loading
close
SON DAKİKALAR

Bilim: Bardağın dolu tarafı da boş!

Orhan Bursalı
Tarih: 16.09.2019
Kaynak: Orhan Bursalı-Cumhuriyet

Orhan Bursalı: Türkiye’nin yıllık toplam 70 yayınına karşılık ABD yaklaşık 20 bin, Çin 11 bin, Almanya 4 bin 400, İngiltere 3 bin 600 bilimsel yayın çıkarıyor.

Nitelikli bilimsel araştırma makale sayımızın binde bir, yani sadece 70 tane olması (Nature Index, 2019 araştırması, dünkü yazıma bakınız) akademi dünyamızda nasıl karşılanır acaba?
İyi araştırmaları olan bir nöroloji profesörü dostuma sohbet esnasında bu sayıyı aktarırken, “Ooo çok iyi” demez mi! Beklentisi çok düşük olduğu için, üniversitelerimizde bir yılda 70 üst düzey nitelikli araştırmanın yapılmış olmasını sevinçle karşıladığını gördüm. Bardağın dolu tarafından bakmış. Tabii bardağın en alt çizgisinde bir doluluk olarak görmek gerekir.
Fakat ülkemizde böyle bir kapasitenin olduğunu da gösteriyor 70 sayısı. Yani bunu iki katına, üç katına çıkarmak mümkün, doğru bilim politikalarıyla, kaliteli ve bilime önem veren üniversite yönetimleriyle, yaptığın araştırma para getiriyor mu, diye sormayan ve bakmayan siyasi kafaların varlığıyla.. Gençlerin önlerini açarak ve her türlü özgürlüğü tanıyarak.

Üretmemenin bedeli yüksek

Esen Ercan Alp diyor ki:
Yeni bir yaklaşım, yeni bir heyecan, yeni bir felsefe ve görev duygusu ile işe koyulmak, yurtdışı bağlantıları güçlendirmek, (üst düzey araştırma yapan) ilk 10 üniversiteyi mevcut sistemin dışında değerlendirerek mali ve idari özerklik sağlamak, kaynaklarını birkaç misli artırmak, öğrenci seçimlerini kendilerinin yapmasını denemek gibi girişimler... Araştırma ekosistemini güçlendirecek, bilimsel ve teknik altyapıyı oluşturacak olan ‘Ulusal Laboratuvarların’ kurulması… Burada sorulması gereken soru: Türkiye bu bilimsel atılımları yapmadığı takdirde ödeyeceği fiyat ne olacaktır?
Her gün dışarıya ödenen ilaç, tıbbi cihaz ve sarf malzemesi, her türlü endüstriyel süreç için ödenen lisans ücretleri, telefon, bilgisayarlar ve iletişim altyapısı, bunların yazılımları ve işletme sistemleri, yurtdışına giden beyinler derken zaten milyarlarca lirayı harcamak zorunda kalıyoruz. Yani yapmak kadar yapmamanın da bir bedeli var.” (HBT sayı 181, Türkiye’nin 2019 bilim dünyasındaki yeri)

Umudum var mı yok mu..

Aslında 70 üst düzey nitelikli yayının ve buna göre Avrupa’da 19. ve dünyada 36. olmamıza başka bir açıdan baktığımızda, fazla da bir anlamı olmadığını görürüz:
Nitelikli araştırma makalesi sayısını, mesela üniversitelerimizdeki toplam akademisyen sayısına ve bir de üstelik ülke nüfus başına oranlarsanız çok komik sayılar elinizde kalır.
Son istatistiklere baktım, üniversitelerimizde “akademik personel” sayısı yıldan yıla jet hızıyla artıyor. Bir dünya rekoru! 158 binden 166 bine yükselmiş! Bu yılki sayılar (YÖK): Geçen yıl 158 bin 98 olan akademisyen sayısı bu yıl 166 bin 225’e yükseldi. Akademisyenlerin 26 bin 453’ü profesör, 15 bin 451’i doçent, 39 bin 464’ü doktor öğretim üyesi, 36 bin 461’i öğretim görevlisi, 48 bin 396’sı araştırma görevlisi.
166 bin 225’ten 36 bin 461 öğretim görevlisini düşürürsek (doktorasızlar), araştırma görevlileri dahil 129 bin 764 bilim üretecek kapasitede akademisyen. 70 üst düzey araştırmayı bu sayıya dağıtırsanız, akademisyen başına 0.00054 nitelikli bilimsel makale çıkar!

Daha çarpıcı birkaç nokta:

Türkiye’nin yıllık toplam 70 yayınına karşılık ABD yaklaşık 20 bin, Çin 11 bin, Almanya 4 bin 400, İngiltere 3 bin 600 bilimsel yayın çıkarıyor.
Şimdi şu tabloya da bakın, 70 üst düzey bilimsel araştırmada ilk 15 üniversitemizin payları (devlet ve vakıf):
Bir liste daha ama tamamı değil, Türkiye’nin üstü ve altı, sıralamadaki yerleri ve nitelikli yayın sayıları: İster dolu tarafından bakın ister boş.. Durum kötünün de kötüsü..

[Haber görseli]

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları