loading
close
SON DAKİKALAR

Acil kan ihtiyacı

Barış Pehlivan
Tarih: 11.06.2025
Kaynak: Barış Pehlivan - Cumhuriyet

Barış Pehlivan; Köprünün altından çok sular aktı. O gazetecilerin bazıları saf değiştirdi, bazıları övdükleri Silivri’ye girmemek için yurtdışına kaçtı, biz ise yine aynı hücrelere sokulmakla tehdit ediliyoruz.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, 11 gazeteciye Silivri Cezaevi’ni gezdirdi. Gazetecilerin çoğunluğu da o geziden sonra cezaevinin aslında ne kadar da yaşanılır bir yer olduğunu ballandıra ballandıra anlattı.

Dışarıdan gelen gazeteciler önceden hazırlanmış, temizlenmiş, süslenmiş cezaevi koridorlarını gezerken ben ve arkadaşlarım içeride bir hücredeydik.

Köprünün altından çok sular aktı. O gazetecilerin bazıları saf değiştirdi, bazıları övdükleri Silivri’ye girmemek için yurtdışına kaçtı, biz ise yine aynı hücrelere sokulmakla tehdit ediliyoruz. Dönemin adaletsizliğinin bakanı Sadullah Ergin de bugün AKP’nin adaletsizliklerinden yakınıyor.

Bunları şunun için hatırlattım...

İBB soruşturmaları kapsamında tutuklanan eski Medya AŞ Genel Müdürü İpek Elif Atayman’ın yaptığı açıklamayı okuyorum. Şöyle diyor:

“Herhangi bir suçum olmadığı için adaletin tecelli edeceği inancıyla serbest kalmayı sükûnetle beklerken Afyon’a sevk ile en somut halini alan fiziki ve psikolojik şiddet, yaşanan süreci paylaşmayı gerekli kıldı. 72 gün hücrede, ardından 5 gün koğuşta tutuldum. Sonra bir parça ekmekle, 7.5 saat bileklerim kelepçeli halde, bir metrekarelik zırhlı bir kabinin içinde Afyon’a sevk edildim. Bileklerim kelepçeden mor. Burada yerde yatıyorum. Eşyam çöp torbasında.”

Bundan 13 yıl önce Silivri Cezaevi koşulları tartışılırken şöyle demiştim: “Cezaevi koşullarıyla gündeme gelmek istemesem de bu bize dayatılıyor. Buradaki tutukluların asıl meselesi hukuksuz bir şekilde özgürlüklerinin ellerinden alınmış olması.”

Yine aynı yerdeyim. Diyelim ki adalet bakanı devreye girdi. Diyelim ki Atayman’a bir ranza bulundu. Hatta diyelim ki ailesinin yaşadığı İstanbul’da bir cezaevine yine sevk edildi. Bu mudur bizi mutlu edecek olan?

Atayman’ın nasıl bir ikilemde kaldığını çok iyi anlıyorum. Bakın, ne diyor açıklamasının devamında: “MASAK kaydım yok, HTS kaydım yok, şüpheli mal varlığım yok. 20 aylık genel müdürlük dönemine dair tüm belgeler yargıda; tek bir yasadışı, mevzuat dışı hizmetim yok. Aksi yönde bir soru da sorulmadı. Benden istenen nedir, hangi gerekçeyle bu muameleye maruz kaldığımı anlamıyorum. Görev yaptığım süre içinde makam aracını mütevazı bir araç ile değişerek kurum menfaatini gözettim. Genel müdürlük kartvizitimi dahi çalıştığım kuruma masraf olmasın diye kırtasiyede bastırdım. Bu mu suçum?”

Demem o ki...

Haklı bir kavgayı da onurlu bir mücadeleyi de çok geri bir cepheden sürdürme oyununa düşüyoruz. Bugün Ekrem İmamoğlu’nun, Ümit Özdağ’ın, Selahattin Demirtaş’ın, Furkan Karabay’ın, Ahmet Saymadi’nin, Gezi tutuklularının ve ismini buraya sığdıramayacağım onlarca mahpusun daha iyi bir cezaevine değil, sadece ve sadece adalete ihtiyacı var. Kan gibi ihtiyacımız var.

Edip Cansever’in memleketi dağılmış pazaryerlerine benzettiği o şiirindeki gibi sorayım: “Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar?”

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları