde tarım vardı diyor, ekerdik, biçerdik diyor, kazanırdık, geçinirdik gül gibi diyor. Tarımı bitirdiler diyor. Beylerimiz, kocalarımız, çocuklarımız yer altında madene mecbur kaldılar diyor. Onlar öldü şimdi bize kim bakacak diyor. Bizim vicdanımızı sızlatmaz mı bu söz arkadaşlar? Bunun hesabını bizim sormamamız mı gerekiyor? Arkadaşlar neden Türkiye böyle oldu diye sormamamız mı gerekiyor? Çiftçi, köylü milletin efendisidir eyvallah. Bir insanı efendi yapmak istiyorsan, sözüne değer vermek istiyorsan önce onun ürettiğinin alın terinin karşılığını vereceksin. Birisine muhtaç etmeyeceksin. Bunu yaparsanız büyürsünüz. Peki çiftçi üretmiyor ne oluyor? İthalat oluyor, yurtdışından geliyor.
Sayın Genel Başkan konuşurken biz ithalat istemiyoruz dediği zaman salondan büyük bir alkış koptu. Çünkü ithalatın ne anlama geldiğini bende biliyorum. Size başka ülkeler rakip olarak mal gönderiyorlar sizin mallarınızın değeri düşüyor, karşılığını alamıyorsunuz. İthal bir anlamda bizim çiftçimize karşı şantaj unsuru olarak kullanılıyor. Doğru mu? Doğru. Ama bunun üzerinde durmamız lazım.
Bakın değerli arkadaşlarım, 2003 – 2014 bu rakamlarda bize ait değil. Devletin resmi rakamları. 12 yılda Türkiye’nin tarım ve gıda ithalatına ödediği para 350 milyar lira. Eski parayla 350 katrilyon lira. Gıda ve tarım ürünü ithalatına ödediğimiz para bu. Yalnız 2014 yılında ithal ettiğimiz ürünlerin değeri 44 milyar lira. Allah aşkına bu 44 milyarın yarısını bizim çiftçiye ödeselerdi, 22 milyarını ödeselerdi emin olun sadece Türkiye’yi değil biz Ortadoğu’yu da beslerdik. Bizim insanımız çalışkan. İhraç ediyoruz tarım ürünü. Elbette ihraç ediyoruz. Ne kadar ihraç edilirse biz ondanda memnunuz. Hiç şikayet etmedik. 103 ülkeden tarım ürünü ithal ediyoruz. 2014 yılında tarıma verilen destek 9 milyar lira. Bütün tarıma verilen destek 9 milyar lira. İthalata ödenen para 44 milyar lira. Desteğin tam 5 katı arkadaşlar.
Değerli arkadaşlarım, eğer Türkiye iyi yönetilseydi, akılcı yönetilseydi bu tablo tersine dönerdi. Farklı bir tablo çıkardı karşımıza. Sanıyorlar ki biz gidip çiftçiyle konuşmuyoruz, ziraat odalarıyla konuşmuyoruz, üretici birlikleriyle konuşmuyoruz. Biz sadece oturuyoruz ve ahkam kesiyoruz. Hayır arkadaşlar, Ziraat Odalarına da gidiyoruz, üretici birliklerine de gidiyoruz, çiftçiye de gidiyoruz, tarlasına da gidiyoruz.
Dün gittim Manisa’ya, dondan mağdur olan üzüm üreticilerini gördüm. Bağın dondan nasıl yandığını gördüm. Efendim don olunca önceden haber veriyormuşuz. Zaten bunu yapmak zorundasın. Sen devletsin kardeşim meteoroloji senin emrimde. Haber verdinde ne oldu? Üzümde don bitti mi, zarar bitti mi, zarar olmadı mı? Zarar oldu. Sen bana o zararı nasıl karşılayacağını söyleyeceksin. O çiftçi huzur içinde nasıl gidecek onu söyleyeceksin. Banka borçları sırtında, ensesinde onları nasıl ödeyecek sen bana onları söyleyeceksin.
Ben elbette ki ithalata %100 karşı değilim. Türkiye’de kahve üretilmiyor elbette kahve gelecek. Bizim vatandaşımızda kahvesini içecek. Ama buğday üretilmiyor mu, arpa üretilmiyor mu, pamuk üretilmiyor mu? Peki bunlar üretilirken neden ithal ediyorsun kardeşim? Hangi gerekçeyle ithal ediyorsun? Pamuğu anlamak mümkün mü, buğdayı anlamak mümkün mü, samanı anlamak mümkün mü Allah aşkına bu ülkede?
Bir dönem biz canlı hayvanda bütün Ortadoğu’yu beslerdik. Onunda günahı kalktı, hükümetin politikası değil de başka bir nedenle bunlar oluyormuş. Sadece Doğu Anadolu değil kardeşim gidelim bakalım Balıkesir’e hayatından memnun mu? Gidelim Trakya’ya hayatından memnun mu? Bakın, ihracatı veriyorum size. 2003 – 2014 devletin resmi rakamları. Türkiye’nin canlı hayvan ihracatı 2003 – 2014 ihracat 121 milyon 988 bin 943 dolar. Bu kadar ihraç etmişiz. Geliyorum canlı hayvan ithalatına. 2 milyar 503 milyon 445 bin 396 milyar. O kaçak hayvan hariç biliyorum ben Urfa’ya da gittim. Urfa’daki canlı hayvan pazarına da gittim. Oradaki insanları da dinledim. Benim dışımda hiçbir Genel Başkanın oraya gitmediğini de ben gayet iyi biliyorum. Nerede bir dert varsa biz oradayız. Canlı hayvan ihraç ediyorsun. Bizim ülkemizin tarım bakanına ne yaptı biliyor musun Fransızlar? Fransız tarımına yaptığı katkılar nedeniyle şövalye unvanı verdiler, madalya verdiler. Fransız tarımına yaptığı katkılar nedeniyle. Kendi ülkenin tarımına? Yok. Şövalye nişanı aldı, hak ediyor. Fransızlarda dediler kutlarız canlı hayvan götürdünüz Türkiye’ye bizim çiftçimiz kazandı. Ha sizin çiftçiniz önemli değil batsın ne olacak Fransızların derdinde mi?
Saman ithalatından sonra size buğday ithal rakamlarını vereceğim. 2012; 1 milyar 1 milyon dolar ödemişiz buğday ithalatında. 2013’te; 1 milyar 3 milyon dolar ödemişiz. 2014’te 1 milyar 546 milyon dolar ödemişiz. Şimdi elinizi vicdanınıza koyun Allah aşkına bu ülkede toprak mı eksik, çiftçi mi eksik, güneş mi eksik? Neyimiz eksik ki, biz buğday ithal ediyoruz? Neyimiz yanlış ki bu ülkenin çiftçisi buğday üretmiyor, arpa üretmiyor, pamuk üretmiyor. Neyimiz eksik? Ben size söyleyeyim bu ülkede temiz siyaset eksik arkadaşlar, düzgün siyaset eksik, namuslu siyaset eksik. Kul hakkına saygı gösteren siyaset eksik. İşin özeti budur. Siyasetçi cebini düşünürse zarar eden sizsiniz. Siyasetçi cebini değil, önce sizi düşünecek.
Bakın bir Türkiye nasıl güçlü olur biliyor musunuz? Burada bir harita vardı bilmiyorum o haritayı tekrar göstermek mümkün mü? Türkiye haritası vardı üzerinde şeftalisinden, buğdayına kadar bütün renkler vardı. İşte benim özlediğim Türkiye o, güzel Türkiye o, üreten Türkiye o, alın teri döken çiftçinin gerçek Türkiye’si o. Biz bunu istiyoruz. Bizim istediğimiz Türkiye bu. Herkes kazansın, kaybeden olmasın bu Türkiye’de. Kaybeden olmaz zaten herkesin kazandığı bir yerde. Tohum konusunda doğru önemli adımlar atıldı. Önemli adım atanlara da şükran borçluyuz.
Tohum ithalatına geliyorum. Diyeceksiniz ki, Türkiye’de üretilmeyen ürünlerin ithalatı, tohumu geliyor. Hayır. Kabaktan domates havuca kadar, karnabahar, ayçiçeği, karpuza kadar, marul, maydanoz, ıspanağa kadar hepsinin tohumu ithal ediliyor. Tohum ithalatına 2014 yılında ödediğimiz para 556 milyon 17 bin 681 dolar. Tohumcularında hangi tekeller tarafından yönetildiğini sizde biliyorsunuz bende biliyorum.
Değerli arkadaşlarım, çiftçi neden ekmiyor? Zarar ediyor dedik. Neden zarar ediyor? Mazot. Efendim siyasi anlamda mazotu niye kullanıyorsunuz popülist propagandalar yapıyorsunuz. Yok arkadaşlar. Bu ülkenin insanı ekecek, bu ülkenin insanı kazanacak, bu ülkenin insanı üretecek, bu ülkenin insanı üretecek ki Türkiye güçlü olsun, üretecek ki istihdam yaratılsın, üretecek ki kimse kimseye muhtaç olmasın. Üretecek ki her yurttaşımız bu ülkede onuruyla yaşasın. Mazot, 3,5 – 4 kat arttı arkadaşlar fiyatı son 7 yılda. Tohum, gübre arttı. Elektrik, gidin köylüler isyan ediyor elektrik fiyatlarından. Perişan ettiler köylüyü. Yol kapatıyorlar acaba bizim sesimizi birileri duyabilir mi diye. Ben bunları dile getirmeyecek miyim, söylemeyecek miyim?
Değerli arkadaşlarım, tarımda teşvikten söz ettiler. Şunu bir sefer herkesin bilmesini isterim. Dünyanın hangi ülkesi olursa olsun ister Japonya, ister Amerika, ister Rusya, ister Fransa, ister Afrika. Bütün ülkelerde tarım devlet tarafından özel olarak korunur ve teşvik edilir. Dünyada tarımını teşvik etmeyen hiçbir ülke yoktur. 2007 yılında meclise bir kanun geldi. Tarım kanunu. 21. maddesi var. 21. madde diyor ki, milli gelirin en az %1’i oranında her yıl tarıma teşvik verilir. Yani 2014’te tarıma teşvik 17 milyar lira olması lazımdı. Ne kadar teşvik verildi? 9 milyar civarında. Sizin alacağınız var. Kanun diyor ki, %1’ini teşvik olarak vereceksin. Hesabını yaptık kuruşu kuruşuna. 7 yılda çiftçinin bu hükümetten alacağı 44 milyar liradır tarım kanunun 21. maddesine göre. Gayet açık, gayet net. Diyor ki, kanun %1’ini vereceksin diyor çiftçiye destek olarak. Verdin mi, vermedin? Ben o nedenle de Sayın Genel Başkanı bir ara eleştirmiştim niye dava açmıyorsunuz, hakkınızı niye aramıyorsunuz, 44 milyarınızı niye istemiyorsunuz? Sizin hakkınız meclisten kanun çıkmış diye. O da tabi haklı olarak kendisine göre bazı gerekçeler söyledi. Ama herhangi bir çiftçi arkadaşımız, herhangi bir oda dava açarsa kazanır. Çünkü meclisteki kanun verilebilir demiyor. Verilebilir olsa verir veya vermez. Verilir diyor. %1 oranında tarıma destek verilir diyor. Alacaksınız milli geliri onun %1’i 17 milyar. Size verilen destek 9,5 milyar. Aradaki fark sizin alacağınız. Kimin iradesi bu? Sizin seçtiğiniz milletvekillerinin oluşturduğu parlamentonun iradesi. Kanun çıktığı zaman hepimiz uymayacak mıyız o kanuna? Hiçbirimiz diyebilir miyiz efendim kanun çıktı ama ben o kanundan bağışığım diyemiyoruz. O zaman bu hükümet bu parayı bizim çiftçimize ödeyecek.
Mazot fiyatları. En çok eleştirdiğim konudur arkadaşlar. Size bir rakam vereceğim. Arada bir diyorlar ya hükümet kanadından dünya lideri, dünya lideri. Çok şükür bir konuda dünya lideri olduk. Hangi konuda? Mazot fiyatı konusunda dünya lideriyiz. Kim söylüyor? Ben söylemiyorum. Uluslararası enerji ajansı söylüyor. En pahalı mazot Türkiye’de diyor. Kime veriliyor bu? Çiftçiye veriliyor. Biz itiraz ediyoruz kardeşim çiftçiye destek vereceksin. Daha geleceğim bakın, sadece bununla sınırlı değil. 2002 yılında, bu rakamda bana ait değil gene devletin rakamları. 1 litre mazot almak için 4 kilo 700 gram buğday satmak zorundaydı çiftçi 2002 yılında. 4 kilo 700 gram buğdayı satıp 1 litre mazot alıyordu. Geliyorum 2014 yılına. 1 litre mazot almak için 4 kilo değil 6 kilo 200 gram buğday satacaksınız ki 1 litre mazot alasınız. Bunun vicdan neresinde Allah aşkına? Fiyatın düşmesi gerekirken artıyor. Sonra dönüp diyoruz ki, çiftçi ekmiyor. Ne yapıyoruz? Dışarıdan ithal ediyoruz buğdayı. Yazık günah değil mi? Bizim insanımıza yazık günah değil mi? Bu millete yazık günah değil mi?
Meydanlara çıktım dedim ki, çiftçi için mazotu 1,5 lira yapacağız. Sözüm söz mazotu 1,5 lira yapacağız hiçbir tereddüdüm yok, en ufak bir endişem yok. Efendim mazot dışarıdan geliyor, petrol dolar ödüyoruz. Ben hepsini biliyorum, ben eski maliyeciyim. Vergi nasıl toplanır, nasıl harcanır, bütçe nasıl yapılır emin olun bunu ben çok ama çok iyi bilirim. 27,5 yılımı devlette bu işe harcadım zaten. Neden 1,5 lira? Geliyorum petrol, doğru rafineride işleniyor o da doğru. Rafineri kar koyuyor o da doğru. Fiyat ne? 1 lira 21 kuruş. Biz kaç diyoruz? 1,5 lira. Ne yapıyoruz? ÖTV ve KDV’yi almayacağız diyoruz. Efendim bunu nasıl yapabilirsin? Sorum şu; sen yata verirken Allah aşkına ben sana soru sormadım niye yata ÖTV’siz, KDV’siz mazot veriyorsun diye. Ama ben çiftçiye verince sen itiraz ediyorsun. Niçin itiraz ediyorsun? Sen pırlantadan, yakuttan, elmastan, inciden ÖTV’yi kaldırdın. Bende mazottan kaldıracağım. Senin siyasi görüşün öyle, benim siyasi görüşüm böyle. Sen onlardan yanasın, ben çiftçiden yanayım, üretimden yanayım, emekten yanayım, haktan yanayım ben.
Değerli arkadaşlarım, şunu yaymak istiyorlar. İşte çiftçi gidecek doldur bakalım mazotu diyecek istediği kadar kullanacak. Yok öyle bir şey. Çiftçi kayıt sistemi var. Kimin ne ektiği, ne kadar ektiği, kaç dönüm ektiği var. Orayı sürmek için ne kadar mazot tüketileceği de var zaten. Çiftçiye mazotu ucuz verdiğimiz zaman Allah aşkına çiftçi tatile mi gidecek traktörle? Tarlaya gidecek, çalışacak orada, emek harcayacak orada, üretecek orada. Benim ithalatımı düşürecek. Buğday ithal etmeyeceğim, arpa ithal etmeyeceğim, saman ithal etmeyeceğim, pamuk ithal etmeyeceğim. Bilecek onları. O üretecek. Üretecek ve kazanacak. O kazanınca kim kazanır? Esnaf kazanır, toptancı kazanır, sanayici kazanır, herkes kazanır. Bu işin kaybedeni yok. Onun için söyledim çiftçiye sözüm söz mazotu 1,5 lira yapacağım kimsenin en ufak bir endişesi olmasın.
Efendim diyorlar ki biz çiftçiye zaten mazot desteği veriyoruz. Onu da anlatıyım size nasıl mazot desteği veriyorlar. Verdikleri mazot desteği 550 milyon lira. Çiftçiye verdikleri mazot desteği 550 milyon lira. Peki çiftçiden kaç lira vergi alıyorlar mazottan. Mazot üzerinden çiftçiden kaç lira vergi alıyorlar? 1 yılda çiftçi 4 milyon ton mazot tüketiyor. Litre başına 2 lira 30 kuruş vergi alınıyor. Aldıkları toplam vergi 9 milyar 200 milyon lira. Çiftçiye verdikleri ne kadar? 550 milyon lira. Yani sadaka verir gibi sen 9 milyar teşviki verdiğin zaman ne oluyor biliyor musun mazottan KDV, ÖTV’yi almadığın zaman. İşte o tarım kanununda diyordu ya en az %1 milli gelir çiftçiye destek vereceksin. İşte o rakama yaklaşıyoruz biz. %100’ü değil ama bakın yine %1’i dolmuyor. %89 – 90’a ulaşmış oluyor. Yani hala hakkınız var 1,5 liraya indiği zaman bile. Peki ne oluyor? 550 milyon veriyorsunuz 9 milyar lira alıyorsunuz. Tam 17 kat arkadaşlar. Bunun adı da çiftçiye mazot desteği veriyoruz. Böyle destek olmaz arkadaşlar. 9 milyar alacaksın, 550 milyon vereceksin. Neymiş? Mazot desteği veriyormuşuz. Çiftçiye mazot KDV’siz ve ÖTV’siz verilmelidir. Bu pek çok ülkede uygulaması var. İnşallah bu uygulamayı Türkiye’de de yapacağız.
Biz ne yapacağız değerli arkadaşlarım? Kısaca 9 – 10 madde üzerinde de size düşüncelerimi aktarayım. Birincisi şu; tarım kanununun 21. maddesini eksiksiz uygulayacağız. Her yıl milli gelir artıyorsa sizin de kullanacağınız teşvik o oranda artacak. 17 milyar sizin teşvik edilmeniz gerekiyor Türk lirası olarak. Bu TBMM’nin çıkardığı bir kanun. 21. maddesi bütün arkadaşlarım bunu çıkarıp okumasını isterim. Mazottan ÖTV’yi ve KDV’yi kaldıracağız mazotu 1,5 lira yapacağız. Arazi toplulaştırma, sulama yatırımları var doğrudur devam etmesi lazım. Onların daha da hızlı yapılması lazım. Her köyde mutlaka bir ziraat mühendisinin olması lazım. Her köyde mutlaka bir ziraat mühendisi köylünün danışacağı en yakın, gidip danışacağı bir ziraat mühendisinin olması lazım. Tarımsal piyasaları düzenleme ve denetleme kurumu diye yeni bir kurum kuracağız. Çiftçi 1 yıl önceden hangi ürün için devlet hangi destekleri veriyor bunu görecek. Üretimini de ona göre yapacak. Beklemeyecek ürün ekilmiş tarlada duruyor ne kadar destek verileceğini kimse bilmiyor. Az veriliyor herkes hayal kırıklığına uğruyor, çok veriliyor herkes memnun oluyor. 1 yıl önceden bu kurum bütün politik düşüncelerin dışında teşvik sistemini koyacak, yayınlayacak 1 yıl önceden çiftçide ne ürettiğini, ne üreteceğini oturup kendisi karar verecek.
Fındık borsasını Karadeniz’de kuracağız arkadaşlar. Hiçbir cumhuriyet hükümeti yapmadı bakın hiçbirisi yapmadı. Fındıkta bir numarayız dünyada. Ama fındık fiyatını biz belirlemiyoruz. Yurtdışındaki monopol piyasalar belirliyor, şirketler belirliyor. Biz inşallah fındık borsasını Karadeniz’de kuracağız fındığın fiyatını dünyada Türkiye belirleyecek. Mademki ben bir numarayım fiyatı da biz belirleyeceğiz.
Şeker politikasını yeniden gözden geçireceğiz. Mevcut hiçbir şeker fabrikasını özelleştirmeyeceğiz. Hepsini modern hale getireceğiz, sıvı şeker tüketimini AB standartlarına getireceğiz. Bizim ülkemizde şeker pancarını çiftçi üretmeli, şeker fabrikaları şeker üretmeli, çiftçi kazanmalı, besici kazanmalı, herkes kazanmalı.
Et ve Balık Kurumu var. Ne olduğu belli değil. Yeni bir kurum oluşturacağız Et ve Süt Kurumu çiftçinin kara gün dostu olacak. Toprak Mahsulleri Ofisi de aynı şekilde olacak. Çiftçinin kara gün dostu olacak. Desteğini verecek çiftçide huzur içinde kazanacak, Türkiye’de kazanacak, ihracatımızı yapacağız, ülkemize dolarımızı getireceğiz. Herkes huzur içinde bir politikanın sonucu olarak yaşayacak.
Bir başka konu var siyasetçilerin ele almakta pek rahat etmedikleri bir konu. Mevsimlik tarım işçileri. Zaman zaman onları gazetelerde trafik kazalarında ölen çocuklar ve kadınlar olarak görürüz. Karadeniz’de fındık mı toplanır bunlar giderler, pamuk mu toplanır bunlar giderler, zeytin mi toplanır bunlar giderler. Bunlar bizim insanlarımız, bunlar yoksul insanlar. Bunların hiçbir sosyal güvenceleri yok. O insanlara da sosyal güvence getirmemiz lazım. O insanlar gitmeliler, çalışmalılar, üretmeliler, kazanmalılar ama emekli olduklarında birileri onlara bakmalı. Onlarında emeklilik hakkı olabilmeli. Bunun için bir kanun teklifi verdik meclise. İnşallah bunu da yasalaştıracağız.
Ve bir başka konu; hiçbir ailenin geliri 720 liranın altında olmayacak. Aile sigortasını getireceğiz. Ne demek aile sigortası? Uluslararası çalışma örgütünün kabul ettiği 9 sigorta dalından birisidir. Yaşlılık sigortası gibi, sağlık sigortası gibi, analık sigortası gibi, iş kazası, meslek hastalığı sigortası gibi. 1974 yılında Türkiye uluslararası çalışma örgütünün 102 sayılı sözleşmesini imzalamıştır. Aile sigortası olmalı. Yoksul aile. 17 milyon yoksulumuz var bu da resmi rakam. 17 milyon yoksulumuz. 3 milyon 750 bin hanede oturuyorlar. 21.yüzyılın Türkiye’sine yoksul yakışmıyor. 21.yüzyılın Türkiye’sine yatağa aç giren çocuklar yakışmıyor. 21.yüzyılın Türkiye’sinde güçlü bir sosyal devlet olmalı. Hiç kimse aç ve açıkta kalmamalı. İşsizlikle mücadele edilmeli. Neden biz tarımı destekliyoruz? İstihdam artsın diye. Neden tarımı destekliyoruz? İhracat olsun, döviz gelsin diye. Neden tarımı destekliyoruz? Esnaf kazansın diye. Neden tarımı destekliyoruz? Tarıma dayalı sanayi gelişsin diye. Her alanda kendi içinde tutarlılığı olan bir programımızla huzurunuza çıktık.
Sayın Başbakan bir miting dolayısıyla ayrıldı. Bende gerçekten bir mitingim var Sayın Genel Başkana da söylemiştim bir toplantımız var, mitingimiz var İstanbul’a gideceğim. O nedenle bende sizden affınızı isteyerek hemen konuşmadan sonra ayrılmak zorundayım.
Size şükranlarımı sunuyorum, size saygılarımı sunuyorum. Siz üretin üreten insan bütün ülkelerde baş tacı edilir. Biz sizi baş tacı edeceğiz. Üreteceksiniz, kazanacaksınız.
Biliyorum parasını tahsil edemiyorsunuz onu biliyorum. Büyük sıkıntılarınız var onu biliyorum. Banka borçlarınız var onu biliyorum. Sorunları dile getirmek istemedim çok fazla neden biliyor musunuz? Sorunlardan çok bizim neler yapacağımızı anlatmamız lazım. Nasıl sorunları çözmemiz gerektiğini anlatmamız lazım. Ziraat Bankası gerçek anlamda Ziraat Bankası mı Allah aşkına? Çiftçinin bankası mı Ziraat Bankası? Halk Bankası esnafın bankası mı? Efendim sıfır faizli kredi. Verin kardeşim. O krediyi verdiler hayvancılığın hangi hale geldiğini ben çok iyi biliyorum. Gittiler hayvanları aldılar onu çok iyi biliyorum. Sonra kesime gönderdiler onu da biliyorum.
Bakın, bütün mesele şudur; siz iyi bir planlama yapacaksınız. Çiftçiyi mağdur etmeyeceksiniz. Çiftçiyi tefecinin eline düşürmeyeceksiniz. Çiftçiyi yüksek faizlere mahkum etmeyeceksiniz. Çiftçi üretecek, Türkiye’yi besleyecek, Ortadoğu’yu besleyecek, dünyayı besleyecek. Budur bu kadar önemlidir. O nedenle söylüyorum hiç meraklanmayın emin olun meraklanmayın. Emin olun Türkiye’de çözülemeyecek sorun yoktur. Her sorun çözülür. Bütün mesele politikaları akılcı oluşturmaktır.
Bakın, bir şey daha söyleyeyim. Devlet kinle yönetilmez, devlet öfkeyle yönetilmez, devlet cahillikle yönetilmez. Devlet akıl ve mantıkla yönetilir. Devletin siyasetçisi, yani devleti yöneten siyasetçi her kuruşun hesabını millete vermeyi onurlu görev kabul ettiği zaman o devlette akılcı yönetim vardır. Dünyada demokrasilerin çıkış noktası toplanan vergilerin nerelere harcandığının hesabını vermekle başlar. Eğer bir siyasetçi toplanan vergilerin hesabını vermiyorsa, bütçe görüşmeleri sırasında Sayıştay’ın mali raporu bütçeye gelmeden, meclise gelmeden bütçe kabul ediliyorsa orada ciddi bir sorun var demektir. Ben bunlara çok fazla girmedim. Ama Türkiye bütün bu sorunları aşma birikimine, kapasitesine ve yeteneğine sahiptir.
Hepinize selamlar, saygılar, muhabbetler sunuyorum. Hepiniz sağ olun, var olun diyorum. Hepinize şükran borçluyuz. Siz üretin biz sizi baş tacı yapacağız sözüm sözdür.”

Vişne Haber Ajansı

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları