loading
close
SON DAKİKALAR

Yasal görevlerini bile lütuf olarak sunuyorlar

Can Ataklı
Tarih: 04.03.2024
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın bir zamanlar “memleketi dolandırmaya kalkanlar” diye nitelediği ama sonra adeta yalvar yakar ekonomiyi teslim ettiği Mehmet Şimşek geldiği günden beri ne yaptı?

KOMİK

Ölme eşeğim ölme, hele enflasyon tek haneye insin de hele gör bak!

AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın bir zamanlar “memleketi dolandırmaya kalkanlar” diye nitelediği ama sonra adeta yalvar yakar ekonomiyi teslim ettiği Mehmet Şimşek geldiği günden beri ne yaptı?

KDV’yi artırdı.

Faizleri artırdı.

ÖTV’yi artırdı.

Akaryakıta anormal zamlar yaptı.

Doları yükseltti.

İğneden ipliğe her şeye büyük zamlar geldi.

Enflasyonu üç haneli rakama çıkardı.

İşçi, memur maaşlarının düşürülmesini istedi.

Emekli ikramiyelerinin yükseltilmesine karşı çıktı.

Başta Arap ülkeleri olmak üzere dünyayı gezdi, bir kuruş alamadı.

Halka “sabır” tavsiye etti.

Aslında sonuç büyük bir düş kırıklığı.

Türkiye ekonomisi neredeyse dibin dibini görecek.

Mehmet Şimşek iş dünyasını ziyaret ediyor, onlara moral vermeye çalışıyor ve destek istiyor.

Son katıldığı bir toplantıda, “Ev satışlarının enflasyon tek haneli rakama düştüğünde artacağını” söylemiş.

Sözleri şöyle; “Biz, esnafımızın da emeklimizin de işçimizin de asgari ücretlimizin de sorunlarını biliyoruz. Bu sorunları geçmişte çözdük, Türkiye’yi hızlı bir şekilde kalkındırdık. Altyapısını iyileştirdik, eğitimine yatırım yaptık, sağlığına yatırım yaptık, ekonomimizi büyüttük. Son yıllarda dünyada da Türkiye’de de enflasyon önemli bir sorun. Ortaya koyduğumuz programla biz tekrar enflasyonu tek haneye indireceğiz. Enflasyonu tek haneye indirdiğimizde, siz çok daha rahat bir şekilde konut alabileceksiniz. Çünkü konut kredisi alabileceksiniz. AK Parti hükümetleri öncesi, konut kredisi yok denecek kadar azdı. Biz tek haneye indirince, krediye erişim arttı.”

Tam “ölme eşeğim ölme” vakası.

Enflasyon nasıl ve ne zaman tek haneli rakama düşecek.

Şimşek kendi inanıyor mu bilemiyorum ama ısrarla “Aldığımız ekonomik önlemler yerindedir, kademeli olarak enflasyon da fiyatlar da gerileyecek, kredi olanakları artacak” diyor.

Tarih olarak ise 2026’yı gösteriyor.

Yani iki yıl sonrasını.

İyi de bu iki yıl nasıl geçecek?

Kim ayakta kalacak, kim varlığını sürdürecek gücü bulabilecek?

Başta emekliler olmak üzere AKP seçmenine gerçekten çok şaşırıyorum.

Tamamen saf bir niyetle bakanın söylediklerinin doğru olacağına inanıyor.

Oysa seçimden sonra Türkiye’yi büyük bir kasırga bekliyor.

Bunu ben yeterli olmayan ekonomi bilgimle söylemiyorum, Türkiye’nin en tanınmış ekonomistleri de aynı kanıda.

Peki bu uyarılar umurunda mı Şimşek’in.

Zannetmiyorum, baksanız Murat Kurum’un kazanması için iş dünyasını etkilemeye çalışıyor.

Ne diyor; “Kurum kazanırsa şirketler kazanır.”

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Yasal görevlerini bile lütuf olarak sunuyorlar

Muhalefetteki belediyelerin en büyük sıkıntısı merkezi yönetimin bu belediyelerin önünü tıkaması, maddi olanaklarını sınırlaması ve iş yaptırmaması.

Daha önce Erdoğan’ın söylediği bir sözü şimdi de Mehmet Şimşek dile getirmiş.

Şimşek’e göre belediyelere her türlü destek veriliyor, hem de hiç ayırım yapılmadan.

Bakın Şimşek bu desteği nasıl açıklıyor;

“Ankara, İstanbul, İzmir, ilk 10’da Antalya var, Mersin var, Adana var. Bu 6 ilin tamamı gördüğünüz gibi muhalefetin elinde. Biz ayrımcılık yapmadık. Bizim kitabımızda ayrımcılık yoktur. Biz bütçeden belediyelere parayı, kurala dayalı olarak, formüle dayalı olarak, adil bir şekilde gönderdik. Eğer hizmet yoksa demek ki sorun başkadır.”

Şimşek’in söylediği yasalarımız gereği merkezi yönetimin genel bütçeden tüm belediyelere vermesi gereken para.

Bugün AKP iktidarı veriyor bu parayı, dün başka iktidarlar veriyordu yarın başkaları yine verecek.

Muhalefetteki belediyelerin yakınması bundan değil.

O belediyeler kendi kaynaklarını kullanarak yatırıma kalkıştıkları veya borçlanma talepleri olduğu anda karşılarında iktidarı buluyorlar.

Örneğin kamu bankaları bu belediyelere koşulları ne kadar iyi olursa olsun kredi açmıyor, özel bankalara da vermemeleri için baskı yapıyor.

Yatırımlar baltalanıyor, girişimler engelleniyor.

Şimşek bunları bilmiyor mu?

Bal gibi biliyor, çünkü talimatlar yukarıdan gelen taleplerle önce ondan geçiyor ve takılıyor.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Sisi diyerek kazanamamıştı bakalım Gazze ne olacak?

Bundan beş yıl önce yapılan yerel seçimlerde AKP’nin İstanbul adayı Binali Yıldırım’dı.

CHP ise Ekrem İmamoğlu’nu aday göstermişti.

Kampanyanın sonuna doğru İmamoğlu’nun daha şanslı olduğu görülünce sarayın etekleri tutuşmuştu.

Erdoğan işi gücü bırakıp İstanbul’a karargâh kurmuş ve Binali Yıldırım’ın kazanması için tüm devlet gücünü seferber etmişti.

Aslında bugün de değişen bir şey yok.

Erdoğan seçime çok az bir zaman kala o sırada hayli düşman olduğu Sisi üzerinden gönderme yaparak İmamoğlu’nu kastederek “İstanbul’da ya Sisi’yi seçeceksiniz ya da Binali Yıldırım’ı” demişti.

Ama slogan tutmadı, millet Sisi kötülemesini yemedi ve İmamoğlu’nu seçti.

Şimdi benzer bir söylemi Murat Kurum dile getirdi.

Kurum’a göre İstanbul kazanılırsa Gazzeli mazlumlar da kurtulacakmış.

Neresinden tutacaksınız bu lafı?

BİR: Demek Gazze’ye destek olmak için önce İstanbul’un kazanılması gerekiyor.

İKİ: Bu sefer “Sisi olmadı, Gazze verelim” mi demek istiyorlar, halkın İsrail’e öfkesini oya çevirmek için.

SOSYAL MEDYADAN

Emine Ülker Tarhan’ın 10 yıl önceki konuşması yine gündemde

Yargının nasıl baskı altında olduğu artık herkesin bildiği bir konu.

Anayasa Mahkemesi kararlarına bile uyulmuyor, gerisini anlayın artık.

Ancak bunun böyle olacağı yıllar öncesinden belliydi.

Anayasa değişiklikleri ile yargının baskı altına alınmak istendiği çok anlatıldı kamuoyuna.

Ama iktidar tınmadı bile.

Bu uyarıları yapanlardan biri de bir dönem milletvekilliği de yapan hukukçu Emine Ülker Tarhan’dı.

Son günlerde sosyal medyada Tarhan’ın 10 yıl önce yaptığı uyarı konuşması geziyor.

Çok doğru saptamaların olduğu o konuşmayı size de sunmak istedim.

Şöyle demiş Emine Ülker Tarhan;

HSYK (Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu) adalet bakanının emrine bağlandığı andan itibaren, Türkiye tamamen bir padişahlık devrine girecektir!

Adalet bakanının izin vermediği hiçbir soruşturma açılamayacak; yürütülemeyecektir!

Bütün yolsuzlukların hırsızlıkların üstü çok rahatça örtülebilecektir!

Seçimler tamamen laf olsun diye yapılacak ve bütün seçimleri AKP kazanacaktır. Çünkü hile yapsalar da kimse haklarında dava açamayacak.

Canlarının istediklerini içeri atacaklar, canlarının istedikleri hırsızları, tecavüzcüleri, katilleri, teröristleri serbest bırakacaklar!

Kısacası Türkiye Tayyip Erdoğan’ın emri altına girmek üzeredir, bu tehlike hepimizin geleceğini, çocuklarımızın geleceğini ülkemizin geleceğini yok etmektedir!

Türkiye ayağa kalkmak zorundadır!

Gezi’de ağaçlar için doğa için ayağa kalkan millet şimdi çok daha fazla ayaklanmak zorundadır!

OKURDAN MESAJ

Artık 200 lira bahşiş bile değil

Türk lirasının değeri düştükçe fiyatlar da iyice anormalleşti.

En büyük kupürlü paramız 200 lira artık pek işe yaramıyor.

Bir okurum 200 liranın artık bahşiş bile olamayacağını anlatmış gönderdiği mesajında.

Bakın ne demiş;

Can Bey selam, 

Dün eski yılların enflasyonunu düşünürken bunlar aklıma geliverdi. Mutlaka siz de anımsayacaksınız. 

Enflasyon Erdoğan’ın işine yarıyor.

Rahmetli Demirel’in bir serzenişi vardı. Cumhurbaşkanlığı bahşişi o ülkenin en büyük banknotudur. Başbakan sonraki banknotu bahşiş olarak verir. O zamanlar en büyük banknot 10 milyon basılmaya başlayınca, Demirel espriyi patlatır, “Şimdi yandın oğlum Süleyman.”

Süleyman Bey’i yakan 10 milyonluk banknot 25 dolar kadardı.

Ecevit, başbakanlığı döneminde havaalanında bavullarını taşıyan görevliye bahşiş vermek istemiş, görevli bahşiş almayı kabul etmeyince, Ecevit’in ısrarı, görevlinin direnmesi espri konusu olmuştu.

Erdoğan bol bol 200 TL dağıtıp duruyor ya 6.45 dolar, bir kilo zeytin parası.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları