loading
close
SON DAKİKALAR

İşte Erdoğan’ın attığı Arapça tweet

Can Ataklı
Tarih: 21.02.2024
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Gazze’li gazeteci Ethem Ebu Silmiyye’nin “üsluplu bir tepki” gösterdiği Erdoğan’ın tweetinde Türkiye’nin Gazze halkının yanında olduğu vurgulanıyor.

YENİ ÖĞRENDİM

Erdoğan’ın Arapça tweetine Gazzeli gazeteciden yürek yakan cevap!

Sosyal medyada birkaç gündür Gazzeli gazeteci Ethem Ebu Silmiyye’nin yazdığı bir yazı dolaşıyor.

Gazete ve televizyonlarda söz edilmeyen bu yazıda Gazzeli gazeteci Erdoğan’ın attığı Arapça bir tweete “üsluplu” bir cevap yazmış.

Ethem Ebu Silmiyye Gazze’nin yanında olduğunu söyleyen Erdoğan’a serzenişte bulunarak “Başka ülkelere gösterdiğiniz hassasiyeti bize göstermiyorsunuz, örneğin İsrail’e karşı hiçbir yaptırımda bulunmadığınız gibi ticari ilişkileriniz de devam ediyor” dedi.

Bu cevabı size de sunmak istedim;

Sayın Başkan, eğer medya ekibinizin bir parçası olsaydım, bu tweeti yayınlamamanızı tavsiye ederdim, çünkü bu konu hakkında ne kadar çok yazarsanız, suçu başkasına atfederek başlattığınız bu tür konuşmalardan kamuoyunun hayal kırıklığı da o kadar artıyor.

Bilmiyorum nasıl ‘her türlü çaba’ gösterdiniz, bu Türkiye büyüklüğünde bir ülkenin etkisi olabilir mi, bu onun azami çabasıdır!

Sayın Cumhurbaşkanım, önemine ve gerekliliğine rağmen konumuz insani yardım değil elbette. Çünkü insani yardım, Müslümanlardan önce insan olarak insanlar arasındaki kardeşlik görevidir ve 40’lık konteynerlere bölünürse 34.000 tondur. Yani yaklaşık 850 konteyner olduğunu göreceğiz. Bu hayırseverlerin de kendi başlarına yapabileceği bir çalışma.

Acil tedaviye ihtiyacı olan 8.000 yaralıdan yaklaşık 350’si alındı. Çok büyük bir rakam olduğunu düşünmeyin. Yapılan her insani çabaya bir kez daha sonsuz teşekkür ederiz.

Ama bu bizim bildiğimiz Türkiye değil, ‘Azerbaycan’da, Libya’da, Somali’de’ ve diğerlerinde gördüğümüz ve görmekte olduğumuz Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çabası bu değil.

Sayın Başkan, çağrıları duydunuz mu? Türkiye, yarısından fazlası çocuk olan Gazze’nin kuzeyindeki 650.000’den fazla vatandaşın kurtarılması için neden havadan gıda, ilaç ve temiz su yardımları yapmıyor?

Türkiye neden İsrail işgaliyle tüm ticari ilişkilerini kestiğini açıklamıyor ve İsrail ile Türkiye arasındaki aktif ticari hareketi durdurmuyor?

Türkiye neden Gazze’deki ablukayı kaldırmak için dünyanın dört bir yanından gönüllüleri taşıyan bir donanma gemisi filosu göndermiyor, kuşatmayı kırmak ve savaşı bitirmek için uluslararası baskı yaratmıyor?

Türkiye, Gazze ve halkını, bölge ülkelerinin şantajının kurbanı olarak bırakmak yerine; saldırıyı durdurmak, kuşatmayı sona erdirmek ve yeniden inşa sürecini başlatmak için birleşik bir baskı cephesi oluşturacak uluslararası bir konferansa neden henüz ev sahipliği yapmadı?

Sayın Cumhurbaşkanı, Fransa’dan temsilciler Gazze ile dayanışma için gelip Refah kapısı önünde durdular, Belçika ve İspanya Başbakanları da dayanışma için Refah Kapısı önüne geldiler, neden Türk temsilcilerini göremiyoruz?

Sayın Cumhurbaşkanım, daha önce önerdiğim şeyler atılabilecek insani ve diplomatik adımlardır, yüzlerce fikir sıralanabilir ama burada yer kısıtlı, ben sizden askeri müdahale istemedim, Allah korusun ama ben sizlerden bildiğimiz Türkiye’nin büyüklüğüne, Gazze’deki felaketin ve soykırımın büyüklüğüne yakışacak bir çaba istiyorum.

Sözümü şu şekilde bitiriyorum Sayın Cumhurbaşkanım: “Hayatımız kısa ve yarın hepimiz tek tek Cenab-ı Hakk’ın huzuruna çıkacağız ve her birimiz, makamından, yerinden, her soruya bir cevap hazırlamak zorundayız.”

SORDUM ÖĞRENDİM

İşte Erdoğan’ın attığı Arapça tweet

Gazze’li gazeteci Ethem Ebu Silmiyye’nin “üsluplu bir tepki” gösterdiği Erdoğan’ın tweetinde Türkiye’nin Gazze halkının yanında olduğu vurgulanıyor.

İşte Erdoğan’ın 26 Ocak günü Arapça yazdığı tweetin Türkçesi;

Uluslararası Adalet Divanı’nın Gazze Şeridi’ndeki insanlık dışı saldırılara ilişkin verdiği ara yargı kararını memnuniyetle karşılıyor ve değerli bir karar olarak görüyorum. Masum Filistinli sivillere karşı işlenen savaş suçlarının cezasız kalmaması için yargı sürecini takip etmeye devam edeceğiz. Soykırım Sözleşmesi’ne taraf devletler açısından bağlayıcı olan bu kararın, İsrail’in kadınlara, çocuklara ve yaşlılara yönelik ayrım gözetmeksizin saldırılarının sona erdirilmesine katkı sağlamasını umuyorum. Biz Türkiye olarak ateşkesin sağlanması ve kalıcı barışa giden yolun sağlanması için var gücümüzle çalışmaya devam edecek, Filistinli kardeşlerimizin yanında yerimizi teyit edeceğiz.

Bİ SORALIM BAKALIM

Yandaş medyanın bahanesi gerçekleşecek mi?

Tam 11 yıldır düşmanca ilişkide olduğumuz Mısır’la bir anda barıştık.

Erdoğan “Asla yan yana gelmem, masasına bile oturmam, katil, darbeci” dediği Sisi’nin ayağına giderek kucaklaştı.

Bu müthiş U dönüşünün eleştirilmesine cevap ise iktidardan değil yandaş medyadan geldi.

Yandaş medya “Erdoğan Gazze’de zulme uğrayan Filistin halkına destek verebilmek için Mısır’la barışmak zorunda kaldı” diyor.

Neymiş, Erdoğan Filistinlilere yardım yapmak için çok çaba harcıyormuş, ama yardımlar için tek kapı Mısır’daki Refah kapısıymış, barışma sayesinde yardımlar bu kapıya gönderilecekmiş.”

Mümkün mü?

Mantıken evet.

Ama Filistin’e yardım gönderebilmek için ille de Mısır’la dost olmak gerekmiyor.

Dünyanın birçok ülkesinden yardımlar Mısır’ın Gazze kapısına gönderiliyor.

Şimdi merak ediyorum, Erdoğan Sisi ile barıştığına göre Refah kapısına büyük yardımlar gidecek mi?

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Dalga mı geçiyorsun Şevki Bey?

Kendilerini Osmanlı’nın torunları olarak tanıtan bir ailenin “sultan” lakaplı bir mensubunun evlilik töreninde şahit olan eski Refah Partili milletvekili Şevki Yılmaz “Osmanlı’yı süren soysuzları lanetliyorum” demişti.

En düşük zekalı birinin bile anlayacağı gibi Şevki Yılmaz’ın “soysuzlar” dediği Kurtuluş savaşı vererek Cumhuriyeti kuran kahramanlar.

Atatürk ve silah arkadaşları.

Ama bu Şevki Yılmaz gibiler öyle bel kemiksiz ki, söyledikleri sözün bile arkasında duramıyorlar.

İşte Şevki Yılmaz da dün bu konuşmasına açıklık getirmiş güya.

Bakın ne demiş; “Osmanlı’nın yıkılmasına neden olan bilhassa Selanik mebusu Sebatayist Emanuel Karasu’ları, Ermeni Aram Efendileri, Mason Esat Toptani ve Mason Hikmetler gibi Sultan Abdülhamid’i tahtan indirip Selanik’e mahkum eden soysuzları! Bizim kastımız o soysuzlar ve avanesidir, işbirlikçileri, zındıka komitasıyla kol kola giren, koca sultanı yıkanlardır.”

Ey Şevki Yılmaz dalga mı geçiyorsun bu milletle?

Çık bakalım sokağa yüz kişiye sor, kaç kişi “senin kastettiğini söylediğin” gibi anlar o lafı.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

İyi de hangi şeriat?

İktidarın yarattığı iklim nedeniyle laiklik tümüyle ortadan kaldırıldı.

Bununla da kalınmadı, türban, Kuran kursu, tarikat, cemaat, şeriat kelimeleri kullanıldığında bile anında linç kampanyaları açılıyor ardından yargı devreye sokuluyor.

Bunun son kurbanlarından biri avukat Feyza Altun oldu.

Linç kampanyası sonucu gözaltına alınan ve çıkarıldığı mahkemede adli kontrolle serbest kalan Feyza Altun, bir paylaşımına cevap veren bir takipçisine “So....m şeriatına” demişti.

Kelime ve hitap elbette hoş değil, ancak bu Feyza Altun’a dava açılmasını gerektirir mi?

Öncelikle Türkiye şeriat ile yönetilmiyor ve olmayan bir şey için “halkı kin ve nefrete tahrik” suçlaması yapılamaz gibi geliyor bana.

Ama daha önemlisi şu; Hangi şeriat sorusuna da cevap bulmak zorundayız.

Şeriatın tanımı şöyle; “Kuran’ın ayetlerine, Hazreti Muhammet’in sözlerine ve faaliyetlerine, bunların çıkardığı yorumlara dayanan, insanların türlerine, toplumsal yaşamlarına dayanan, Tanrısal olduğu için hiçbir zaman değişmeyecek olan dinsel kurallar bütünü, İslam hukuku.”

Peki bu nerede uygulanıyor?

Bu tanım sadece Hazreti Muhammed’in sağlığında geçerliydi.

Hazreti Muhammed’den sonraki ilk 4 halife döneminde bile Allah’ın emirleri farklı biçimlerde yorumlanmaya başlandı.

Bugün sayısız mezhep ve tarikat var ve hepsi de gerçek şeriatın kendileri olduğunu söylüyor.

Böyle bir durumda şeriata hakaret diye bir suç zaten olamaz.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları