loading
close
SON DAKİKALAR

Yeni anayasa

Yılmaz Özdil
Tarih: 08.11.2022
Kaynak: Yılmaz Özdil - Sözcü

Yılmaz Özdil; 20 yıldır değiştire değiştire, aynı terane. 40 yıl önceki sorunlarımız 40 kat artmış vaziyette.

8 Kasım 1982.
Tam olarak 40 yıl önce bugündü.

Anayasa referandumu yapılmıştı, bir gün önce bütün Türkiye sandık başına gitmişti, ertesi günkü gazetelerin manşetlerinde 12 Eylül Anayasası'nın ezici çoğunlukla kabul edildiği yazıyordu.
Köşe yazarlarımız “yeni anayasa”yla Türkiye'nin birikmiş bütün sorunlarına çözüm bulunacağını anlatıyordu.

Peki, öbür sayfalarda neler yazıyordu?

Hazır bugünlerde yine “yeni anayasa” konuşulurken… O günlerle bugünleri kıyaslayabilmeniz için, 8 Kasım 1982 tarihli gazetelerin, 40 yıl önce bugünkü gazetelerin arşivine girdim, haberleri derledim.
Buyrun hep beraber okuyalım.

Ekonomi sayfalarında “çiftçi ürününün karşılığını alamıyor” diye haber var mesela… Toprak Mahsülleri Ofisi genel müdürüyle röportaj yapılmış, “Türkiye yeni anayasayla birlikte yeni ekonomi modeline geçiyor, bundan böyle asla buğday ithal etmeyecek” demiş.

“Kar başladı, doğuda yüzlerce köy yolu kapandı” haberi var.

“Sahillere yapılaşma izni geliyor, turizm adı altında yağma başlıyor” diye haber var. Bu haberin içine turizm bakanlığı yetkililerinden görüş alınmış, bakanlık yetkililerimiz “külliyen yalan” demişler.

Bilim ve teknolojiden sorumlu devlet bakanımız Profesör Nimet Özdaş “vatandaşa ücretsiz kömür dağıtmaya başlayacaklarını” açıklamış… (Ahaliye avanta kömür dağıtalım, dua ederler, oy verirler fikrinin mucidini merak ediyorsanız, miladı işte buydu.)

Başbakan Bülent Ulusu “Türkiye'nin bugünden itibaren ithalatı azaltacağını” açıklamış, başbakan yardımcısı Turgut Özal da “Türkiye'nin bugünden itibaren borçlanmayacağını” açıklamış.

“Siirt'te yüksek graviteli petrol bulundu” diye haber var iyi mi…
(Yeni anayasa sayesinde derhal petrol fışkırmış yani.)

Oecd yardım komisyonu başkanı Ralf Geberth, ekonomimizi methetmiş, “gayet sıhhatli büyüyorsunuz, Amerikan firmalarının Türkiye'ye yönelmesinden memnuniyet duyuyorum” demiş.
(Daha ne desin herif… Adında meymenet yokmuş zaten, Geberth'eteceği belliymiş!)

Süleyman Demirel'in İsviçre'ye kaçan hayali ihracatçı yeğeni Yahya Demirel'in Devlet Malzeme Ofisi'ne sekiz milyon adet “ampul” sattığı ortaya çıkmış.

Bakın “ampul” dedim, muhteşem bir örnek daha var…
Ziraat Bankası gazetelere tam sayfa ilan vermiş, ne kadar köklü bir kuruluş olduğunu anlatabilmek için “ampul yokken biz vardık” sloganını kullanmış!
(Ampulü logo olarak kullanan Akp'den önce buzdolabı yoktu, mutfaklarda fırın yoktu, ambulansları köpekler çekiyordu, tomografi yoktu, havalimanı yoktu ama… Akp'den önce hem ampul varmış, hem de Ziraat Bankası varmış demek ki.)

“Fenikeliler Türk mü?” diye manşet var, Fenikelilerin etnik kökeni araştırılıyormuş, Türk olup olmadıkları tartışılıyormuş.
(Hamdolsun bugün artık o tartışma yok, Akp milletvekili “Türk filan yok” dedi, o tartışmayı bitirdi.)

(O yıllarda sadece Trt vardı, Rtük henüz icat edilmemişti, televizyon yayınlarıyla alakalı şikayetler gazetelerin okur mektupları bölümünde yeralıyordu.)
Trt'den rahatsız olan sayın ahalimizden biri şunu yazmış… “İslam aleminin liderliğini yapmış bir neslin evladı olarak, Flamingo Yolu gibi ahlaksız dizileri seyretmekten utanıyoruz!”

Milli eğitim bakanı “kadrosuzluk nedeniyle atamaları yapılamayan öğretmenlerin en kısa sürede atanacaklarını” açıklamış.
(40 yıl önce.)

Tarım bakanımız Çin ticaret bakanını makamında kabul etmiş, “her Çinliye bir portakal yedirebilsek, ihracat sorunumuz hallolur” demiş.
(Bu bakanımıza Nobel ödülü verilmemesi gerçekten haksızlık olmuş.)

Ticaret bakanımız “enflasyon azalacak” demiş.

Elektriğe zam gelmiş.
Suya zam gelmiş.
Benzine zam gelmiş.
Yalaka medyamız o zamanlar da yalakaymış… “Son zamma rağmen normal benzinde Avrupa'dan ucuzuz” diye başlık var.

Kenan Evren, Çankaya Köşkü'nde Ürdün kralını ağırlamış, “Arapları çok seviyoruz, Arapları inanarak destekliyoruz” demiş.
(Muhtemelen sadece bademleri Arapçı zannediyorsunuz ama, bizim Nato generallerindeki Arap sevdası, bademlerden fazladır.)

Irak'tan gizlice Türkiye'ye geçerken Dicle nehrinde boğulan 10 kişinin cesedi bulunmuş, “Apocu” oldukları sanılan kişilerin üzerinde “kalaşinkof” diye tabir edilen otomatik tüfek varmış.
(Tam olarak 40 yıl önce bugün… Tek sütunda verilen haberden de açıkça görüldüğü üzere, sayın medyamızın Pkk'dan filan haberi yok, Apocu deniyor, Kalaşnikof'un nasıl yazıldığı bile bilinmiyor. O günden bugüne değişmeyen tek durum, sınırımız hep folofoş.)

Federal Almanya dışişleri bakanı, Türk hükümetinin sırtını sıvazlamış, “en geç 1986 yılında AET üyesi olursunuz” demiş.
(Artık Federal Almanya bile yok artık, biz hâlâ üye olacağız.)

İşsiz sayısı artıyormuş, 613 bin kişiye yükselmiş.
(Bugün sekiz milyon işsiz var, hâlâ geriledi diye haber yapılıyor.)

Enerji bakanlığımız “doğalgaz diye bir yakıt olduğunu” açıklamış, “İran'dan bize döşenecek boru hattıyla her yıl sekiz milyar dolar kazanacağımız” ifade edilmiş.
(E bu kafayla az bile döşemişler.)

Ve…
8 Kasım 2022.
Tam olarak 40 yıl sonra bugün.
Yine “yeni anayasa” konuşuluyor.

İktidara geldiğinden beri, Anayasa'yı 12 defa değiştiren, anayasayı değiştirerek rejimi bile değiştiren, 177 maddeden oluşan anayasanın 134 maddesini yeniden yazan, anayasa mahkemesini bile yok sayan Akp… Yeni anayasa'yla bütün sorunlarımızı halledeceğiz diyor.

20 yıldır değiştire değiştire, aynı terane.
40 yıl önceki sorunlarımız 40 kat artmış vaziyette.

Çünkü…
Anayasa'yı değiştirecek değil…
Anayasa'ya uyacak zihniyet gerekiyor, yoksa nafile.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları