loading
close
SON DAKİKALAR

Erdoğan; ABD Başkanı Biden yayınladığı mesajla Radikal Ermeni çevrelerin ve Türkiye karşıtı çevrelerin baskısıyla metne yer verildiğini düşünüyoruz

Erdoğan; ABD Başkanı Biden yayınladığı mesajla Radikal Ermeni çevrelerin ve Türkiye karşıtı çevrelerin baskısıyla metne yer verildiğini düşünüyoruz
Tarih: 26.04.2021 - 19:37
Kategori: Gündem

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan kabine toplantısı sonrası açıklama yaptı.

Erdoğan'ın konuşmasından başlıklar şöyle: 

Kabinede küçük bir değişiklik yaptık. Ruhsar Pekcan ve Zehra Zümrüt Selçuk’a şükranlarımı sunuyorum. Sosyal medyada yürütülen linç kampanyalarını kınıyorum. Bu arkadaşlarımızı da hep şükranla anacağız.

Bugün kabine toplantısı önce KKTC Cumhurbaşkanı Tatar'la görüştük. Kıbrıs’ı çözümsüzlüğe mahkûm etmek zihniyete müsamaha göstermeyeceğiz. Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin yanında durmaya devam edeceğiz.  TSK, PKK terör örgütüne karşı kapsamlı bir operasyon başlattı. Pençe-Şimşek ve Pençe -Yıldırım operasyonlarında görev alan kahraman askerlerimizin gazaları mübarek olsun.

Sınırlarımız ötesinde terör oluşumuna izin vermeyeceğiz. Bu arada iki şehidimiz var.  ABD Başkanı Biden yayınladığı mesajla coğrafyamızda yaşanmış olaylarla ilgili mesnetsiz ve haksız ifadeler kullandı. Hiçbir tarihi ve hukuki temeli olmayan bu ifadeler bizi de ziyadesiyle üzmüştür.

Radikal Ermeni çevrelerin ve Türkiye karşıtı çevrelerin baskısıyla metne yer verildiğini düşünüyoruz. Millet olarak bugüne kadar kendi acılarımızı istismar aracı haline getirmeye çalışmadık.

Batı, Ermeni meselesi ve terör örgütlerine karşı riyakâr bir tavır sergiliyor.  Biz hâlâ en başta söylediğimiz yerdeyiz. Tarihteki olayların araştırılması, hakikatlerin ortaya çıkartılması yani tarihçilere bırakılmalıdır. Siyasetçilere değil. Ermeni iddiaları konusunda ortak bir tarih komisyonu kurulması teklifimize hâlâ cevap alamadık.  Anadolu ecdadımızın yönetiminde asırlar boyunca farklı kökenden ve inançtan insanın huzur içinde yaşadığı bir coğrafya olmuştur.

Pek çok toplum gibi Ermeniler de bu dönemde dini özgürlüklerini kazanmışlar, sosyal statülerini güçlendirmiştir. Tarihimize 93 Harbi diye geçen hadiseye kadar bu barış iklimi sürmüştür.

Osmanlı’nın son döneminde ülkedeki pek çok kesim Batılılar tarafından tahrik edilerek, silahlandırılarak bize karşı ayaklandırılmıştır. Balkan toprakları bu şekilde başlatılan asimetrik savaşlarla ülkeden koparılmıştır.  Doğu’da da aynı senaryo Çarlık Rusyasının iştirakiler Ermeniler üzerinden oynanmıştır.

Birinci Dünya Savaşı’na kadar 40 civarında isyan çıkaran Ermeni çeteler büyük katliama yönelmişlerdir.  Batılıların siyasi ve ekonomik, Rusların askeri desteğiyle palazlanan Ermeni örgütleri köyleri ve şehirleri basıp kadın çocuk ihtiyar demeden öldürmüşlerdir.

24 Nisan'da insani trajedi anlamında hiçbir şey olmamıştır. 24 Nisan 1915 tarihi sadece Osmanlı devletinin savaş halinde olduğu ülkelerle bir olup aleyhine faaliyet yürüten Taşnak, Hıncak gibi örgütleri kapatıp, 235 yöneticisini tutukladığı gündür.

Daha ortada ne sevk ve iskan kanunu ne de bunun uygulaması olmadığı için yaşanan herhangi bir can kaybı da söz konusu değildir.  Ülkemizdeki Ermeni toplumu bu tarihi kendi acılarını anma günü olarak kabul etmiştir. Biz de gerçekte bu tarihte ne olduğu bilmemize rağmen Ermeni toplumunun tercihine saygı duyarak kendilerine bir süredir, acılarını paylaşan mesaj gönderiyoruz.

Osmanlı devletinin bu tarihte yaptığı tutuklamaların ardından 27 Mayıs’ta sevk ve iskan kanunu çıkartılmış, 1 Haziran’da da uygulamasına geçirilmiştir.

Yapılan işlem artarak süren katliamlara yönelik alınmış tedbirlerdir. Bu tarihler Osmanlı devletinin pek çok cephede tarihi bir mücadele yürüttüğü döneme tekabül ediyor. Eli silah tutan erkeklerin hemen tamamı cephede olduğu için geride sadece savunmasız kadınlar, çocuklar, yaşlılar kalmıştır. Ermeni çeteleri Türk ordusuyla çatışmamış, masum ve savunmasız insanları katletmiştir.

Ermeni çeteler sadece masum ve savunmasız insanları katletmişlerdir. Sadece Muş'ta 1 yıl içinde 20 bin vatandaşımız katliama maruz kalmıştır. Hızlarını alamayan Ermeni çeteciler Trabzon civarındaki Rum ve Hakkâri civarında Musevi Osmanlı vatandaşlarımızı topluca öldürmekten çekinmemiştir.

Ermeni çeteleri sadece Anadolu'da savunmasız sivil Türkleri ve Kürtleri; Kafkasya tarafında da Çerkezleri katletmişlerdir. Yaptıkları katliamları ve yüz binlerce insanı göçe zorladıklarını övünerek anlatmışlardır. Bununla ilgili pek çok belge bölge ülkelerin arşivlerinde mevcuttur. Osmanlı devleti, Ermeni nüfusu geçici olarak başka bölgelere gönderme kararı alınmıştır. Bu karar çete saldırıların yoğun olduğu yerlerdeki Ermeni nüfusu kapsamaktadır. Yeri değiştirilen Ermeni nüfusun sayısı konusunda pek çok tezvirat ortada dolaşmaktadır. I. Dünya Savaşı öncesi Ermeni nüfusu 1 milyon 300 bin. Sayın Biden gibi konuşmuyorum.Şu anda 1 milyonun üzerinde arşivlerimizde belge var. Ben belgelere dayanarak konuşuyorum, sayın Biden gibi konuşmuyor. Acaba Amerika'nın arşivinde ne kadar belge var? Avrupa'da ne kadar belge var? Açabiliyor mu? Biz hodri meydan diyoruz. Ama bugüne kadar bu - çağrılara cevap veremediler.

İran'a ve Rusya'ya gidenlerle rakam 500 bine ulaşmaktadır. Dolayısıyla Amerika'nın kendi raporlarında bile sevke tabi tutulanların sayısı 600 bin olarak belirtilmektedir ki, gerçek rakam daha da azdır. Salgın hastalık, asayiş sorunlarından veya güvenlik güçleriyle çatışarak hayatını kaybedenlerin sayısı 150 bini ancak bulmaktadır. Elbette bu 150 bin kişinin her biri candır ve elbette önemli rakamdır.

Ermeni tarihçiler kayıpların çoğunun cephedeki savaşlarda yaşandığını da belirtirler. Osmanlı devleti Ermeni nüfusu başka bir yere göndermemiş, kendi toprakları içinde yer değiştirtmiştir. Hazırlık için 1 hafta süre verilmiş, mazereti olanlar sevkten muaf tutulmuştur. Sevkte gereken idari tedbirler alınmış, gereken tahsisat yerel birimlere gönderilmiştir. Kimsesiz kalmış olan Ermeni çocuklara sahip çıkılarak kendileri için yetimhaneler kurulmuştur Sayın Biden.

İstanbulumuzda 100 bin Ermeni yaşamaktadır. Herhalde insanlar soykırıma uğradıkları yerlere geri dönmezler sayın Biden.

Osmanlı cephede düşmanda değil sınırları içindeki çetecilerle mücadele ederken savaşı kaybetmiş olacaktı. Allah göstermesin İstiklal Harbimizi bile tehlikeye atacak boyutlara bırakabilirdi. Ermenileri bu sinsi senaryoda acımasızca kullanmışlar, amaçlarına ulaşamayınca ölülerini dahi istismar etmekten çekinmemişlerdir. 1 asır önce bugünkü Ermenistan'ın olduğu yerde nüfusun yüzde 80'inden fazla Müslümanlardan oluşuyordu. Bugün neredeyse kimse kalmamıştır.

Pek çok yerde Ermenilerin katlettiği Türklere ait toplu mezarlar vardır ama hiçbir yerde Ermenilere ait toplu mezara rastlayamazsınız.

30 yıl önce işgal edilen Dağlık Karabağ ve Azerbaycan şehirlerinde yapılanlar da ortadadır. Sayın Biden, Minsk 3'lüsü diye bir üçlü oluşturulmuştu. Amerika, Rusya, Türkiye vardı. 30 yıl bu işgalden kurtarmadınız, oradaki insanları ve Azeri kardeşlerimiz ne yazık ki 1 milyonu aşkın oralardan hicret etmek durumunda kaldı.

Bütün o yerler, o Karabağ, bütün binaları her şeyi maalesef yakıldı, yıkıldı. Soykırım diyorsanız aynaya bakıp kendinizi değerlendirmeniz lazım. Kızılderilileri söylememe gerek yok. Bütün bunlar ortada iken sizler kalkıp da Türk'e, Türk milletine soykırım yaftasını yapıştıramazsınız. Bakın buralarda onbinlerce sivil insan katledilirken, 1,5 milyon Azerbaycanlı kardeşlerimiz evlerini terk etmek mecburiyetinde bırakılmıştır. Büyük vaatlerle kandırılan Ermenilerin Avrupa, ABD ve Rusya tarafından bu yalanlarla örtmeye çalışmasından kaynaklanıyor.

Balkanlar ve Kafkaslar'da 5 milyon ölüm ve 5 milyonun yerinden edilen sonuçları yeniden hatırlatmak istiyorum. Ermenilerin kayıpları soykırım olarak nitelendirilecekse aynı dönemde yaşanan tüm olaylar aynı paranteze alınmalıdır. Amerika ve Avrupa tarihinde soykırım diye nitelendirilecek nice had iseye rastlayabiliriz. Kızılderililerden siyahilere, Japon şehirlerine atılan atom bombalarına, Vietnam'dan Irak'a kadar pek çok başlıkta bu konular tartışmaya açılabilir. Güney Amerika'dan Doğu Asya'ya kadar birçok toplum yaşadıkları zulümleri hâlâ yüreklerinde yaşıyor.

Ermeni iddialarıyla ilgili somut delil olmadığı gibi uluslararası bir yargı kararı da yoktur.

Ermeni yalanlarına prim vermedik diye saygın tarihçilere yapılan haksızlıklar ve saldırılar, ‘Soykırım yoktur’ demenin yasayla suç haline getirilmesi tam bir garabet örneğidir. ASALA terör örgütünün 1970’li yıllarda sivil kamu görevlilerine yönelik saldırılarını unutmayacağız Biden. Diplomatlarımızın katillerinin nasıl korunduğunu gayet iyi biliyoruz.

Dün PKK üzerinden sınırlarımız içinde bir süredir Suriye'de kurulan tezgâhı parçalayıp atacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. ABD yanlış adımdan bir an önce dönmesini diliyoruz.

Soykırım gibi ithamlar siyasetin konusu olamayacak kadar hassas konulardır. Ülke başkanlarının, parlamentolarının ahkam kesmesi işleri içinden çıkılmaz hale getirmekten başka işe yaramaz.

Biz tarihe yeni kavgalar üretmek için değil ders almak için bakılması gerektiğine inanıyoruz. Yaşanan tartışmaların Ermeni toplumuna en küçük faydası olmadığı gibi tam tersine bu tür adımlar yeni sıkıntıların kaynağı haline gelmektir.

Bizim Ermeni toplumuyla hiçbir sorunumuz, sıkıntımız yoktur. Bin yıldır aynı topraklarda yaşadığımız bu insanların bir kısmıyla hâlâ barış ve huzur içinde hayatımızı sürdürüyoruz. Her ne şekilde kurulmuş olursa olsun Ermenistan devletiyle de iyi komşuluk esasına dayalı bir ilişki tesis etmek istiyoruz. Bunun için son 16 yıldır fedakârlığı hep bizim yaptığımız adımlar attık. Maalesef samimi karşılık bulamadık.

Karabağ meselesinin çözümünün ardından yeniden işbirliği zeminin doğduğuna inanıyoruz. ABD  Başkanı’nın 24 Nisan açıklaması hem bu süreci hem de kendileriyle olan ilişkilerimizi zora sokmanın ötesinde bir anlama sahip değildir.

Onlar aksini iddia ediyor diye hakikat ışığı parlamaktan vazgeçecek değildir. Uzun yıllar boyunca ABD ile güvenilir müttefiklik üzerine kurulu ilişkimiz olmuştur.

Türkiye'nin kırmızı çizgisi olan FETÖ ve PKK/PYD'ye verilen destekle uyguladıkları ambargo ve F-35'ler ilişkilerimize zarar vermiştir. Son gelişmelerin üzerine artık Türk-ABD ilişkileri bu seviyenin çok gerisine düşmüştür.

Şartlar ne olursa olsun kendi hedeflerimize yürüyeceğiz. Bize ısrarla geri adım attırılmak istenmesinden artık yorulduk. Türkiye olarak tüm samimiyetimizle ABD ile de AB ile de eşit ve adil şartlarda birlikte çalışmak, beraber yol yürümek istiyoruz.

Küresel, siyasi ve ekonomik sistemin bu işbirliğinin çok daha önemli ve herkesin faydası olduğuna inanıyoruz. Tek isteğimiz ülkemizin haksız, adaletsiz, çifte standartlı, marjinal grupların etkisiyle alınmış kararlara, uygulamalara maruz bırakılmamasıdır. Bu duruşumuza saygı gösterilmesi halinde herkesle her zeminde konuşmaya, görüşmeye, anlaşmaya, işbirliğine varız.

ABD Başkanı Biden ile haziran ayında kararlaştırdığımız görüşmede bu konuları yüz yüze değerlendirerek yeni bir dönemin kapılarını aralayacağımıza inanıyorum.

Sayın Biden'e şunu hatırlatmak istiyorum; birbirimize yabancı değiliz, sağ olsun evimize kadar gelip rahatsızlığımızda bizi ziyaret etme nezaketini de göstermişlerdir.

NATO'nun önemli iki ülkesi olarak, NATO'da iki önemli müttefik olarak, nasıl oluyor da NATO ile yakından uzaktan alakası olmayan bir Ermeni lobisine Türkiye'yi değişiyorsunuz?

Muhatabımızla iki ülke ilişkilerini zehirleyen konuları bırakarak bundan sonrasına yönelik nasıl adımlar atacağız ona bakmamız gerekiyor. Azerbaycan'da kardeşim Aliyev'le bir telefon görüşmesi yaptık. Önümüzdeki günlerde bu çerçevede atacağımız adımları daha da detaylandıracağız. Asıl üzüntümüz içimizdeki bazı kesimlerin de tarihi hakikatlere sırtlarını dönerek soykırım yalanına sığınmış olmalarıdır. Dıştan ve içten saldırı altındayız. Kendi halkına aleni ihanet içine giren bu kesimlerin takdirini milletimize bırakıyoruz.

Evlatlarımıza özgür ve müreffeh bir ülke bırakana kadar bu mücadeleyi gerektiğinde canımız pahasına sürdüreceğiz.

Koronavirüs salgını dünyayı kasıp kavurmaya devam ediyor. Bu salgın krizini ülkemiz ve milletimiz için en hayırlı şekilde yönetmeye çalışıyoruz. Sağlık hizmetleri konusunda hamdolsun herhangi bir sıkıntı yaşanmıyor.

Sağlık uygulama tebliği listesinde yer alan işlemlerin tamamı için yüzde 10 ile yüzde 20 oranında tıbbi malzeme fiyatlarında yüzde 10 oranında artış yaparak sağlık sistemimizi destekledik. Toplamda 115 bin vatandaşımızın diyaliz hizmetlerinin bedelini yüzde 20 arttırdık. Çölyak tedavisinin ödeme tutarında Ağustos ayından itibaren ilave yüzde 25 artış yaptık.

Sosyal Güvenlik Kurulu bütçemize bu düzenlemelerin milletimize ve sağlık sektörüne hayırlı olmasını diliyoruz. İhtiyaç sahibi ailelere dağıtılmak üzere patates ve soğan dağıtımında 103 bin tonu geride bıraktık. Tedbirlerin neticelerini yavaş yavaş almaya başladık.

Vaka sayılarımız 5 binin altına inmeli. 29 Nisan 2021 Perşembe akşamı saat 19.00'dan başlayıp, 17 Mayıs 2021 Pazartesi sabah 05.00'e kadar sürecek şekilde tam kapanmaya geçiyoruz.

Özel hastanelerde yoğun bakım ve aşı hizmetlerinden dolayı ücret alındığı şikayetleri alıyoruz. Hiçbir ücret talep edilemez. İlave ücret talebiyle karşılan vatandaşlarımız bildirimlerini yapsınlar.

İçişleri Bakanlığı genelgesinde belirtilen istisna tutulan kuruluşlar hariç, tüm iş yerleri faaliyetlerine ara verecektir. Konaklama tesislerindeki rezervasyonlar, sokağa çıkma ve şehirlerarası seyahat kısıtlamaları için istisna teşkil etmeyecektir. Şehirler arası seyahatlerin tamamı izne tabi olacak ve şehirler arası toplu taşıma araçları yüzde 50 kapasiteyle çalışabilecek. Anaokulu, kreş, 8'inci ve 12'nci sınıflar dahil, tüm kurumlarda yüz yüze eğitime ara verilecek, tüm sınavlar ertelenecektir.

Zincir marketler pazar günleri kapalı olacak, diğer günlerde belirlenen saatlerde hizmet vermeyi sürdürecektir.

Kaynak : istanbulgercegi.com -t24

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları