loading
close
SON DAKİKALAR

Delil mi arıyorsunuz?.. Ve Gülen için CIA-FBI çatışması

Orhan Bursalı
Tarih: 09.08.2016

Orhan Bursalı; Kılıçdaroğlu mitingde konuştu, iyi oldu. Kaybettiği bir şey yok, bu miting zaten yapılacaktı, ama kazandığı çok şey var. Konuşması dört dörtlüktü. Cesur bir karardı...

Amerikan hükümet yetkilileri yemin billah... Biz bu olayın içinde yokuz, diyerek. Kanıt da kanıt diye tutturuyorlar. Hükümet olarak yokturlar da, ABD’de tek “hükümet” yok ki... Çok kollu bir yönetim, hükümet içinde “alt hükümetler”den geçilmez... CIA’sı var, daha çok Dışişleri Bakanlığı’yla eşgüdüm içinde çalışan.. FBI’ı var, İç Güvenlik Bakanlığı’nın en önemli kolu... Ordu İstihbarat, bilmem ne istihbarat... Var oğlu var.
Barış Pehlivan Barış Terkoğlu’nun Wikileaks belgelerinden tarayıp derledikleri kitapları (Sızıntı, Mahrem) karıştırırsanız, F.G. ve adamlarını nasıl gözetim altında tuttuklarını ve onlarla ilgili ana gelişmeleri sürekli rapor ettiklerini görürsünüz. 

Barış Pehlivan, baktım Amerikalılara yardımcı olmuş. Kitapta F.G. ile ilgili gizli yazışmaları derleyip toplamış ve Odatv’de haber yapmış. Benzer bir çabayı da Hürriyet’in Pazar ekinde gördüm.

Yeşil kart, CIA ve FBI 

Ayrıca pek çok kitapta ve yazıda, F. Gülen’in ABD’den nasıl olup da oturma-çalışma izni aldığının serüveni heyecanla anlatıldı. Çatışmanın Anatomisi’nde bir bölüm ayrılmış konuya, siyasi analiziyle birlikte.
CIA’nın dört koldan F. Gülen ve adamlarını sardığı net. Karşımızda ABD’nin “Büyük Otorite’sini kabul etmiş”, artık Terör başı düzeyine yükselmiş bir Amerikancı lider var.
Bütün yazışmaların finalinde, artık rapor verme aşamasına gelindiğinde dikkati çeken bir nokta var:
FBI ve Göçmen Dairesi / Savcılık, Gülen’i tehlikeli buluyor ve yeşil kart verilmesinin reddini istiyor.
CIA ve Dışişleri Bakanlığı ise yeşil kartın verilmesini istiyor, Gülen’in önemine dikkat çekiyor, bunun Amerikan çıkarlarına uygun olduğunu belirtiyor.

İki ayrı gücün savaşı 

İki ayrı güç adeta birbiriyle savaşıyor ABD’de! Sanki iyi polis kötü polis.. Ama değil tabii ki. Her iki güç de kendi “çıkarları/görevleri” için birbiriyle mücadele halinde.
FBI’cılar iç güvenliğe önem veriyor.
CIA’cılar da Gülen ve örgütünü hem dünyadaki yayılışını kendi amaçları için kullanmaya, hem de Türkiye’de ulaştığı güç bakımından iyi bir araç olarak gerektiğinde kullanmaya önem veriyor.
CIA ve Dışişleri, operasyonları için neden ellerinden kaçırsınlar bu örgütü!

Tüm Türkiye CIA’cıları Gülenci! 

Kimlerin CIA ile birlikte hareket ettiğine bakarsanız, zaten olayı net görürsünüz: Türkiye üzerinde çalışan ne kadar CIA’cı ve danışmanlık eden bilim adamı kılıklı tanınmış kişi varsa, Graham Fuller’lerden tutun geniş bir yelpazeye kadar, hepsi, referans mektuplarıyla, Gülen’in ABD’de kalmasını sağlama peşinde.. Öyle ki FBI, Gülen’in uluslararası faaliyetlerini “CIA’nın finanse ettiğini” bile söylüyor mahkemede!
Mahkeme sonunda, CIA/Dışişleri Bakanlığı’nın çıkarları yönünde karar veriyor ve F.G. ABD’de kalıcı oluyor.
Bu bile başlı başına heyecanlı bir öykü! 15 Temmuz darbe girişimine kadar uzanan!

Yaratılan tablo 

Amerikalı ve Avrupalı ana akım gazeteleri derin hayal kırıklığı yaşıyor.
Erdoğan’ın yarattığı ülke içi otoriter, demokratik hak ve özgürlükleri hiçe sayan eylemleri, tüm kuvvetleri elinde toplama politikası, Türkiye’nin zaten kısıtlı demokrasisini hepten rafa kaldırma aşamasına getirmiş...
Tabii dış politikada yanlışlıkların tecrit ettiği bir Türkiye...
Ve tüm bunlardan sorumlu bir Cumhurbaşkanı.
İktidarın çökmesini istedikleri açık seçik.
Bu darbe girişimi bir araçtı, onların RTE rejimi ile birlikte aslında Türkiye’nin de çökeceği umurlarında değildi. Hatta belki de daha iyi olacak, diye de düşündüler.
Dani Rodrik bile isyanda, Amerikan medyasının Gülen yanlısı tutumundan.. Beni bile neredeyse RTE’ci yapacaklar, diye isyan ediyor.
NOT: Kılıçdaroğlu mitingde konuştu, iyi oldu. Kaybettiği bir şey yok, bu miting zaten yapılacaktı, ama kazandığı çok şey var. Konuşması dört dörtlüktü. Cesur bir karardı...

Orhan Bursalı - Cumhuriyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları