loading
close
SON DAKİKALAR

Bahçeli erken seçimi zorlayabilir mi? CHP duvarları yıkıyor

Orhan Bursalı
Tarih: 22.04.2025
Kaynak: Orhan Bursalı - Cumhuriyet

Orhan Bursalı; Özdağ belki de İmamoğlu kurbanı olarak seçildi. Milleti alıştırmak ve Ekrem Bey’in de tutuklanmasını ve mahkûm edilmesini kanıksatmak ve normalleştirmek için.

Gündemin en önemli konusu... Erken seçime zorlayacak büyük güç şüphesiz ki Yozgat’taki mitingde net ifadesini bulan halk protestosu, talebi ve hareketidir. Çok farklı kesimler Yozgat’ta CHP’nin itici gücü içinde buluştular.

AKP’nin ve cumhurbaşkanının, CHP ile millet/halk arasına özellikle geçmişin mezarlığına gömülmüş, yok cami kapatmış (kendileri camileri satarken) gibi uyduruk ve tırışkadan konuları gündeme taşıyarak örmeye çalıştığı duvarlar yıkıldı. Epey zamandır yıkıldı ve yıkılıyor.

CHP’ye olur olmaz saldırıyorsun da millet diyor ki sen ne yaptın, ekonomiyi çökerttin, traktöre mazot koyamıyoruz, koysak bile hasadını yaptığımız ürünlerimiz para etmiyor, maliyetinin çok altında para veriyorsun, bizim emeğimizi çalarak sırtımızdan iktidarın keyfini, lüksünü sürüyorsun...

Traktörlerin dizi dizi yollara çıkması çok önemlidir.

Cumhurbaşkanına yüzde 72 üzerinde oy veren bir Yozgat’tan bahsediyoruz.

AKP’liler ise Yozgat olayını küçümsemeye çalışıyorlar, yok az sayıda traktör varmış, çevre illerden adam taşınmış, bu kadar traktörleri olduğuna göre demek ki paraları keyifleri yerindeymiş.

Hepsi birer devekuşu. Kafalarını kuma gömmüşler, hiçbir şey görmüyorlar. Üç maymunu oynuyorlar da denebilir.

Erken seçimi zorlamakta olan birinci önemli güç millettir.

SARAY İKİ ARADA BİR DEREDE

Saray’ın, eteklerinde sözcülük yapanların devekuşu tutumlarını paylaşmadığını söyleyebiliriz.

Saray sıkışmış durumda.

Evdeki hesaplarının çarşıya uymadığını söyleyebiliriz.

Bir taşla iki kuş vuracak hem İstanbul’u geri alacak hem de halkın nihayet bir umut olarak gördüğü CHP ve İmamoğlu’nu bertaraf edecekti.

Tüm operasyonlar bunun için yapılacaktı.

Bu planda halk yoktu. Nasıl olsa kaderine razı bir millet yarattıklarına inanıyorlardı. Vuracaksın ensesine, alacaksın ağzındaki lokmayı.

ÜMİT ÖZDAĞ BİR ALIŞTIRMA MIYDI?

Hukuksuzluk ve yargıda iktidara bağımlı siyasi bir paralel yapı ile sahte bir Gezi davası yaratmışlar, ayrıca Osman Kavala’yı, Demirtaş’ı yıllardır içeride tutmayı da becermişlerdi. Aslında Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ı tutuklamaları ve aylardır iddianamesini bile hazırlamamaları bile, bugünden bakınca İmamoğlu’nu tutuklamaya hazırlık olarak görülebilir.

Özdağ belki de İmamoğlu kurbanı olarak seçildi. Milleti alıştırmak ve Ekrem Bey’in de tutuklanmasını ve mahkûm edilmesini kanıksatmak ve normalleştirmek için...

Ekrem Bey için büyük yolsuzluklar inşa ederiz, heybedeki turp masallarına bir de dini imanı karıştırdık mı, amaca ulaşırız.

Bu açıkça otokratik bir rejime geçiş niyeti ve aşaması olacaktı. Bütün bu planlar otokrasiye götürebilirdi.

Bunu denediler, İmamoğlu ve arkadaşlarını tutukladılar ve bu amaçla Merkez Bankası kaynaklarını 50 milyar dolar bile eritmeyi göze aldılar.

ÇARŞIYA UYMADI HESAPLAR

Fakat hesap etmedikleri gençlerin, emeklilerin halkın büyük kitlesel gösterilerle ülke çapında İmamoğlu ve CHP’nin arkasına geçmesiydi.

Milletin çok net ve sarih tutumuyla karşılaştılar.

Ama yıllardır berbat bir yönetimin içinde çırpınan millet, bir umut olarak gördüğü CHP ve İmamoğlu üzerine komplolar kurulmasına, bir umut ışığının elinden alınmasına karşı çıktı.

Çarşıya uymayan ikinci hesap da Devlet Bahçeli’nin yaptığı İmamoğlu çıkışıydı.

Geçen perşembe yazımda Bahçeli’nin İmamoğlu’nun serbest kalması için yol açtığı iddiasına en muhtemel yorum demiştim: “Bahçeli, içi boş iddialarla İmamoğlu’nun mahkûm edilmeye çalışılmasının, ülke çapında CHP’yi daha da büyüteceğini ve milletin isyanının istenmeyen daha kötü sonuçlara yol açacağını görüyor. Bunu önlemek için de normalleşme ve isyan ateşinin düşmesini istiyor.”

BİR FAKTÖR DAHA

Bahçeli’nin karşı çıkışı, Saray’ın baştaki politikasını da uygulanamaz hale getirdiğini söyleyebiliriz.

Mümtazer Türköne, Cansu Çamlıbel’le yaptığı söyleşide (T24), işin esasını Bahçeli’nin sahip çıktığı “Türk-Kürt” barışına bağlıyor. Türk ve Kürtleri barıştırmak ve artık barış içinde birlikte yaşamalarını sağlamak için Bahçeli’nin ülkede hukukun geçerli olduğu ve otokrasinin sözünün bile edilmeyeceği bir ortam istediğini söylüyor Türköne. Kent uzlaşısını bir terör suçu olarak görmek, Kürtlerin siyasette saf dışı edildiği bir otokratik rejimde barış da mümkün olmaz ve Bahçeli’nin projesi de gerçekleşmez.

Türköne, Bahçeli’nin bu amaçla erken seçim bile isteyebileceğini ve iktidarın niyetini önleyeceği görüşünde.

O takdirde, Saray bir yol ayrımında duruyor: Ya otokrasiye geçiş ya da erken seçimi kabul etmek, kaybetmeyi de göze alarak...

Peki Saray şimdi iki seçenek arasında bir seçim arayışında mı?

DEM’lileri gecikerek kabul etmesi bunun işareti mi?

Daha demokratik bir ortam yaratarak İmamoğlu’nu serbest bırakarak, DEM seçeneği ile seçimleri kazanabilme olasılığını mı hesap ediyor?

Zayıf olasılık Devlet Bahçeli’nin adımlarını yanlış yorumlamak olarak gözükmekte.

Siyaset zorlu kulvara girdi.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları