loading
close
SON DAKİKALAR

Bir diktatörün maliyeti

Hüsnü Mahalli
Tarih: 16.02.2020
Kaynak: Hüsnü Mahalli - Korkusuz

Hüsnü Mahalli; 1956’da bağımsız olan Sudan’da halk askeri darbeler, diktatörler ve bu diktatörlerden bazılarının İslamcı tercihleri ya da ideolojik saplantılarından dolayı gün yüzü görmedi.

1989’da askeri darbeyle iktidarı ele geçirdi.

Kendisine karşı yapılan üç darbeyi atlattı, bir çok generali idam etti ama sokağa dökülen halkın desteğiyle harekete geçen generallerin darbesini önleyemedi ve yakalanarak içeri atıldı.

Tam 30 yıl Sudan’ı şeriatla yönetmeye kalkışan İslamcı diktatör Ömer El-Beşir.

İktidara gelir gelmez kendi dar ideolojik saplantılarıyla ülkeyi yönetmeye başladı.

İçerisi yetmeyince dışarıya daldı ve CİA üretimi Bin Ladin’i ülkesinde misafir etti.

6 Ağustos 1998’de ABD ile kavga etmeye başlayan Bin Ladin’in adamları Kenya ve Tanzanya’daki Amerikan büyükelçiliklerini havaya uçurdu.

En az 250 ölü ve dört bin kadar yaralı vardı.

ABD; El-Beşir’i Bin Ladin’i korumakla suçladı ve yatırımlara başladı.

12 Ekim 2000’de yani 11 Eylül saldırılarından bir ay sonra Kaide’ciler Yemen’in Aden limanında bekleyen Amerikan savaş gemisine saldırarak 17 askeri öldürdü.

İşler giderek kızışıyordu.

Harekete geçen ABD, İsrail ve Batılı ülkeler yaptırımların dışında El-Beşir’i sıkıştırmaya başladı.

Önce yıllardır devam eden güneydeki ayaklanmaya destek verildi sonra da Darfur’da ayaklanma başlatıldı. Her iki ayaklanmayı gerekçe gösteren El-Beşir önce kendi halkını öldürdü sonra da komşusu Etiyopya, Çad, Mısır, Kenya, Uganda ve Eritre ile kavga etmeye başladı.

Bir kaç kişi hariç dünyada herkes ona karşıydı.

Önce Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından aranır oldu sonra da ülkesini sefalete sürükledi.

Arap Baharı’yla gidici olduğunu anlayınca ABD ile pazarlığa oturdu.

O da ‘Güney’de bağımsız ülke kurulmasına izin verirsen oturur konuşuruz’ dedi.

Dedi ama sözünde durmadı.

700 bin kilometrekarelik Güney bağımsız oldu ama El-Beşir’in batı ile ilişkileri düzelmedi.

Aden’de ölen 17 Amerikalı askerin ailelerine 300 milyon dolar tazminat ödedi olmadı.

2015’te Yemen’e saldıran ABD destekli Suudi’lere asker yolladı yine olmadı.

Çaktırmadan İsrail ve Yahudi lobileriyle ilişki kurdu ama yutturamadı.

Bir sefer herkes ona kızmıştı ve kindar batı onu affetmeyecekti.

18 Aralık 2018’de Şam’a giderek blöf yapmaya kalkışınca adamları çileden çıkardı.

Nisan 2019’da kendi generalleri tarafından devrildi ve hapse atıldı.

Devirenler daha da ilginçti.

Hem diktatör hem de haindi.

Herkes Başkan Trump’ın açıkladığı Filistin Planı’na cephe alırken Darbeci El-Burhan Uganda’ya gidip İsrail Başbakanı Netanyahu ile buluştu.

Kıyamet koptu ama yeni diktatör batı destekliydi.

Bölgenin diğer diktatörleri gibi.

ABD sponsorlu El-Burhan’ın Netanyahu ile yaptığı anlaşma gereği Sudan;

1– İsrail’i resmen tanıyacak ve Kudüs’te elçilik açacak.

2– Komşusu Güney Sudan’la ilişkisini normalleştirecek ve sınırını açacak.

3– İran, Suriye ve bölgedeki tüm İslamcı örgütlerle ilişkisini kesecek.

4– İsrail uçaklarının kendi hava sahasından geçmesine izin verecek.

5– Kızıl Deniz sahillerinde İsrail ve ABD’ye askeri kolaylıklar tanıyacak.

6– El-Beşir’i Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne teslim edecek.

Bunlara karşın ABD;

1– Sudan’a yönelik tüm yaptırım kararlarını kaldıracak.

2– Kapsamlı bir özelleştirme planıyla işbirliği yapacak, Sudan’a mali destek sağlayacak.

3– Sudan’ı terör listesinden çıkaracak.

Azıcık Kölelik Anlaşması’na benziyor ama olsun.

1956’da bağımsız olan Sudan’da halk askeri darbeler, diktatörler ve bu diktatörlerden bazılarının İslamcı tercihleri ya da ideolojik saplantılarından dolayı gün yüzü görmedi.

Sudan 40 milyon nüfusu ve 2.5 milyon kilometrekarelik yüz ölçümü ve müthiş doğal kaynaklarıyla Afrika’nın en zengin ülkesiydi.

Şimdi artık bir sömürge ülkesi gibi duruyor.

Özgürlük, demokrasi ve onurlu yaşam için sokaklara çıkan Sudanlılar sefalete sürüklenerek bir avuç dolarla avutulacak.

Emperyalizmin en akıllı, kurnaz ve sinsi oyunu.

Getir diktatörü iş başına, tut 30 yıl iktidarda, halkıyla kavga ettir sonradan da vatan- millet ya da din- iman de sok savaşlara…

Gerisi çok kolay.

Yoksulluk, cehalet, dini bağnazlık ve vasatın altında bir düşünsel kapasite ve yaşam biçimi.

Sonra da TAM TESLİMİYET.

Kaçınılmaz son.

Başka türlüsü olamaz.

Diktatörlerin maliyeti her zaman yüksektir.

El-Beşir en son örnek.

Bakalım sıra kimde?

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları