loading
close
SON DAKİKALAR

Erdoğan'ın kura çekimini yaptığı 15 bin öğretmenin atama sonuçları açıklandı

Erdoğan'ın kura çekimini yaptığı 15 bin öğretmenin atama sonuçları açıklandı
Tarih: 24.11.2025 - 14:42
Kategori: Eğitim

Atama sonuçlarına, https://pbs.meb.gov.tr/sonuc veya https://www.turkiye.gov.tr/milli-egitim-sozlesmeli-ogretmenlik-atama-sonucu-sorgulama adreslerinden, kişisel e-Devlet şifresi kullanılarak erişilebilir.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından gerçekleştirilen 15 bin öğretmen ataması açıklandı. En çok atama yapılan öğretmen branşları sınıf öğretmenliği, özel eğitim öğretmenliği ve din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlikleri oldu.

MEB sözleşmeli öğretmen atama sonuçları nasıl sorgulanır?

MEB sözleşmeli öğretmen atama sonuçları, Milli Eğitim Bakanlığı'nın resmi internet sitesinden veya e-Devlet üzerinden kolayca sorgulanabiliyor. Öğretmen adayları, TC kimlik numaraları ve başvuru bilgileriyle kendi atama sonuçlarına ulaşabiliyor.

15 bin öğretmenin atama sonuçları açıklandı. Atama süreci, uzun bir bekleyişin ardından tamamlandı ve öğretmen adayları, resmi MEB sitesi üzerinden sonuçlarını görüntüleyebiliyor. Bu yılki atamada, öğretmenler kendi branşlarına göre hangi illere atandıklarını öğrenme fırsatı buldu.

15 bin öğretmenin ataması tam liste

Atamada en fazla kontenjan ayrılan branşlar şöyle sıralandı:

Sınıf öğretmenliği: 4 bin 378
Özel eğitim öğretmenliği: 3 bin 87
Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği: 1.802
Okul öncesi öğretmenliği: 1.321
İngilizce öğretmenliği: 757
Diğer branşlarda atamalar, ihtiyaç ve kontenjan oranlarına göre dağıtıldı. Kadroların belirlenmesinde, öğretmen istihdamında güçlük çekilen bölgeler ve kalkınmada öncelikli iller öncelikli olarak dikkate alındı.

Hangi branştan kaç öğretmen atandı?
Bu yılki 15 bin öğretmen atamasında branş dağılım şu şekilde:

Sınıf öğretmenliği: 4.378 kişi
Özel eğitim öğretmenliği: 3.087 kişi
Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği: 1.802 kişi
Okul öncesi öğretmenliği: 1.321 kişi
İngilizce öğretmenliği: 757 kişi

Atama sonuçlarına, https://pbs.meb.gov.tr/sonuc veya https://www.turkiye.gov.tr/milli-egitim-sozlesmeli-ogretmenlik-atama-sonucu-sorgulama adreslerinden, kişisel e-Devlet şifresi kullanılarak erişilebilir.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN İLE BAKAN TEKİN, "24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ VE ÖĞRETMEN ATAMA PROGRAMI"NA KATILDI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, "24 Kasım Öğretmenler Günü ve Öğretmen Atama Programı"na katıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kütüphanesinde düzenlenen ve 15 bin sözleşmeli öğretmen ataması tercih sonuçlarının açıklandığı programda yaptığı konuşmada, 24 Kasım Öğretmenler Günü'nün tüm eğitim camiasına hayırlı olmasını dileyerek maarif davasının tüm neferlerine selam ve saygılarını gönderdi.

Öğretmenlik kadar hayatta yer eden, iz bırakan, karakterin şekillenmesine tesir eden pek az mesleğin bulunduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bugün burada olan öğretmenlerimizin tebessümle hatırladığı, kendisine kattıkları için hep şükranla yâd ettiği belki de örnek alarak bu mesleği seçtiği bir öğretmeni mutlaka vardır. Her birimiz, üzerimizde hakkı olan öğretmenlerimizi yıllardır olduğu gibi bugün bir kez daha minnetle, özlemle yâd ediyoruz. Sizlerin şahsında 81 ilimizdeki tüm öğretmenlere ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Bende emeği ve göz nuru bulunan öğretmenlerime şükranlarımı sunuyor, hayatta olan hocalarımın her birinin tek tek ellerinden öpüyorum. Vazife başında şehit olan öğretmenlerimizle afetlerde, kazalarda kaybettiğimiz öğretmenlerimize Rabb'imden rahmet niyaz ediyorum. Bilhassa kendilerini her Öğretmenler Günü'nde milletçe, hüzünle, hasretle ve minnetle andığımız şehit öğretmenlerimiz Şenay Aybüke Yalçın'a ve Necmettin Yılmaz'a, Cenabıallah'tan rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum. Öğrencilerini yetiştirdikten sonra artık emekli olmuş öğretmenlerimize de sağlıklı, hayırlı ömürler diliyor, onlara da ayrıca şükranlarımızı iletiyorum."

"Genç öğretmenlerimizi tebrik ediyorum"
Sadece ülkede değil, dünyanın birçok yerinde Türk öğretmenlerin görev yaptığını, öğrenci yetiştirdiğini hatırlatan Erdoğan, gerek Bakanlık bünyesinde Türkiye Maarif Vakfına bağlı eğitim kurumlarında görev yapan eğitimcilere teşekkür etti.

Bu anlamlı günde aynı zamanda bir başka mutluluğu da hep birlikte yaşadıklarını ve tanıklık ettiklerini dile getiren Erdoğan, şunları paylaştı:

"Birazdan 15 bin öğretmen adayımızın atama heyecanını paylaşacağız. Kura ile görev yerleri belli olacak genç öğretmenlerimiz birikimleriyle, geniş vizyonlarıyla, güçlü karakterleri ve sağlam duruşlarıyla evlatlarımızı geleceğin dünyasına en güzel şekilde hazırlayacaklardır. İnşallah, bir ömür boyu aşkla, şevkle, tutkuyla, samimiyetle mesleklerini icra edeceklerine inandığım genç öğretmenlerimizi tebrik ediyorum. Görevlerinin kendilerine, öğrencilerine ve ülkemize hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyorum."

"Öğretmen, öğrencisini işleyen mücevher ustasıdır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğretmenliğin ilk atamadan emekliliğe kadar her aşamasında tahammül, sabır, özveri ve adanmışlık isteyen saygın bir meslek olduğunu belirtti.

Kurasını çekecekleri genç öğretmenlerin yeni bir kariyere başlamanın yanında, emekliliğe kadar sürecek, zorlu olduğu kadar ulvi bir mesleğe de adım attıklarına işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Öğretmenlik mesleğini, diğer kamu görevlerinden ayıran en önemli vasfı malzemesinin de meyvesinin de insan olmasıdır. Öğretmen, kendisine emanet edilen, cevher olan öğrencisini büyük bir sabırla, şefkatle, merhametle işleyen mücevher ustasıdır. Öğretmen, öğrencisine sadece bilgi aktarmaz, aynı zamanda onun fikrini değiştirir, ufkunu genişletir, hayata ve kendisine yönelik bakış açısını tıpkı bir kuyumcu titizliğiyle ilmek ilmek dokur, işler, tekemmül ve inkişaf ettirir. Bu gerçeği merhum Nurettin Topçu, Büyük İskender ve hocası Aristo örneğinden hareketle bakınız nasıl açıklıyor: 'Babam beni gökten yere indirdi, hocam beni yerden göğe çıkardı'. Evet, öğretmenin, insanın kişilik ve kimlik inşasına etkisi tam olarak budur. Hayatta öyle meslekler vardır ki insan maaşını alır, ücretini alır; karşılığında bir işi, görevi yerine getirir ve böylece sorumluluktan kurtulur fakat öğretmenlik böyle bir meslek değildir. Öğretmen öğrencisine kimi zaman annelik yapar, kimi zaman babalık, kimi zaman da arkadaşlık eder. Öğretmen bu yönüyle öğrencisinin, geniş ailesinin bir üyesidir. Okul nasıl ki millet kültürünün, millet ruhunun bayrağı ise öğretmen de bu ruhun bayraktarıdır."

Salondaki ve ülkenin dört bir yanındaki tüm öğretmenlerin görevlerini bu yüksek şuurla, yüksek mesuliyet bilinciyle yerine getirdiklerine ve getireceklerine yürekten inandığını vurgulayan Erdoğan, "Şunu bilmenizi isterim. Öğretmenlerimiz ilim, irfan, hikmet ve ahlak meşalesini ellerinde gururla taşıdıkça -Allah'ın izniyle- Türkiye'nin yolu da ufku da sonuna kadar açıktır. Siz bu ruha sahip çıkarsanız, önümüz inşallah aydınlık olacaktır." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, teknolojinin hayatı çepeçevre kuşattığı, ülkelere, toplumlara ve bireylere istikamet çizdiği bir çağda yaşandığını hatırlattı.

Teknoloji ve dijitalleşmenin hayata getirdiği kolaylıkları kimsenin inkâr edemeyeceğini, daha önce saatler, günler süren pek çok işi bugün cep telefonlarına yüklenilen bir uygulama sayesinde saniyeler içinde yapılabildiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Dünyanın en ücra köşesindeki hadiseleri anbean takip edebiliyor, fiziken bir araya gelmenin mümkün olmadığı farklı kültürden insanlarla diyalog kurabiliyor, hatta dostluk, arkadaşlık, iş ortaklığı geliştirebiliyoruz. Son dönemde yapay zekâ devrimiyle birlikte teknolojideki değişim artık baş döndürücü boyutlara ulaştı. Sonunu kimsenin öngöremediği bir belirsizliğe doğru insanlık olarak hızla yol alıyoruz. Buna karşı direnmek, bunun dışında kalmak sizin de bildiğiniz gibi mümkün değil. Peki, ne yapabiliriz? Akıntıya karşı kürek çekemeyeceğimize göre, bunu doğru yönetebiliriz, ülkemiz ve milletimizin menfaatleri istikametinde doğru yönlendirebiliriz. Teknolojinin sağladığı imkânlardan azami derecede istifade ederken, aynı zamanda zararlı yönlerini minimalize etmek bizim elimizdedir. Bunun yolu ise çocuklarımıza dijital okuryazarlık ve farkındalık eğitimi vermekten geçiyor. Sadece yasaklayarak bir netice alınamayacağını hepimiz biliyoruz.

Kabul edelim ki çocuklarımızın oyun alanı artık sadece parklar, bahçeler, sokaklar değil; çocuklarımızın kurduğu iletişim sadece yüz yüze iletişimle de sınırlı değil. Bugün evlatlarımız dijital teknolojinin büyülü atmosferinde daha fazla vakit geçirecek, sayısız imkâna kolayca ulaşabiliyor. Bizlere çok sentetik ve yapay gelse de arkadaşlarıyla orada sosyalleşiyor, orada eğleniyor, orada kendine ayrı bir çevre ediniyor, tabiri caizse sanal evrende ayrı bir gezegen kuruyor. Çocuklarımızla sağlıklı bir iletişim kurmak ve onlara nitelikli bir eğitim sunabilmek için bu gerçeklerle barışmamız gerektiğin kanaatindeyim."

Nesiller arasındaki kavrayış arasında bir fark var olduğunu, çocuklar ve gençler büyürken, yetişkinlerin yaşadığı dünyayı empoze ederek bir yere varılamayacağını belirten Erdoğan, "Onları geçmişe çekmek, bizim zamanımıza sürüklemeye çalışmak yerine geleceğe hazırlamak mecburiyetindeyiz." dedi.

"Sanal âlemden yayılan tehlikelere karşı mücadele edeceğiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hz. Ali'nin "Çocuklarınızı kendi zamanınıza göre değil, onların yaşayacakları zamana göre yetiştirin." sözünü hatırlattı.

Merhum Nurettin Topçu'nun "Öğretimin üslubu onun sade şekil ve kıyafeti değil, ruhunun kalıbıdır. İyi üslupla iyi öğretim, fena üslupla fena öğretim yapılır." sözünü de anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:

" 'Usul esasa mukaddemdir.' ilkesiyle hem meseleye doğru açıdan bakacağız hem de çocuklarımızın eğitimine sağlıklı yöntemlerle yaklaşacağız. Değilse yavrularımızla doğru iletişim kurup onları doğru yönlendiremeyiz. Özellikle de sanal dünyanın dehlizlerinde evlatlarımızın ve gençlerimizin kaybolmalarına engel olamayız. Bu konuda ebeveynlerle birlikte siz öğretmenlerimize de önemli görevler düşüyor. Şu noktanın da üzerinde hassasiyetle durmamız gerekiyor: Bir öğretmenin evladı olarak gördüğü öğrencisini sevgiyle saran emeği ne kadar mühimse, ne kadar değerli ise ailelerimizin öğretmene desteği de aynı derecede kıymetlidir, vazgeçilmezdir. Ailelerimizin çocuklarının eğitimleri ile yakından ilgilenmesi, öğrenme süreçlerinde özellikle de sanal dünyadan gelebilecek tehdit ve tehlikelerle mücadelede çok çok önemlidir. Hep beraber el ele verecek, dikkatli, sabırlı, şefkatli ve kararlı bir şekilde sanal âlemden yayılan tehlikelere karşı mücadele edeceğiz. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'yle eğitimde yaşanan paradigma değişiminin bizlere bu çabalarımızda da önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplumda ve herkesin hayatında bu kadar özel konuma sahip olan öğretmenlerin haklarını teslim etmenin, asli vazifeleri olduğunu söyledi.

Erdoğan, son 23 yılda hep böyle bir çabanın içinde olduklarını belirterek ülkenin büyümesine, Türkiye ekonomisinin imkânlarının genişlemesine paralel olarak bunu en önce öğretmenlere ve eğitime yansıttıklarını ifade etti.

Eğitimin niteliğini artırmak, eğitimi yaygınlaştırmak, eğitimin önündeki engelleri ve yasakları kaldırmak ve öğrenciler arasında fırsat eşitliğini sağlamak için ilk günden bu yana çalıştıklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Burada bazı rakamları sizlerle paylaşmakta fayda görüyorum. 2002'de Millî Eğitim Bakanlığımız, merkezî yönetim bütçesi içinde 4. sıradaydı. 2003'ten itibaren eğitime birinci sırayı tahsis ettik, 2026 bütçesinde de bu önceliği aynen koruduk. Millî Eğitim Bakanlığımıza 2026'da 1 trilyon 944 milyar lira kaynak ayırdık. 'İlim, ilim bilmektir / İlim kendin bilmektir/ Sen kendini bilmezsen / Ya nice okumaktır.' Bu, rastgele olmuyor. Gerekli desteği en üst seviyede ilme, eğitim öğretime ayırmak durumundayız. Bu dönemde derslik sayımız 343 bindi, bugün 616 bine yükseldi. Özel okullar dâhil edildiğinde bu rakam 754 bine yaklaşıyor. Yani bizden evvel yapılan derslik sayısının iki katını, biz sadece 23 senede ülkemize kazandırmanın kıvancını yaşadık."

"Aktif görevdeki her 10 öğretmenden 8'i bizim dönemimizde atandı"
Okullarda görev yapan öğretmen sayısında da ciddi artışların olduğunun altını çizen Erdoğan, "2002'den bu yana 821 bin 360 öğretmenin atamasını yaptık. Şu an resmî eğitim kurumlarında çalışan öğretmen sayımız, 1 milyon 34 bini aşmıştır. Aktif görevdeki her 10 öğretmenden 8'i bizim dönemimizde atandı. Öğretmen olmazsa öğrenciyi kim yetiştirecek? Buna gereken ehemmiyeti, önemi vermemiz gerekiyordu, işte bunu biz verdik." dedi.

Bu büyük dönüşümün sınıflar içinde de somut şekilde hissedildiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Öğrencilik yıllarımı hatırlıyorum, sınıflarımızda 70-80-90 öğrenci vardı ama şimdi öğrenci sayısı -hamdolsun- 15-20-25. Buralara kadar indirdik. Kaliteyi artırmak zorundaydık ve bunu başardık. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı, aynı şekilde 28'den 15'e, ortaöğretimde 18'den 11'e düştü. Biz, 70-80 kişilik kalabalık sınıflarda eğitim almıştık, şimdi evlatlarımız 20-25 kişilik sınıflarda eğitim görüyor. Dünyada bu kadar kısa sürede böyle oranları yakalayan çok az ülke vardır. Türkiye, -hamdolsun- bunu bizim dönemimizde başarmıştır."

"23 yılda çok ciddi mesafe aldık"
Türkiye'nin okullaşma oranlarında da örnek bir tabloya sahip olduğunu belirten Erdoğan, 5 yaşta okul öncesi net okullaşma oranının yüzde 11,7'den yüzde 82,53'e çıktığını aktardı.

Bunu, ilköğretimde yüzde 91'den yüzde 96'ya, ortaöğretimde yüzde 50,57'den yüzde 82,85'e ulaştıklarını kaydeden Erdoğan, şunları ifade etti:

"6-14 yaş grubunda, yüzde 99'luk okullaşma oranıyla OECD ortalaması olan yüzde 98'in üzerine çıktık. 15-19 yaş grubunda okullaşma oranımızı 2023 itibarıyla yüzde 79'a taşıyarak OECD ortalaması olan yüzde 84'e yaklaştırmış bulunuyoruz. FATİH Projesi kapsamında 2025 sonu itibarıyla etkileşimli tahta kurulmuş derslik sayımız 668 bine ulaşacaktır. Öğretmenlerimizin özlük ve mali haklarında da önemli iyileştirmelere gittik. Türkiye büyüdükçe, ekonomimiz büyüdükçe, inşallah bundan 86 milyonun her bir ferdi gibi sizlerin de en üst düzeyde faydalanmasını temin edeceğiz.

Elbette tüm bunları gururla söylerken şu gerçeği de göz ardı etmiyoruz. Hiç şüphesiz 23 yılda çok ciddi mesafe aldık, çok başarılı işlere imza attık, önümüze çıkarılan sayısız engele rağmen tarihi nitelikte reformları hayata geçirdik ama 'Eğitimle ilgili sorunların tamamını çözdük.' iddiasında da değiliz. Bir yanda neredeyse yüz yıldır çözülemeyen meseleler var. Bir yanda darbe dönemlerinin açtığı kapanmayan yaralar var. Diğer yanda ise çağımızın getirdiği güncel sınamalarla değişen ve gelişen Türkiye'nin ihtiyaçları var. İnşallah, bunlar arasında denge kurarak hedeflerimize doğru ilerleyeceğiz. Bunu da siz öğretmenlerimizle birlikte başaracağız. Birkaç puan oy uğruna, her alanda olduğu gibi eğitimde de popülizmin sınırlarını zorlayan siyasi rakiplerimize rağmen bunu inşallah başaracağız."

Bakan Tekin: "Öğretmen, öğrenme kudretine sahip çocuğun dünyasına açılan ilk kapıdır"
Bakan Tekin de burada yaptığı konuşmasında, tüm öğretmenlerin gününü kutladı. Tekin, görevleri başında şehit olan öğretmenleri rahmet ve minnetle yâd etti.

Düzenlenen program vesilesiyle atama süreci tamamlanıp öğretmen olarak mesleğe başlayacakları tebrik eden Tekin, vazifelerinin hayırlı olmasını diledi.

Eğitimin insanın dünyalık imkânlarını artıran bir vasıtanın çok ötesinde varoluşunu anlamlandırdığı, iyi ile kötüyü, hak ile batılı, adalet ile zulmü ayırt etmeyi öğrendiği uzun bir yolculuk olduğunu belirten Tekin, "Arzumuz, bu aziz vatan okullarından, yeryüzünde yanlışın karşısında doğruda, çirkinin karşısında güzelde, zulmün karşısında adalette sebat eden, kökleriyle bağı kuvvetli, ufku insanlığın ortak iyisine dönük bir neslin yetişmesini sağlamaktır." ifadelerini kullandı.

Bakan Tekin, bu çerçevede öğretmenin, öğrenme kudretine sahip çocuğun dünyasına açılan ilk kapı olduğuna işaret ederek öğretmenlerin, çocuğun hangi söze kulak vereceğini, hangi değeri gönlünün merkezine alacağını, haksızlık karşısında nasıl bir duruş arayacağını çoğu zaman fark ettirmeden şekillendirdiğini dile getirdi.

Öğretmenlik mesleğini, hakikate yönelişi ayakta tutan, nesillere istikamet kazandıran ve insana emanet edilmiş ağır bir sorumluluğu omuzlarda taşıma gayreti olarak gördüklerini aktaran Tekin, Türkiye'nin her köşesinde bu yükün farkında olan, mesleğini emanet şuuruyla sürdüren yüz binlerce öğretmenin bulunduğunu vurguladı.

"Vesayet hattı kuramayacaklarını görüyorlar"
Bakan Tekin, 3 Kasım 2002'den bu yana Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğindeki siyasal çizgiyle, eğitimin ideolojik kıskaçtan, yasakçı anlayıştan" ve millete tepeden bakan vesayetçi dilden kurtarıldığını söyledi.

Bu doğrultuda ülkenin çocuklarının ve öğretmenlerinin önünü açan büyük bir dönüşüme öncülük edildiğini dile getiren Tekin, şunları kaydetti:

"Bugün burada, başı örtülü olduğu için öğretmenliğe kabul edilmeyen kadınların, katsayı adaletsizliğiyle hayalleri çalınan gençlerin, inancıyla, kimliğiyle okul kapısında hizaya sokulmak istenen evlatlarımızın hikâyesi eğer geride kalmışsa, bu sizin ortaya koyduğunuz siyasi ve ahlaki direnişin, kararlı yürüyüşünüzün neticesidir. Eski Türkiye'nin ideolojik bariyerleri birer birer ortadan kaldırılırken eğitim ortamlarımız da insani, fiziki ve teknolojik altyapısıyla geçmişle kıyaslanamayacak bir seviyeye taşındı.

Elbette bu tablodan rahatsız olanlar var. İmam hatiplerin kapısına kilit vuramadıkları için rahatsızlık duyanlar var. Katsayı adaletsizliğinin tarihe gömülmüş olmasından rahatsız olanlar var. Başörtülü bir öğretmenin kürsüye başı dik çıkmasından rahatsız olanlar var. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile hikmetle, beceriyle, erdemle, öz güveni mesuliyetle birleştiren bir çerçeve kurduğumuz için rahatsız olanlar var. Mavi Vatan, Gök Vatan, yerli ve millî teknoloji şuurunu müfredatımıza yerleştirip çocuklarımızın ufkunu insanlığın ortak geleceğiyle buluşturduğumuz için rahatsız olanlar var. Ailenin sözünü güçlendirdiğimiz, velinin tercih hakkını esas aldığımız, kız çocuklarının okullaşmasını artırdığımız, dezavantajlı evlatlarımızı merkeze aldığımız için rahatsız olanlar var. Milletin inancıyla, iradesiyle, duasıyla açılmış bu yolda, eğitim üzerinden yeniden bir vesayet hattı kuramayacaklarını görüyorlar ve bundan rahatsız oluyorlar. Biz ise kararlıyız, bu ülkenin çocuklarının emeğini, öğretmenlerimizin fedakârlığını, ailelerinin duasını hiçbir ideolojik hesabın önünde feda etmeyeceğiz."

Tekin, bu anlayışla bir yandan fiziki kapasiteyi güçlendirip eğitim sistemini demokratik ve adaletli bir perspektife kavuştururken, diğer yandan öğretmenlik mesleğinin hukuki, kurumsal ve ahlaki zeminini tahkim etmeye gayret ettiklerinin altını çizdi.

"Emeği değersizleştirmeye dönük anlayışın karşısında duruyoruz"
Bakan Tekin, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nin kolektif ve millî maarif bilinciyle kendi eğitim sistemini yeniden inşa etme iradesinin adı olduğunu söyledi.

Modelin ezbere dayalı, sınav merkezli klasik kalıpların ötesine geçerek, öğrencilerin ilgi, yetenek ve potansiyellerini esas alan bir perspektif sunduğunu aktaran Tekin, ayrıca modelin öğrencilere hem evrensel yeterlilikler kazandırıldığını hem de onları kendi kültürüne, tarihine ve medeniyetine sıkı sıkıya bağlı kıldığını dile getirdi.

Türkiye Yüzyılı idealinin en kritik halkasının öğretmenlerin dirayeti, inancı ve fedakârlığı olduğuna dikkati çeken Tekin, şunları kaydetti:

"Biliyoruz ki savunma sanayisindeki atılımların, diplomasi sahasındaki başarıların, bilim ve teknoloji alanındaki hamlelerin arkasında önce bir öğretmenin emeği var. O öğretmen, mühendisi de yetiştirendir, diplomatı da yetiştirendir, hâkimi, savcıyı, hekimi, sanatkârı, girişimciyi de yetiştirendir... Bu yüzden biz eğitim politikamızı şekillendirirken her başlığa şu gözle bakıyoruz: Öğretmenimizi güçlendiriyor mu, öğretmenimizin omzundaki yükü paylaşabiliyor mu, öğretmenimizin itibarını, sözünün ağırlığını büyütüyor mu? Eğer cevabı 'evet' ise bu adımı kararlılıkla destekliyor, öğretmemizin emeğini değersizleştirmeye dönük her anlayışın karşısında duruyoruz."

Konuşmaların ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan, beraberindekilerle 15 bin öğretmenin atamasının belirlenmesi için butona bastı.

Atamasını ekranda gören öğretmenler, sevinçlerini yakınlarına sarılarak paylaştı. Bazı öğretmenler sevinç gözyaşlarını tutamadı.

Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a günün anısına tablo hediye etti.

Programda, Ankara Güzel Sanatlar İlkokulu öğrencileri müzik dinletisi sundu.

Kaynak : istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları