loading
close
SON DAKİKALAR

Yurttan atılan öğrencilerden kalmadıkları ayların parasını istediler

Can Ataklı
Tarih: 17.04.2023
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Koca İTÜ’yü ne hale getirmişler.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Koca İTÜ’yü ne hale getirmişler

Üniversitelerin hali ortada.

Artık ülkemizde belki iki ya da üç üniversite, gerçek bir üniversite hüviyetiyle yola devam etmeye çalışıyor.

Özeller de dahil üniversitelerin hali gerçekten yürekler acısı.

Bilimsel özerkliklerini bir kenara bırakın üniversiteler artık birer bilim ve araştırma yuvası değil, AKP iktidarının kendine biat etmiş adam yetiştirme merkezlerine döndü.

Üniversiteler artık birer yüksek ve üstelik hayli disiplinli bir lise görünümünde.

Akademik kadrolar eritildi.

Rektörlerin yüzde 90’ının profesörlüğü bile tartışılır, tamamına yakınının yurtiçinde ve yurtdışında yayınlanmış bilimsel makaleleri bile yok.

Başta rektörler olmak üzere yönetim kademelerinin tamımı saraydan belirleniyor.

Öğrenciler ciddi bir eğitimden geçmek yerine “Bizdense verin diplomayı gitsinler” anlayışı ile sözde öğrenim görüyorlar.

Bugün size Türkiye’nin en eski ve en güzide üniversitelerinden biri olan İstanbul Teknik Üniversitesi’nde yaşanan üç olayı anlatmak istiyorum.

Bu üç örnek bile koca bir üniversiteden ne hale düşürüldüğünün çarpıcı bir görüntüsü.

BİRİNCİ OLAY

Nişanlısı İTÜ Maslak Kampüsü’nde yönetici-öğretim görevlisi olarak çalışan bir genç, Maslak Kampüsü’nün kapısında durdurulur.

Görevli “niçin geldiğini” sorar gence.

O da “Nişanlımı ziyaret edeceğim” cevabını verir.

Görevli ziyarete gelen gence, “Yalnız hanım görevlilerinin yanına tek erkekleri gönderemiyoruz” der.

Aldığı bu çok tuhaf yanıta çok şaşıran genç biraz da öfkelenerek “Size ne kardeşim bizim özel hayatımızdan, bu demek şimdi siz neyin bekçiliğini yapıyorsunuz?” diye karşı çıkar.

Ancak görevli üniversitede çalışan “hanım” görevlilerin “namusunu korumaya” kararlıdır.

Genç cep telefonundan nişanlısı arar ve durumu anlatır, idari görevi de olan bu kişi hemen güvenlik müdürünü arar ve “Bu ne rezalet?” diye sorar.

Beş dakika sonra güvenlik müdürünün talimatıyla o genç üniversiteye alınır.

İKİNCİ OLAY

Adeta bütün üniversitelerde “zorunlu” hale getirilen özel iftar programı, İTÜ’de de yapılır.

Bu nedenle okulun yeşillikler içinde olan bahçesi kullanılır.

İftara katılacak olanların rahatlıkla kullanabileceği geniş bir yemekhane bulunmasına rağmen bu bahçede yerlere serilen kilimler üzerinde yer sofrası hazırlanır.

Türkiye’nin en önemli bilim insanlarını, mühendislerini yetiştirecek olan İstanbul Teknik Üniversitesi öğrencileri en ilkel koşullarda iftar yaparlar.

ÜÇÜNCÜ OLAY

Bir sokak röportajcısı, İTÜ kampüsünün dışında öğrencilerle “Cumhurbaşkanlığı seçimi için kime oy vereceksiniz?” sorusunu sorar.

İTÜ’nün özel güvenlikçileri okulun dışına çıkarak röportaj yapan kişiye müdahale ederler.

Televizyoncunun ve öğrencilerin tepkisi üzerine güvenlikçiler tekme tokat saldırıya geçer.

Tesadüfen o sırada kampüse girmekte olan bir okul yöneticisi durumu görünce güvenlikçilere müdahale eder ve televizyoncu ile öğreniciler saldırıdan kurtulur.

ÇOK GÜLDÜM

İşte AKP’nin LGBTİ sicili

Bugün dinci çevrelerin “Sapıklık, aile düzenini bozuyor, gençlerimizi zehirliyor” diye yerden yere vurduğu farklı cinsel eğilimli kişiler aslında AKP döneminde en parlak günlerini yaşadılar.

AKP iktidarına kadar farklı cinsel kimliklerini saklamak zorunda hisseden binlerce kişi, Erdoğan sayesinde hem toplumda yerlerini aldılar hem de yasal bazı haklara kavuştular.

Ancak pek çok alanda olduğu gibi Erdoğan bu konuda da “işine geldiği” gibi davrandı.

Bu kesimleri ve onlara demokratik açıdan destek verenleri kullandıktan sonra bir anda tavır değiştirdi ve adeta düşman kesildi.

Şimdi gelin kısaca LGBT olarak bilinen farklı cinsel kimlikleri olan vatandaşların AKP dönemindeki kazanımlarına göz atalım;

9 Eylül 2002’de Recep Tayyip Erdoğan eşcinsellerin hak ihlali yaşadıkları ve kendi yönetimlerinde herhangi bir ayrıma maruz kalmayacaklarını taahhüt etti.

8 Mart 2007’de AKP hükümetinin onayı ile LGBT Öğrenci Derneği kuruldu.

31 Mayıs 2007’de İstanbul’da 170 yataklı LGBT oteli açıldı.

29 Kasım 2011’de 6251 sayılı LGBT yasası çıkarıldı.

5 Mart 2013’te LGBT kurumsal olarak sosyal medya platformlarında yerlerini aldılar.

2 Mayıs 2013’te AKP iktidarının onayı ile MEŞCİD (Müslüman Eşcinseller Derneği) kuruldu.

Cinsiyet değişikliği ameliyat masrafları, SGK güvencesine alındı.

19 Ağustos 2014’te ETCEP (Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği) AKP iktidarının onayı ile yürürlüğe girdi.

28 Haziran 2015’te AKP iktidarının izni ile LGBT onur yürüyüşleri başladı.

23 Eylül 2015’te AKP iktidarının onayı ile Türkiye’de LGBT dernek sayısı 22 oldu.

YENİ ÖĞRENDİM

Taziye evi yapılacak başka yer mi yok?

İzmir’in Dikili ilçesi özellikle yerli turizmin en canlı olduğu merkezlerden beridir.

Deniziyle, kumuyla, güneşi ve doğal güzellikleri ile eşsiz bir cennet köşesi gibidir.

İşte bu güzel ilçemizin en güzel yeşil alanlarından birinde son günlere hummalı bir çalışma var.

İş makinaları çimleri yok edip bir inşaat için yer açıyorlar.

Amaç, “cenaze taziye evi” yapmakmış.

İlçe halkı hayli öfkeli.

Diyorlar ki: “Caminin 7 dönüm avlusu var. Cenaze taziye evi yapmak için en uygun yer orası. Milletin biraz nefes aldığı, çay içip sohbet ettiği yeşilliğin kaldırılmasına ne gerek var?”

Garip olan Dikili Belediye Başkanı’nın CHP’li olması.

Çevreye daha duyarlı olduğu bilinen bir partinin belediye başkanının yeşilliği yok edip yerine bina inşa etmesine kimsenin aklı ermiyor.

ŞAŞIRDIM

Kızılay çadır satmaz, ama satmış işte napalım?

Kızılay Başkanı, hiçbir utanma uygusu içinde olmadan makamında oturuyor.

AKP içinden eleştiriler var da öyle sanıyorum ki onu oraya oturtan iade henüz “kalk” demediği için o da hiçbir şey olmamış gibi büyük bir pişkinlikle oturuyor oturduğu yerde.

Geçen hafta sarayın en güçlü adamı İbrahim Kalın çıktı Candaş Tolga Işık’ın programına.

Candaş Tolga Işık ‘’Kızılay Başkanı’nın o koltukta oturuyor olması sizin içinize siniyor mu?” diye sordu.

İbrahim Kalın da ‘’Çadır satma bir hataydı, çadır satılmaz. Hele ki öyle öyle bir dönemde. Ama pireye kızıp yorgan yakmayalım” cevabını verdi.

Ne güzel değil mi?

Sarayın en birinci adamı bile afet anında Kızılay’ın çadır satmasının doğru olmadığını söylüyor ama “bizden” mantığı ile sineye çekmeye çalışıyor.

Muhtemelen AKP Genel Başkanı bu konuda henüz konuşmadığı için onlar da seslerini ancak bu kadar çıkarabiliyorlar.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Yurttan atılan öğrencilerden kalmadıkları ayların parasını istediler

Aydın bir genç kız öğrenci aradı.

“Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nde okuyorum. Bir özel yurtta kalıyorum, depremde üniversiteler kapanınca bizler de mecburen kendi memleketlerimize döndük” dedi ağlamaklı bir sesle.

Sonra da ekledi “Yurtta kalan ve aileleri deprem bölgesinde olan pek çok arkadaşımız vardı, ama döndüğümüzde umulmadık bir şeyle karşılaştık.”

Anlattığı şu:

Öğrenciler okulları kapalı olduğu için iki ay boyunca memleketlerine gitmişler ama döndüklerinde kalmadıkları iki ayın parası istenmiş yurt işletmecileri tarafından.

Ama işin asıl tuhaf yanı, bu öğrencilerin kalmadığı iki ay içinde yurt sahipleri boş odalara başka öğrencileri almışlar.

Buna rağmen “Siz de para ödeyeceksiniz, en geç 30 Nisan’a kadar borcunu ödemeyenler yurttan çıkarılacak” diye de tebligat yapmışlar.

Devlet yurtlarında yer bulamadıkları için zorunlu olarak bu özel yurtları seçen öğrenciler depremden sonra şimdi de kalmadıkları sürenin parasını nasıl bulacaklarını kara kara düşünüyormuş.

Üniversiteler iktidar tarafından kapatıldığı için yurtlarından iki aylığına ayrılan ve dönüşlerinde kalmadıkları ayların ücreti istenen öğrencilerin kaldığı yurtlar şunlar:

Arya-1 Kız Öğrenci Yurdu, Arya-2 Kız Öğrenci Yurdu, Derin Rezidans Kız öğrenci Yurdu

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları