loading
close
SON DAKİKALAR

Demokrasi Konferansı: Hak ihlallerine, baskı ve hukuksuzluğa karşı güçlü bir itiraz sesi yükseltmek için yola çıkıyoruz

Demokrasi Konferansı: Hak ihlallerine, baskı ve hukuksuzluğa karşı güçlü bir itiraz sesi yükseltmek için yola çıkıyoruz
Tarih: 14.04.2021 - 13:38
Kategori: Gündem

Demokrasi Konferansı bileşenleri, önümüzdeki haziran ayında yapılacak konferans için “Bu ülkenin geleceğinde bizim de sözümüz var” diyerek konferansa çağrı yaptı.

Ahmet Türk, Canan Arın, Celal Fırat, İhsan Eliaçık, Genco Erkal, Melda Onur, Murathan Mungan, Nejla Kurul, Öztürk Türkdoğan, Rıza Türmen, Şebnem Korur Fincancı, Tarık Ziya Ekinci, Zülfü Livaneli'nin çağrıcılarından olduğu Demokrasi Konferansı bileşenleri haziranda yapılacak 'Büyük Demokrasi Konferansı'nı Şişli Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde düzenlenen bir toplantıyla duyurdu.

Demokrasi Konferansı bilşenlerinin yaptığı ortak açıklamada, "Ülkemiz büyük bir siyasal ve ekonomik krizin içinde sürükleniyor. Covid 19 salgını ekonomik krizi derinleştirdi. Ülkede yaşayanlar, açlıkla, yoksullukla, işsizlikle ve salgında ölümle yüz yüze bırakıldı. Ne yurtta, ne cihanda barış içindeyiz. Kamu varlıkları ve doğa acımasızca yağmalanıyor. Hapishaneler siyasi muhalifler ve gazetecilerle dolu. Her gün 3 kadın öldürülürken İstanbul Sözleşmesinin tek taraflı feshi için adım atılıyor. LBGTİ+ bireylere yönelik nefret suçu işleniyor. Kanal İstanbul gibi rant projeleriyle ekoloji yıkıma kapı açılıyor. Bu koşullarda iktidarın siyasi meşruiyeti giderek daha fazla sorgulanıyor. Yurttaşların bu yönetime rıza vermeyeceği ortaya çıktıkça, baskılar da artırıyor. Ülke gericiliğin koyu karanlığına sokulmaya çalışılıyor" denildi.

Açıklamada, "Biz, demokrasiden ve özgürlükten yana olanlar, bu karanlık manzaranın  aydınlık yüzüne bakıyoruz. Baskılara boyun eğmeyen, seslerini yükselten işçileri, köylüleri, kadınları, gençleri, esnafı, avukatları, ekoloji mücadelesi verenleri, sağlık ve eğitim emekçilerini görüyoruz. Ülkemizin her köşesinden  özgürlük, ekmek, adalet, barış talepleri yükseliyor" denilen çağrı. İşte Demokrasi Konferansı bu sesleri birleştirmek için yola çıkıyor" ifadelerine yer verildi.

Demokrasi Konferansı bileşenlerinin açıklaması şöyle:

"Özgürlük, eşitlik, demokrasi talepleri ile işsizliğin, yoksulluğun görülmemiş boyutlara geldiği, eşitsizliklerin kabul edilemez bir düzeye ulaştığı ülkemizde ezilen kesimlerin hak taleplerini ekmek, adalet ve özgürlük başlığı altında birleştirmek ve birlikte hareket etmelerine zemin sağlamak için,

Ülkede bir demokrasi rüzgârı estirmek, toplumsal barış hedefini ve demokrasi mücadelesini bir ileri aşamaya taşımak için,
-Halka umut verecek bir ortaklaşmayı yansıtmak, her alanda yaşanan hak ihlallerine, baskı ve hukuksuzluğa karşı güçlü bir itiraz sesi yükseltmek için yola çıkıyoruz.
Demokrasi Konferansı’nda taleplerini ortaklaştıracak çeşitli toplum kesimleri bu hukuk ve insanlık dışı gidişe dur deme iradesini ortaya koyacak. Hak mücadelesini verenler bir araya gelip seslerini birleştirecek, taleplerini, ülkenin geleceğini inşa edecek bir program etrafında ortaklaştıracak.
Demokrasi, iş, özgürlük, adalet, ekmek için mücadele eden kesimlerin mümkün olan en geniş biçimde temsil edilmesi ve konferansın hazırlık sürecinin ortaklaşmalara, bir araya gelişlere imkân verecek şekilde örülmesi hayati önem taşıyor.
Demokrasi isteyen bütün kesimleri, hak örgütlerini, platformları, kurumları bu heyecan ve umut verici hazırlık sürecine dahil olmaya, süreci birlikte örmeye davet ediyoruz.

2017 referandumu ile yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle Türkiye’de rejim değişmiştir. Kuvvetler ayrılığını ve hukuk devletini ortadan kaldıran, bütün yetkileri tek elde toplayan, hiçbir denge-fren mekanizmasının bulunmadığı tek adamın keyfi iradesine dayanan bu yönetim neo-faşist özellikler göstermektedir.

Bu rejimin dayandığı Cumhur İttifakı, Türkiye’yi büyük bir siyasal ve ekonomik kriz içine sürükledi. Covid 19 salgınının etkisiyle kriz büsbütün derinleşti. Desteği azaldıkça iktidar baskıyı arttırmakta, kutuplaşmayı keskinleştirmekte, kimlik siyasetini ön plana çıkarmaktadır. Bu koşullarda iktidarın karşısında etkili bir muhalefet ve umut veren bir seçenek yaratmak elzemdir.

Ağır tahribata uğratılan yargı ve hukuk alanında tüm demokrasi güçlerinin ortak çalışma ve müzakeresine duyulan ihtiyaç her zamankinden fazladır. Haksızlıklar ve ağır adaletsizlikler nasıl giderilmelidir sorusuna tüm demokratik muhalefetin ortak bir cevap üretmesi zorunluluğu vardır. Ayrıca, din, inanç ve inanmama özgürlüğünün güvencesi olan laiklik saldırı altındadır.

Türkiye, tüm hak taleplerinin bastırıldığı, bu taleplerin ileri sürülebileceği kamusal alanların iyice daraltıldığı otoriter bir rejimle yönetiliyor. Bir yandan temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasına olanak vermeyen bir rejimde demokrasi mücadelesi vermeye çalışan toplumsal kesimlerin, grupların ileri sürdükleri özgürlük, eşitlik, demokrasi talepleri var. Öte yandan işsizliğin, yoksulluğun görülmemiş boyutlara geldiği, toplumun en az korunan kesimlerinin kırılganlıklarının arttığı, salgına karşı korunmada olsun, çalışma yaşamında olsun, eğitimde olsun eşitsizliklerin kabul edilemez bir düzeye ulaştığı Türkiye’de, ezilen kesimlerin hak talepleri var. Ancak iktidarın gözünde, hak talep etmek, sesini duyurmaya çalışmak ya terör ya da terörle “iltisaklı”.

Demokrasi, özgürlük talepleriyle, iş, ekmek talepleri birbirini tamamlayan bir bütün oluşturur. Biri olmazsa öbürü de olmaz. Hak talebinde bulunan kişi ya da gruplar başka hak taleplerine karşı kayıtsız kalamazlar, kendi talepleriyle başka talepler arasındaki ilişkiyi görmezlikten gelemezler. Oysa hak mücadelesini verenler aynı tehditlerle karşı karşıya olmalarına ve aynı amaçla aynı mücadeleyi vermelerine karşın güçlerini birleştiremiyorlar.

Hak talebinde bulunan ve mücadele içinde olan bütün toplumsal kesimlerin talepleri arasında bağlantı kurarak, bu taleplerin ekmek, özgürlük ve adalet başlıklarında ortaklaşması ve birlikte hareket etmesine zemin sağlayacak bir Demokrasi Konferansı’nın toplanmasına ihtiyaç var.

Demokrasi Konferansı’nda hak mücadelesi veren emekçilerin, kadınların, toprak ve doğalarını savunan köylülerin, gençlerin, LBGTİ bireylerin, çiftçilerin, akademisyenleri, öğrencileri ve çalışanları ile özgür demokratik bir ortamda bilim üretmek isteyen üniversitelerin, kamu emekçilerinin, KHK’lıların, baroların, meslek örgütlerinin, sendikaların, esnaf örgütlenmelerinin, su ve iklim mücadelesi verenlerin, ekoloji örgütlerinin, kültür sanat emekçilerinin, kayyım atanan belediyelerin, eşit yurttaşlık ve anadilinde yaşam mücadelesi veren Kürt halkının, inançları nedeniyle ayrımcılığa uğrayan Alevilerin, Ezidilerden, Ermenilere;  Süryanilerden, Yahudiler, Romanlar, Çerkezler ve Rumlara bütün halkların, bir yıldır ölümle burun buruna salgınla mücadele eden sağlık emekçilerinin sesleri buluşmalı. Bu sesler halkın en acil ve yakıcı sorunlarında ortaklaşmak için yan yana gelmeli. Ülkenin her yanında tek tek yanan çoban ateşleri birleşmeli.

Böyle bir konferans demokrasi mücadelesi veren örgütler, platformlar, partiler arasında iletişim kuracak, bu iletişimin, kurumsallaşmasına olanak sağlayacaktır.

Baskıların iyice arttığı bir dönemde böyle bir konferansın toplanması demokrasi mücadelesinde yeni bir aşama oluşturacak, ezilenlerin sesinin duyulmasına yol açacaktır. Demokrasi Konferansı, güçsüzlerin gücünün ortaya çıktığı bir forum olacak. İş, ekmek özgürlük ve adalet taleplerinin ortaklaşmasını sağlayacaktır.

Konferans, tüm demokrasi güçlerinin  güç birlikteliklerini, talep ve hedef ortaklıklarını belirgin kılmalıdır. En geniş söz ve eylem zeminini kurma becerisi gösterebilen kuvvetler tekçi rejim karşısında toplumun umut kutbu olacaktır.

Bu ortaklaşma halkın susturulamayan itirazlarının akacağı meşru bir mecra, halkçı seçenek yaratmanın yolunu açacaktır.

Ülkenin her yanında itirazlarını ortaya koyan bütün toplum kesimlerini, demokrasiden yana bütün kişi ve kurumları bu konferansta yer almaya seslerini ve güçlerini birleştirmeye çağırıyoruz."

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları