loading
close
SON DAKİKALAR

Koskoca meslek odasının erkek üyelerinin kadınları çekiştirmekten başka işi yok mu!

Melis Alphan
Tarih: 18.02.2019
Kaynak: Melis Alphan-Artı Gerçek

Melis Alphan: Bir kadın üye, hakkında yaptıkları dedikodular sonucunda hayatının karardığını söyleyerek Türkiye’nin önde gelen meslek odalarından birinin kimi eski yönetici ve üyelerine dava açtı.

Melek “Kızlar okumaz” denen bir ailede büyük mücadele vererek üniversiteyi bitirdi ve çalışmaya başladı. 2006’da meslek odasına üye oldu. 2009’da odanın kadın komisyonuna girdi. Kadınların çalışmaları sonucunda oda yönetiminde kadınlara eşit temsil hakkı getirildi. Ve meslek odası 2014’te ilk defa bir şubede kadın başkan çıkardı.

52 yaşındaki Melek, kızı üniversiteyi kazanınca 2013’te İstanbul’a yerleşti.

İstanbul’a geldikten sonra hem iş buldu hem de meslek odasının İstanbul şubesinin Kadın Komisyonu’na girdi. Başarılı çalışmaları sonucu onu Danışma Kurulu’na aldılar. Odada seçim zamanıydı; Melek de yeni yönetimin bir kadın söylemi olması ve projeler üretmesi gerektiğini, bu projelerde yer almak istediğini söyleyerek “Ben de adayım” dedi. Onu henüz kimse tanımıyordu, seçilmeyeceğini biliyordu ama bir farkındalık yaratmıştı, böyle bir çıkış yapınca herkes onu tanıdı.

Melek delege olarak seçildi, iki yıl boyunca İstanbul’daki şubelerden birinde yürütme kurulunda görev aldı. Şubenin Kadın Komisyonu’nu canlandırdı; biri konuşma yaptığı zaman “Acaba ters bir şey söyler de cinsiyet eşitsizliği yaratır mıyım” diye Melek’in gözünün içine bakar oldu.

“Eski başkan bir kadın üyeyi birisine tanıştıracağı zaman ‘Ümraniye gülü, Kartal gülü, odamızın gülü, İzmir güzeli’ gibi ifadeler kullanırdı. Ben bunlara çok tepki verdim. Hatta Kadın Komisyonu olarak kapının girişine ‘Kadın kadındır, çiçek babandır’ yazısı astık. Bu söylemlerin çoğu değişti ama zihniyet değişmedi” diye anlatıyor Melek.

2016 seçimlerinde Yönetim Kurulu’na Kadın Komisyonu olarak adaylıklarını koymak istediler ama burada da “Komisyonun adayıyım diye çıkamazsınız” gibi tepkilerle karşılaştılar. Sonuçta komisyondan 4 kadın aday olduklarını açıkladılar. Dördü de seçildi. Önceki dönem kurulda sadece 1 kadın varken, bu kez 14 kişilik kurulda kadın sayısı dört oldu.

DEDİKODUYU ERKEKLER ÇIKARDI AMA CEZA ALAN BİR KADIN OLDU

Melek, seçimlerin hemen ertesinde odada kendisi hakkında asılsız ve çirkin dedikoduların dolaştığını öğrendi ve şikâyetçi oldu. Melek’in iddiasına göre, bir kadın teknik görevli Melek hakkında “Para karşılığı evli erkeklerle birlikte oluyor” diye konuşuyordu. Kadın bu dedikoduyu odadaki erkeklerden duyduğunu söyledi.

Melek’in de katıldığı kapalı bir toplantıda konu açılınca şube yönetim kurulu üyesi bir erkek, 80 yaşında bir erkek üyenin Melek hakkında “Ona devamlı para veriyordum, iş buldum, sık sık yemeğe gidiyoruz, yılbaşını beraber geçirmek için ona otelde oda tuttum” dediğini, bunları yemeklerde sürekli dile getirdiğini ve bir ilçe temsilciliğindeki kişilerin bir araya geldiklerinde, toplantılarda bile devamlı bunu konuştuğunu anlattı.

Bunları duyan Melek “Ben onlarla omuz omuza mücadele ederken onlar benim topuklu ayakkabıma, gözüme kaşıma bakıyorlarmış. Ben nasıl güveneceğim bu insanlara?” diye tepki verince başkan ve sekreter Melek’e “Dedikodu her yerde olabilir, önleyemezsin. Güvenmiyorsan istifa edersin” dediler.

Melek kadın teknik görevliden hakkında konuşan erkeklerin isimlerini istediğinde ise bu isimleri ona vermedi: “Çünkü başkan ‘İsim verme’ demiş.”

Oysa yönetmelikte de yazıldığı gibi, şube başkanının Melek’in şikâyetini Onur Kurulu'na taşıması gerekirdi: “Bu söylentilerin araştırılmasını istedim ama başkan ve sekreter ‘Hiçbir şey yok’ dediler ve Onur Kurulu’na vermediler.”

Bunun üzerine Melek, 10 Mart’ta Onur Kurulu’na dilekçe verdi; hakkında çirkin söylentilerin çıktığını, bir kadın teknik görevlinin söylentiyi şubedeki erkeklerin çıkarıp yaydığını söylediğini anlattı ve bu konuda gerekenin yapılmasını istedi.

Melek anlatıyor: “Ankara soruşturmacı atamadı. Ayda 2-3 kez telefonla arayıp sordum, cevap gelmedi. Araya eski yöneticilerden biri girince ise sadece teknik görevliye uyarı cezası verildi. Yani sadece bir kadın cezalandırıldı.”

O sıralar başından geçen bir olayı da şöyle anlatıyor Melek: “Bir toplantıdan sonra arabayla Ankara’dan İstanbul’a dönerken eski başkan bana zorla bir hikâye dinletti: Bir adam varmış, evini geçindiremiyormuş, o yüzden gündüz işe gidip akşam taksi şoförlüğü yapıyormuş. Bir gün adamın ölüsünü bulmuşlar, meğer adam bedenini satıyormuş. Eski başkan hakkımda konuşanlara bu hikâyeyi anlatıp ‘Bunu yapıyor diye Melek’i yargılayamazsın’ diyormuş! Dinlemek istemediğimi söyleyip kulaklarımı kapattım ama bu kez de bağıra bağıra anlattı hikâyeyi.”

DEDİKODUSU YAPILAN KADIN İŞSİZ KALDI, PSİKOLOJİSİ BOZULDU

Melek bu süreçte psikolojisinin bozulduğunu, olayların iş verimini düşürdüğünü ve işsiz kaldığını, psikiyatra gidip ilaç kullanmaya başladığını söylüyor.

Melek işsiz kalınca, mecburen kızı okulu bırakıp çalışmaya başladı.

Bu arada Melek’in Yönetim Kurulu’ndan sürekli istifası istendi. Ama o istifa etmedi.

2016’nın ekim ayında gündem maddesi ‘Danışma Kurulu ilkeleri ve adaylık kriterleri’ olan toplantıda Melek temsilcilikte bazı kişilerin kadınlar hakkında kötü konuştuklarını, bu kişilerin Danışma Kurulu’nda olmaması gerektiğini, yönetimin bunları bilmesine rağmen hiçbir şey yapmadığını, sadece bir kadın teknik görevlinin cezalandırıldığını, kendisinin de istifasının istendiğini ve sadece kadınlara yaptırım uygulandığını söyledi. Bu toplantının sonrasında hiçbir gerekçe gösterilmeden Melek’in görevleri elinden alındı.

Melek odanın Cinsiyet Ayrımcılığı Takip Sekreteryası’na başvurduktan sonra oradan dosyanın yeniden Onur Kurulu’na gitmesi kararı çıktı. Melek, soruşturmacı olarak eski başkanlardan birinin atandığını, bu kişinin de şikâyetçi olduğu erkeklerin yakın arkadaşı olduğunu ifade ediyor: “Ben tarafsız bir kadın soruşturmacının atanmasını istedim. Çünkü benimkisi cinsiyete duyarlı bir şikâyetti. Ama itirazım kabul edilmedi.”

Melek’in anlattığına göre, ona olayların en başından beri destek olan ve şahitlik eden Yönetim Kurulu üyesi bir kadının da görevleri elinden alındı; diğer şahidi ilçe temsilcilik başkanı kadın ise istifaya zorlandı:

“Soruşturma sırasında şahitlerimden birine benim çalışmadığım dönemde nasıl geçindiğim sorulmuş. Benden kimse ‘Böyle bir hayat sürüyor’ diye şikâyetçi olmadı ki, bu sorunun soruşturmayla ne ilgisi var? Ayrıca soruşturmacılar kişilerin yazılı ifadelerini almak zorundadır. Yönetmelikte bu açıkça yazılı. Şahidimin ve benim ifadelerimiz yazılı olarak tutanağa geçmedi. Böyle bir usulsüzlük de yapıldı. Ben sadece görevlerimin geri verilmesini istedim. Çünkü görevlerim benden alınınca hakkımdaki dedikoduların doğru olduğu gibi bir intiba oluşmuştu. Herkes çirkin bir hayatım olduğunu konuşuyordu. Çevremdeki erkeklerin hepsi benden uzaklaştı. İnsanlar dedikodu çıkar diye benimle yan yana gelmeye korktular.”

Sadece bununla da kalmadı, internette normalde Oda Yönetim Kararları (OYK) isim yazılan yerleri boş bırakılarak yayımlanmasına rağmen, Melek’in görevlerinin alındığı bilgisi ismi açık şekilde yazıldı, yani Melek teşhir edildi.

Soruşturmanın 3 ayda tamamlanması gerekirken iki yıl geçti, hâlâ bir karar verilmedi. “Zaten şikâyetçi olduğum kişilerden biri şu anda Onur Kurulu’nda. Siz o kuruldan ne beklersiniz?” diyor Melek.

Melek, 2017’de hukuki yollara da başvurdu. O dava sürüyor.

Üçüncü duruşmada hâkim olan biteni dikkatle dinledikten sonra “Koskoca oda bunlarla mı uğraşıyor? Kim ne yaparsa yapsın, bir kadın nasıl yaşarsa yaşasın, bu konuşulur mu?” dedi.

Bu hikâyede hakkını aradığı için hiç gerekçesiz görevden alınan ve itibarsızlaştırılan bir kadın var. Kadınların hayatını sadece fiziksel ve cinsel şiddet karartmıyor; hayatın her alanında –hele de seslerini biraz yükseltmeye kalktıklarında- uğradıkları ayrımcılık, kadınların hayat mücadelesini çok zorlaştırıyor.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları