loading
close
SON DAKİKALAR

Elinden gelse DAEŞ için 'Hiç yok zaten' diyecek

Can Ataklı
Tarih: 21.09.2023
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı;

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Bu da kredi sözleşmelerindeki “Gizli LGBT maddesi” saçmalığı

Bu milleti kandırmakuyutmak çok kolay galiba.

İktidar ve çevresi her gün yeni bir yalan uyduruyor.

Sonra bunları sürekli tekrarlıyor.

Sonuçta bu yalanlara inanan milyonlar çıkıyor ortaya.

Daha önce de kim bilir kaç kere yazmıştım bu yalanları.

Örneğin bu millet CHP’nin teröristlerle iş birliği yaptığına inandırıldı.

Camilerin ahır yapıldığına inanan milyonlarca kişi var.

Seçimden sonra türbanın yasaklanacağı yalanı da atılmıştı ortaya ona da inandılar.

Ezan susturulacak yalanı hayli taraftar buldu.

Hele Lozan yalanları, evlere şenlik.

Madenlerimizi çıkaramıyorduk, Atatürk 100 yıl boyunca maden, petrol aramasına izin verilmeyeceği taahhüdünde bulunmuştu.

100’üncü yılda bu yasaklar kalkacak Türkiye şahlanacaktı.

Öyle ki yandaş gazeteciler, akademisyenler bile dile getirdi bu saçma sapan iddiaları, hem de televizyon ekranlarından.

Böylelikle milyonlarca insanı bu yalanın peşinden koşturdular.

100’üncü yıl geldi, her şeyin yalan olduğu çıktı ortaya.

Birkaç gün önce yine inanılmaz bir yalanla karşılaştım sosyal medyada.

Dinci bazı dernekler birkaç gün önce Saraçhane Meydanı’nda LGBT aleyhine bir gösteri düzenledi.

Ellerinde “Moda dünyasında LGBT propagandasına dur de”, “Aile hedefte kafamı çevirme”, “LGBT propagandası yasaklansın” yazılı pankartlar taşındı, sloganlar atıldı.

Buraya kadar tamam, tüm dünyada olduğu gibi elbette Türkiye’de de LGBT olayına karşı çıkanlar, protesto edenler olacaktır.

Ancak grubun önüne çıkan ve kanaat önderi gibi konuşan birinin söyledikleri çok şaşırtıcıydı.

Adam şöyle diyor “Katılım bankaları hariç diğer bankaların hepsinde herkese yapılan bir sözleşme var. Bu sözleşmenin en altında karınca duası gibi yazılar var. O yazıların içinde ‘kesinlikle LGBT’ye karşı bir söz söylemezsiniz, onları kötüleyemezsiniz’ gibi anlaşmalar imzalatılıyor.”

İşe bakın.

Bankalar kredi verecek, sözleşme imzalatacak ama bu sözleşmeye “LGBT’ye karşı çıkmayacaksınız” diye madde koyduracak.

Oradaki kalabalıklar ve yayınları dinleyenler buna inanıyorinanabiliyor.

Her şeye rağmen kendi kendime “Bu kadar saçma sapan bir iddia gerçek olamaz ama bakmakta yarar var” dedim.

İnternette çeşitli bankaların hazır olan sözleşmelerini okudum.

Hiçbirinde bu ya da buna benzer bir madde yok.

Ama adam söylüyor.

Millet de “yuh” çekiyor.

Hay yüce Allah’ım, sen aklımızı koru.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Elinden gelse DAEŞ için “Hiç yok zaten” diyecek

Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda konuştu.

Yandaş medya bu konuşmayı her zaman olduğu gibi “Dünyaya ayar verdi” biçiminde duyurdu.

Aslında Erdoğan’ın son konuşması ile geçen yıl Eylül ayında yine aynı kürsüde yaptığı konuşma arasında pek fark yoktu.

O zaman da bir dünya lideri havasında Güney Amerika’dan Çin’e, Myanmar’dan Filistin’e, Suriye’den Ukrayna’ya her konuda görüş belirtmişti.

Erdoğan geçen yıl yaptığı konuşmada da “KKTC’yi tanımanızı istiyorum” demişti, yine aynı talebi tekrarladı.

Bir yıl içinde “en yakın dost” olarak bellediğimiz Azerbaycan, Katar, Pakistan bile KKTC’yi tanımadı, bakalım bu çağrıdan sonra ne yapacaklar.

GEÇEN YILDAN HALLİCE:

Erdoğan’ı bu yıl da dinleyen sayısı çok azdı. Ama geçen yıla göre sanki biraz daha fazla dinleyici vardı. Konuşmayı hiçbir ülkenin devlet ya da hükümet başkanı izlemedi. Yan taraflardaki izleyicilerin çoğunluğunu ise Türkiye’den gidenler oluşturuyordu.

Erdoğan’ın bu yılki konuşmasında farklı ve önümüzdeki dönemde Türkiye için sıkıntı yaratacak bölümü ise DAEŞ ile ilgili söyledikleri.

Erdoğan her ne kadar bölgedeki DAEŞ terörünün varlığını kabullense de bazı ülkeleri bu bahanenin arkasına sığınmak ve PKK’ya destek vermekle suçladı.

Adını vermeden ABD’ye “riyakar” diyen Erdoğan DAEŞ’e en büyük hasarı Türkiye’nin verdiğini söyledi.

Dünya bunu yutar mı, bilemem artık.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Velilere KDV kazığı

Son birkaç gündür özel okulda çocukları olan velilerden şikayet mesajları alıyorum.

Hepsinde konu aynı: Özel okulların velilerden ekstra KDV ücreti istemeleri.

AKP iktidarı seçimlerden sonra bazı mal ve hizmetlerdeki KDV oranını yüzde 8’den yüzde 10’a çıkardı.

Bu karar 32241 Sayılı Resmî Gazete’de 7 Temmuz günü yayınlandı.

Özel okullar kayıtlarını Mayıs-Haziran aylarında yapıyorlar ve bir yıllık ücretin tamamını tahsil ediyorlar.

Veliler okul ücretlerini, yemek paralarını ve servis araçlarının bedelini KDV’siyle birlikte ödüyorlar.

Ancak yeni KDV oranı bütün bu işlemler bittikten sonra yapıldı.

AKP iktidarı artan KDV oranındaki parayı okullardan istiyor.

Okullar da velilere yazı yazarak KDV artışından doğan farkı talep ediyor.

Veliler diyor ki: “Çocuklarımızın geleceği için zaten bin bir fedakarlıkla okul ücretlerini Mayıs-Haziran aylarında denkleştirip yatırıyoruz, bütçemizi de buna göre planlıyoruz. Tam okullar açıldığında, üstelik kitap ve kırtasiye masrafları da oluşmuşken hükümet bizden tek seferde ödenmek üzere KDV farkı istiyor. Böyle şey olur mu?”

Okul ücretlerine baktım, KDV farkları 2 bin ile 10 bin lira arasında değişiyor.

Çocuğunu özel okulda okutan herkes istenilen her ekstra parayı ödeyecek güçte değil bu birincisi.

İkincisi ise okullar KDV farkını ödedikten sonra velilerden para toplamaya çalışıyor ve doğal olarak en az bir ay vade koyuyor, bu da okulların mali düzenini sarsıyor.

AKP iktidarda olduğu sürece bu tür sürprizler çok doğal.

Nasıl olsa kuzu gibi bir halk var.

BAŞIMDAN GEÇENLER

Akbank bu kargo şirketini çok mu aradı?

Eylül ayının sonunda Akbank kredi kartımı dalgınlıkla ATM’nin içinde unuttum.

Aynı günün akşamı Akbank’tan bir mesaj geldi.

Bu mesajda kartımın makinede kaldığı bu nedenle kayıp çalıntı işlemi yapıldığını yeni kartın hazırlanarak en kısa sürede teslim edileceğini belirtiliyordu.

Aradan tam 25 gün geçtikten sonra AGT isimli bir kargo şirketinden mesaj geldi.

Bu mesajda kredi kartımın dağıtıma çıktığı bildiriliyordu.

Ertesi gün bir mesaj daha geldi.

Bu mesajda da “Kartınız adresinize teslim edilememiştir, bankanızı arayın” diyordu.

Dün sabah banka şubesine gittim, kartın 27 Ağustos tarihinde AGT isimli şirkete teslim edildiğini söylediler.

Ağustos’un 27’sinde teslim edilen kart Eylül’ün 20’sinde güya evime getirilmiş ama teslim edilememiş.

Akbank çağrı merkezini aradım durumu anlattım ve “Konuşmaları banda aldığınıza göre bu anlattıklarımı şikayet olarak kabul edin” dedim.

Şimdi belki “Kargo şirketleri arı gibi çalışıyor, senin başına bir olay gelince hemen yazıyorsun” diyebilirsiniz.

Haklısınız.

Ama öyle değil.

Başıma gelen bu olayla ilgili küçük bir araştırma yapınca bu nedenle yapılan binlerce şikayetle karşılaştım.

Çağrı merkezini aradığınızda 45 dakika beklemenize rağmen cevap veren çıkmıyormuş.

Açık adı Ayın Gün Teslim olan AGT şirketi meğer uzun süredir aynıymış.

Şikayetleri ve verilen cevapları okudum, gerçekten inanılacak gibi değil.

Üstelik ağır sözlerle edilen şikayetlere bile “AGT kurye görüşmesinde memnuniyetinizi bildirdiğiniz için teşekkür ederiz” cevabı gönderiliyor.

Şirket itiraz ederse yapılmış WhatsApp görüşmelerini, mesajları ve çağrı merkezinde 45 dakika bekledikten sonra bile açılmamasının videolarını sunabilirim, hepsini topladım.

Merak ettiğim Akbank gibi dev bir kuruluş hakkında binlerce şikayet olan bu şirketle nasıl çalıştığı.

OKURDAN MESAJ

“Yaşar ne yaşar ne yaşamaz” gibi

Aziz Nesin’in ünlü eseridir “Yaşar ne yaşar ne yaşamaz” öyküsü.

Kimliği olmayan vatandaşın başına gelenleri anlatır.

Bir gazeteci arkadaşımın yakının başına gelen de sanki bu öykünün küçük bir tekrarı gibi.

G.T. isimli kişi başından geçeni şöyle anlatıyor;

“Kimliğim ve 4 bin TL çalındı. Çalanı biliyorum. Ama ispatım yok. Nüfus idaresine gittim, ‘Size kimlik veremeyiz’ dediler. ‘Suriyelilere var, bana niye yok. T.C vatandaşı, İstanbul doğumluyum, neden alamıyorum?’ dedim.

‘Parmak iziniz okunmuyor. Kadıköy Nüfus İdaresi böyle belirtti’ dediler. ‘Kadıköy neden açıklama yapmadı benim haberim yok, neden verdiler o zaman’ dedim.

Anne, baba, çocuk saydılar ‘Birinin gelip kimliğinizi onaylaması gerekiyor’ dediler.

‘Kimsem yok, bir kızım var o da İngiltere’de’ dedim. Kuzen de olmuyormuş.

Maaşımı alamam vs. beni resmen sokakta bırakıyorlar böyle saçmalık olur mu?

Kızım ‘Ben sana darıldım’ dese ve hınç almak için ‘Bu kadın benim annem değil’ diye ifade verse hayatımı elimden alıp çöpe mi atacaklar?”

Valla, kızı gerçekten böyle bir şey yaparsa vay haline.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları