loading
close
SON DAKİKALAR

İnsan içine çıkabilmek…

Yılmaz Özdil
Tarih: 27.08.2019
Kaynak: Yılmaz Özdil-Sözcü

Yılmaz Özdil: Hendekler kazılmasını, evlerin cephaneliğe çevrilmesini armut gibi seyrettiler, Sur'da Cizre'de Nusaybin'de adeta savaş yaşandı, tanklar filan binalara ateş açtı, bir yıl sürdü, 249 şehit verdik.

Sadece 21 ay başbakanlık yaptı.

İlk iş, kendine şarkı yaptırdı…
Adam kim, yiğit kim /
kim, kim, kim, kim /
bir bilge adam /
bir yiğit adam /
bir hışımla geldi geçti /
Davutoğlu Ahmet hoca /
peh peh peh peh…

Bu peh peh başbakanken…
Asker-polis, 466 şehit verdik.

Pkk'yla Hizbullah birbirine girdi, iki gecede 53 kişi öldü, adeta içsavaş provası gibiydi, 35 şehirde, 68 ilçede çatışma yaşandı, kimisi tekbir getiriyordu, kimisi biji naraları atıyordu, 212 okul, üç bin işyeri, 263 kamu binası, 190 banka şubesi, 75 PTT şubesi, 80 siyasi parti binası, 340 sivil otomobil, 216 resmi otomobil, 30 dernek binası kullanılamaz hale geldi, müzeler, spor salonları saldırıya uğradı, elektrik trafoları, mobese kameraları, trafik lambaları ateşe verildi, Kuran kursu binalarına molotof atıldı, marketler yağmalandı, yedi şehirde 34 sene sonra sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

Diyarbakır'da Hdp mitinginde bomba patladı, beş vatandaşımız öldü.
Suruç'ta bomba patladı, 34 vatandaşımız öldü.
Cumhuriyet tarihinin en ağır terör saldırısı oldu, Ankara Garı'nda bomba patladı, 109 vatandaşımız hayatını kaybetti.
İstanbul Sultanahmet'te bomba patladı, 13 turist hayatını kaybetti.
Ankara Çankaya'da askeri servis aracı geçerken bomba patladı, 29 vatandaşımız hayatını kaybetti.
Ankara Kızılay'da otobüs durağında bomba patladı, 38 vatandaşımız hayatını kaybetti.
İstanbul Taksim'de bomba patladı, dört turist hayatını kaybetti.
“Memleketin her tarafı canlı bomba dolmuş, siz ne işe yararsınız, bunları niye yakalamıyorsunuz?” diye sordular… “Hepsinin tek tek isim listesi elimizde ama, eylem yapmadan tutuklayamayız, Türkiye sebepsiz yere insanların tutuklanabileceği bir ülke değil” dedi!

Hendekler kazılmasını, evlerin cephaneliğe çevrilmesini armut gibi seyrettiler, Sur'da Cizre'de Nusaybin'de adeta savaş yaşandı, tanklar filan binalara ateş açtı, bir yıl sürdü, 249 şehit verdik.

Diyarbakır Barosu başkanı Tahir Elçi, göz göre göre öldürüldü.

Takvimde başka gün kalmamış gibi tam 29 Ekim'de, Cumhuriyet Bayramı'nda, Kürdistan silahlı kuvvetleri topuyla tüfeğiyle topraklarımızdan Kobani'ye resmi geçit yaptı.
“Bana serok Ahmet diyorlar, Kobani'deki kardeşlerimizin alnından öpüyorum” dedi.

Dünyada ne kadar köktendinci terörist varsa, hepsi Türkiye üzerinden Suriye'ye geçirildi, sonra o silah bumerang gibi Türkiye'ye döndü, Kilis'e Işid füzeleri düştü, 20 insanımız hayatını kaybetti.

Vatan toprağı terkedildi.
Süleyman Şah Türbesi'ndeki boş sandukalar tanka yüklendi, götün götün kaçıldı.

Rus savaş uçağı düşürüldü.

“Komşularla sıfır sorun” dedi.
Sıfır komşumuz kaldı.

“Avrupa Birliği'yle Kayserili pazarlığı yaptım, Avrupa'ya vizesiz gideceğiz” dedi, bunu dediğinde 2016 yılıydı, anlattığına göre “Suriyelileri alacaklar, üstüne bize 10 milyar euro verecekler”di.
Para yerine babafingoyu aldık… Cahil cühela beş milyon Suriyeli, kimlik kontrolü bile yapılmadan, hobaraaa diye Türkiye'ye sokuldu.

(Dışişleri bakanıyken…
Mavi Marmara feribotu basıldı, insanlarımız öldürüldü.
Musul konsolosluğumuz basıldı, konsolosumuz kaçırıldı.)

Fethullah Gülen'i Pensilvanya'da ziyaret ederken, dışişleri bakanıydı.
17 Aralık TBMM'de aklanırken, başbakandı.

Stratejik derinlik diye kitap yazmıştı, stratejik takoz'u da o yaptırdı…
Akp'nin meclis grup salonundaki kürsü Tayyip Erdoğan'ın boyuna göre ayarlıydı, Davutoğlu başbakan olunca, boyu yetmedi.
Tayyip Erdoğan'la sidik yarışına girdiği için, daha kısa kürsü yaptırmak yerine, 20 santim yüksekliğinde takoz koydular, belli olmasın diye yerdeki halının aynısıyla kaplayıp kamufle ettiler.
Davutoğlu bu takozun üstüne çıktı, mikrofona anca yetişti. Ama önden bakınca Tayyip Erdoğan'la aynı boyda görünüyordu.

Tayyip Erdoğan tarafından zart diye başbakanlık görevinden alındı.
Gıkını bile çıkarmadı.
Tırıs tırıs gitti.

Amerikan derin devletinin yayın organı olarak kabul edilen Foreign Policy dergisi aynen şu yorumu yaptı: “ABD, Ankara'daki adamını kaybetti. Davutoğlu, Washington'ın kapalı kapılar arkasındaki en güvenilir müttefikiydi.”

Ve şimdi…
Bu Ahmet Davutoğlu çıktı, pişkin pişkin çağrıda bulundu.
“Meydan okuyorum” dedi.
“Bu milletin vicdanına aykırı bir tek adımımız olduysa, söyleyin” dedi.
“Eski defterler açılırsa bazıları insan içine çıkamaz” dedi.

Varsa söyleyin dediği için söylüyorum…
Bu Ahmet Davutoğlu bile hâlâ insan içine çıkabiliyorsa, bence herkes rahat rahat çıkar kardeşim!

 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları