Raylardaki Başbakan

Melih Aşık, Başbakan Erdoğan’ın Marmaray’ın açılışında yaptığı konuşmadan olumlu söz etmiştik...

Başbakan Erdoğan’ın Marmaray’ın açılışında yaptığı konuşmadan olumlu söz etmiştik. Yazdığımız satırlar CNN’de “Karşı Gündem” programını yapan Aslı Aydıntaşbaş arkadaşımızın dikkatini çekmiş. Dün sabah programda konu ettiler. Evet Başbakan’ın konuşmasını iyi bulduk. Çünkü...
Marmaray’dan önce Cumhuriyet’i övdü. Açılışı 29 Ekim’e raslatmanın Cumhuriyet’i yüceltmeyi amaçladığını söyledi. Geçmişin başarılarını küçültmek yerine kendi yaptıklarını anlattı. Muhalefeti eleştirme gereksizliğine girmedi. Bağırarak konuşmadı...
Peki Başbakan diğer zamanlarda ne yapıyor?
Sandıktan çıkan sonuçlara saygı istiyor. Ama AKP’ye oy vermeyen milyonların saygı duyduğu değerlere hücum ediyor. Cumhuriyet’i kuranlara adeta hakaret ediyor. Gereksiz yere muhalefetle polemik yaratıyor... Her alanda ayrışmayı körüklüyor.
Ve çok daha önemlisi...
Toplum mühendisliği yapıyor. Ana politika olarak rejimi değiştirmeyi, ülkeyi din devletine dönüştürmeyi öne çıkarıyor. Toplumu çağın dışına taşıyor...
Bunun sakıncalarını bile bile neden yapıyor?
Bir ideolojik ısrar mı? Yoksa dış dünya ona bu misyonu yüklediği, ancak bu şekilde dış destek alabildiği için mi? Hangisi bilmiyoruz... Ama fark etmiyor...
Ülke yüksek gerilimden kurtulamıyor.

Türbülans

Posta gazetesinin birinci sayfasını dün gördünüz mü? Adana, Şırnak ve Kütahya’da türbanlı ilkokul çocukları kocaman fotoğraflarla verilmişti...
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun 2010 yılında “üniversitede türban sorununu çözeceğiz” çıkışıyla AKP’nin yolu açıldı... Üniversitede başlatılan serbestlik ilkokula kadar indi... Bakın Kemal Kılıçdaroğlu 2010 yılı 10 Ekim günü ne diyor:
“İlköğretim ve ortaöğretimde türban diye bir şey olmaz. Orada devletin koyduğu kurallar vardır. Kamuda da konan kurallar vardır. Bir milletvekili TBMM Genel Kurul salonuna kravatsız girebiliyor mu? Papua Yeni Gine’de de böyledir, Angola’da da böyledir, İngiltere’de de böyledir.”
Bunları söyleyen Kemal Bey’in ilkokula inen türbanla ilgili tek sözünü duydunuz mu?
Bu arada türban demokratikleşme paketiyle kamuya girdi... Meclis’in kapısına dayandı... CHP milletvekilleri tepkili... Genel Başkan ise tepkileri dindirmeye, milletvekillerini toplayıp direnişi kırmaya çalışıyor...
Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu iki tehlike; şeriat ve bölünme konusunda genel başkandan “tık” yok kısacası... Dolaylı destek var...
Efendim Erdoğan’la el sıkışmıyorlarmış... E bu kadar desteği gözlerden gizlemek için “kavgalı” görüntüsü vermek de gerekli öyle değil mi?

Durdu

Sabah elektrik kesintisinden dolayı Marmaray denizin ortasında durdu... Yolcular tünelden yürüyerek çıktılar.
Ulaştırma Bakanı aksamayı şehir elektriğindeki kesintiye bağladı. Meğer Marmaray aceleyle şehir trafosuna bağlanmış.
Derken bir ara kapılar çalışmadı...
Araç Sirkeci istasyonunda durmuyor... Çünkü istasyon inşaatı bitmemiş...
Marmaray inşaatında görev alan bir mühendis dün bize dedi ki:
- Marmaray’ı 29 Ekim’e yetiştirmek için birçok iş üstünkörü ve şişirme yapıldı. O yüzden başka arızalar da beklenebilir.
Anlaşılıyor ki yeterince test sürüşü de yapılmamış...
Açılıştan sonra Marmaray birkaç hafta bakıma sokulabilir, eksikler tamamlanabilirdi. Hâlâ yapılabilir. Milletin canıyla oynamayın...

AKP’li Hüseyin Çelik “Gökçek’i çok ama çok başarılı buluyorum” demiş.
Nasıl bulmasın? Topbaş’ın “Gezi’de yüzüne gözüne bulaştırdığı” yeşil katliamını, Gökçek “ODTÜ’ye yaptığı ani baskınla” halletti...
Akif Kökçe

AF

CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin ve CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, Sarıgül’ü Şişli Belediye Başkanlığı’nda bugün ziyaret edecekler. Kendisinden af dilekçesini alacaklar.
Af istemek durumunda olan birinin kapısına gidildiğini ilk kez gördük...

ENBUBİ

Marmaray’ın açılışında iki padişah Abdülmecit ve Abdülhamit’in de çok adı geçti. Tüp geçit yani Cisr-i Enbubi’yi Abdülmecit hayal etmiş. Eder... Ve Fransız mühendisler bir proje hazırlayıp Abdülhamit’e sunmuşlar. Abdülhamit ne yapmış? Projeyi beğenip inşası için harekete geçtiğine ilişkin bilgi yok. Proje rafa kalkmış. Burada “Abdülhamit’in rüyası” övgüsü biraz havada kalmıyor mu?

Melih Aşık / Milliyet