loading
close
SON DAKİKALAR

McKinsey’nin ücreti hangi para biriminden?

Çiğdem Toker
Tarih: 01.10.2018
Kaynak: Çiğdem Toker-Sözcü

Çiğdem Toker: Bizde de McKinsey'ye çizilen görev sahasının zeminini oluşturan (ve Orta Vadeli Program yerine geçirilen) Yeni Ekonomi Programı (YEP) 3 yıllık olacaksa, faturanın epeyce kabarık olacağı anlaşılıyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın “McKinsey ile çalışmaya karar verdik” açıklamasına yönelik itirazlar genişliyor.
Hem de iktidar medyasını içine alarak.
Medya, muhalefet partileri ve sivil toplumdan yükselen tepkiler yoğunlaşınca yapılan açıklama evlere şenlik.
Açıklamada bu vahim anlaşmaya dönük eleştiriler “öküz altında buzağı aramak” diye niteleniyor. Niyeyse New York'ta patronlara seslenirken rahatça telaffuz edilen McKinsey'nin adı, resmi açıklamada geçmiyor.
McKinsey'nin “firma” diye anıldığı açıklamada, görevin icrai olmayacağı, Kamu Maliyesi ve Dönüşüm ofisinin liderlik edeceği belirtiliyor.
“Liderlik”, kullanıldığı konjonktür ve yere göre sorunlu bir kelime olabilir.
Hele ki tasarruf ve gelir önlemleri için yapılacaksa. Eğer ki içinde (16 bakanlığın temsilcisi bulunsa bile) McKinsey'nin olduğu bir ofisin görevi liderlikse o zaman da bize “Cumhurbaşkanlığı bünyesinde Strateji ve Bütçe Başkanlığı'nı niye kurdunuz?”, “Gelir İdaresi'nin işi nedir?”, “Sayıştay yıllardır bütçeyi denetlemiyor muydu?” sorularını sorma hakkı doğar.
Meselenin düğüm noktası ise geçiştirilemez: Ücret.
Hafta sonu yazımızda Lübnan Hükümeti'ne 6 aylık hizmeti karşılığında McKinsey'ye 1.5 milyon dolar ödendiğini yazdım.
Uzun yıllar önce hazırlanan bir resmi denetim raporunda TRT'nin McKinsey'ye yaptırdığı bir plan çalışması için 5 milyon dolar bedelden bahsediliyordu. (O raporlara erişim artık yok!)
Sözün özü: Bizde de McKinsey'ye çizilen görev sahasının zeminini oluşturan  (ve Orta Vadeli Program yerine geçirilen)  Yeni Ekonomi Programı (YEP) 3 yıllık olacaksa, faturanın epeyce kabarık olacağı anlaşılıyor.
Peki, hepimizin parasını düzgün yönetmekten sorumlu Hazine ve Maliye Bakanlığı, McKinsey'ye hangi para birimi üzerinden ne kadar ödeme yapılacağını neden açıklamıyor?
Sebebi, halka daha yeni “Yastık altındaki dövizleri bozdurun” denmişken, sözleşmenin dolar üzerinden yapılması olabilir mi?

Bütçenin hangi kaleminden

McKinsey'ye ödenecek/ödenen danışmanlık ücretinin miktarı kadar, hangi kalemden ödeneceği de önem taşıyor.
Eğer Bakanlık, McKinsey ile yaptığı anlaşmayı savunuyorsa, bütçenin harcama kalemini de açıklamalı.
Akla ilk gelen hizmet alımları kaleminden “müşavir firmalara ödemeler”.
Fakat ödemenin “gizli hizmet giderleri” kaleminden yapılacağını düşünenler yok değil.
Madem ki yeri geldiğinde kurumlara şeffaflık öneren “firma”, Türkiye Cumhuriyeti gibi büyük bir devletin harcamalarını ve gelir önlemlerine bakacak. Ücreti neden örtülü ödenekten ödensin ki?

Dolar ihalesinin akıbeti

YEP'in 6. sayfası “Kamu Maliyesinde Disiplin” başlığını taşıyor.
Orada iddialı hedefler sıralanmış. Birisi şu:
“İhalesi yapılmamış ve ihalesi yapılmış ancak henüz başlamamış yatırım projeleri askıya alınacaktır.”
Sağlık Bakanlığı'nca açılıp iki kez ertelenmiş bir ihaleyi DÖVİZ ÜZERİNDEN yapılacağı için yakından izlediğimizi belki anımsarsınız:
“Beş Kalem Tıbbi Cihaz Tedarikine İlişkin Sanayi İşbirliği Projesi” adlı bu ihale ile devlet; Türkiye çapında hastanelerde farklı kullanım amaçlı tıbbi görüntüleme cihazlarında toplu alım yapacak.
Sayılar şöyle: MR (Manyetik Rezonans Görüntüleme) 350, bilgisayarlı tomografi 538, ultrasonografi 7 bin 142, dijital radyografi 3 bin 236, hasta başı monitör 43 bin 327.
Açık ihale usulü ve kısa adı SİP olan Sanayi İşbirliği Programı'na göre yapılacak ihale en son 31 Ekim 2018'e ertelenmişti.
Eğer YEP'e göre, yapılmamış ihaleler askıya alacaksa, tıbbi cihaz alımı bu kurala dahil mi?
Yoksa “Bu yatırım değil, hizmet alımı” deyip dövize endeksli büyük ihale ay sonunda yapılacak mı?

Ankara'da süren çalışmalarla ilgili bir bilgi ulaştı. Henüz kesinleşmemiş.
Ancak duyduğumuz şekliyle hayata geçirilmesi halinde, istihdam ve toplumsal yaşam açısından ciddi sorun potansiyeli içeriyor.
Bilen bilir. İşçi alacakları, icra-iflas mevzuatında imtiyazlıdır.
İşveren iflas ettiğinde, “işçi alacakları” ilk sırada yer alır.
Finansal sektöre borçların yeniden yapılandırılması için süren çalışmada getirilmesi önerilen düzenleme ise şöyle:
Borçlu, bankalarla sözleşme imzalandığında işçi alacağı dahil bütün amme alacaklarına ilişkin takipler duracak. Alınmış ihtiyati tedbir ve haciz kararları uygulanmayacak…
Dilerim, bize ulaşan bu bilgi doğru değildir.

 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları