Film gibi

Hüsnü Mahalli: ABD’ye kafa tutma konusunda olmadı ama dinsel iktidar tercihleriyle olmak üzere.

Önceki gün İran medyası ilginç görüntüler paylaştı.

Görüntülerde Amerikalılar; İran’ın ihraç ettiği petrolü taşıyan Vietnam bandıralı bir tankeri Umman Denizi’nde ele geçiriyor ve tankerdeki petrolü başka bir gemiye boşaltarak o gemiyi bilinmeyen bir rotaya yönlendiriyor. Tam bu sırada İran Devrim Muhafızları sürat tekneleri ve helikopterlerle yaptığı operasyonla Amerikalılar tarafından çalınan petrolü taşıyan tankeri durduruyor ve İran kara sularına çekiyor. Çalıntı petrolü taşıyan geminin durdurulup İran kara sularına çekilmesi sırasında bölgede bulunan Amerikan donanmasına ait bir savaş gemisi ile birkaç helikopter İran Devrim Muhafızları tarafından el konulan gemiyi bir süre takip ediyor; ancak çatışmaya girmekten kaçınıyor. Yardıma gelen bir kaç savaş gemisiyle İran Devrim Muhafızları tarafından çekilmekte olan geminin önünde baraj oluşturmaya çalışan Amerikan donanması gemiyi engellemekte başarısız oluyor ve gemi İran kara sularına çekiliyor.

Bol aksiyonlu görüntüler…

Bu olay Ekim sonu yaşanmış ama Amerikalılar sessiz kalmayı tercih etmiş. İranlılar görüntüleri paylaşınca bu kez Amerikalılar “oldu ama tam böyle değil” türünden açıklama yapmak zorunda kaldılar.

Amerikalılar’ın bu açıklamayı yaptığı saatlerde İran nükleer anlaşma görüşmelerinin 29 Kasım’da Viyana’da yapılacağını açıkladı.

İran Cumhurbaşkanı Reisi “Haklarımızdan asla taviz vermeyiz” dedi.

İran; Humeyni Devrimi’nden bu yana 42 yıldır batının saldırılarına karşı direniyor, yaptırım ve ambargolara göğüs geriyor ve Suriye, Irak, Yemen ve Lübnan’da ABD ve müttefiği İsrail’e kafa tutuyor.

BOP başta olmak üzere batının bütün projelerinin çökmesinde İran’ın büyük payı bulunmaktadır.

Gelelim Türkiye’ye.

Bir zamanlar yapılan miting ve yürüyüşlerde “Türkiye, İran olmayacak” diye slogan atılırdı.

ABD’ye kafa tutma konusunda olmadı ama dinsel iktidar tercihleriyle olmak üzere.

Her fırsatta ABD’yi “PYD/YPG/PKK’ya destek vermekle suçlayan Ankara eylemsel olarak bu konuda bir adım atamıyor çünkü ABD’nin içinde 50 atom bombasının bulunduğu en az on tane askeri üssü Türkiye topraklarında.

Son iki haftadır konuşulan Kuzey Suriye operasyonları konuşulmaz oldu. Arap ve batı medyasına göre Biden son görüşmesinde bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı uyarmış. Tam bu sırada ABD ile varılan anlaşma sonucu Ruslar savaş uçaklarını Suriye’nin doğusunda Kamışlı havaalanında konuşlandırdı. ABD ve Rusya anlaşınca PYD/YPG itiraz edemedi. Suriye’den gelen haberlere göre PYD/YPG yönetimi ile Şam arasında yapılan görüşmelerin olumlu sonuçlanacağı konuşuluyor. Tam bu sırada CİA Başkanı William Burns’in aniden Moskova’ya giderek Rusya Dış İstihbarat Kurumu (SVR) Başkanı Sergey Narişkin’le buluşup bölgesel ve uluslararası konuları görüştüğü haberi geldi.

Konuların başında Suriye olduğu kesin çünkü Amerikalıların yıl sonu Suriye’den çekileceği haberleri geliyor.

Bu haber doğru çıkar ve Amerikalılar çekilirse PYD/YPG’nin Şam ile anlaşması kesinleşir. Böyle bir olasılık Türkiye’nin de Suriye’den çekilmesini zorunlu kılar ya da beslediği on binlerce silahlı militana güvenerek “çıkmam” diyen Türkiye’yi Suriye’de bulunan Rusya ve İran’la karşı karşıya getirir.

Bölgede herkes bunları konuşurken Türkiye nelerle uğraşıyor?

Bildiğiniz hikayeler…

Stratejik müttefik ABD ile F-35 ve F-16 pazarlıkları için kurulan mekanizmalar.

TL’nin sürekli değer kaybetmesiyle üst üste gelen ve gelecek olan zamlar.

Vatandaş bunları konuşmasın diye AKP’nin muhalefete yönelik saldırgan ve provakatif söylem ve davranışları.

HDP Eş-Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın beş yıldır cezaevinde olmaları ve onlar gibi cezaevinde tutulan eski milletvekili ve belediye başkanlarının durumu kimsenin umurunda değil.

Osman Kavala ayrı bir konu.

ÇHD’li avukatlar ve onlar gibi çok sayıda insan cezaevinde.

Demokrasi, özgürlük, insan hakları, hak ve hukukun olmadığı ülkede elbette kavga, gürültü ve savaş söylemleri ön plana çıkar, çıkartılır.

İçeride ve dışarıda.

Peki ne zamana kadar?