loading
close
SON DAKİKALAR

Fotoğraftaki Suskunlar

Barış Pehlivan
Tarih: 22.07.2021
Kaynak: Barış Pehlivan-Cumhuriyet

Barış Pehlivan: Şimdi bu anlar hiç yaşanmamış gibi davranıyorlardı. Ahmet Kurtuluş ile birlikte toprağın altına gömülsün istiyorlardı.

13 yaşındaki Eslem Nur o gün okula gitmedi. Komşuları merak etti. Bir süre sonra evinden silah sesleri geldi. Polis kapıyı açınca anne baba ve küçük kızı kanlar içinde gördü. Bir de mektup vardı masada. “Evime haciz geldi. Hayatta başarılı olmadım. Ölümümden kimse sorumlu değildir” yazıyordu.

2007 yılıydı. Sakarya’da işadamı Orhan Kurtuluş önce eşi Saliha’yı ve çocuğu Eslem Nur’u öldürmüş, sonra da intihar etmişti. 13 yaşındaki küçük kızın organları daha sonra dört kişiye hayat verdi. 

O gün orada çocuğuna karşı tetiği çeken Orhan Kurtuluş, 12 yıl aradan sonra evinde, çocuğunun gözü önünde öldürülen Ahmet Kurtuluş’un babasıydı. 

Bilmiyordum Kurtuluş ailesindeki bu süregelen trajediyi. Bir okurum uyardı, “FETÖ Borsası dosyasında öldürülen Ahmet Kurtuluş’un babasının da böyle bir sonu var” dedi. Araştırdım, yukarıda okuduğunuz ağır satırlar çıktı. 

Hani, baba Kurtuluş “Ölümümden kimse sorumlu değildir” diye yazmıştı ya... Biliniyor ki oğul Kurtuluş’un ölümünden sorumlular çoktu. İçinde bulunduğu FETÖ Borsası örgütünün kimlere nasıl uzandığının yanıtı, evinde katledilmesinin azmettiricilerini de gösteriyordu. Ama işte şimdilik herkes suskundu. Kurtuluş, AKP İzmir İl Başkan Yardımcılığı yapmıştı ama AKP’lilerin ağzını bıçak açmıyordu. 

Sadece onlar da değil...

Bu köşede “Sedat Peker neden konuşmuyor” diye sormuş, “Tüm detayları anlatacağım” yanıtını almıştım. Gelin görün ki üç hafta geçti ama Peker halen sessizdi. “Yüksek mevkideki bürokratların ve siyasilerin kurtarılabilmesi için Ahmet kardeşimi öldürttüler” dediğiyle kaldı. 

İşte tam da bunları düşünürken, Ahmet Kurtuluş’un fotoğraf arşivinden bazı kareler elime ulaştı. Kimler yoktu ki... Binali Yıldırım da, Oktay Kaynarca da, Ali Ağaoğlu da, Galip Öztürk de ve tabii Sedat Peker de hayatının içindeydi Kurtuluş’un. 

Bir karede ise dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar ile birlikteydi. Saray’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeyi bekliyorlardı. 

Şimdi bu anlar hiç yaşanmamış gibi davranıyorlardı. Ahmet Kurtuluş ile birlikte toprağın altına gömülsün istiyorlardı. 

Efsane fotoğrafçı Henri Cartier-Bresson’un sözüyle bitireyim:

Beni ilgilendiren fotoğrafın kendisi değil. Ben yalnızca gerçekliğin minicik bir parçasını yakalamak istiyorum.



İÇERİDE YAŞAYAMAZLAR

Yüksek Askeri Şûra’ya (YAŞ) ramak kaldı. Yine Atatürkçü askerlerin tasfiye edileceği konuşuluyor. Tam da bu süreçte 28 Şubat iddianamesindeki şu satırlar aklıma geliyor: 

Müştekinin YAŞ’a sevk yazısında ‘Fethullah Gülen Nurcu grubu mensubu’ olduğu, suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların müştekinin askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların TSK’den atılmasına gerekçe yapıldığı...” 

Yani... Yanisi şu: Askerin Fethullahçı olmasının onun özel yaşamını ilgilendirdiği ve bu gerekçeyle TSK’den ihraç edilmenin de suç olduğu savunuluyordu. Bu iddianameyi yazan savcı Mustafa Bilgili’nin kendisi de Fethullahçıydı ve yıllar sonra 17 yıl hapisle cezalandırıldı. 

Bugün geldiğimiz nokta ise şuydu: Bir teröristin, örgüt arkadaşı teröristleri TSK’den atmakla suçladığı satırlarla askerler cezalandırıldı.  

Şimdi ne olacak? 

Müebbet hapisle cezalandırılan sanıkların avukatları kararın düzeltilmesini ve Yargıtay Ceza Kurulu’nda değerlendirilmesini talep etti. 

Bununla birlikte öğrendim ki... 

Emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın avukatları Aykanat Kaçmaz ve Hüseyin Ersöz, infazın ertelenmesini istedi. Zira, hayati risk söz konusuydu. Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen yedi sayfalık dilekçeye hastane raporları da eklenerek şöyle denildi:

81 yaşında olan Çetin Doğan kanser, hipertansiyon, kalp, üriner sistem ve ciddi ortopedik hastalıklara sahip. Günlük hayatını dahi yardım almaksızın sürdüremiyor. Covid-19 pandemisi de göz önüne alındığında, ceza infaz kurumunda tek başına yaşayamaz durumda.” 

28 Şubat davasında cezalandırılan askerlerin isimleri, FETÖ imamı Osman Hilmi Özdil’in üzerinden çıkmıştı. Şimdi o firarda, hedefindekilere ise cezaevi yolu gösteriliyor. 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları