loading
close
SON DAKİKALAR

Sahte Yağlar

Melih Aşık
Tarih: 13.02.2024
Kaynak: Melih Aşık - Milliyet

Melih Aşık; Ünlü bir marka altında salep diye satılan ürünün içinde sadece “on binde bir” oranında salep bulunuyordu ama aroma ile salep kokusu verilen toz, salep diye satılıyordu.

Haber geçenlerde gazetelerde yer aldı

“Antalya’da yapılan baskında 2,5 ton sahte zeytinyağı yakalandı...”

Baskın yapılan depoda 80 kilo pamuk yağı, plastik bidonlar, zeytinyağı aroması ve 2,5 ton sahte zeytinyağı bulunmuş...

Zeytinyağı aromasıyla satılan zeytinyağı sahte sayılıyor demek...

İçine birkaç gram da zeytinyağı konulsa yine sahte sayılacak mıydı? Sayılmaması gerekirdi

Nedenine gelince... Geçenlerde bu sütunda yazdık.

Ünlü bir marka altında salep diye satılan ürünün içinde sadece “on binde bir” oranında salep bulunuyordu ama aroma ile salep kokusu verilen toz, salep diye satılıyordu.

Gıda dedektifi adlı sitede bir başka haber... Ünlü bir firma margarin yağını “Tereyağı Lezzeti” diye satıyor. İçinde tereyağı yok ama tereyağı aroması varmış. Tereyağı rengini alması için bazı kimyasallar da eklenmiş. Vatandaş tereyağı süsü verilmiş bu ürünü tereyağı diye satın alıyor ve yiyor. Bu ürün sahte tereyağı sayılmıyor.

Piyasada vanilya diye satılan ürünün içinde yüzde 1 vanilya ya var ya yok. Aroma ile vanilya süsü veriliyor. Sahte sayılmıyor.

Bazı meyve sularının üzerinde açık açık içinde meyvenin aromasının bulunduğu belirtiliyor. Meyve diye aromasını içiyorsunuz.

Evet etikette karınca duası gibi harflerle içerik yazıyor. Ama kim okuyor? Okuyan da zaten çoğu yabancı dilde yazılmış formülleri olumlu bir şey sanıyor.

Piyasa böyle işliyor...

POTADAN

Basketbol maçlarını da futbol kadar keyifle izliyoruz. Basketbol daha centilmen, her anı daha heyecanlı, daha teknik bir spor. İzleyenlerin çoğalmasını diliyoruz. Bu arada kurallar maç sırasında veya aralarda sık sık hatırlatılmalı ki, izleyenler belli bir bilinçle seyretsin ve oyunun keyfine varsın.

Bu konuda Nejat Eslen dostumuzun yeni fikirleri var... Diyor ki:

- Bizim gençliğimizde pivotların boyları 2 metre civarında olurdu. Şimdilerde 2 metre 20 santime kadar uzanıyor. Çemberin yüksekliği 3 metre 5 santimetre. Uzun boylular topu neredeyse elleriyle potanın içine koyuyor.

- Peki ne yapmalı?

- Potaları yükseltmeli...

Nejat Eslen devam ediyor:

- Voleybolda kadınlar için file yüksekliği erkeklerden daha aşağıda. Ancak basketbolda kadın erkek aynı yükseklikte potaya top atıyorlar. Bence erkekler için pota yükseltilmeli, kadınlar için bugünkü gibi kalmalı.

Öneriyi FİBA’nın dikkatine sunalım…

SÖZ

“Gazetelerin ilk önce spor sayfalarını okurum, burası başarı ve galibiyet haberleri ile doludur. Cesaret verir. Birinci sayfada ise sadece birilerinin hatalarından bahsedilir. Canınızı sıkar.”

Earl Warren

ANITLAR

6 Şubat depreminin birinci yılında hatırlarken...

Adil Hacıömeroğlu ilginç bir öneride bulunuyor...

Bakınız ne diyor:

“Büyük deprem felaketinin etkilediği 11 ilde deprem anıtı yapılmalı. Bunun için kentlerde simgeleşen yıkıntılar var. Bence onlar kaldırılmamalı. Bu yerler kamulaştırılarak anıta dönüştürülmeli. Ayrıca kent caddeleri boyunca depremde yaşamını yitirenlerin ad, soyadları, doğum tarihleri, kısa özgeçmişleri yazılı fotoğrafları asılmalı. Bu yollarda yürüyenler, ister istemez bu kişilerin gözlerine bakıp derin üzüntü duyacaklar. Bu derin acı, onlarda bir deprem bilincinin oluşmasını sağlayacak. İnsanlar, fotoğraflarla her göz göze geldiklerinde kendi kendilerine: “Burada benim fotoğrafım da asılı olabilirdi” diye içinden geçirecek. Bu da kişisel ve toplumsal duyarlığı artıracak depremlere          karşı...”

SATICI

Okul yıllarımızda pantolon, ceket için kumaş alınır, terziye verilirdi.

Annemle kumaş almaya Sultanhamam’a giderdik.

Oradaki satıcılar çoğunlukla Yahudi idi.

Raflardaki kumaştan beğendiğinizi indirir, evire çevire açardı.

Beğenmediniz mi? Başka topu indirirdi.

15 - 20 top indi, siz yine beğenmediniz öyle mi, bu defa hepsini teker teker özenle toplar yine raflara yerleştirirlerdi.

Hiçbir şey almasanız da yüzlerinde sıkkınlık göremezdiniz.

Rum garson veya Ermeni tamirci keza...

Önce işini iyi yapmayı, müşteriyi memnun etmeyi düşünürdü.

Müşteri velinimetimizdir, şiarını onlar daha iyi uygulardı.

O yüzden iş hayatında başarılı oldular, para yaptılar,

Burada hayat onlar için zorlaşınca toplanıp gittiler.

Satıcı adabını da birlikte götürdüler.

Şimdi alışveriş etmeye girdiğimiz mağazalarda satıcıların yüzlerini ve davranışlarını görünce o eski günleri anımsıyorum.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları