loading
close
SON DAKİKALAR

Bilim korku

Melih Aşık
Tarih: 29.04.2023
Kaynak: Melih Aşık - Milliyet

Melih Aşık; Bu ülkede siyaset kavgası çok partili düzene geçişle birlikte seviye kaybetti. Her türlü bel altı vuruş serbest oldu.

Her gece film gösteren bir televizyon kanalında haftalar boyunca ünlü Jaws ve Jurassic Park filmlerinin gösterimi dikkatimiz çekmiş, sebebini ise bulamamıştık.

Steven Spielberg’in bu ünlü filmleri geçmişte çok seyirci çekmişti ama görmeyen pek kalmamıştı. 1975 yapımı Jaws katil bir köpek balığını, 1993 Jurassic Park insan eliyle yaratılan dinozorların bir adada dehşet saçmasını gösteriyordu.

İkisi de “korku bilim” filmiydi.

Prof. Celal Şengör’ün tesadüfen elimize geçen yıllar önceki bir yazısı bizi uyandırdı. Diyor ki 1996 yılında yazdığı yazıda Celal Şengör:

“Bu tür eserler bırakın halka bilimi sevdirmeyi, her insanın içinde insiyaki olarak bulunan ‘bilinmeyenden korkma’ duygusunu körükleyerek onu bilime daha da çok düşman eder. Jurassic Park filmi İstanbul’a geldiği zaman eşim pek haklı olarak o zaman 6 yaşında olan oğlumuzu o filme götürmeyi reddetmişti. Halbuki benim çocukluğumda gördüğüm Denizler Altında 20 000 Fersah, 80 Günde Devrialem, Kaptan Grant’ın Çocukları gibi Jules Verne’in eserlerinden perdeye aktarılan filmler veya Yves Cousteau’nun deniz altı belgeselleri yaşamımın ilk on yılının en tatlı anıları arasındadır. Jurassic Park gibi eserler doğayı saldırgan, katil, kısaca suçlu gibi göstererek okuyucuyu veya seyirciyi doğadan koparmaya, doğayı önceleyen ve anlamaya çalışan bilimden soğutmaya hizmet ederler.”

Bu iki film insanımızı doğaya ve bilime karşı soğutmak için mi tekrar tekrar gösteriliyor? Yoksa arşivde başka film kalmadığı için mi?

KOMPLO

Bu ülkede siyaset kavgası çok partili düzene geçişle birlikte seviye kaybetti. Her türlü bel altı vuruş serbest oldu.

Bir çarpıcı örnek… Yazar Osman Şahin’in “47 Hadisesi, Arslanköy’de Sandık Olayı” adlı kitabında geçer. Arslanköy’ün efsane muhtarı CHP’li Tahir Şahin ölüm yatağındadır. DP’li Hasan Koç ziyaretine gelir, yatağın başucunda itiraflarda bulunur:

- Biliyorsun, DP’yi Arslanköy’de ben kurdum. Senin ve senin arkadaşlarının başına gelenleri ben planladım. Hatta senin yeğenin Çerçi Mehmet’in oğlu Ali Rıza Arslan’ı geceleri köyde nerede bir  kadının kocası askerdeyse ya da nerede bir dul kadın varsa, gönderdim evlerine. Kadının kapısını çalacaksın, içeriden kim o diye sorulunca “Ben Muhtar Tahir, aç sevgilim sevişelim” deyip kaçacaksın oradan dedim.

Hasan Koç bunları neden yaptığı sorusuna:

- Seni seçmenin gözünde küçük düşürmek için, cevabını verir.

ÇOCUKÇA

Büyükşehir Belediyesi, Beşiktaş vapur iskelesinin yıllardır boş duran üst katını kütüphane haline getirdi. Yaklaşık 5 bin kitabın yer aldığı kütüphanenin yanında bir de kafe yer alıyor. Birkaç ay önce de Moda vapur iskelesinin üst katı benzer şekilde kütüphane yapılmıştı. Alt kat ise kafe oldu. Bunlar yararlı hizmetler. Ancak bir ihtiyaç hâlâ karşılanmış değil. Koskoca kentte çocuk kütüphanesi yok. Çocuk kitaplarının satıldığı, çocukların oturup kitap okuyabildiği mekânlara ihtiyaç var. Çünkü çocuğuna kitap satın alamayacak aile sayısı milyonları bulur. Uygar ülkelerde oyuncak kütüphaneleri de var. Çocuklar ödünç oyuncak alıyor, birkaç gün oynadıktan sonra geri getiriyor. İBB bu tür  hizmetleri de düşünebilir.  Çocuklar için pek az şey yapılıyor kentte.

1 MAYIS

İşçi, emekçi ve bahar bayramınız kutlu olsun.

Bilir misiniz, işçilerin 1 Mayıs bayramını kutlayan ilk lider kimdir?

Demokrat Parti Lideri Adnan Menderes’tir.

Menderes işçi ve emek dostu muydu?

İlgisi yoktu işçilerle.

İktidarının son yıllarında ABD ile arası bozulmuş, rotayı Sovyetler Birliği’ne çevirmişti

1958 yılında Sovyetler’e jest olarak 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı kutladı.

Bilvesile, ülkemizin emekçilerini de kutlamış oldu.

PENGUEN

Kadıköy Bahariye’deki Penguen Kitabevi, içindeki binlerce kitapla bir görsel şölen oluşturduğu gibi, kitapseverlere de kitap edinme ve okuma zevki sunuyor. Bir fincan kahve alıp oturuyor, kitabınızı okuyabiliyorsunuz.

Ancak bu keyifli mekânda  can sıkan iki olay var. Birincisi, hafif sesle de olsa salona müzik sesi veriliyor. Kitapçılarda müzik olmaz. Çünkü az da olsa okuyanın dikkatini dağıtır. Batı’da kitapla birlikte müzik diski satan yerler elbet vardır. Ama oralarda da disk satın almak isteyenler kulaklıkla dinler. Etraf rahatsız edilmez.

İkincisi… Bu zarif kitabevinin fevkalade pis bir tuvaleti var. Aynı iş merkezinde bir tiyatro da bulunuyor. Ama iş merkezi sahibi tuvaleti yaptırmıyormuş. Hem kitabevine gelenler hem tiyatro seyircileri bu pis tuvaleti kullanıyor. Kaymakamlık veya belediye böyle yerleri kontrol etmez mi? İnsan sağlığıyla ilgilenmezler mi? Biraz medenilik bu halkın da hakkı değil mi?

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları